Kadınlar Camilerde Platformu: Pandemide camiye erişim hakkımız korunsun

Korona virüsü salgını nedeniyle 16 Mart’ta toplu ibadete kapatılan camiler yaklaşık 2,5 ay aradan sonra dün yeniden açıldı. Düzenlemeye göre korona virüsünden korunmak için camilerde namaz kılan herkesin cerrahi maske kullanması ve kişiler arasında her yönden birer metre sosyal mesafe bulunması zorunlu. Müslüman kadınlar camilerde yapılan korona virüsü düzenlemelerinin, halihazırda yetersiz olan kadın kısımlarını daha çok sınırlandırmasından endişe ediyor. “Kadınlar Camilerde” platformuyla pandemi günlerinde kadınların camilerdeki yerini ve camiye erişimini konuştuk.

Abone ol

DUVAR - Kadınlar Camilerde Platformu, 2,5 ay aradan sonra yeniden toplu ibadete açılan camilerdeki normalleşme sürecinde kadınların camiye erişim hakkının korunmasını istiyor. Konuyla ilgili bir açıklama yayınlanan platfrom, kadınların sosyal mesafeyi korumayı zorlaştıracak küçük ve dar alanlarda namaz kılmaya mecbur bırakılmaması gerektiğine dikkat çekiyor ve kadınlar için geniş ve ferah alanlar tahsis edilmesini talep ediyor.

Ekim 2017’den bu yana çalışmalarına devam eden Kadınlar Camilerde Platformu kadınların, toplumun ve Müslüman cemaatinin yarısını oluşturduğunu hatırlatıyor. Camilere erişimine ilişkin sorunların çözümünü sağlamayı ve kadınların cami deneyimlerini iyileştirmeyi hedefleyen platform, kadınların camilerde yaşadıkları güçlükleri şöyle özetliyor: “Camilerde kadınlara ayrılan kısımlar sınırlı, kırsal kesimlere gidildiğinde kadın kısmı hiç olmayan camiler var. Kadınlara ayrılan namaz kılma bölümleri bakımsız, çok sıcak ya da çok soğuk olabiliyor. Ayrıca kadınlar bölümü cemaatten ayrı bir yerde olan camiler var. Bu durum kadınların cemaat hissini yaşamasına ve cami atmosferini hissetmesine engel oluyor.”

Korona virüsü salgını nedeniyle 16 Mart’ta toplu ibadete kapatılan camiler yaklaşık 2,5 ay aradan sonra dün yeniden açıldı. İçişleri Bakanlığı’nın 23 Mayıs tarihli “cami ve mescitlerde ibadet edilmesi” genelgesinde belirtilen koşullara uygun olan camilerde, cemaatle birlikte öğle, ikindi ve cuma namazı kılınabilecek. Bununla beraber camiler, diğer vakitlerde kendi başına namaz kılmak isteyenler için açık tutulacak. Düzenlemeye göre korona virüsünden korunmak için camilerde namaz kılan herkesin cerrahi maske kullanması ve kişiler arasında her yönden birer metre sosyal mesafe bulunması zorunlu.

Müslüman kadınlar camilerde yapılan korona virüsü düzenlemelerinin, halihazırda yetersiz olan kadın kısımlarını daha çok sınırlandırmasından endişe ediyor. Ekim 2017’de kurulan Kadınlar Camilerde Platformu, kadınların camilere erişim hakkının korunması için yetkili kurumların önlem almasını istiyor. Camilerin kadın kısımlarının birçoğunda cam açma imkanın olmadığını ve havalandırma bulunmadığını ifade eden platform, bu alanlarda ibadet etmenin pandemide sağlık riskleri doğurabileceğini belirtiyor.

“Kadınlar Camilerde” platformuyla pandemi günlerinde kadınların camilerdeki yerini ve camiye erişimini konuştuk. Sorularımızı kolektif olarak yanıtlamayı tercih ettikleri için söyleşimizi kişi ismi kullanmadan, platform adına yayımlıyoruz.

Türkiye’deki kadınların camilere erişimini kısıtlayan etkenler nasıl özetlenebilir?

Kadınların cami ile ilişkisinde bir tür mahrumiyet var. Çünkü bazı camilerde, özellikle kırsal küçük yerlerde daha hâlâ kadın bölümü yok. Onun dışında kadınlara cumada yer ayrılmayan camiler ya da kadınlar kısmı çok küçük olan camiler var. Ayrıca kadınlara ayrılan bu alanların karanlık olması, kafes gibi olması, cami gibi hissettirmemesi, yazın çok sıcak, kışın çok soğuk olması, temiz olmaması, cemaatten tamamen kopuk olması gibi nedenlerden dolayı, kadınların camiden uzaklaşması şeklinde bir mahrumiyet var.

‘TOPLUMUN VE CEMAATİN YARISIYIZ’

Erişimle ilgili mağduriyetleri kurumlarla paylaştığınızda ne tür dönüşler alıyorsunuz?

