Güney’den Kuzey’e bir başka anlatımla Karadeniz’den Baltık’a Gazprom çelik borularla Avrupa’yı sarmış durumda. Peki her şey gerçekten böyle bir başarı hikayesi mi? Bu uzun ve masraflı yolda hiç mi engebe, yokuş yok?
Geçtiğimiz hafta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türk Akımı Projesi için kameralar eşliğinde düğmeye bastı. Avrupa pazarının yüzde 30’unu elinde tutan doğal gaz devi Gazprom’un bu projesi, şirketin Avrupa pazarındaki arzını arşa çıkarmayacaksa da kayda değer bir pazar artışının da önünü açacak. Bu hafta yönümüzü Gazprom’un Avrupa’yla olan sallantılı ilişkilerine, kazananlara ve kaybedenlere çeviriyoruz.
GÜNEY AKIM’IN MUADİLİNDEN DAHA FAZLASI: TÜRK AKIMI
Güney Akım anlaşmasının Bulgaristan ayağına dair görüşmeler hız kazanmış, anlaşma imzalanacakken Sofya, Avrupa Komisyonu’ndan gelen tavsiyeyle anlaşmayı askıya aldığını duyurdu. Gazprom bu adım karşısında şaşırmış olmakla beraber, Putin’in 1 Aralık 2014 ziyaretiyle Sofya’ya karşı Ankara kozunu devreye soktu. Nitekim Putin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara’da tüm dünyaya "Türk Akımı (Turkish Stream) Projesi"ni ilan etti.
Ekim 2016’da taraflar yaklaşık 31 milyar metreküp gaz taşıyacak anlaşmayı İstanbul’da imzaladı. Anlaşma uyarınca Türk Akımı iki paralel hatla hizmet verecek. Hatlardan birisi Türkiye iç pazarı için diğeriyse Güneydoğu Avrupa’ya uzanacak, zaten Güney Akım’a alternatif olması da buradan kaynaklanıyor. Ancak her iki hattın da kendi içinde önemi var. Türkiye pazarı için yapılan hat, Türkiye’nin artan talebi karşısında Mavi Akım’ı rahatlatacak. Rus devi, bu adımla, Türkiye’nin yıllık 27 milyar metreküplük (bcm) gaz ihtiyacının 15 bcm’ini buradan karşılayacak. Geçtiğimiz hafta Putin’in “ileri” diyerek inşasına başladığı işte bu hat. Projenin ikinci hattı Avrupa’ya yıllık 15 bcm gaz akışını öngörüyor. Karadeniz üzerinden Türkiye-Yunanistan sınırına kadar Rus gazını taşıyacak. Alışılagelmiş Gazprom projelerinin aksine Türk Akımı’yla Gazprom bu sefer “overlokçu makinası ayağınıza geldi demiyor”, gazı sınıra kadar getirip orada bırakıyor. Buradan gazı bağımsız dağıtımcılar alıp Avrupa içine dağıtacak. Şirketin geleneğinin dışına çıkmasının en büyük sebebi, Avrupa enerji tekeli ve dikey entegre şirketlerinin hem arz hem de ulaştırmada yer almasını yasaklayan düzenlemeleri. Böylece şirket hem yeni hattın Avrupa ayağındaki uzantı masrafından kurtulurken, hem de başını ağrıtan Avrupa Enerji Düzenlemeleri'ne uyduğunu ilan ediyor.
