Karlov davasında reddi hakim talebi

Rusya'nın Türkiye Büyükelçisi Andrey Karlov'a düzenlenen suikastla ilgili davada reddi hakim talebinde bulunuldu. Mahkeme, yargılamayı uzatmaya yönelik olduğu gerekçesiyle talebi reddetti.

Abone ol

DUVAR - Rusya'nın Türkiye Büyükelçisi Andrey Karlov'un, 19 Aralık 2016'da, polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş tarafından öldürülmesiyle ilgili dava başladı. "FETÖ üyeliği" suçlamasını reddeden sanıklar, polis okulunda baskı gördükleri için sohbetlere katıldıklarını söylediler.

Altıntaş'a suikast talimatı verdiği iddia edilen Şahin Sögüt'ün avukatı Adem Kaplan, "Mahkemenin peşin hükümlü olduğu kanaatindeyiz" diyerek reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme, talebin "duruşmayı uzatmaya yönelik" olduğu gerekçesiyle ret kararı verdi.

Rusya'nın Türkiye Büyükelçisi Andrey Karlov'un, Ankara'da 19 Aralık 2016 tarihinde katıldığı sergide, polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş tarafından öldürülmesiyle ilgili aralarında Fethullah Gülen'in de olduğu, 13'ü tutuklu 28 sanığın yargılamasına başlandı.

Ankara 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada 13 tutuklu sanık hazır bulunurken tutuksuz sanıklardan bazıları da SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katıldı.

"Örgüt üyesi olmak ve polis okulunda okuduğu yıllarda "FETÖ adına faaliyetlere katılmak" suçlamasıyla yargılanan tutuksuz sanık Bilal Dereli, polis okulunda kendisini ilk kez toplantılara Bayram Babacan isimli öğrencinin çağırdığını söyledi.

Gittiği evde, tanımadığı 2 kişinin bulunduğunu, bunlardan birinin adını Musaf diye hatırladığını belirten Dereli, şöyle devam etti:

"Bu apartman dairesinde polis okulundan tanığım Erdem Bulut, Kadir Halat, Hasan Koç, Yılmaz Yalçıntaş isimli öğrenciler vardı. Kısa bir süre oturduktan sonra kız arkadaşımla randevum olduğunu söyleyerek ayrılmak istedim. Ancak Musaf isimli kişi bana tepki gösterdi. Tartışma çıkınca evden ayrıldım. Eve ikinci gittiğimde Musaf bana okuduğum kitapları sordu. Ben Hüseyin Nihat Atsız'ın kitaplarını okuduğumu söyleyince, 'Bunlar kafatasçı, bunlar okuma daha iyi kitaplar var' dedi. Bana Fetullah Gülen'in kitaplarını önerdi. Ben karşı gelince tartışma çıktı ve ben yine evden ayrıldım."

'SINIF KOMİSERLERİNİN TAMAMI FETÖ'CÜYDÜ'

Tartışmanın ardından Musaf adlı kişinin kendisini tekrar aradığını, ancak telefonlarına bakmadığını söyleyen Bilal Dereli, "Bu kez sabit hattan aradı. Tanımadığım için telefonu açtım. Bana, 'Sen iyi bir arkadaşsın, seni okulda atacaklar, gel konuşalım' diyordu. Sınıf komiserlerinin hepsi bunlardanmış. Sürekli ceza almaya başladım. 40 puan ceza alan okuldan atılıyordu. Ceza almamaya dikkat ettiğim halde sakal tıraşı olmadığım gerekçesiyle ceza puanları aldım. Ceza puanım 30'u aştı. Sınıf komiserlerinin tamamı FETÖ'cüydü" diye konuştu.

'BENİ KAZANILABİLECEK KİŞİ OLARAK FİŞLEMİŞLER'

Beraatini talep eden Bilal Dereli, "Örgütle daha sonra bir irtibatım olmadı. Örgüt beni milliyetçi muhafazakar yapımdan dolayı, kazanılabilecek kişi olarak fişlemiş. Suçsuzum. Beraatime karar verilmesini talep ediyorum" dedi. Dereli, suikastı gerçekleştiren Mevlüt Mert Altıntaş'ı da okulda tanımadığını ve ilişkisi olmadığını öne sürdü.

