Kâr katlandı, yabancı Afrin'i umursamadı

Türkiye'nin Afrin'e yönelik askeri harekatı devam ederken, yabancı yatırımcılar 22-26 Ocak haftasında 855 milyon dolarlık menkul kıymeti aldı. Bu alımlarda, Avrupa'da faiz sıfıra yakınken, Türkiye'deki devlet iç borçlanma senetlerinin faizinin yüzde 13 dolayında olması büyük rol oynadı.

Abone ol

DUVAR - Yabancı yatırımcılar Türkiye'de ocak ayında toplam 1 milyar 161 milyon dolarlık menkul kıymet aldı. Olağanüstü kazanç ve aşırı yüksek faiz getirisi nedeniyle Afrin harekatı da bu ilgiyi etkilemedi.

Dünya gazetesinden Alaattin Aktaş, 'Kâr öyle cazip ki yabancı Afrin'i umursamadı bile' başlıklı yazısında, bu durumu kaleme aldı:

"Türk ordusu sınır ötesinde ne kadar süreceği belli olmayan bir harekata girişti; ama bu yurtdışında yerleşik yatırımcıların Türkiye'deki menkul kıymet yatırımlarını zerre kadar etkilemedi.

Hani biraz duraksama, biraz bekleme, yatırımları askıya alma gibi bir eğilim olmadığı gibi yabancılar Afrin harekatının başlamasından sonraki haftada alımlarına iyice hız verdiler.

Afrin harekatı 20 Ocak'ta başladı. Yabancı yatırımcılar ise 22-26 Ocak günlerini kapsayan haftada tam 855 milyon dolarlık Türk menkul kıymeti aldılar.

Bu alımın 743 milyon doları devlet iç borçlanma senedinden (DİBS), 112 milyon doları ise hisse senedinden oluştu.

Yabancı yatırımcıların ocak ayının ilk dört haftasındaki alımları ise 173 milyon doları hisse senedi, 988 milyon doları DİBS olmak üzere 1 milyar 161 milyon doları buldu.

Yabancı yatırımcılar geçen yılın ocak ayında ilk dört haftada ise net satıcı konumdaydılar. Yabancılar geçen yıl ilk dört haftada 537 milyon dolarlık hisse senedi almış, buna karşılık 686 milyon dolarlık DİBS satmışlardı; böylece net satış 149 milyon dolar olmuştu.

KÂR MÜTHİŞ

Yabancı için devlet iç borçlanma senedindeki kâr müthiş. Bizdeki faiz, paranın getirildiği ülkelerdeki oranlarla kıyaslanmayacak kadar yüksek. Ocak ayında bizde devlet iç borçlanma senetlerinin faizi yüzde 13 dolayında oluştu. Faizin sıfıra yakın düzeylerde seyrettiği, hatta negatif olduğu ülkeleri düşünürseniz yüzde 13 dolayındaki faiz inanılmaz.

Bu faize gelinmez olur mu; zaten koşa koşa geliyorlar. Tabii ki Türkiye'ye getirilen para için kur riski söz konusu olabilir. Onun da çaresi var, kârın bir kısmından vazgeçilerek sonuçta tümüyle zarara uğranmamak için HEDGE işlemi yapılabilir, yapılıyor da zaten.

Kaldı ki, hani olacaklar görülse ocak ayı için hedge işlemine de gerek yokmuş. Baksanıza dolar ocak ayında aralık ayına göre yüzde 2 kadar değer yitirdi.

Bir yabancı aralık ayında 1.000 dolar getirip TL'ye dönse, 3.8477 lira olan dolar kurundan elinize geçen para 3.848 lira. Yıllık yüzde 13, yani aylık ortalama yüzde 1 kazansa, ocak ayındaki varlığı 3.886 lira. Kur nereye indi ocakta, 3.7723'e. Bölelim 3.886 lirayı 3.7723'e, ele geçecek para 1.030 dolar. Yani 1.000 dolar getir, bir ay sonra 1.030 dolar götür, yüzde 3 kazanç.

KENDİ ÜLKESİNDE RÜYASINDA BİLE GÖREMEZ

Bir ayda yüzde 3... Olağanüstü bir kazanç bu. Böyle bir kazancı bir yabancı kendi ülkesinde rüyasında bile göremez.

Orada rüyada görülemeyen kazancı biz veririz ama. Böyle olduğu için de yurtdışında yerleşikler ya da kısaca yabancılar ne Afrin dinlerler, ne Türkiye'nin taşıdığı riskleri.

Bu durumu "Türkiye'ye duyulan güven" diye açıklayabiliriz elbette. Ama gelin bir düzeltme yapalım, bu durumun gerçek açıklamasının "Türkiye'ye duyulan güven değil, Türkiye'nin verdiği faizin yabancıların ağızlarının suyunu akıtması" olduğunu kabul edelim.

Yazının kaynağı