Karaburun imzacıları: Dağlarımızda keçiler olmalı!
İzmir'in Karaburun ilçesinde 'şeffaf ve demokratik yerel yönetim' için imza toplayan vatandaşlar CHP'ye seslenerek "Çantada keklik değiliz" diyor. İmzacılardan Emel Alptekin, "İşte, yeni gelecek başkan bu projeleri bir tutarlılıkla devam mı ettirecek, yoksa herkese mavi boncuk dağıtacak ve bir yatırım karmaşasına mı dönüşecek Karaburun?” sorusunu soruyor.
İZMİR - Geçtiğimiz hafta İzmir’in Karaburun ilçesinden 374 Karaburunlu, yerel seçim öncesi imzaladıkları dilekçe ile Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi’ne çağrıda bulundu. Birbirinden farklı siyasi görüşlere sahip olan imzacıların buluştuğu ortak payda ise CHP Belediyesi tarafından yönetilen Karaburun’un yaşam kalitesini korumak.
Verdikleri dilekçe ile yarımadaya rüzgar santralleri, balık çiftlikleri, tarım arazilerinin yanı başına kurulmak istenen madenler başta olmak üzere yaşam alanlarını etkileyecek çeşitli sorunlara dikkat çeken imzacılardan Can Cankoçak, Ali Karayel, Emel Alptekin ve Tuygun Serdar ile yerel yönetimlerden beklentilerini konuştuk.
'BU BİR YURTTAŞ İNİSİYATİFİ'
CHP’ye çağrıda bulunan 374 imzacıdan biri olan Can Cankoçak, 2013 -2016 yılları arasında kent konseyinin öncülük ettiği, rüzgar enerji santralleri (RES), maden ocakları ve balık çiftliklerine yönelik mücadele içinde aktif olarak yer almış, RES'lere karşı yürütülen hukuk mücadelesinin de 80 davacısından biri.
CHP'ye çağrıda bulunmaya karar verdiklerinde çok kısa bir sürede 400’e yakın imza toparladıklarını söyleyen Cankoçak, bunun nedeninin Karaburun’un geçmişi ile bağlantılı olduğunu düşünüyor; “Karaburun birçok oluşum, dernek ve örgütlenmelerin olduğu bir ilçe. Çok öteden beri değişik sebeplerle duyarlılığı olan insanlar bir araya geliyorlar. Bu, Börklüce’yi anma için de olabiliyor rüzgar enerjisi santralleri ya da balık çiftliklerine karşı da... Bu bir yurttaş inisiyatifi.’’
Belediyenin Karaburun’un acil sorunlarıyla ilgili somut hiçbir çalışmasının olmamasının bu kararı almalarındaki en önemli etken olduğunu ifade eden Cankoçak süreci şöyle anlatıyor; "Önceki belediyenin son meclis toplantısında Karaburun için oldukça ideal bir yapılaşma sözü aldık. Özellikle çok katlı yapılaşmayı engelleyecek bir karardı bu. Fakat yönetime gelen yeni belediye başkanı bunu iptal etti. Bunun dışında RES’ler konusundaki davalarımıza belediyenin de müdahil olmasını istedik. Ancak biz sizi destekliyoruz cümlesinden başka hiç bir somut destek almadık. Başka pek çok belediye, merkezi yönetimin haksız uygulamalarına yönelik yereldeki mücadelelerin somut olarak yanında yer alıyor.”
'BİZLER GÜNCEL SİYASİ MANEVRALARI BİLEN İNSANLAR DEĞİLİZ'
2004 yılından beri Karaburun’da yaşayan Ali Karayel, Karaburun Çevre Kültür ve Turizm Birliği'nde gönüllü olarak çalışmış. 2015'ten bu yana Karaburun Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyeliğini yürüten Karayel, kendilerini imzacı olmaya götüren nedenleri şöyle özetliyor;
HALKA DÖNÜK POLİTİKALAR ÜRETİLMİYOR: Türkiye’de olduğu gibi Karaburun’da da CHP’de gelişen bir AKP’leşme süreci var. Halkın nabzını tutacağız, popüler olacağız diye kendi sahip olduğu değerlerin dışında sürekli tavizci bir modelleme geliştiriliyor. Biz de bu nedenle tavrımızı gösterelim istedik. Çünkü burada bir takım alternatif üretimler sunan insanlar var. Sürekli değer yaratan insanların yaşadığı bir bölge Karaburun. Ancak, turizminden, yerel tarım politikalarına kadar pek çok proje üretip hayata geçiren insanlarla diyaloğu tamamen kesmiş durumda belediye. İşleyen bir düzen var ve kim bundan nemalanıyorsa o sistem öylece devam edecek. Halka dönük, yerel üretime dönük, yerelin sürdürülebilir ekonomisine ilişkin hiçbir şey üretilmiyor Karaburun’da”,
ÇANTADA KEKLİK DEĞİLİZ: Dolayısıyla ‘Çantada keklik değiliz’ derken şunu ifade etmeye çalıştık: Bizi nasılsa anti AKP, antifaşist insanlar olarak görüyor ve hangi adayı koyarlarsa destekleyen hazır bir lokma olarak düşünüyorlar. Oysaki burada yaşanan bir takım gerçekler var. Balık çiftlikleri, rüzgar enerjisi santralleri var; son yıllarda hızlı bir çarpık kentleşme söz konusu Karaburun’da. Yani bu dilekçeyle onlara ‘halkla birlikte hareket edebilecek vizyona sahip bir aday gösterirseniz, konuşalım’ demeye çalıştık”.
