Katledilenlerin aileleri buluştu: Tarih tiranları değil bizi konuşacak

TBB şiddetin önlenmesi için ‘Şiddetle Mücadelede Toplumsal İşbirliği’ forumu düzenledi. Forumda konuşmacı olarak Elçi, Lokumcu, Korkmaz, Damar, Boylu ve Coşkun aileleri yer aldı.

Abone ol

Ogün Akkaya

ANKARA - Türkiye Barolar Birliği (TBB) şiddetin önlenmesi amacıyla Ankara’da bulunan merkezinde ‘Şiddetle Mücadelede Toplumsal İşbirliği’ başlıklı forum düzenledi. TBB Avukat Özdemir Özok Kongre ve Kültür Merkezi’nde TBB Şiddetle Mücadele Kurulu tarafından düzenlenen forum, iki oturum şeklinde gerçekleştirildi.

Forumun açılış konuşmaları TBB Şiddetle Mücadele Kurulu Dönem Sözcüsü Asude Şenol ve TBB Başkan Yardımcısı Gürkan Altun tarafından yapıldı.

‘ŞİKAYET ETMEK SORUNLARI ÇÖZMEZ’

Forumun açılış konuşmasını yapan Asude Şenol, Türkiye’nin artık bir korku filminin seti haline geldiğini söyledi. Toplumsal adalet ve hukuk algısının bozulmasının toplumsal şiddetin bir çeşidi olduğunu belirten Şenol, “Şiddet dili ve tavrı, siyaset başta olmak üzere birçok alanda karşımıza çıkıyor. Hukukun üstün olduğu, demokrasinin tüm kurum ve kuruluşlarda kurallarıyla işlediği, insanların birbirinin hak ve özgürlüklerine saygı duyduğu yerlerde şiddet olaylarına daha az rastlanmaktadır. Şiddete duyarsız kalan, özendiren, çıkar sağlayanlara karşı önleyici ve katılımcı bir çalışma yapmak herkesin öncelikli görevi olmalı. Sorun tespiti yapmak ve şikâyet etmek, sorunları çözmez” dedi.

Gürkan Altun ise şiddetin tüm toplumsal alanlarda, evlerde ve işyerlerinde olduğuna dikkat çekti. “Şiddetin her kolu birbiriyle etkileşimli” diyen Altun, “Ekonomik şiddet aileyi esir alıyor. Amaç siyasi şiddetle, toplumu kendilerine çekmek. ‘Ahmak’ diyeni cezalandıran yargı, ‘sürtük’ diyene ses çıkarmıyor” diye konuştu.

‘ŞİDDETE UĞRAYAN HERKES YALNIZ BIRAKILDI’

Forumun birinci oturumunun yöneticiliği, TBB Şiddetle Mücadele Kurulu Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Şükran Eroğlu tarafında yapıldı. Şiddetin toplumsal bir olay olduğunu belirten Eroğlu, “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldı. Şiddete uğrayan herkes yalnız bırakıldı. Hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor” dedi.

Forumun birinci oturumunda, Hopa'da dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın mitingi öncesi polisin sıktığı biber gazı nedeniyle vefat eden Metin Lokumcu’nun kız kardeşi Ayşe Lokumcu, Eskişehir’de Gezi eylemleri sırasında katledilen Ali İsmail Korkmaz’ın abisi Avukat Gürkan Korkmaz, 10 Ekim Katliamı’nda vefat eden Avukat Uygar Coşkun’un eşi ve aynı zamanda 10 Ekim Dayanışması Başkanı avukat Mehtap Sakinci Coşkun, öğrencisi tarafından katledilen akademisyen Ceren Damar Şenel’in babası Mustafa Damar, boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından katledilen avukat Müzeyyen Boylu Issı’nın annesi Türkan Boylu ve katledilen Diyarbakır Barosu eski Başkanı avukat Tahir Elçi’nin eşi avukat Türkan Elçi konuşmacı olarak yer aldı.

