Kadınlar için ‘esnek’ çalışma: Sermayeye ucuz iş gücü, eve bakıcı
AK Parti’nin kadınlara yönelik ‘esnek çalışma’ modelini hayata geçirecek olmasına uzmanlar, karşı çıkıyor: 'Sermayeye güvencesiz ve ucuz iş gücü sağlanırken ev işlerini de kadın yapsın isteniyor.'
İSTANBUL - Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, geçtiğimiz günlerde kadınlar için esnek ve uzaktan çalışma modelleri üzerinde çalıştıklarını açıkladı. Göktaş, bu modeli, kadınların iş ve ev arasında bir tercih yapmak zorunda kalmamaları için geliştirdiklerini de sözlerine ekledi.
Ancak pandemi dönemi, evden çalışmak zorunda kalan pek çok kadının daha fazla ev işi, çocuk ve yaşlı bakımı gibi işlere maruz kaldığını ortaya koydu. Bununla ilgili iş dünyası dernekleri, üniversiteler, kadın dernekleri pek çok rapor açıkladı. Raporların ortak görüşü, evden çalışma döneminin toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirdiği yönünde.
Peki kadınlara yönelik esnek çalışma ne anlama geliyor? Bu model ile iktidar ne elde etmek istiyor. Konuştuğumuz uzmanlar, esnek çalışma ile sermayeye bir yandan ucuz ve güvencesiz istihdam yaratılırken; ev işlerinin, çocuk ve yaşlı aile üyelerinin bakımının kadının sırtına yüklenmek istediğini söylüyor.
‘YAŞLI VE ÇOCUK BAKIMI KADININ SIRTINA YÜKLENİYOR’
TÜİK’in bu yılın şubat ayında açıkladığı ‘Hanehalkı İşgücü Araştırması’na göre geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 28,1. Genç kadınlarda işsizlik oranı ise yüzde 49,9 oranında. Bu rakamlarla Türkiye, OECD ülkeleri arasında kadın istihdamı açısından listenin sonlarında yer alıyor.
Bir diğer veri de yaşlı nüfus ile ilgili. Zira uzmanlar, kadın istihdamının önündeki engellerden biri olarak yaşlı bakım hizmetini gösteriyor. 2022 yılında 65 yaş üstü nüfus 8,5 milyon iken yaşlıların sadece 26 bininin kurumsal bakım aldığı görülüyor. Dolayısıyla milyonlarca yaşlının bakımı hane içinde kadınlar tarafından gerçekleştiriliyor.
Kadın emeği ve ekonomi politikaları üzerine çalışan Doç. Dr. Melda Yaman, kadınlara yönelik esnek çalışma modelinin sermaye ihtiyaçlarını karşılamak üzerine kurgulandığını belirtiyor. Esnek çalışma modelinin 2000’li yılların başından bu yana AK Parti’nin gündemine olduğunu dile getiren Yaman, bunun sadece Türkiye’ye özgü olmadığını şu şekilde ifade ediyor: “2002 yılında ilk İş Yasası yürürlükten geçtiğinde dönemin çalışma bakanı da esnek çalışmadan bahsetmişti. Esnek çalışma modeliyle kadın istihdamını artırmak istediklerini belirtmişti. Buna göre, kadınlar hem sermayenin ihtiyacı olan ücretli istihdama katılacak hem de hane içindeki ‘bakım sorumlulukları'nı yerine getirebilecekti.
Özellikle 2000’li yılların başlarından itibaren AB’nin de raporlarına yansıyan bir şekilde esnek çalışma konusunda bir vizyon olduğunu görüyoruz. Bu raporlara göre, artık eskisi gibi güvenceli ve sürekli bir işte çalışmak söz konusu değil. Çalışanın bir işten başka bir işe geçtiği, kimi zaman işsiz kaldığı kimi zaman da eğitim aldığı bir çalışma döngüsü tarif ediliyor. Bu, bütün dünyada kadın ekseninde tartışılıyor. Türkiye’de de böyle…”
‘KADIN DAHA FAZLA TUVALET FIRÇALAYIP DAHA FAZLA YER SÜPÜRECEK’
Nerdeyse her 10 kadından üçünün çalıştığını ya da iş aradığını hatırlatan Yaman, kadına yüklenen ‘bakım’ işleri olduğunu ifade ediyor: “Türkiye yaşlanmakta olan bir nüfusa sahip. Bu ne anlama geliyor? Bütün bu yaşlılara kadınlar bakacak demek. Kreş sayısı çok az, özel kreş fiyatları oldukça yüksek olduğundan kadınlar kreşi tercih edemiyor. Yine çocuklara kadınlar bakıyor. Kısacası bu ‘bakım’ mevzusu, neoliberal politikalarla, AKP’nin aile politikalarıyla kadınlara yüklenmiş durumda.” Pandemi döneminde evden çalışma koşullarıyla iş sınırlarının muğlaklaştığının altını çizen Yaman, “Esnek çalışma dediğimiz daha uzun saatler, daha fazla tahakküm demek. İşin sınırları da muğlaklaştı. Ev işi mi yapılıyor, çalışılıyor mu, bunlar iç içe girdi. Bazı kadınlar pandemide sosyal medyada şöyle paylaşımlar yapıyordu: Bir yandan mail atıyorum bir yandan taze fasulye ayıklıyorum.
