Kendinizin daha iyi bir versiyonunu hayal ettiniz mi?
"Cevher", yalnızca bir korku filmi değil; aynı zamanda izleyiciye kendi benliğini ve toplumun onlara dayattığı kalıpları sorgulatan bir başyapıt.
77. Cannes Film Festivali'de yazar ve yönetmeni Coralie Fargeat’a En İyi Senaryo Ödülü’nü kazandıran "Cevher" (The Substance), 31 Ekim Perşembe günü MUBI'de, 1 Kasım Cuma günü ise sinemalarda izleyiciyle buluşmaya başladı.
Yönetmen Coralie Fargeat, 2017’deki çıkış filmi "İntikam" ile sinema dünyasına sağlam bir adım attı. Fargeat’ın sineması, hem görsel estetiği hem de kadın karakterlere verdiği derinlik ile öne çıkıyor. Yönetmenin "Cevher" filmi, onun bu öncü yaklaşımını bir adım öteye taşıyarak, izleyiciyi yalnızca gerilim dolu bir yolculuğa çıkarmakla kalmıyor; aynı zamanda vücut, kimlik ve toplumsal normlar üzerine derinlemesine düşündürmeyi de amaçlıyor.
"Cevher", gençleşmek adına 'The Substance' adlı gizemli bir yönteme başvuran Elisabeth Sparkle'ın hikayesini konu ediyor. Filmin baş karakteri Elisabeth Sparkle, toplumun gençlik ve güzellik standartlarıyla yüzleşen bir kadın. Aerobik dünyasının parlayan yıldızı olan Sparkle, ilerleyen yaşıyla birlikte 'erkek egemen' sektör nedeniyle kariyerinde bir çöküş yaşıyor. Sparkle, cinsiyetçi bir erkek yapımcı (yapımcının adının Harvey seçilmesi rastlantı değil) tarafından kovulduktan sonra umutsuzluk sarmalına düşüyor. Ta ki onu, 'daha iyi bir versiyon' haline getirecek gizemli bir madde sunan, gizemli bir şirkete götüren araba kazasına kadar...
'Cevher'i satın alan Sparkle, bu maddeyi vücuduna enjekte eder ve gençleşmeyi bekler. Ardından omurgasında yarılan boşluktan genç ve kusursuz 'Sue' doğar. Sparkle ise banyo fayansında bilinci kapalı şekilde yatıyordur.
Bu 'iksirin' hatırlattığı iki önemli şey var. Bunlardan biri, iki bedenin de bir olduğu. Bu nedenle 'Cevher'in tanıtımında da, kutusunda çıkan yazısında da devamlı olarak "Unutma, siz birsiniz" ifadeleri yer alıyor. İkincisi ise; bedenler haftada bir değiştirilmeli ve iki beden belirli zamanlarda Sparkle'ın omurgasında yer alan sıvıyla dengelenmeli...
'UNUTMA, SİZ BİRSİNİZ'
Elisabeth’in 'Sue'ya dönüşümü, ona yalnızca fiziksel bir güç katmıyor, aynı zamanda içsel bir özgürlük de sağlıyor. Ancak bu özgürlük, izleyiciye de bir uyarı niteliğinde algılanabilir çünkü her güçlenme, beraberinde bir bedel getirebilir. Fargeat, bu dinamikleri inceleyerek, güç ve kontrol ilişkilerinin doğasına dair derin bir sorgulama yapıyor.
Sue yeni hayatına, genç ve kusursuz bedeniyle Elisabeth'ten devraldığı televizyon programıyla başlıyor. Programla birlikte herkes Sue'ya hayran kalıyor ve her programda, her afişte onu görmek istiyorlar. Bu arzulanma ve beğenilmenin de etkisiyle bir süre sonra genç ve kusursuz Sue'ya geçirdiği bir hafta yetmemeye başlar. Böylece Elisabeth'in omurgasından aldığı sıvıyla diğer bedeni yavaş yavaş öldürmeye başlar.
Tabii ki bir beden öldükçe, 'kusursuz yansıması'nın da yaşamaya devam etmesi mümkün değil. 'Cevher'in de sürekli belirttiği gibi: "Unutma, siz birsiniz."
YALNIZCA KORKU FİLMİ DEĞİL...
Yönetmen Fargeat, Elisabeth Sparkle karakteri aracılığıyla, kadınların toplumdaki rollerinin nasıl sürekli olarak yeniden tanımlandığını ve bu tanımlamanın getirdiği acımasız rekabeti sergiliyor. Günümüz toplumunun kadınlara yüklediği baskıların ve estetik kaygıların yansımasını öne çıkaran film, bu bağlamda yalnızca bir korku filmi değil aynı zamanda bir feminist eleştiri de sunuyor.