Diyanet’le iletişime geçtik bir defa. Hatta daha da özelde İstanbul İl Müftülüğü’ne bağlı kadın vaizlerle iletişime geçme ve bir ortak program yapma şansımız oldu. Dönüşleri olumsuz olmasa da, kadınların talepleri başka gündemler arasında kaybolabiliyor. Biz toplumun ve cemaatin yarısını oluşturanlar olarak taleplerimizin öncelikli olarak değerlendirilmesini istiyoruz.

‘KADINLARIN CAMİYE AİT OLMA HİSSİ YOK SAYILIYOR’

Peki, kadınların camilere erkekler kadar erişemiyor olması toplumda nasıl yorumlanıyor? Yürüttüğünüz kampanyayı gündeme getirdiğinizde nasıl bir tutumla karşılaşıyorsunuz mesela?

Bu tarz şikayet ve talepler dile getirildiğinde çoğunlukla gelen tepki, “Evde kılın, evde de kılabilirsiniz, niye camiye gelmek için ısrar ediyorsunuz”, ya da “Cemaati göreceğim diye niye ısrar ediyorsunuz, ayrı bir odada kılın” oluyor. Bunu da geçtim diğer yandan da empati yoksunu bir bakış açısı var. Pratik ihtiyacın dışında kadınların manevi ihtiyaçları olduğu da göz ardı ediliyor. Yani camiye ait olma hissi, cemaat hissi yok sayılıyor. Bir camideki tek bir hat bile bir manevi histir. Sonuçta o hat oraya boşuna konmuyor. Osmanlı'nın camileri bu kadar süslemesinin manevi bir anlamı var sonuçta.

"Camiye ait olma hissi, cemaat hissi yok sayılıyor."

Türkiye’nin çok farklı yerlerinden kadınlar, camilere erişimle ilgili sorunlarını paylaşmak için size ulaşıyor. Bu katılımcı yapı kampanyanın bir platforma dönüştüğünün göstergesi olabilir mi?

Biz bu anlamda sizin de bahsettiğiniz gibi bir platform olma hedefi taşıyoruz. Her nereden gelirse gelsin, kendini bu meseleyle ilgili gören, bu konuda bir derdi olan bütün insanların söz söyleyebileceği, kendi derdini anlatabileceği, sesini duyurabileceği bir ortak alan kurguluyoruz. Dolayısıyla evet bize Türkiye'nin birçok yerinden insanlar ulaşıyor, kendi dertlerini yazıyorlar ya da olumlu gördükleri şeyleri iletiyorlar. Çünkü şöyle bir sıkıntı var ki, Diyanet'in çok işlevli bir şikayet mekanizması yok. Şikayetinizi CİMER üzerinden yapabiliyorsunuz, dilekçe yazarak il ve ilçe müftülüğüne verebiliyorsunuz ama bunlar çok dolambaçlı yollar. Dolayısıyla, kadınlar direkt bize yazarak şikayetlerini bizim yaygınlaştırmamızı tercih edebiliyorlar ya da ordan gelecek cevabın daha anlamlı olabileceğine inanıyorlar, böyle bir rolümüz var o anlamda.

Sosyal medya son yıllarda mağduriyetleri, ihlalleri duyurabildiğimiz bir yer oldu. Bu sizin kampanyanız için de geçerli diye düşünüyorum. Sosyal medyayı aktif kullanmak, size nasıl bir alan açıyor?

Sosyal medyada şu an bizim sesini yükselttiğimiz şikayetler, bir noktada iyileştirmenin ilk adımı olabiliyor. Kadınların şikayetlerini birbirlerine duyurma imkanı da dayanışmayı artırıyor, kendilerini bu konuda yalnız hissetmemiş oluyorlar. Çözüm merci olmasak da böyle bir işlev sağlıyoruz. Bursa Ulu Cami örneği var mesela. Zaten çok da turistik bir cami biliyorsunuz. Bursa’ya giden herkes orayı mutlaka ziyaret ediyor ve onun her yerini, her köşesini görmek ve deneyimlemek istiyor. Aslında bu anlamda da kadınların en rahat içerisinde bulunabildiği camilerden bir tanesi. Geçen sene yeni bir düzenleme yapılmıştı cami içerisinde. Erkeklerin olduğu ön kısma bariyerler konulmuş ve “Kadınların girmesi için uygun değildir” diye bir levha asılmıştı. Bununla ilgili bir sosyal medya kampanyası yaptık ve o levhalar kaldırıldı. Yani sürece katkı sağladık bir biçimde.

‘RAMAZAN KADINLARIN CAMİYİ EN AKTİF KULLANDIĞI DÖNEM’

Ramazan bu sene Covid-19 salgınının gölgesinde geçti. Pandemi öncesi dönemler üzerine konuşursak Ramazan ayı kadınların camiye erişimi ve camide geçirdiği vakit açısından nasıl bir önem taşıyor?

