İnsan yaşlandıkça daha endişeli oluyor. Bu, deneyimlerin toplamı tabii ki. Her yere daha erken gidiyorsunuz ne olur ne olmaz diye çünkü daha önce üç kere geç kalmış, ayıp olmuş, beş kere uçak kaçırmış, para da yok, ya ne kadar salağım filandır. Çok temkinli olur çok yaşamış olan ve hatta pimpirikli. Bu yüzden şimdiden bu yazıya başlamadan söylüyorum ki bu yazıda bahsettiğim ‘saray düzeni’, dünyanın bu diline uzak, çok uzak başka başka dünyalarda, başka zamanlarda ve başka düzlemlerdedir. Gerçekdışı, irrasyonel ve abartılı hicivlerle süslüdür ama hiç istemediğim halde bir benzerlik hissederseniz, mesela bir sarayınız vardır pembe panjurlu ve sizin, içinde mağrur bir mağdur olarak yaşadığınız, şimdiden söylemeliyim ki onu kastetmiyorum.
Bu yüzden yazının başlığı bile özel seçilmiştir. Mümkün olduğunca suya sabuna dokunmaz, kaya balığınadır zulmü sadece.
Şimdi bu ayrıntılı girişten sonra ‘saray düzeni’ni anlatan yazıma başlıyorum.
Olay Tayland’da geçiyor. Tayland kralı ve eşinin cezaevini süpürürken bir fotoğrafı var. Bir belgesel yapılmış Tayland’da ve kral eşiyle beraber, cezaevi koridoru süpürüyor. Utandım aslında bütün Taylandlılar adına. Bu nasıl kral dedim. Yani böyle bir adam saraylara nasıl layık olur? Bu haber, -çok muhtemel- düzmece olsa bile, monarşi onurunun yerlere serildiği bir an. Öyle değil mi?
Tayland’da insanların aç olması gibi basit, sıradan, dünyanın her yanında zaten var olan bir nedenden dolayı, sarayın harcamalarına karşı çıkanların, af edersiniz bok yemesidir bu. Monarşi kalksınmış! Yüzyıllardır görkemli Tayland tarihinin inkarı bu. Bu yüzden kendini bilmez kral ve eşi, cezaevi koridorları süpürüyor, çünkü eğer biz bunu yapmazsak, belki gerçekten bu durumlara düşeriz endişesinden.
Düşerse kalkamaz bir Tayland kralı ve eşi hali bu.
Fakat bu, sadece Tayland’da değil bütün dünya saraylıları için utanç verici bir durum. Hadi cezaevini ziyaret ettin bir piar çalışması olarak, sen engin öğütlerinle oradakilerin ruhlarını temizle, koridorları değil. Yani ‘sigara içmeyin’ de mesela. Anlıyoruz tabii ki Tayland kralının yaptığı, bir halka şirin gözükme çalışmasıdır, süpürge -eğer uçmuyorsa- sadece bu video için kralın elindedir ve yer, zaten çoktan süpürülmüş bir haldedir ama yine de kötü bir örnek. Bu sadece sarayı değil sarayın etrafında ki herkesi küçük düşürmektedir. Mesela bu fotoğrafta arkada dizlerinin üstünde çökmüş asker, süpüren birisine biat etmişse eğer daha da kötüdür her şey.
Alem buysa, kral değildir artık Tayland kralı…
Yani paranız kalmamış, elinizde birkaç yüz milyon dolarlık, kıt kanaat geçindiğiniz bir saray bütçesi kalmış olabilir ama nerede sizin ‘kükremiş sel gibiyim enginlere sığmaz aşarım’ kibriniz? Nerede müstehzi bakışınız? Tabii ki bu krallığı siz dişlerinizle tırnaklarınızla kurmadınız, babanızdan kaldı. Bu yüzden, terbiyesiz süpürme müsamereleriniz ama dünya saraylılarını hiç mi düşünmediniz?
Herkes kendi sarayının önünü süpürse bütün sokaklar temiz mi olur diyeceksiniz?
Öyle mi Tayland Kralı?
Bir de sarayın eteklerindekileri düşünsenize!
Filozof Aristippos, tiran Dionysios onun yüzüne tükürünce, sesini çıkarmamış. Bunu gören biri onu kınayınca, “Balıkçılar bir kaya balığı yakalamak için denizde ıslanmaya katlanıyorlar; ben bir aptal yakalamak için tükürükle ıslanmaya katlanmayayım mı?” demiş.*
Şimdi soruyorum size Tayland kralı, siz bunu yaptıktan sonra, ne yapmalı saray eteklerinde yaşayanlar, eteklerin efendileri ne yapmalı?
Üstelik filozof da değiller ve kaya balığı nasıl avlanır onu da hiç bilmezler.
Kim tükürecek onların suratlarına şimdi?
*Ünlü filozofların yaşamları ve öğretileri-Diogenes Laertios (Çev: Candan Şentuna)