Bir de şu kısım önemli. Sermaye, evden çalışma ile pek çok maliyetten de kurtuluyor. Bu maliyetlerin bir kısmı ısınma, elektrik gibi ücrete yansıtılır. Ama görünmeyen maliyetler var. Bu aynı zamanda sermayenin yapageldiği bakım, yiyecek, hijyen gibi hizmetlerin ücretsiz bir şekilde kadına yüklenmesi demek. Kadınlar daha fazla tuvalet fırçalayacak, daha fazla çay kahve hazırlayacak, daha fazla yerleri süpürecek demek. Bunlarsa ücrete yansımayan işler” diyor.
Türkiye’de bakım politikalarının kadın emeğine yaslandığını belirten Yaman, bütün politikalarda ailenin bu kadar merkeze alınmasının en temel sebeplerinden birinin bu olduğunu söylüyor.
‘BAKIM İŞLERİ KADINDAN ALINMALI Kİ İŞ HAYATINA KATILABİLSİN’
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Arzu Çerkezoğlu, kadının istihdama katılmasının önünde engel teşkil eden koşulların ortadan kaldırılması gerektiğine işaret ediyor. Çerkezoğlu, “Kadınların istihdama katılımı neden düşük? Çünkü kadınların çalışma hayatına katılımının önündeki en önemli engel, kadına özgü işler olarak tarif edilen ev işleri, çocuk bakımı, yaşlı bakımı gibi işler… Kadınların çalışma hayatına katılımını artırmak istiyorsak bu bakım işlerini kadının üzerinden alacak politikalara ihtiyaç var. Örneğin bütün ilçelerde kreşlerin, yaşlı bakım evlerinin olması gerekiyor. OSB’lerde 24 saat açık kreşler olmalı. Bütün bunlar sağlanmalı ki kadınlar çalışma hayatına katılabilsin” diye konuşuyor.
Esnek çalışmanın iktidarın politikalarında sürekli olduğunu dile getiren Çerkezoğlu, iktidarın güvencesiz çalışmayı ‘kadınlar istiyor’ şeklinde sunmaya çalıştığını anlatıyor. Konuyla ilgili Çerkezoğlu şunları dile getiriyor: “Hükümetin orta vadeli planında üç temel hedeften bir tanesi, esnek çalışmayı yaygınlaştırmak. Bunu, ‘güvenceli esneklik’ olarak tarif ediyorlar ama bu şekilde bütün güvencesiz çalıştırma biçimleri yaygınlaştırılmak isteniyor. Bütün bu güvencesiz ve esnek çalıştırma biçimlerinin hedefinde kadınlar var. Yani kadınlar sermaye tarafından ucuz, güvencesiz çalıştırılacak bir iş gücü olarak görülüyor. Bu durum da hükümet tarafından ‘kadınlar zaten yarım gün çalışmak, evden çalışmak istiyor. Bu kadınların tercihi’ şeklinde sunuluyor. Oysaki kadınlar bunu istemiyor. Bütün kadınların talebi eşitlik.”
‘İKTİDAR KRİZ ORTAMINDA EVDE İKİNCİ BİR KİŞİYİ ÇALIŞTIRMAK İSTİYOR’
Pandemi döneminde evden çalışma kadınlara yönelik şiddet eylemlerinin de artmasına neden oldu. Kadının esnek çalışma ile daha da eve bağımlı hale geleceğini söyleyen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, benzer bir tehlikeye dikkat çekiyor. İktidarın esnek çalışma modeline ihtiyaç duyduğunu belirten Kav, bunu şöyle açıklıyor: “Ekonomik kriz koşullarında, hanelerin açlık sınırı altında yaşamaya mahkum edildiği bir ortamda, evde ikinci bir kişinin çalışması gerektiği bir ihtiyaç olarak beliriyor. Birkaç veri var burada; ekonomik gidişatın getirdiği hane ihtiyaçları, iktidarın kriz nedeniyle sıkışması, Türkiye’nin kadın işsizliğinde OECD ülkeleri içinde yüksek sıralarda yer alması… Dolayısıyla iktidar kendi ‘fıtratına’ uygun bir yoldan, esnek çalışma ile bunların üstesinden gelmek istiyor. Bu bir çözüm değil, kadınlar açısından durumu daha da kötüye götürecek çünkü ev içinde çalışmak kadınların yükünü iki kat artıracak.”
Tersten bir soru soruyoruz. Esnek çalışma modeli toplumsal baskı ve cinsiyet eşitliği nedeniyle hali hazırda çalışmayan kadınlar için bir gelir kapısı olur mu? Kav, bu soruyu “Kadın kendi yönettiği sürece kendi gelirinin olması, bağımsızlığa giden yolda ilk adım. Ancak kazancın kimin kontrolünde olduğu önemli. Ancak biliyoruz ki çoğunlukla kadının kontrolünde olmuyor” diye yanıtlıyor.
Çerkezoğlu da, kadının kazancının ‘ek gelir’ olarak görülmesine karşı olduğunu belirterek şu ifadeleri kullanıyor: “Kadınların eşit iş yaptığı erkeklerden daha az ücret almasının sebebi bu. Çünkü evi geçindirmenin erkeğin görevi olduğu düşünülüyor. Öncelikle kadının gelirinin, hane gelirinin bir parçası olduğunu kabul etmemiz lazım.”