'POLİS OKULUNDA ATATÜRK ELEŞTİRİLİYOR, GÜLEN ÖVÜLÜYORDU'

"Örgüt üyeliği" suçlamasıyla tutuksuz yargılanan polis memuru Doğukan Söylemez, "Terör örgütü ile tanışmam, 2012 yılında gittiğim İzmir Buca'daki polis okulunda oldu. Ben ilk kez polis okulunda, Atatürk'ün eleştirildiğini, sevilmediğini, 'Hoca Efendi' sözleri ile de Fethullah Gülen'in övüldüğünü gördüm" dedi.

"Sınıfta Kaan Bülbül isimli bir öğrenci örgütün propagandasını yapardı" diyen Söylemez, "Birkaç kez davet ettiler; ancak kulak asmadım. Bülbül'ün ısrarları üzerine pikniğe gittim. Burada 'Hamza' isimli kişiyle tanıştım. Dini sohbetler başlayınca rahatsız oldum. Bu kişi daha sonra beni aramaya başladı. Ben tersledim. Bana, yardım etmek vaadinde bulunuyordu. Yardıma ihtiyacım bulunmadığını, ihtiyacı olan kişilere yardım etmesini söyledim. Meslekte iyi yerlere gelmemde yardımcı olacaklarını söyledi. Ancak ben kendilerine kesinlikle yanaşmadım" ifadelerini kullandı.

'ÖRGÜT BENİ HİÇBİR ZAMAN KAZANAMADI' 

Sürekli baskılara maruz kaldığını söyleyen Söylemez, "Ancak örgüt beni hiçbir zaman kazanamadı. Polis okulundan sonraki 4 yıllık meslek hayatım boyunca da örgütle irtibata geçmedim. Okulu bitirdikten sonra Ankara Çevik Kuvvet'e atandım. Burada tanıdığım bir polis Sağlık Bakanı'nın korumalığını yapıyordu. Edirne'den tanıştığım bu kişinin referansıyla Mehmet Müezzinoğlu'nun korumalığını yaptım" diye konuştu.

'ALTINTAŞ İLE TESADÜFEN AYNI SIRADA OTURDUK'

Savcının, polis okulunda aynı sınıfta oldukları Mevlüt Mert Altıntaş'ın, sosyal medyadan kendisiyle ilgili araştırmalar yaptığını söylediğini aktaran Doğukan Söylemez, "Muhtemelen koruma olduğumu bildiği için araştırma yapmış. Kendisiyle kesinlikle bir ilişkide bulunmadım. Benim talihsizliğim sadece bu kişiyle aynı okulda okumam oldu. Savcı ilişki bulamayınca örgüt üyeliğinden dava açtı. Örgüt üyeliğini suçlamalarını reddediyorum" dedi.

Sanık Söylemez, okulun ilk yıllarında Mevlüt Mert Altıntaş'la tesadüfen aynı sırada oturduğunu, bir süre sohbeti olduğunu ancak Altıntaş'şın, Sercan Başer'le arkadaşlık kurmaya başladıktan sonra değiştiğini ve kendisinden uzaklaştığını iddia etti.

'SANIK AVUKATI MAHKEMENİN PEŞİN HÜKÜMLÜ OLDUĞU KANAATİNDEYİZ'

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde söz alan, Mevlüt Mert Altıntaş'ın "örgüt içindeki abi"si olduğu ve saldırı talimatını ilettiği ileri sürülen Şahin Sögüt'ün avukatı Adem Kaplan, reddi hakim talebinde bulundu.

Kaplan, "Soruşturma aşamasında müvekkilime görüşme kısıtlaması konuldu. Bunun kaldırılması için mahkemeye talepte bulunduk. Ancak mahkemeniz bu kısıtlamayı kaldırmadı. Müvekkilimle sağlıklı bir şekilde görüşemedik. Mahkemenin peşin hükümlü olduğu kanaatindeyiz. Bu nedenle hazırladığımız dilekçe ekindeki Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarını da gözönünde bulundurarak reddi hakim talebinde bulunuyoruz" dedi.

