Bazen bir filmin iyi olması için gerekli bütün bileşenleri bir
araya getirirsiniz ama yine de ortaya çıkan ürün tatmin edici
olmaz. Bu hafta gösterime giren “Kara Kule” tam da böyle
yapımlardan. Öncelikle filme kaynaklık eden roman serisinin Stephen
King imzalı olmasıyla başlayalım. Kısa öykülerinden tuğla gibi
romanlarına kadar birçok eseri sinemaya uyarlanmış, kurduğu
evrenler, yarattığı karakterlerle kendisine özel bir yer edinmiş ve
anlatımı her zaman sinematografik olarak kabul edilmiş bir yazar
nihayetinde.
Sonra “Aşkın Büyüsü, 1998”, “Akıl Oyunları, 2001”, “Ben, Robot,
2004”, “Ben Efsaneyim, 2007”, “Da Vinci Şifresi, 2006”, “Melekler
ve Şeytanlar, 2009”, “Kuralsız, 2015” gibi kitap/roman uyarlaması
filmlerin senaryo ekibinde yer almış Akiva Goldsman gibi bir imzayı
da buna ekleyelim. Goldsman ile birlikte birçok ortak işe imza
atmış Ron Howard’ın yapımcı koltuğunda oturduğunu da not düşelim.
“Ejderha Dövmeli Kız, 2009”ın yaratıcı ekibinde yer alan, 2004
tarihli “Kongekabale” ile dikkat çeken, 2012’de “Yasak Aşk” ile
beğeni kazanan Nikolaj Arcel’i de yönetmen koltuğuna oturtalım. 60
milyon dolar da bütçe verelim. Ortaya eli yüzü düzgün bir filmin
çıkmasını beklersiniz ama öyle olmuyor işte her zaman.
EVRENİN MERKEZİ BİR KULE
“Kara Kule”, bugünün dünyası ile paralel bir evren arasında
ilişki kuran. Karakterlerin iki evren arasında gidip geldiği bir
“dünyayı kurtarma” öyküsü. Bütün evreni ayakta tutan ve dengesini
sağlayan ‘Kara Kule’ yıkılırsa evrene karanlık hâkim olacaktır.
Kara Kule’yi yıkmak için de bir çocuğun zekâsına ihtiyaç vardır.
Siyah Giyen Adam olarak bilinen Walter O'dim paralel evrende
seyahat ederek dünyaya gelir ve zeki çocukları toplayarak Kara
Kule’yi yok etmeye çalışır. Kara Kule’yi korumakla görevli
silahşorların son temsilcisi olan Roland Deschain ise yenilgiyi
kabul etmiş ve intikam duygusunun peşine düşmüştür. O sırada
dünyada, Jake Chambers adlı bir çocuk rüyalarında paralel evrende
yaşananları görmekte ve onları resmetmektedir. Jake’in bu
mücadeleye dâhil olması, hedef haline gelmesi ve dünyanın
kurtuluşuna doğru giden bir hikaye izliyoruz “Kara Kule”de.
King’in Robert Browning’e ait olan "Childe Roland to the Dark
Tower Came" adlı şiirden esinlenerek yazmaya başladığı “Kara Kule”
serisi okurların ilgisine mazhar olsa da filmin biraz kafası
karışık görünüyor. King’in yalnızca bu şiirden değil, “Yüzüklerin
Efendisi” gibi romanlardan, Sergio Leone’nin Clint Eastwood’un
oyunculuğuyla efsaneleşin ‘ismi olmayan adam’ karakterinden de
esinlendiği yazılıyor kaynaklarda. Biz de buna “Harry Potter”ı
(Jack) ve “Yıldız Savaşları”nı (Bir Jedi olarak silahşor)
ekleyelim. Şimdi bu kadar bilinene, bir de babasını kaybetmiş, üvey
babasının kurtulmak istediği, annesinin yeterince inisiyatif
alamadığı, akıl hastanesine gönderilmek istenen ama kehanetlerde
bulunan bir çocuk eklediğinizde ortada fazlaca orijinal bir şey
kalmıyor.
Serideki hikayenin temel gerilimi nedir, okumadığımız için
bilmiyoruz fakat film bu konuda fazla kafa karışıklığı yaşıyor. Bir
yanda Silahşor ile Siyah Giyen Adam arasındaki kadim mücadele diğer
yanda da bir çocuğun korkularını yenip artık yetişkinliğe adım
atmasını salık veren bildik hikaye akıp giderken, ikisi de tam
olamıyor. Kadim savaşın köklerine, görkemine dair yeterince veri
ortaya konmadığı, hikaye derinleştirilemediği için çok yüzeysel bir
hikaye izliyoruz bir yandan. Diğer yandan da “Yüzüklerin
Efendisi”nden, Harry Potter’a yakın dönemde defalarca izlediğimiz
bir ergen hikayesinin hiç de orijinal olmayan izini sürüyoruz.
KURULAMAYAN FANTASTİK EVREN
Hikayenin odaksızlığı, yaratılmak istenen fantastik dünyanın
ikna ediciliğini de zedeliyor. “Kara Kule”ye yaratıcıların
yüklediği anlam seyirciye geçmeyince film de birbiri ardına akıp
giden skeçler şeklinde ilerliyor, bir türlü beklenen atmosfer
kurulamıyor. Projenin yaklaşık 15 yıldır elden ele dolaştığını,
birkaç stüdyonun bu işe girip sonra vazgeçtiğini düşünürsek temel
meselenin aslında bir türlü ikna edici olmayan senaryo olduğunu
ileri sürebiliriz. Buna bir de Nikolaj Arcel’in yönetmenlik
maharetlerinin böylesi bir dünyayı kurmada yetersiz kaldığını
eklersek, “Kara Kule” hem bu tür fantastik hikayeleri hem de
Stephen King romanları sevenler için hayal kırıklığından öteye
gidemiyor.
ORİJİNAL ADI: The Dark Tower
YÖNETMEN: Nikolaj Arcel
OYUNCULAR: Idris Elba, Matthew McConaughey, Tom
Taylor, Katheryn Winnick, Claudia Kim
YAPIM: 2017 ABD
SÜRE: 94 dk.