Kadın Zamanı Derneği: Asıl sorun deprem öncesi tedbirsizlik
Kadın Zamanı Derneği'nin depremler sonrası hazırladığı raporda, kritik saatlerde acil müdahale yapılmaması nedeniyle ölü sayısının yükseldiği belirtildi.
Şirin Bayık
DUVAR - Maraş merkezli depremlerin ardından sahada aktif olarak çalışan Kadın Zamanı Derneği gönüllüleri, 11 ilde oluşan olumsuzluklar, hak ihlalleri ve çözüm önerilerinin yer aldığı bir rapor hazırladı.
Tespitlerin yanı sıra önerilerde de bulunan raporda, “Depremin etkilediği illere kritik saatlerde yapılması gereken acil müdahale ve kriz yönetiminin yapılmaması ve yardımların ulaştırılmaması bu felaketin çok yüksek ölüm ve yıkım oranlarıyla sonuçlanmasına neden olmuştur ama asıl sorun, deprem sonrası eksikliklerle birlikte deprem öncesi tedbirsizliğin getirdiği sonuçlardır” tespiti yer aldı.
‘ORGANİZASYONLAR PROBLEMLİYDİ'
Temel haklardan biri olan yaşama hakkının önemsiz görüldüğünün vurgulandığı raporda, depremin zaten dezavantajlı durumda olan kadın ve çocukları daha fazla etkilediği belirtildi. Raporda, “Kriz dönemlerinde toplumun dezavantajlı gruplarının durumunun daha kötüleştiğini bilmekle birlikle bu afet yaşandıktan sonra da çadır dağıtımı, yemek ve diğer destek organizasyonlarının problemli olduğunu gördük” denildi.
Raporda, “Şiddet nedeniyle şikayetçi olan kadınların, hali hazırda devam eden dosyalarının koruma kararlarına ilişkin risk analizi yapılmalıdır” önerisi de yer aldı. Bir diğer öneriler şunlar oldu: "Bu risk analizi tarafların ikisinin de hayatta olması durumunda kadının şiddetten korunması için öncelikle şiddet uygulayandan ayrı bir yerde barınma imkanının oluşturulması, gerekirse yakın illere sevki sağlanmalıdır. Ayrıca şiddete maruz kalmış ya da kalan kadınlar için afetin yaşandığı tüm şehirlerde Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ȘÖNİM) kriz koordinasyonları kurulmalı ve tüm kadınların kolay ulaşabilecekleri planlamalar yapılmalı."
'TRAVMA İYİLEŞTİRİLME SÜRECİNDE STK'LER DAHİL EDİLMELİ'
Depremzede çocuklarla ilgili de öneriler sunuldu. "Çocuklar için gerekli özel alanları yaratılmalıdır. Özellikle beden ve ruh sağlığını her an ve alanda koruyacak önlemler çok önemlidir” denilen raporda çocukların eğitim ihtiyacını karşılayacak düzenin kurulmasına ve yer seçiminin aileye yakın olmasına dikkat çekildi. Halkın ekonomik durumunun göz önüne alınmasının talep edildiği raporda, “En az bir yıl boyunca temel gıda ile birlikte çocuk bezi, kadın pedi, yaşlı bezi dağıtımı sürekli yapılmalıdır. Konuşulan dillerde psikolojik desteğin sağlanması ve bu desteğin uzun bir sürece yayılması önemlidir. Yine bu dillerde hukuki süreçlerin, taleplerin takibi için ağlar oluşturulmalıdır. Kadın ve çocukların yaşadıkları travmanın iyileştirilme sürecine bu alanda çalışma yürüten Sivil Toplum Örgütleri dahil edilmelidir” ifadeleri yer aldı.
'HALKA 'MUHTAÇLIK' DUYGUSU HİSSETTİRİLDİ'
Raporda, deprem bölgesinde çalışan dernek gönüllülerinin de gözlemleri yer aldı:
- Parklarda düzensiz biçimde kurulan çadırların kadınların konaklamasına uygun olmadığını gördük. Kadınlar çadırlarda güvenli hissetmediklerinden dolayı geceyi çocuklarıyla birlikte ortak alanlarda kurulan ateşlerin başında geçiriyor.
-Kadınların şiddetten korunmasını sağlayacak bir girişim mevcut değil. Aynı zamanda bu illerdeki karakollar ve adalete erişim mekanizmaları da işler halde olmadığı için kadına yönelik şiddetle mücadelede başvuru yöntemine ilişkin yapılmış bir bilgilendirme de mevcut değildir.
-Deprem öncesinde boşanma aşamasında olan veya koruma kararı aldırmış, 6284 sayılı kanundaki tedbirlere başvurmuş kadınlar takip edilmiyor; dolayısıyla nasıl korundukları belli değil. Bu bakımdan bölgede kadına yönelik şiddet vakalarının takibine ilişkin çözüm mekanizmalarının olmaması ilerleyen süreçte şiddetin artmasını tetikleyecektir.
-Kaçırılan ve yine depremden sağ kurtulan çocukların ailelerine ulaştırılmaması, halkın tedirginliğini daha da arttırarak zaten güvensiz bir ortamın güven problemini daha da derinleştirmiştir.
-Gönüllülük esasıyla giden ekiplerin çalışmalarına onay verilmemesi, mevcut çalışmalara dahil edilmemesi toplumsal bir güvensizliğe ve çaresizlik duygusunun hissedilmesine neden olmuştur.
-Kadın ve çocuklar toplumsal baskıdan kaynaklı kendi öz ihtiyaçlarını dile getirememiştir.
-Merkezlerin dışında kalan ilçeler, köylere üç gün hiçbir müdahalenin yapılmamıș ya da gecikmiş olması yıkımın daha da ağırlaşmasına neden olmuştur.
-Yıkımın şokunu henüz atlatamayan yurttaşlara 'muhtaçlık' duygusu hissettirilmiştir.
-Binalar engelli bireylerin ihtiyaçlarına göre tasarlanmamıș olup bu eksiklikten kaynaklı birçok engelli birey binaları terk edememiş ve hayatını kaybetmiştir.
-Haberleşme ve dayanışma için çok önemli bir araç olan sosyal medyaya engellemeler getirilmiştir.
-Yıkım alanlarında güvenliğin sağlanamaması ve bazı şiddet, hatta işkence görüntülerinin yayınlanması yaşanılan travmayı daha da artırmıştır.
-Afetin yaşandığı illerin çoğunluğunda Kürtçe anadildir fakat arama kurtarma çalışmalarında anadil hassasiyeti gözetilmemiştir.
-Yaralı kurtarılan fakat sonrasında ulaşılamayan, nerede olduğu bilinmeyen çocuklar ve kadınlar ile ilgili resmi bir açıklama yapılmamıştır.
-Göçmenler üzerinden yürütülen nefret söylemlerinden dolayı yıllar önce savaştan ötürü ülkelerini terk etmek zorunda kalan insanlara yeniden bir travma yaşatılmıştır ve bu süreçte göçmenler için güvenli ortamlar inşa edilmemiştir.