KUZEYDEN GÜNEYE GAZPROM AVRUPA’DA
Gazprom’un Avrupa atılımları sadece güneye odaklanmıyor. Kuzey de şirketin ihmal etmediği bir rota. Şirket en büyük tüketicisi Almanya ile sorun yaşamak istemiyor. Bu nedenle de kendisine sorun oluşturabilecek transit ülkeleri aradan çıkarıyor ve kuzey rotasıyla Almanya’ya doğrudan gaz akışı sağlıyor. Bunun en açık örneği, daha önce Avrupa’ya yıllık 50 bcm gaz taşıyan, Rus gazını Baltık üzerinden Almanya’ya ulaştıran Kuzey Akım’ın ikinci ayağının yapımına başlanması. Ancak Gazprom’un bu atılımına eski dostları şimdinin keskin düşmanlarından, özellikle Polonya’dan sert tepki geldi. Polonya 2015’te ilan edilen AB Enerji Birliği’nin mimarı olması açısından dikkate değerdi. Varşova, Gazprom’a “hayal kurma, hem Kuzey Akım hattına yeni iki boru hem de Türk Akımı’yla bu kadar gazı kime satacaksın? “diye sordu ve yaptırımlara dikkat çekti. Kısa süre sonra diğer Doğu ve Orta Avrupa ülkeleri de “Gazprom yeter” diyen korodaki yerini aldı. Ancak koronun kendinden emin duruşuna, yaklaşık altı ay sonra St. Petersburg Ekonomi Forumu’nda ciddi bir meydan okuma geldi. Meydan okuyan, sistemde şirket-devlet dengesini iyi çözümleyen Gazprom ile Kuzey Akım II’de pay kapmak için yarışan enerji şirketleriydi. Aslında bilinen hikaye yeniden tekrar etti: Kaygılı Avrupa halklarına karşın yine şirketler işlerine, kârlarına baktılar ve kazananı daha o zamandan ilan ettiler. Hatırlamakta fayda var; Rusya’ya Ukrayna’daki kriz sebebiyle uygulanan yaptırımlara en güçlü itirazın şirketlerden, özellikle enerji şirketlerinden geldiği yazılı olarak da mevcut.
Türk Akımı ve Kuzey Akım II ile beraber Gazprom’un Avrupa sevkiyatı 2020’de 70 bcm artacak. Güney’den Kuzey’e bir başka anlatımla Karadeniz’den Baltık’a Gazprom çelik borularla Avrupa’yı sarmış durumda. Peki her şey gerçekten böyle bir başarı hikayesi mi? Bu uzun ve masraflı yolda hiç mi engebe, yokuş yok? Bu soruların cevabı var. Ne olduğuna bakalım.
HER YERDE SENİ GÖRMEK İSTEMİYORUM GAZPROM
Gazprom ile AB Komisyonu’nu karşı karşıya getiren en önemli gelişmelerden birisi, Gazprom’un Orta ve Doğu Avrupa’da AB enerji piyasası düzenlemelerine rağmen rekabeti ihlal eden uygulamaları. Gazprom’la Avrupa Komisyonu’nu karşı karşıya getiren, şirketin Bulgaristan, Çekya, Estonya, Letonya, Litvanya, Macaristan ve Slovakya’da Rus gazının bu ülkelerce tekrar satışını engelleyen kısıtlamaları. AB Anti-tröst Düzenlemesi 9'uncu maddesi uyarınca eğer bir şirket, tröstleşme eğilimi gösterip, serbest rekabeti ihlal ederse, Komisyon kanıta gerek olmaksızın şirketin küresel cirosunun yüzde 10’una kadar el koyabilir. Yani AB Komisyonu artık Avrupa pazarında tekelleşmiş üretim, ulaştırma ve dağıtımda aynı şirketleri görmek istemiyor. Dahası, tüketiciler aldıkları gazı istedikleri gibi başka ülkelere satabilir. "Kimse de buna engel olmasın" diyor. Kimseden kasıtlarının Gazprom olduğu söylenmeli.
Ancak Gazprom’dan muzdarip ülkeler Gazprom’a ceza verilmesi yönünde çağrı yaparken, Komisyon Gazprom’la uzlaşarak ve cezasız bir çözümden yana tavır aldı. Gazprom’un söylenen kurallara uyacağını taahhüt etmesi şimdilik komisyonun para cezasından ziyade kulak çekmekle yetineceği izlenimi bırakıyor. AB Komisyonu’dan ikinci iyi haberse, Ekim 2016’da Türk Akımı Projesi imzalandıktan kısa bir süre sonra geldi. Buna göre Kuzey Akım II'de Avrupa içinde gaz aktarımı amacıyla kurulan OPAL hattında Gazprom’un kullanım yüzdesi artıyor. OPAL, Almanya’nın Baltık Kıyısı'ndan Çek-Almanya sınırına kadar uzanan 470 km’lik bir hat. Hat Avrupa içinde aktarımı öngördüğü için şirketler belli bir yüzdeyle gaz aktarımı yapabiliyor. Hattın kullanılmaya başlandığı 2011’den Ekim 2016’ya kadar Gazprom hattın yarısını kullanma hakkına sahipti. Ancak Komisyon Gazprom’a “daha çok gaz daha çok proje” dercesine Rus devine yüzde 30 daha kapasite hakkı verdi. Yani, şirket Avrupa içinde gaz aktarımı için yeni bir hat inşasından kurtulduğu gibi, dengeleri lehine değiştirdi. Son olarak Komisyon üye ülkelere çağrı yaparak Gazprom’a müzakereler için yetki istedi. Yani taraflar tekrar müzakerede hemfikir.
