Ken Loach: Johnson tamamen zenginlerin çıkarı için uğraşıyor

Brexit ve parlamentonun baypas edilmesinin gündemde olduğu İngiltere'de, Başbakan Boris Johnson'a karşı tepkiler büyüyor. Parlamento Meydanı’nda yapılan gösterilere katılan yazar Tarıq Ali ve yönetmen Ken Loach, Brexit tartışmalarını ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın parlamentoyu askıya almasını değerlendirdi. Loach, "Johnson ve yanındakiler halkın isteklerine en uzak gruptur. Onların, Brexit ile ilgili halkın ve işçi sınıfının ne düşündüğünü dikkate almasını da bekleyemeyiz," diye konuştu.

Abone ol

DUVAR - İngiltere'de, anlaşmasız Brexit için parlamentoya darbe yapan ve saf dışı eden Başbakan Boris Johnson’a hem sokaktan hem de parlamentodan tepkiler geldi. Ülkenin dört bir tarafında gösteriler yapılırken, birçok şehirde iktidardaki Muhafazakar Parti milletvekillerinin büroları önünde eylemler gerçekleştirildi. 2003 yılında savaşa karşı yapılan kitlesel eylemlerden sonra, ilk kez Birleşik Krallık’ta bu kadar yaygın gösteriler düzenlendi.

Dün akşam saatlerinde ise yaz tatili sonrası ilk kez toplanan parlamentoda, “Anlaşmasız Brexit”i engellemek için yasa yapılmasını öngören oylama yapıldı. Bu oylamaya göre Johnson’ın partisinden 21 milletvekili Johnson’a karşı oy kullanarak oylamayı 328’e karşı 301 kazandılar.

Bu sırada Parlamento Meydanı’nda yapılan gösterilere katılan yazar Tarıq Ali ve yönetmen Ken Loach, Brexit tartışmalarını ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın parlamentoyu askıya almasını Evrensel’den Arif Bektaş'a değerlendirdi.

'JOHNSON TAMAMEN ZENGİNLERİN ÇIKARI İÇİN UĞRAŞIYOR'

Ken Loach, "İngiltere’deki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu bir darbe midir?" şeklindeki sorulara şu yanıtı verdi:

"En büyük tehlike şudur: Sıradan insanların birçoğunun 'Halkın adamı Boris' olarak değerlendirdiğine de şahit oluyoruz. Buna neyin neden olduğunu anlamakta zorluk çekiyorum. Elbette işin gerçeği tam bunun karşıtıdır. Boris Johnson çok tehlikeli bir adam. Donald Trump’a çok benziyor. Johnson tamamen zenginlerin çıkarı için uğraşıyor. Bunun için parlamentoya darbe yapmayı da göze almış durumdadır. Umarım parlamento buna izin vermez. Kendisinin geleneksel yapının ve düzenin karşısında olduğunu söylüyor. Aslında kendisi tam da bu düzeni temsil ediyor. Zenginlerin düzenini."

Loach, "Çok tehlikeli bir adam. Epey bir basın grubunu arkasına almış durumdadır. Tehlikeli bir noktadayız, önemli fırsatların da olduğu bir dönemdeyiz. Tekrar liberalleri yanına alıp amaçlarını gerçekleştirebilecek yönelime girerek tehlikeli planlar yapabilirler. Biliyoruz ki, liberaller tekrar muhafazakarları ayağa kaldırabilirler. Liberallere güven olmaz. İkilemli bir dönemden geçtiğimiz bir gerçektir," diyerek sözlerini sürdürdü.

'NE FİLİSTİNLİLER NE DE KÜRTLER GİBİ ADALET MÜCADELESİNİN YANINDA YER ALIYORLAR'

"Bütün bu tartışmalar ve gelişmelerle birlikte bence en büyük olay, bizi AB yanlıları ya da AB karşıtları olarak bölmeye çalışıyorlar," diyen Loach açıklamasına şöyle devam etti:

"Aslında biz birlik halindeyiz. Bizim temel sorunlarımız karşısında yan yanayız. Bu sağlıktır, eğitimdir ya da başka sorunlardır. Johnson ve yanındakiler halkın isteklerine en uzak gruptur. Onlardan halkın taleplerini gerçekleştirmesini bekleyemeyiz. Onların, Brexit ile ilgili halkın ve işçi sınıfının ne düşündüğünü dikkate almasını da bekleyemeyiz. Fakat, bu talepler için mücadele sürmek zorundadır. Bir de Johnson ve etrafındakilerin dış politikası da çürümüştür. Ne Filistinliler ne de Kürtler gibi adalet mücadelesinin yanında yer alıyorlar. Uluslararası yasaları da hiçe sayıyorlar."

'İNSANLAR AB'DEN ÇIKMAK İÇİN OY KULLANDILAR; AMA BORİS'İN YÖNTEMİYLE DEĞİL'

Yazar Tarıq Ali ise parlamentonun baypas edilmesi konusunda şu yorumda bulundu:

"Bu bence oportünistçe bir şey. Yapabilirler böyle bir şey. Daha önce de benzer bir durum 50’lerde yaşandı. Ama Boris’in yaptığı daha önce yapılanların hepsinin üstünde bir şey. Bunu, kendi partisi içinde AB yanlılarına karşı galip gelmek için yapıyor. Bunun içinden çıkabilir mi, bilemiyorum. Ama halkın tepkisi şu anda oldukça yüksek bir düzeydedir. İnsanlar oldukça öfkeli. 3 yıl önce referandumda AB’den çıkmak için oy kullandılar. Ama Boris’in yöntemleriyle değildi bu çıkış isteği.

Ali, "Britanya İmparatorluğu’nun eski gücüne ulaşması için AB’den ayrılma bir fırsata dönüştürülüyor olabilir mi?" şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi:

"Hayır. Britanya İmparatorluğu öldü gitti. Britanya ABD’ye göre politikalarını belirliyor ve onunla birlikte hareket ediyor. Bir daha eski gücüne gelemez. ABD’den bağımsız, ne askeri ne de ekonomik bir adım atabilir. Adeta ABD’nin bir kuyruğu olarak Irak, Libya, Yemen’de olduğu gibi peşinden gidiyor. Kimsenin böyle bir hayalinin olduğunu düşünmüyorum. Boris Johnson bile bunu düşünmüyordur. Brexit tartışmalarında kimse Britanya halkının sorunlarını, işçi sınıfının nasıl bir Brexit istediğini tartışmıyor.

Sürekli ifade ediyorum. Corbyn de sürekli gündeme getiriyor. Benim kastım, Brexit’i gerçekleştirmek isteyenler. Onlar işçi sınıfının nasıl bir Brexit istediğini dile bile getirmiyorlar. Varsa yoksa İngiliz sermayesinin çıkarları hesaplanıyor. Biliyorum. İşte bunların politikaları budur. Büyük sermaye gruplarının çıkarlarını her zaman önde tuttular."

Tarıq Ali, AB’nin tutumunu ise şu sözlerle değerlendirdi: "AB bir zenginler kulübüdür. İtalya’da, kıyılarına gelen göçmenler ülkeye alınmamak için yasa çıkarıldı. Almanya’da sağ parti bazı eyaletlerde yükselişe geçti ve göçmenlere karşı düşmanlık besliyor. Polonya’da eşcinsellere dönük saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Avrupa dediğiniz işte bu." (Kaynak: Evrensel)