'Kâğıt Kesiği'nden kadın olmaya...

Hande Çiğdemoğlu'nun 'Kağıt Kesiği' kitabı İnkılap Kitabevi tarafından yayımlandı. Çiğdemoğlu kitapta, günümüz koşullarında kadın olmayı anlatıyor.

Abone ol

Ezgi Hotalak 

Hande Çiğdemoğlu ilk öykü kitabı 'Kâğıt Kesiği’nde kadın olmayı anlatıyor. İnsanlığın binlerce yıllık tarihini düşününce çok değil daha bundan sadece bir-iki asır kadar önce bırakın bu toprakları Avrupa’da bile kadının birey olarak yeri yoktu. Fakat o kadar geri gitmeye gerek yok, kendi kişisel tarihlerimizi hatırladığımızda yüzleşecek çok şey çıkıyor karşımıza.

Aydın bir ailede büyüyor olsak bile mahalle, okul ya da medya aracılığıyla erkek egemenliği balyoz gibi iner kafamıza. Küçük bir çocukken –ailemin çağdaş duruşundan olsa gerek ki ne olursa olsun bu çok büyük bir şanstır- Tanrı’nın deniz kenarında yaşayan kırmızı elbiseli, koca memeli bir kadın olduğunu düşünürdüm. Ta ki 6-7 yaşlarında televizyonda denk geldiğim bir Yeşilçam dramında Sezercik’in “Allah Baba” diye dua ettiğini duyana kadar. O gün ne kadar büyük bir şaşkınlık yaşadığımı hâlâ hatırlarım. Kendi küçük dünyamda yaratıcı gücü doğal olarak bir kadın formunda hayal etmiştim ve erkek egemen sinema aracılığıyla buna izin bile verilmemişti.

LİLİTH'İN TORUNLARIYIZ 

Erkekler daha “değerliydi”, çocukluktan beri işlenmişti kafamıza, öyle ya Tanrı da bir erkekti. Daha “kıymetli” diye bir erkek çocuğunu kurban olarak isteyen, “bakire” Meryem’den olma İsa’nın babalığını üstlenen, Adem’in kaburga kemiğinden Havva’yı yaratan bir erkek. Ama biz büyükanne olarak Havva’yı değil, Adem’in ona boyun eğmeyen ve sırf bu yüzden şeytanlaştırılan ilk karısı Lilith’i seçmiştik.

Kağıt Kesiği , Hande Çiğdemoğlu, 220 syf., İnkılap Kitabevi, 2022.

Hande Çiğdemoğlu, 'Kâğıt Kesiği’nde bu kadar geçmişe gitmese de bunları düşündürtmeyi başarıyor. Bugünden anlatıyor kadını. Hâlâ hüküm süren erkek boyunduruğunun altında, günümüz koşullarında kadın olmayı anlatıyor. Annesini korumak için erkek rolü yapan kız çocuklarını, bir aile sofrasında çok görülüp evlenip gitse diye bakılan genç kadınları, çocuğuna bakmak için bedenini satmak zorunda kalan anneleri konu alıyor.

Aralarında ödüllü öykülerin de yer aldığı 'Kâğıt Kesiği’nin yirmiye yakın hikâyesinin içinde beni en çok etkileyenlerden biri “Marula Dileği” oluyor. Yaşar’ın çok “sevgili” babasına yazdığı mektubu içeriyor bu şahane anlatı. Erkekliğini kanıtlamak için olsa gerek, erkek evlat hayali kuran bir babanın “dramına” tanıklık ediyoruz Yaşar’ın satırlarında. Sahip olduğu ve daha da ötesinde hissettiği cinsiyeti tutsak alan babasının karşısında henüz ne isteyip istemediğini bilemezken çiziliyor yolu Yaşar’ın. Ne istediğini bilmiyor çünkü benliğinin oturmasına asla izin verilmemiş. Geldiği noktada ülkesinden kilometrelerce uzakta kirli bir şantiyenin içinde kimliğini belli etmemeye çalışarak yaşıyor Yaşar. Buna yaşamak denirse tabii. Yaşar Usta diye sesleniyor ona barbarlığından yaka silktiği erkekler, kendilerinden biri olarak görüyorlar onu kısacık saçları, kasketi ve tavırlarıyla. Oysa Yaşar’ın içinde büyümesine izin verilmemiş bir kadın var. Ve ne acıdır ki o yüreğinde sakladığı küçük kadın bile tüm görmezden gelinmelerine rağmen babasına yaranmaya çalışıyor, “Ben ne kadar çabalasam da tam olamadım” diyor, “Bari sana erkek bir torun verebilseydim.”

YAŞAMAKTAN MAHRUM BIRAKILIYORUZ 

Baba, abi, sevgili, koca… Şöyle dönüp bir baktığımızda hayatımızın büyük bir kısmını erkekler için harcadığımızı fark ediyoruz. Hislerimizi, isteklerimizi, tutkularımızı rafa kaldırmaya zorlanıyor, yaşamaktan mahrum bırakılıyoruz. Ve kadınlığımıza dair en ufak adım attığımızda, öncesi sonrası düşünülmeksizin kolayca yaftalanıyoruz. En değer verdiklerimizin karşısında birileri tarafından “hafif kadın” ilan ediliyor, hedef gösteriliyoruz. Oysa “Mustafa Öldü!” diyor Hande Çiğdemoğlu, genel geçer yargılarla yaşattığınız, baskıladığınız, görmezden geldiğiniz o insan artık yok!

'Kâğıt Kesiği', 2021 Yılın Yazarı Gülten Akın Mektup Yarışması Büyük Ödülü, 2020 Fakir Baykurt Öykü Yarışması Birinciliği ve 2020 Seyhan Livaneli Öykü Yarışması Üçüncülüğü alan öyküleri ile tüm kitapçılarda okurlarını bekliyor. Üstelik bu yolculuğa sadece kadınları değil, sorgulayan erkekleri de davet ediyor...