Komisyon ile Gazprom arasında bazen seslerin yükseldiği ilişki dinamiği Moskova-Brüksel ilişkilerindeki enerji pragmatizmini göstermesi açısından önemli. AB bir yandan Rusya’ya ekonomik yaptırım uygularken, bir yandan gözde tedarikçisini de küstürmek istemiyor gibi. Ancak AB’nin bu gelgitli politikasının bazı mağdurları da var. Bulgaristan ve Ukrayna.
YİNE BİZE HASRET YİNE BİZE HÜSRAN VAR
Türk Akımı ve Kuzey Akım I ve II, Avrupa’da uzun yıllar Rus gazıyla Avrupa pazarını buluşturan ülkeler olarak da Ukrayna ve Bulgaristan’la bir hesaplaşma içeriyor. Ancak söz konusu ülkeler için de transit ülke olma şu mazideki güzel günler olarak anılacağa benziyor. Neden güzel günler? Çünkü bu ülkeler ekonomik olarak gaz akışından transfer ücreti aldıkları gibi transit ülke oldukları için de jeo-stratejik konumları perçinleniyordu. Kuzey Akım I ile önce Ukrayna’dan aktarılan yüzde 80’lik Rus gazının payı yüzde olarak düşürüldü. Peşi sıra gelen Kuzey Akım II ile de Gazprom, Kiev’i tamamen devre dışı bırakıyor. Özellikle Kuzey Akım Projesi'nin temel motivasyonu “aracısız Rus gazı” motivasyonuyla gündemde yer etmişti. Türk Akımı projesiyse Bulgaristan için benzer bir senaryoyu öngörüyor. Ancak Sofya’nın hayal kırıklığı daha büyük. İlk olarak Bulgaristan, uzun yıllardır müzakeresi yapılan Güney Akım Projesi’nden oldu. Türk Akımı’nın Yunanistan’da son bulması, enerji hub'ının da Atina’ya kaptırılması demek. Ancak kayıp prestijle sınırlı değil, kasada da bir karşılığı var. Türk Akımı’nın Türkiye ayağı için tasarlanan hattı, her yıl Türkiye pazarına 14 bcm gaz sağlayan Ukrayna’dan Moldova’ya oradan Bulgaristan’a uzanan Trans-Balkan Hattı’nı atıl duruma getiriyor. Yani Bulgaristan da transfer ücretlerinden olacak. Özetle Ukrayna ve Bulgaristan, Brüksel’e fazla kulak vererek Gazprom’la doğrudan karşı karşıya kaldı ve kaybedenler kulübündeki yerlerini sağlamlaştırdılar.
Rusya-AB enerji ilişkilerinden şunu çıkarmak mümkün: Rusya hem Ukrayna hem de Bulgaristan’ı devre dışı bırakan projeleri, yükselen tansiyona rağmen hayata geçirecek. Dahası Gazprom Ekim 2016’da müzakere sinyali veren Avrupa Komisyonu’yla ilişkileri hızla yoluna koyma yolunda. Üstelik OPAL’den ek kullanım hakkı da cabası. Hep kazananlarsa başta Almanya olmak üzere AB Komisyonu’na "Gazprom’u AB’den uzak tutmak demek bizi zarara uğratmanız" demek diyen Avrupalı Enerji şirketleri. Yani neoliberal cephede yine kazanan enerji devleri ve bu denklemi iyi okuyan Kremlin’in süvarisi Gazprom.