'Kadın isterse her şey olur’

Şiddet gördüğü eşinden boşandıktan sonra kansere yakalanan E.A. sağlığına kavuştu, güzellik merkezi açtı: Kadınlar isterse her işin üstesinden gelebilir. Bizler birisine muhtaç kalmak zorunda değiliz.

Abone ol

DUVAR - İki çocuk annesi 40 yaşındaki E.A. ilerlemiş mesane kanserini yendi. 13 yıl evli kaldığı sürede eşinden şiddet gördüğünü söyleyen E.A., eşinden ayrıldıktan sonra kendi işini kurmaya karar verdi. E.A., Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı'ndan (KOSGEB) destek alarak Şişli’de kendi güzellik merkezini kurdu. 4 yıldır bu merkezi işleten E.A. "Kadınlar isterse her işin üstesinden gelebilir. Bizler birisine muhtaç kalmak zorunda değiliz. Her şeyi, istediğimiz gibi, çok güzel bir şekilde yaparız. Yapabiliriz. Yeter ki kendimize güvenelim. Yeter ki çalışalım" dedi.

Cumhuriyet'ten İlayda Kaya'nın haberine göre, evlendikten 1 hafta sonra eşinden şiddet görmeye başladığını söyleyen E. A., "Psikolojik sorunları vardı. 2 kızım var. Büyük kızım doğduğunda bir dakika bile ağlamasına, ses çıkarmasına katlanamıyordu. 1999 yılıydı. Kızım 6 aylıktı o zaman. Mamasını ısıtmaya gittim. O sırada onun kucağındaydı. Kızımın çığlığına gittim baktım ki kızıma yumruk atmış. Diğer gün el kadar bebeğin elmacık kemiği mosmordu" dedi. Evliliği boyunca gördüğü şiddetin dozunun giderek arttığını ve boşanma kararı aldığını kaydeden E.A., "Her şeyden kısıtlamaları vardı. Beni evden dışarı çıkarmıyordu, yasaktı. Vurmuyordu, bıçak çekmeye başlamıştı. Ölümle burun burunaydım. 'Seni doğrayacağım' diyordu" diyerek yaşadıklarını anlattı. Evlilik sürecinde çalışmadığını belirten E.A., iflas yaşadıktan sonra ev işlerine, çocuk bakmaya gitmeye başladığını söyledi.

'YA BATACAĞIM YA ÇIKACAĞIM'

2013 yılında boşandığını, 1 ay sonra ise 3. evre mesane kanseri hastası olduğunu öğrendiğini belirten E.A., şöyle konuştu: "Çok sarsıntılı bir döneme girdim. Tedavi sürecim başladı. Tedavi için Malatya’ya taşındım. Bir süre çocuklarla orada kaldım. Ama sığamadık oraya, çocuklar kabullenemedi, taşındık. Düzenli bir gelir yoktu. Devletten destek oluyordu, ilaçlarımı alıyordu ama çocuklara yetemiyordum."

E.A. sağlık sorunlarıyla çocuklarını okutmaya çalıştığını söyleyerek, “Çocukların velayetleri bendeydi ve nafakayı doğru dürüst yatırmıyordu. Haftanın 2 günü ev temizliğine gidiyordum, 5 günü çocuk bakıyordum. Asla vazgeçmedim” dedi. Hastalık döneminde akrabasının tavsiyesiyle KOSGEB’e başvurduğunu dile getiren E.A., "KOSGEB’den desteği alacağım zaman güzellik salonu işletelim fikri ortaya çıktı. Kadınlara yönelik, piyasaya hitap eden bir iş diyerek fikir sıcak geldi. ‘Ya batacağım ya çıkacağım bir şansımı deneyeyim’ dedim ve dik durdum. Sıkıntılı dönemlerden geçtik ama şimdi ayaktayım. KOSGEB’den 30 bin TL geri ödemesiz, 70 bin de faizsiz kredi aldım. Onu da 2 yıl sonra ödemeye başlıyorsun taksitlerini de kendin belirliyorsun" diye konuştu.

LGBTİ BİREYLERE ÖNCELİK

Güzellik merkezinde özellikle kadınlara, eşcinsel ve trans (LGBTİ) bireylere öncelik verdiğini kaydeden E.A, “Aslında biz, hayattan yana darbe yemiş olan insanlar olarak birlik oluşturduk” diye konuştu.

E.A.,“Dışlanan bir kitle var. Bir de her yerde kabul görmeyen insanlar sizin yanınızda çoğalıyor. Aslında biz, hayattan yana darbe yemiş olan insanlar olarak birlik oluşturmuş olduk. Bu kitleyle çalışmaya başlayınca, onların yaşadığı zorlukları da gördüm. Ben kadın olarak hastalık, çocuklar, ayakta kalma mücadelesi derken geçim derdi yaşadım. Onlar da kendi kimliklerine ulaşmaya çalışırken ayakta durmaya çalışıyorlar. Bir yerde aynı durumu yaşıyoruz. ‘Nasıl birlik olabiliriz’ dedim ve elimden gelen yalnızca onlara uygun fiyatlarla hizmet vermekti. Ben de onlara indirim yapıyorum. En başta da çok destek oldular. Gayretimi görünce referans oldular ve devamı geldi. İlerliyoruz” dedi.