Karamollaoğlu'ndan Soylu'ya: Hadi oradan!
SAADET Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'ndan hükümete İstanbul eleştirisi: İktidar bir halüsinasyon krizi geçirmektedir. Fabrika ayarlarına dönmeye çalışıyorlar ama ortada fabrika da kalmadı. Karamollaoğlu, pasaportu ile ilgili soruya da, "İçişleri Bakanı çıkmış konuşuyor. Hadi oradan be, bunları sen yapmadın mı?" dedi.
DUVAR - Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu bugün partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında iktidarın İstanbul'u almak isterken Türkiye'yi kaybettiğini söyledi. Karamollaoğlu, "Fabrika ayarlarına dönmeye çalışıyorlar ama ortada fabrika da kalmadı" dedi. Karamollaoğlu, Nüfus Müdürlüğü'nda pasaport başvurusu yaptığı isminin karşısında 'terör' şerhi bulunması ile ilgili olarak da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya tepki gösterdi.
Karamollaoğlu’nun basın toplantısından satırbaşları şöyle:
PENÇE HAREKATINA BAŞARILAR DİLİYORUM: Ramazan Bayramını hep beraber idrak ettik ve geride bıraktık. Aziz milletimiz ve İslam alemi bayramı kutlarken milletimizin saadeti için terörle mücadele eden kahraman askerlerimiz de vazifelerini yerine getirdiler. Bu vesile ile PKK terör örgütüne darbe vurmak için devam etmekte olan Pençe Harekatında görev yapan askerlerimize Allah’tan başarılar diliyorum.
SUDAN'DA KRİZİ İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI ÇÖZMELİ: Bildiğiniz üzere Sudan’da bir askeri darbe gerçekleşti ve 30 yıllık Ömer el Beşir iktidarı son buldu. Ne yazık ki Sudan son yıllarda büyük siyasi ve ekonomik krizlerle boğuşmak durumunda kaldı bunun neticesinde bugün yaşanan süreç ortaya çıktı. Bugün Sudan’da yaşanan krizin en temel sebeplerinden birisinin Hasan el Turabi gibi önemli bir ilim adamı ve mütefekkirin uyarılarının dikkate alınmamış olduğunu düşünüyoruz. Neticede Sudan’da Bayram öncesi başlayan olaylar tırmandı ve şuana kadar 100’ü aşkın insan hayatını kaybetti. Sudan’da yaşanan krizin çözmenin yolu İslam İşbirliği Teşkilatının konuya el atmasıdır. Batının konuya yaklaşımı barış ve huzuru sağlamaktan çok kendi menfaatini öncelemektir. Umarız ki daha fazla insan bu olaylarda hayatını kaybetmeden mesele huzur ve barış içerisinde hallolur.
MÜLTECİ MESELESİ IRKÇI TEDBİRLER İLE ÇÖZÜLEMEZ: Ülkemizde yaşanan meselelere tekrar değinecek olursak son günlerde gittikçe artan Suriyeli Mülteciler meselesi karşımıza çıkmaktadır. Bazı belediyelerin tavrı konuyu tekrar gündeme getirmiştir. Bugün ülkemizde bir mülteci krizi olduğu açık ve nettir. Toplum içerisinde bu konudan muzdarip ve rahatsız büyük bir kitlenin olduğu da gerçektir. Fakat Suriyeli Mülteciler meselesini bize yakışmayan tavırlarla çözmemiz mümkün değildir. Bizim milletimiz Suriye olaylarından bu yana gösterdiği kadirşinas ve misafirperver tavırla dünyaya bu konuda örnek olmuştur. Bugün konuyu çözmek için yapılması gereken Suriyelileri kovmak dışlamak değil, Suriye’de yaşanan çatışmaların son bulmasını sağlamaktır. Ne yazık ki Türkiyenin Suriye olaylarında sergilediği yanlış tavır bugün süreci bu noktaya getirmiştir. İdlib konusunda ise tablo ortadadır. bir an önce Türkiye İran ve Suriye bir araya gelerek konuyu barış içinde çözmenin yollarını aramalıdır. İnanıyorum ki Suriye’de yaşanan kargaşa bittiğinde mülteci krizi kendiliğinden çözülecektir.