'İMZA SAYISI OYLARIN YÜZDE 12'Sİ'
Ali Karayel, “Elimizin değdiği yerlere dokunduk sadece” diyerek tanımlayan Karayel, “400’e yakın kişinin içinde pek çok siyasetten insan var. Bizler güncel siyasi manevraları bilen insanlar değiliz. Şu an sistem nasıl çalışıyor, güncel politika nasıl işletiliyor; bu konularda hiçbir şey bilmiyoruz. Sadece yaşadıklarımızı ve doğal tepkilerimizi göstermeye çalışıyoruz. Karaburun’da yaşayan çoğu kişi burada nasıl bir yaşam kalitesini yitirdiğinin farkında bile değil. Biz doğal sorumluluklarımızla bunları yerine getirmeye çalıştık ve bu grup bir anda bir araya geldi. ” diyerek duyarlı Karaburun halkının bir araya gelmesi için imza kampanyası dahi yapmadıklarını, buna rağmen toplanan imza sayısının Karaburun’daki CHP oylarının yaklaşık yüzde 12'sini olduğunu ekliyor.
'MUTLAKA SONUÇ ALACAĞIZ DİYE TAHMİN EDİYORUM'
Bir buçuk yıldır Karaburun yarımadası, eski Mordoğan Köyü’nde yaşayan Emel Alptekin, bir süredir Karaburun Batı Köyleri Kalkınma Kooperatifi'nin mandalina hasadı projesinde gönüllü olarak çalışıyor.
Alptekin, bu girişime ilişkin beklentilerini şöyle sıraladı;
ADAYLAR ÜZERİNDE ETKİLİ OLDU: Mutlaka sonuç alacağız diye tahmin ediyorum. Şu anda CHP zaten Karaburun için kendi adayını belirleme süreci içinde. Büyük olasılıkla İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin adayı belirlendiğinde onunla uyumlu çalışacak bir kişi belirleyecekler. Bu oluştuğunda, yani Büyükşehir Belediyesi’nde kimin aday olacağı ortaya çıktığında, ilçelerde ona göre bazı isimler ön plana çıkacaktır. Ve bu isimlere kim ne kadar destek verecek diye sorguladıkları zaman bir arayış içine girilecek. Bunun takvimi nedir bilmiyorum. Ama bizim dilekçemiz ortalıkta dolaşmaya başladıktan sonra, gözlemlediğim kadarıyla; aday adayları için halkın içinde olmak, katılımcılık gibi her seçimde söylenen, arkasında somut projeyle kimi zaman desteklenen kimi zaman desteklenmeyen cümlelerin havada uçuşmaya başladığını görüyorum. Bence bu, girişimimizin ilk etkisi.
NET SORULAR SORULACAK: 400’e yakın imzacının içinde çevre mücadelesinde; sivil haklar, hayvan hakları mücadelelerinin içinde olan insanlar var. Belli bir süre sonra o temas kurulmaya başlandığında böyle bir oluşum karşı tarafa hiç değilse net sorular sorabilecek. Katılım için öneriniz ne? Şeffaflık için öneriniz ne? Böyle bir tartışma ortamının ilk adımının atıldığını düşünüyorum ben.
AĞAÇLARIN ORTASINA JEOTERMAL YAPAMAZSINIZ: Ekonomik açıdan zorda kalan, kefenini yırtmaya çalışan bir ülke Türkiye. Ebette ki yatırımlar kıymetli ama neye, nasıl yatırım yapılacak? İncir ağaçlarının ortasına jeotermal, az öteye rezidans, mavi bayraklı plajın yanına balık çiftliği, meranın ortasına rüzgar santrali yapamazsınız! Yatırım karmaşası yaşanıyor ve bu karmaşaya yön verebilecek şey yerel unsurların dahil olması. Karaburun çok renkli bir yer. Çok fazla üretim, düşünemeyeceğiniz kadar çok çeşitli proje var. Karaburun’da insanlar bu konuya çok kafa patlatmış; düşünsel üretim çok yüksek. Bu üretimi yapan insanların yerel yönetimle teması olmuş ama bu temas geliştirilmemiş. O enerji de toplanacak ve grupların kendi arasında koordinasyonu sağlanabilecekmiş gibi geliyor bana artık. Üretilen projeler birbirine daha dokunur hale gelecek.
