Keçileri nasıl kurtardık?

Yaban keçisiyle ölen değil, gezen olmayı hissettik. Tam zamanıydı bu. Tam katmerli kapatılmış, sıkıştırılmış halimizle, bizim yerimize dağlarda gezen, ‘deli rüzgarlarda’ ve özgür olanın sahiden, katledilmesine karşı bir şey yapmak haliydi bu.

Metin Yeğin myegin@gazeteduvar.com.tr

İnsan garip bir canlı. Her şeye alışabiliyor. İşkence görenler iyi bilir bunu. Bu yüzden sürekli yapmazlar işkenceyi, ara verirler, dinlendirir, sonra yeniden başlarlar. Yoksa çok yüksek acılar bile sıradanlaşır. İnsanın en güçlü ve en zayıf yanı bu, alışmak. Bu yüzden, bir şekilde yaşama devam edebiliyor ama bu yüzden, isyan etmeyip, katlanabiliyor bir sürü şeye. Yoksa devletler, iktidarlar, her şey müdürleri, kollukları, sınıflar ve sınıf mümessilleri filan ve erkeklikle nasıl aynı dünyada yaşanabilir insan?

-Tom amcanın kulübesi, alışkanlıktan inşa edilmiştir zaten ve işin kötüsü kendisi tarafından…- 

Her zamankinden daha ölüm dolu günlerde, bir de Dersim dağlarında bir yaban keçisinin, özel bir izinle avlanabileceği haberini okuduk. Diğer cinayet haberleri ve dolaylı dolaysız devletlerin fiilleri sonucu maktuller arasında olup, olmayacağımızı kestirmeye çalışırken, rastladık buna. Çok haklı ve çok güzel olarak, birçok kişi, o dürbünlü tüfeğin, -filmlerden bildiğimiz- içine çizilmiş görünen artı işaretinin ortasında, kendi bedenini hissetti yaban keçisinin yerine. Bu his sadece bir ölüm halini paylaşmak değildi kesinlikle. Çünkü zaten ölüm kol geziyordu sokaklarda, görünür görünmez, her zamankinden daha fazla ve yakın. Burada bu ölüm halinden daha çok bizi acıtan, o dağlarda gezenin öldürülmesiydi.

Yani yaban keçisiyle ölen değil, gezen olmayı hissettik. Tam zamanıydı bu. Tam katmerli kapatılmış, sıkıştırılmış halimizle, bizim yerimize dağlarda gezen, ‘deli rüzgarlarda’ ve özgür olanın sahiden, katledilmesine karşı bir şey yapmak haliydi bu.

Kendi tutsaklığımıza aldırmaksızın, deli rüzgarlar aşkına, bir cinayet izni için, ibraz edeceği ödenmiş faturasıyla ve yasal mermisiyle, dağlara gelecek bir Amerikalı, hepimizin bedduasını aldı. Resmi olarak adını bile söyleyemediğimiz kentin belediye başkanı, -komünist başkan- aynı bizim gibi düşündüğünden, kahveden arkadaşlarla onu bekleyeceğini söyledi dağlarda ve iptal ettiler izni.

Ölümler, resmi ve gayrı resmi rakamlarla devam ediyor. Dünyayı bu hale sokanlar, yerli yerinde. Ordular, insanlı-insansız uçaklar, tankları ve tüfekleriyle emre amade. Katiller cinayetleri için yüksek ahlaki kelimeler icat ediyor, kutsallara yatırıyorlar bedenleri, törenler uyduruyorlar…

Ve iktidarlar mesut ve bahtiyar… 

Ama yaban keçileri dolaştıkça dağlarda, bir umut var, hala deli rüzgarlarda…

Tüm yazılarını göster