İSTANBUL SEÇİMLERİNİ ALALIM DERKEN TÜRKİYE’Yİ KAYBEDİLİYOR: Gündemimizin bir başka önemli konusu ise 23 Haziran’da gerçekleşecek İstanbul seçimleridir. Ülke olarak hep beraber yine bir seçim gündemine kilitlenmiş bulunmaktayız. 2014 yılından bu yana neredeyse her yıl bir seçim ile karşı karşıya kaldık. Türkiye ardı ardına yapılan seçimler ile ciddi manada yıpranmış durumdadır. İktidarın seçimleri kazanmayı önceleyen diğer bütün meseleleri geri plana atan tavrı ise bu yıpranmanın en büyük sebebidir. Adeta AK Parti İstanbul’u kazansında ne olursa olsun mantığı ile davranıyor. Akdeniz’de yaşananlar ortadadır! ABD dört bir taraftan bizi kuşatmaktadır. S400 meselesi ise hâlâ devam etmektedir. Ekonomide içinde bulunduğumuz kriz ise her geçen gün derinleşmektedir. Ekonomiden sorumlu sayın Bakan tek haneli enflasyon rakamlarını göreceğiz dese de durum iç açıcı değildir. Ne yazık ki iktidar kağıt üzerinde kendilerince yaptıkları ekonomik hesabı gerçek zannetmektedir. Adeta bugün mevcut iktidar bir halüsinasyon krizi geçirmektedir. Serap gören iktidar ekonomide de gören iktidar ekonominin iyiye gittiğini sanmaktadır. Bir an önce Türkiye seçim gündeminden sıyrılmalı, asıl meselelerimize odaklanılmalıdır. Umarız 23 Haziran sonrası yine seçimlere takılıp kalınmaz ülkemizin problemleri üzerine ciddi bir eğilim gösterilir.
BU ANLAYIŞ ANTİK YUNAN DEMOKRASİSİDİR: Malumunuz olduğu üzere İstanbul seçimlerine katılan adaylar arasında bir program tertip edilmektedir. Öncelikle uzun zamandır görmediğimiz neredeyse unutma noktasına geldiğimiz farklı siyasi parti mensuplarının bir araya gelmesi bizi son derece mutlu etmiştir. Biz her zaman şunu vurguladık; bizim konuşarak çözemeyeceğimiz hiçbir sıkıntımız problemimiz yok. Yeter ki bir araya gelelim meselelerimizi konuşalım. Buraya kadar memnuniyetimizi dile getirmekle beraber bu programa sadece iki adayın çağrılması son derece yanlıştır. İstanbul seçimlerinde Saadet Partisi’nin adayı sayın Necdet Gökçınar başta olmak üzere diğer siyasi partilerin adaylara da aynı şans tanınmalıydı. Bildiğiniz gibi son zamanlarda artan bir Yunan polemiği adlını başını gidiyor. Yunan meselesine şu açıdan yaklaşmak istiyorum; iki adaya söz verilip diğer adaylara konuşma hakkı verilmemesi demokrasi anlayışımıza sığmaz, Bu demokrasi anlayışı olsa olsa “Antik Yunan Demokrasisi” olur. Antik Yunan’da da demokrasi vardı ama orada söz hakkı belirli kişilere verilir belirli zümrelere ise söz hakkı verilmezdi. Ne yazık ki bu tavır bize modern demokrasiyi değil Antik Yunan Demokrasisini hatırlatmış bulunmaktadır. Bugünkü hükümet devleti aşiret yönetiyor gibi yönetmektedir. Devlet bu şekilde yönetilmez. AK Parti’nin kuruluşunda adalet ve kalkınma dediler. Ama öyle bir hale geldiler ki ne adalet kaldı, ne de gündemimizde kalkınma var.
HADİ ORADAN BE... ('Terör' şerhi ile diplomatik pasaportunun verilmediği açıklaması üzerine İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan 'pasaportu var' açıklaması hakkındaki soru üzerine) Ben pasaportum yok demedim ki, bu tip meselelere devlet yetkililerinin hüsni niyetle yaklaşması gerek. Ben aradım Sivas Valisi’ni. Acaba bir şey vardı da bunu yeniden canlandırdılar mı diye ben aradım. İçişleri Bakanı müsteşarlığı arandı. Bunun üzerine İçişleri Bakanlığı’ndan arandım. Umarım benim açıklamamı dinlediniz. Bana soruldu 'sizin pasaportunuz var mı' var. Benim pasaportumu gittiğim zaman bana verememelerinin sebebi önüne konan şerhtir. Allah rızası için biraz dürüst olun, bu devlet niyeti ile elbette bağdaşmaz. İçişleri Bakanı’na birisi laf atıyor 'atın bunu içeriye'. Suçsuzu itham ediyor, suçluyu savunuyor. Bana pasaportumu müracaat ettiğim anda vermediler. İki tane korumayı anında aldılar. Şimdi İçişleri Bakanı çıkmış konuşuyor. Hadi oradan be, bunları sen yapmadın mı? Siyasi liderlere iki tane koruma vermek tabiatında vardır. Bakanlık boş konuşma birisine durduk yere cevap verme yeri değildir. Ben yalan söylemem. Siz bunun altından başka yorumlar yapacaksınız. Onun için Türkiye bu halde. Onun için İstanbul seçimini kaybettiniz. Devletin bütün organları sanki AK Parti’ninmiş gibi çalıştırıldı. Bunu biraz görün. AK Parti son zamanda fabrika ayarlarına dönmeye başlıyor da ortada fabrika kalmadı. (HABER MERKEZİ)