KARABURUN KARABURUN KALACAKSA DAĞLARINDA KEÇİ OLMALI: Örneğin, geçmişte keçi mandırası ile ilgili bir proje yapılmıştı ve bu köylünün önünü çok açan bir proje oldu. Kent konseyinin geliştirdiği, Karaburun Belediyesi ve Eğlenhoca Tarım Kooperatifi’ nin gerçekleştirdiği, İl Tarım Müdürlüğü’nce desteklenen proje örnek bir çalışmaydı. Karaburun, Karaburun olarak kalacaksa dağlarında keçi olmalı... İşte, yeni gelecek başkan bu projeleri bir tutarlılıkla devam mı ettirecek, yoksa herkese mavi boncuk dağıtacak ve bir yatırım karmaşasına mı dönüşecek Karaburun?”
'ÇANTADA KEKLİK DEĞİLİZ, GERÇEKTEN DEĞİLİZ!'
Yaklaşık 5 yıldır Karaburun’da yaşayan avukat Tuygun Serdar, Karaburun’un kültür - sanat hayatını da yönlendiren imzacıların, yerel yönetimler tarafından dikkate alınması gerektiğinin altını çiziyor.
"CHP içinde AKP’nin beton tapıcılığına, çevre duyarsızlığına karşı bir söylem var. Ancak Karaburun özelinde baktığınız zaman aslında beton tapıcılığının bir numaralı örneğinin burada olduğunu görüyorsunuz. Yani, sürekli imara açılan arazilerden bahsediyoruz; dün katır tırnağı olarak sapsarı gördüğümüz dağların, tepelerin üzerinde hafriyat kamyonları geziyor! Pıtırak gibi binalar dikilmeye başlandı... Bu sadece işin imar boyutu. Diğer çevresel nedenlerini hiç saymıyorum. Bu anlamda yeni belediye başkanının yetkin plancıların önerilerini reddedip bu talana devam etmesi ihtimali bizi kaygılandırıyor”, diyen Serdar, Karaburun'un geleceğinden kaygılı olduklarını ifade ediyor.
'NERGİSİMİ KOYUNUMU SATARSAM...'
İmzacıların tek kaygısının Karaburun olduğunun altını çizen Serdar “Karaburun’da imar rantı var ama her şey bitmiş değil. İmara açılacak yerlerin haritaları elden ele dolaşıyor. Açılacak da nasıl açılacak? Zeytinliğin içine 12 metre kare ahşap barakadan mı söz ediyoruz, 3,5 katlı, beton ikiz üçüz villalardan mı? Önümüzde Alaçatı, Marmaris, Bodrum gibi örnekler var. Dünya üzerinde cennetten bir köşe olarak bildiğimiz yerlerin zaman içinde nasıl da ranta kurban gittiğini ve betona dönüştüğünü gördük. Maalesef bu son dönemde halk arasında da en kısa yoldan para kazanmanın, üzerinden kendi geleceğini inşa etmenin yolu olarak toprak rantı görülüyor. Yerel halkın da en büyük handikapı bu zaten. Yani, bir yandan Alaçatı gibi olalım, Karaburun kalkınsın diye düşünürken aslında neleri kaybettiğini düşünemiyor; 'nergisimi yetiştirdiğim, keçimi otlattığım arsayı satarsam çocuklarıma bir gelecek inşa edebilirim?' diye düşünüyor. Bu 400 insanın tek kaygısı Karaburun. Dolayısıyla bize, siz ne diyorsunuz, sizin ne gibi projeleriniz var diye sorulmalı. Bu yüzden Türkiye’de Karaburun’un iyi yüzünü tanıtan insanların yerel seçimlerde dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum’’.
SÖZÜMÜZÜ HAVAYA DEĞİL, MUHATABINA SÖYLEYEN BİR GRUBUZ
“Peki, tüm mücadelenize rağmen, Karaburun'da görmek istediğiniz gibi bir belediye başkanı seçilemezse?” diye sorduğumuz Can Cankoçak, beklentilerinin ve hedeflerinin bununla sınırlı olmadığını herkese hatırlatan bir cevap veriyor:
'BİZ BURADA YAŞAMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
“Biz bu dilekçeyle, yerel seçimlerdeki varlığımızı ve Karaburun’u korumak istediğimizi hatırlatmak istedik; itiraz eden diğerleri de seslerini yükseltebilsinler diye. Keşke cesur, mücadeleci, Karaburun deyince yüreği titreyen bir belediye başkanımız olsa ne iyi olurdu. Ama olmadığı takdirde kabuğuna çekilecek insanlar değiliz. Burası bizim yaşadığımız yer. Biz burada yaşamaya devam edeceğiz. Belediye başkanı kim olursa olsun yöre insanına destek olmaya, Karaburun’u ve doğasını korumak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Biz sanal alemde CHP’ nin görmeyeceği köşelerde CHP ye laf saymak yerine, CHP den ne beklediğimizi yazan, sözümüzü havaya değil muhatabına söyleyen bir gurubuz. Karşılığını bulur ya da bulmaz hep birlikte göreceğiz.’’