"Cevher", başrol karakterleri Elisabeth ve Sue arasındaki jenerasyon farkını da ustalıkla inceliyor. Elisabeth, kariyerinin zirvesinde olan ve ataerkil toplumun güzellik standartlarıyla sürekli savaşan bir kadın. Onun geçmişteki başarıları, günümüzde mükemmellik üzerine inşa edilen imajlarla çarpışırken, film jenerasyonlar arası farklılıkları ve değer yargılarını sorguluyor.
Yönetmen, jenerasyonlar arasındaki bu çatışmayı yalnızca bireysel bir hikaye olarak sunmuyor; aynı zamanda toplumsal değişimlerin, medya dinamiklerinin ve kadınların güçlendirilmesi konusundaki mücadelelerin nasıl şekillendiğini de ele alıyor. Bu bağlamda "Cevher", izleyiciye yaşın, deneyimin ve görünüşün ötesinde bir kimlik arayışının varlığını hatırlatıyor, nesiller arasındaki farkların toplumsal algılar üzerindeki etkisini sorgulatıyor.
MEDYA SEKTÖRÜNÜN ERKEK EGEMEN BAKIŞ AÇISI
"Cevher", medya sektörünün patriyarkal yapısını ve erkek egemen bakış açısını da cesur bir şekilde eleştiriyor. Film, özellikle güzellik ve gençlik standartlarının erkeklerin gözünden belirlendiğini vurgularken, kadınların bu normlara uymak için verdiği mücadeleyi gözler önüne seriyor.
Elisabeth’in dönüşüm süreci, toplumun kadınları nesneleştirerek şekillendirdiği bir sistemin eleştirisini barındırıyor. Fargeat bu noktada, medya ve eğlence dünyasının erkeklerin perspektifine hizmet eden bir düzen oluşturduğunu vurguluyor.
Fargeat’ın "Cevher"deki stili, özellikle David Cronenberg’in body horror geleneği ile bağ kuruyor. Cronenberg’in filmlerindeki vücut değişimleri ve kimlik krizleri, "Cevher"de de görülüyor.
Fargeat’ın etkileyici sinematografisi, "Cevher"in atmosferini derinleştirirken, John Carpenter’ın gerilim yaratma konusundaki ustalığına da selam veriyor. Göz alıcı görseller ve renk paletleri, izleyiciyi yalnızca görsel bir ziyafete değil, aynı zamanda psikolojik bir gerilime de davet ediyor.
"Cevher"in komik unsurları, dehşet verici sahnelerle harmanlanıyor. Dehşet verici demişken, hassas bir mideye sahipseniz, filmi izlerken zorlanabileceğinizi de belirtelim. Filmde Elisabeth’in yaşadığı absürt durumlar, toplumsal normlara dair alaycı bir bakış açısı sunarken, izleyici, gülümsemek zorunda kaldığı anlarla kendiyle yüzleşirken, filmdeki karanlık temaların etkisinden de kaçamıyor.
Filmin hep olumlu yönlerinden bahsettik, biraz da en çok gözümüze çarpan olumsuz tarafından bahsedelim. Film, ataerkil toplumun kadınları nesneleştirmesini eleştiriyor eleştirmesine ancak Fargeat bazen bu nesneleştirmeyi birçok sahnede kendi kadrajlarıyla da yapıyor.
OYUNCULUKLAR ÜZERİNE
Oyunculuklara gelirsek... Demi Moore’un performansı, "Cevher"in en dikkat çekici unsurlarından biri olarak öne çıkıyor. Moore, Elisabeth karakterini canlandırırken, hem güçlü hem de kırılgan yönlerini ustalıkla harmanlıyor. Moore, karakterinin içsel çatışmalarını ve yaşadığı dönüşümün psikolojik yükünü derinlemesine hissettirirken, izleyiciyi de bu yolculuğa ortak ediyor.
Son dönemde pek çok filmde karşımıza çıkan ve Sue'yu canlandıran Margaret Qualley de dikkat çekici bir performans sergiliyor. Moore ve Qualley'nin sergilediği rekabete dayalı performans, "Cevher"in temalarını daha anlamlı hale getirirken, izleyiciyi de derinden etkiliyor.
Özellikle son 30 dakikası ile belki de bu yılın en iyi filmlerinden biri olmaya aday "Cevher", yalnızca bir korku filmi değil, aynı zamanda izleyiciye kendi benliğini ve toplumun onlara dayattığı kalıpları sorgulatan bir başyapıt.
Coralie Fargeat, bu filmle birlikte, modern sinemada kadın hikayelerinin önemini bir kez daha vurguluyor ve izleyiciyi düşünmeye, sorgulamaya ve belki de kendi "cevherini" bulmaya davet ediyor.