Forumun birinci oturumunda ilk olarak Metin Lokumcu’nun kız kardeşi Ayşe Lokumcu söz aldı. Sözlerine “Sizin varlığınız bize güç ve umut veriyor” diyerek başlayan Lokumcu, “Şiddet mağduru aileleri canı gönülden kucaklıyorum. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” ifadelerini kullandı.

‘BABA OLMADAN EVLAT ACISI YAŞADIM’

Ardından kürsüye çıkan Ali İsmail Korkmaz’ın ağabeyi avukat Gürkan Korkmaz, “Ben Ali’nin babası gibiydim. O, hep benim çocuğum gibiydi. Bir şey istediğinde benden isterdi. Ben baba olmadan evlat acısı yaşadım” dedi. Ali İsmail Korkmaz’ın yardımsever yönünü anlatan ağabey Korkmaz, “Her zaman topluma yararlı olabilmek için mücadele verdi” diye konuştu. Ali İsmail Korkmaz için kurdukları vakfın çalışmalarından bahseden Gürkan Korkmaz, “Ali İsmail yaşıyor. Gülüşündeki sıcaklık vakıfta yaşıyor. Misyonumuz, ‘Ali İsmail yaşasaydı ne yapardı’ dediğimiz her şeyi gençlerle yapmak” dedi.

Korkmaz sözlerine şu şekilde devam etti: “Ali İsmail, okumak için gittiği Eskişehir’de dördü polis, dördü fırıncı tarafından öldürüldü. Ali İsmail, sadece son tekmeyi atan polisin değil, diğer polislerin, doktorun, karakoldaki memurun tekmeleriyle boğuştu. İnfaz yasasından yararlanan katiller, elini kolunu sallayarak dışarı çıktı. Son tekmeyi atan, mağdur sıfatıyla Gezi Davası’nda yer aldı. Avukat olmam en büyük şanssızlığım. Ailenize, döve döve öldürülen bir çocuğun katillerinin tutuksuz olduğunu anlatamıyorsunuz.”

‘ŞİDDETLE YAŞAMAYA YA DEVAM EDERSİNİZ YA DA MÜCADELE EDERSİNİZ’

Forumda üçüncü konuşmacı olarak 10 Ekim Barış Mitingi’nde eşi avukat Uygar Coşkun’u kaybeden avukat Mehtap Sakinci Coşkun yer aldı. Aynı zamanda 10 Ekim Dayanışması Başkanı olan Coşkun, “Şiddetle yaşamaya ya devam edersiniz ya da mücadele edersiniz” dedi. Yürüttüğü hukuk mücadelesini anlatan Coşkun, “Adaletin olmadığına her geçen gün tanıklık ede ede bu mesleği yapmaya devam ediyorsunuz” dedi ve sözlerine şu şekilde devam etti: “Yedi buçuk yıldır adalet talebimiz karşılık görmüyor. 104 insan için yürüttüğümüz mücadeleyi saatlerce anlatsam, anlatamam. Cenazeleri defnederken bile sorunlar yaşadık. Avukat olmama rağmen kapıdan kovuldum. Uygar’ın eşyalarını üzerinde kemikle teslim ettiler. Hatıra kalsın diye değil, öfkem bitmesin diye saklıyorum. Biz bu yüzyıla yaşam hakkı ile ilgili hak savunucuları olarak geçmek istiyoruz. Pek çok insanın hukuk yardımı alamadığını biliyorum. Ağlamaktan gözleri göremez hale gelen 10 Ekim anneleri var. Devasa bir şiddet sarmalı var. Ne yazık ki mücadele ettiğinizde terörize ediliyorsunuz. Tarih tiranları, zalimleri konuşmayacak. Ölmemek için direnen insanları konuşacak. Tarih bizi konuşacak. İyilik değil, dayanışma bekliyoruz.”