Mahkeme heyeti, talebin duruşmayı uzatmaya yönelik yapılmış olduğu kanaatine varıldığını belirterek, reddine karar verdi. Mahkeme, aldıkları kararla ilgili Ankara 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne itiraz yolunun açık olduğunu da belirtti.

'2012 YILINDA POLİS OKULU TAMAMEN FETÖ'NÜN HAKİMİYETİNDEYDİ'

Duruşmanın bugünkü celsesinde tutuksuz sanıklar Bilal Dereli, Doğukan Söylemez, Kadir Şamlı, Oğuzhan Öztürk, Sefa Kurnaz ve tutuklu sanık Ufuk Gül'ün savunması tamamlandı. Sanıkların tamamı İzmir Rüştü Ünsal Polis Meslek Okulu'nda okudukları dönemde "FETÖ örgütü ile tanıştıklarını" ileri sürdü.

Öğleden sonra dinlenen sanıklar Oğuzhan Öztürk ve Ufuk Gül benzer ifadeler vererek, "sınıflarda bulunan FETÖ üyelerinin örgütün toplantılarına katılmaları yönünde kendilerine baskı yaptıklarını" söyledi. Her iki sanık da örgüt evlerine gitmeyi kabul etmedikleri için okulu bitiremeyecekleri yönünde tehdit edildiklerini, zorlamalar sonucu sohbetlere katıldıklarını belirttiler.

Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Hüsamettin Otçu, savunmalarının sonunda, her iki sanığa, "İfadelerden öğrendiğimiz kadarıyla her sınıfta FETÖ üyeleri var. Her sınıfın sorumlusu komiserler FETÖ üyesi. Bunlar örgüt faaliyetine katılmayan öğrencilere saç kesme, ceza puanı verme gibi yöntemlerle baskı kuruyor. Yani sizin okuduğunuz dönemde okul tamamen FETÖ'cülerin hakimiyetinde mi?" sorusunu yöneltti.

Bu soruya sanık Oğuzhan Öztürk, "Evet başkanım böyle diyebiliriz" cevabını verdi.

Sanık Ufuk Gül ise soruyu, "2012 yılında İzmir Rüştü Ünsal Polis Meslek Yüksekokulu FETÖ'nün hakimiyeti altındaydı. Ben toplantılara katılmayı kabul etmediğim zaman sınıfımı değiştirdiler. Bu sınıf Mevlüt Mert Altıntaş'ın da bulunduğu sınıftı. Her sınıfta 35 kişi varsa bunların 30'u FETÖ'nün evlerine gitmiştir. Ben de tehdit edildikten sonra gitmeyi kabul ettim" dedi.

Duruşmaya, yarın diğer sanıkların savunmalarıyla devam edilecek.

İddianamede sanıklar Fetullah Gülen, Şerif Ali Tekalan, Emrullah Uslu, Hamza Sevinç, Temel Alsancak, Murat Tokay, Ahmet Kılınçarslan, Salih Yılmaz, Şahin Söğüt, Ramazan Yücel, Cengiz Özkan, Cemal Karaata, Hüseyin Kötüce, Vehbi Kürşad Akalın, Hayreddin Aydınbaş ve Mustafa Timur Özkan'ın "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "terör amaçlı tasarlayarak kasten öldürme" ve "terör amaçlı kasten öldürmeye teşebbüs etme" suçlarından cezalandırılması istendi.

Diğer sanıklar Sercan Başar, Kadir Şamlı, Oğuzhan Öztürk, Sefa Kurnaz, Hasan Tunç, Ufuk Gül, Doğukan Söylemez, Bilal Dereli, Kaan Bülbül, Abdulsamet Kekeç, Burak Yusmak ve Ayşe Söğüt'ün ise "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan cezalandırılması talep edildi. (ANKARA/DHA)