Siyasette bazı olaylar, tarihe önemli kırılma anları olarak geçer. Dün gece, iki günlük sokağa çıkma yasağının bitmesine saatler kala gündeme düşen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifası da öyle bir olaydı. Bu istifa, Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimindeki iktidar partisinde dengeleri mutlaka etkileyecek.
Türkiye’de ilk korona vakasının açıklandığı 11 Mart’tan bu yana Sağlık Bakanlığı Korona Bilim Kurulu’nda defalarca katı izolasyon (sokağa çıkma yasağı) önerisinin gündeme getirildiği biliniyor. Ancak siyasi iktidar, ekonomik gerekçelerle bunu yapamadı. Milyonlarca çalışan, salgına rağmen işbaşı yapmak zorunda bırakılınca “Evde kal” çağrısının koruduğu kitle sınırlı oldu.
Bilim Kurulu ile yapılması gerekenleri masaya yatıran ve tedbir önerilerinin Cumhurbaşkanına iletildiğini söyleyen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, soruları yanıtlarken sarf ettiği, “Kararı Cumhurbaşkanımız verecek” sözü çok açıktı. Ülkeyi yöneten kadroların son yıllarda en sık kullandığı “Cumhurbaşkanımızın talimatıyla” ifadesi kimi zaman kurtarıcı olduğu gibi kimi zaman da başa bela da oluyor. Tıpkı Soylu’nun cuma akşamı, sokağa çıkma yasağı kararının “Cumhurbaşkanının talimatıyla” alındığını ifade etmesinde olduğu gibi.
Sokağa çıkma yasağı, uygulamaya iki saat kala ilan edilince halk marketlere akın etti. Haftalardır tekrarlanan izolasyon çağrıları boşa çıktı. Marketlerin önündeki uzun kuyrukların yaratması muhtemel tehdidi en iyi anlatan, “günlerdir kürekle kar temizliyorduk, cuma akşamı çığ düştü” metaforuydu.
Eleştirilerin hedefinde Soylu vardı. Kabinenin diğer bakanları veya AK Parti yönetimi, o görüntüleri halka savunamadı.
Pazar gecesi, sokağa çıkma yasağının kaldırılmasına saatler kala Süleyman Soylu’nun istifası gündeme düştü. Bunun öncesinde Hürriyet’e konuşan Soylu, “Zamanlaması açısından alınan karar, bakanlığımıza ait bir karardır. Eleştirileri de aldım kabul ettim. Hakaretleri de kabul ettim” demişti.
Bu açıklamaya rağmen Soylu’ya destek çıkan olmadı. Sağlık Bakanı’nın sokağa çıkma yasağından haberdar edilmediği, Bilim Kurulu üyelerinin istifa edebileceği konuşuluyordu… “Soylu istifa mı edecek?” sorusu da sorulmaya başlandı.
Türkiye siyasetinde uzun süredir “hata yaptım” sözünü duymuyorduk. Bu kez duyduğumuz, samimi bir özeleştiri miydi, tek karar mercii olan Cumhurbaşkanını eleştirilerden koruma amacı mı taşıyordu yoksa “sorumlu, Cumhurbaşkanıdır!” mı diyordu? Acaba bu danışıklı dövüş müydü? Erdoğan bu istifayı kabul edecek miydi?
Soylu’nun istifa metninde, sokağa çıkma yasağının ilanında bir hata yapıldığına dair özeleştiri vardı. “Hata yaptım” demek, Erdoğan’ın üslubu değildir. Ancak Soylu istifa metninde, sokağa çıkma yasağının ilanındakinin aksine tüm sorumluluğu kendisi üstleniyor ve Cumhurbaşkanından özür diliyordu. Kullandığı ifade dikkat çekiciydi:
…hayatımın sonuna kadar da sadık olacağım Sayın Cumhurbaşkanım beni bağışlasın.
Şubat 2018’de, Trabzon’da AK Parti’lilerden helallik isteyen Soylu, “Bugün İçişleri bakanıyız, belki yarın değiliz” demiş ve Cumhurbaşkanına bağlılığını bildiren sözler sarf etmişti. Soylu’nun istifa kararından vazgeçirildiği yazılıp çizildi o günlerde… Zaman zaman iktidar alanına müdahaleler olduğu, bazı atamaların ondan habersiz yapıldığı konuşuluyordu.
Süleyman Soylu, muhalefetin en fazla istifaya çağırdığı bakan… Her kritik olayda veya olası kabine revizyonunda gideceği konuşulan ilk isimlerden… İki kez istifaya teşebbüs edip yoldan çevrilen bir siyasetçi…
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada “Bir makam sahibinin istifasını sunması kendi takdiridir fakat nihai karar Sayın Cumhurbaşkanımıza aittir” deniyor ve Erdoğan’ın, Soylu’nun istifasını kabul etmediği belirtiliyordu.
Süleyman Soylu krizi: Kim, nasıl gördü?
Soylu’nun bağlılık bildiren o metni, açık bir restti asılında… Ve Erdoğan böyle restleri sineye çekecek bir siyasetçi değil. Erdoğan’la yıllarca siyaset yapmış bir isim, “Erdoğan istifa kabul etmez, görevden alır!” demişti. Haklı! Erdoğan bu istifayı kabul etseydi, kendi iktidarının büyük darbe alacağını biliyordu. Kabul etmesi mi yoksa etmemesi mi kendi lehine, onun hesabını yaptı ve istifayı kabul etmedi. Soylu ise istifası kabul edilse de edilmese de “kazanan” olacaktı ve oldu da.
Yine bir dönem AK Parti’de siyaset yapmış bir isim şu yorumu yaptı, “Süleyman Soylu çok sevilen biri değil ama “Pelikancılar mı, Soylu mu?” derseniz, gerçek AK Partililerin hepsi Soylu der”…
OHAL sürecindeki hukuksuz uygulamalardan hâlâ süren kayyım atamalarına, muhalefet partisi liderlerini terör örgütleriyle iş birliği yapmakla suçlamaktan CHP’li belediyelerin bağış toplamasına engel olmaya kadar hukuki açıdan tartışmalı pek çok karara imza attı Süleyman Soylu. Erdoğan’ın kendisinden vazgeçmemesi, Soylu’nun bu performansına yakın gelecekte de ihtiyaç duyacağı için olabilir. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, Soylu’nun istifasının yaratacağı depremi göğüslemek yerine istifayı reddederek kendi gücünü göstermek istese de büyük yara aldı. Soylu, AK Parti’deki “vazgeçilmezliğini” tescil ettirmiş oldu ama her iki taraf da böyle bir restleşmenin açtığı yaraların kolay iyileşmeyeceğini iyi biliyor.