‘BU TOPLUMU DEĞİŞTİRİP DÖNÜŞTÜRMEMİZ LAZIM’

Forumun birinci oturumunun dördüncü konuşmasını akademisyen Ceren Damar Şenel’in babası Mustafa Damar yaptı. “İnsan olmak için desteğe ihtiyacımız var” diyen baba Damar, şunları kaydetti: “Büyüdüğünde çocuğunuzun nasıl bir yetişkin olmasını istiyorsanız öyle davranmanız gerekiyor. Bizde asıl ihmal, sevgi. Ailede geçimsizlik varsa çocuğun şiddeti öğrenmesi çok doğal ama biz sevgi üzerinde pek durmayız. Annesi babası polis olan, evde silahla zaman geçiren varlıklar yetiştiriyoruz. O da geliyor Ceren Damar’ları katlediyor. Hikayeler ve profiller hep aynı kötülere zarar gelmiyor. Çalışan öğrencinin hakkını koruduğu için öldürüldü Ceren Damar. Bu toplumu değiştirip dönüştürmemiz lazım. Cübbeyi mağdurlara karşı bir silah olarak kullanıyorlar. Cezasızlık olduğu sürece, adalet geciktiği sürece şiddetin azalacağı konusunda çok iknâya hazır değilim. Üç yıldır zerre ilerleyemedim ama 30 kez şikâyet edildim. Anne karnında tekme atan fetüsü ‘aslan oğlum’ diye sevdikçe şiddeti engelleyemeyiz.”

‘BENİM GÖRDÜĞÜM ACIYI ANNELER GÖRMESİN’

Forumda konuşmacı olması beklenen Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’nın eşi Nilüfer Kışlalı rahatsızlığı sebebiyle foruma katılamadı. Forumda boşanmak üzere olduğu erkek tarafından katledilen avukat Müzeyyen Boylu Issı’nın annesi Türkan Boylu ise kürsüdeki konuşmasında zorluk yaşadı. Boylu’nun konuşması destek alkışlarıyla bölündü. “Benim gördüğüm acıyı anneler görmesin” diyen Boylu konuşmasında şunları kaydetti: “Adam beni yavrusuz, yavrularını da annesiz bıraktı. Benim gözümün önünde de kızıma şiddet uyguluyordu. Tepki gösterdiğimde ‘sana ne’ diyordu. İçim doludur ama söyleyemiyorum. Hepinizi çok iyi anlıyorum.”

‘ACI İNSANIN İÇİNDEKİ VİCDANI UYANDIRIR’

Forumun son konuşmasını ise Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi’nin eşi avukat Türkan Elçi yaptı. Elçi, yas sürecini geride kalan kişiler açısından bir yolculuğa benzetti. Türkan Elçi, “Kimileri acının içinde acısıyla devam ederken, kimileri de yaşamış olduğu acı sonrası yas yolculuğuna farklı bir kapı açabilir” dedi.

Türkan Elçi yaşanan acıları Gılgamış Destanı’na benzettiğini belirterek, “Yaşadığımız acıların tezahürünü Gılgamış Destanı’nda görürüm” diye konuştu. “İnsan evladının acıları binlerce yıldır devam ediyor” diyen Elçi, Gılgamış Destanı’ndan anekdot paylaştı. Türkan Elçi konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Gılgamış Destanı’na baktığımızda enteresan olan o dönemde de adalet, merhamet, acı yaşama ve dostluk gibi duyguların var olduğu. Bizim de barışa, adalete ve özgürlüğe ihtiyacımız var. Farklı etnik kökenlerden, dinlerden, yerlerden kaynaklı renkliliklerimiz var. Birleştirme gücü bizim elimizde. Acıyı tahmin edebiliyorum. En iyi anlayanlardan biriyim. Acı insanın içindeki vicdanı uyandırır. Merhameti uyandırır, kini ve nefreti siler. Acı hayatı anlamlı kılar. Yaşamın kutsal olduğunu hayat felsefemizin en başına koyarak ayrıştırıcı dilden uzak olduğumuzu tekrar dile getirmek isterim.”