Ramazan kadınların en çok camiye gittiği, camiyi en aktif şekilde kullandığı bir dönem Türkiye'de. Ramazan’da teravih namazlarına çok yoğun bir katılım oluyor, bazı camilerde mukabeleler okunuyor. Ayrıca kadınlar sabah namazlarında toplanıp yine mukabeleler okuyor. Böyle gelenekselleşmiş bir ritmi var Ramazan ayının. Böyle bir zamanda bu süreci camilerden uzak geçirmiş olduk.

"Korona sürecinde kadınlar ve erkekler olarak bu mahrumiyette ortaklaşmış olduk."

‘PANDEMİ CAMİYE ERİŞİMDE BİR ORTAK ANLAYIŞ SAĞLAYABİLİR’

Camiler, Covid-19 salgını sebebiyle neredeyse 2,5 ay boyunca ibadete kapalıydı. Cinsiyet ayrımı olmaksızın kimsenin camilere gidemediği bu süreçte erişimle ilgili hangi gündemler üzerine konuşuldu?

Korona sürecinde kadınlar ve erkekler olarak bu mahrumiyette ortaklaşmış olduk. Hepimiz evde kıldık. Ama bu esnada erkeklerden toplu bir şekilde şikayet geldi, camilere girebilmek istiyoruz, cemaatle kılmak istiyoruz diye. Tabi bu Türkiye'ye özel bir durum değil, dünyanın birçok yerinde böyleydi. Bu durum da şöyle bir konuşmaya yol açmış oldu: “Şu an sizin yaşadığınız kısıtlı mahrumiyeti kadınlar devamlı olarak yaşıyor.” Dolayısıyla belki pozitif bir pencereden bakarsak bu bir empati, bir ortak anlayış sağlayabilir. Anlattığımızda tepki alan bu durum belki korona deneyiminden sonra daha az tepki alır. Ya da biz bu durumu bu süreç üzerinden anlatabiliriz. Burada sorulması gereken başka bir soru, “Koronadan sonra eski normale mi dönmeli miyiz yoksa yeni bir şeye, daha iyiye mi dönmeliyiz?” Bence bu meseleden ders alıp tüm konularda daha iyiye dönmeliyiz.

‘KADIN KISIMLARININ BİR ÇOĞUNDA HAVALANDIRMA YOK’

Camilerde virüsten korunma tedbirleri kapsamında 1,5 metre sosyal mesafe uygulaması başlatıldı. Camilerdeki alanı halihazırda kısıtlı olan kadınlar bu durumdan nasıl etkilenecek?

Bu dönüş süreçlerinde birinci mesele tabii ki sağlık olacak. Ama bu konuda kadınların ayrı soruları ayrı fikirleri olmalı mı diye sorarsanız bence olmalı. Çünkü normalde kadınların camilerdeki alanları küçük. Öte yandan mescitler camilere göre daha küçük mekanlar olduğu için kadın kısımları iyice küçük. Küçük mescitlerde 1,5 metre kuralı uygulanırsa ancak bir kadın namaz kılabilir. Bu durumda “Sosyal mesafe nasıl korunacak?” diye bir soru ortaya çıkıyor. Yani kadınların sağlığı nasıl korunacak? Kadınların alanları artırılacak mı, böyle bir girişim var mı? Bununla ilgili bir açıklama yok.

Öte yandan biliyorsunuz işe dönüşler başlıyor, AVM'ler, restoranlar açılıyor. Sonuçta dışarıda geçirdiğimiz vakit artacak ve cami kullanma ihtiyacı olacak. Dolayısıyla bu küçük alanlarda 1.5 metre sosyal mesafe nasıl korunacak? Yani bazı mescitlerde sadece bir kadının namaz kılabileceği bir alan var. Daha büyük bir camiyi düşünürseniz de sosyal mesafenin kadın sayısını ciddi bir anlamda kısıtladığını göreceksiniz. Camilerle ilgili genelgede bahsedilen başka şeyler de var. Mesela klimaların açılmayacak olması camların açık tutulması gibi. Yine aklımıza gelen bir soru kadın kısımların bir çoğunda havalandırma ya da cam açma imkanı yok, bunlar tamamen kapalı alanlar. Yani bunların bir tehdit oluşturmaması için yetkili kurumların özellikle bu konuya eğilmesini ve bu konuyu iyileştirecek düzenlemeler yapmasını bekliyoruz. Kadınların sosyal mesafeyi koruyabilmesi için yeterli alanın sağlanması, gerekli önlemlerin alınması anlamında düzenlemelerin yapılması lazım. Ayrıca kadınların kısımlarının erkeklere verilmeyeceğine dair bir garantinin verilmesi gerekiyor. Virüs sebebiyle aldığımız önlemleri geçici bir süreç olarak düşünüyoruz. Ama bir yandan da bu geçici sürecin ne kadar devam edeceğini bilemiyoruz. Çünkü dünyada henüz normale dönmüş bir ülke yok, dolayısıyla bu geçici süre uzun olabilir. O yüzden düzenlemelerin buna göre yapılması gerekiyor diye düşünüyoruz.