Kerkük kördüğümü

Kürtler ve Araplar kendi aralarında birlik sağlasalar bile vali seçimi için pazarlığa girmek zorundalar. Ortaya çıkan tablo etnik ya da mezhebi fay hatlarına vuranlara diyor ki Kerkük birlikteliği gerektiriyor; ya uzlaşma ya hezimet.

Fehim Taştekin ftastekin@gazeteduvar.com.tr

Irak’ta 18 Aralık'taki yerel seçimler yüzde 41 gibi düşük bir katılımla gerçekleşirken etnik fay hatlarının geçtiği yerlerde durum biraz farklıydı. Kürtlerin 'Kürdistan’ın Kudüs’ü’ deyip referandumla Kürdistan’a katmayı umduğu, Türkmenlerin Türkmeneli hayaliyle özel statü istediği, Arapların merkezin kontrolünü aradığı Kerkük’te katılım yüzde 66'ydı. Bağdat’taki ilginin iki katından fazla. Irak genelinde 14 yıl, Kerkük’te 18 yıl sonra yapılan seçimlere katılımdaki uçurum halkın bir tarafta siyasete karşı umutsuzluğunu, diğer tarafta korkularını yansıtıyor.

Kürtler hedeflerinin gerisinde kalsalar da Kerkük’le ilgili hayallerini canlandıran bir sonuç elde ettiler. Türkmenler için sonuç hayal kırıklığı oldu. Araplar ise ‘kayyum’ atanmadığı sürece vilayetin çantada keklik olamayacağını gördü. Saç baş yolduracak bir sonuç çıktı. Araplar ve Kürtler blok halinde hareket ederse Türkmenlere ilaveten kotayla belirlenen Hıristiyan üyeyi yanlarına almadan valiliği garantileyemiyor. Vali için kurulacak masa, Bağdat’ta hükümet için kurulan masanın minyatürü olacak. Kim kimi nasıl ikna ederse artık. Ve tabii İran ve Türkiye’nin siyaset mühendisliğinin bu denkleme nasıl dalacağı da önem kazanıyor.

***

Anayasanın yazıldığı 2005’ten bu yana statü krizinden çıkamayan Kerkük’te il meclisinin 16 üyesi için yapılan seçimde Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) 139 bin oyla 5 koltuk kazandı. Seçime Kürdistan Komünist Partisi ile birlikte katıldı.
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) 46 bin 749 oyla 2 koltuk aldı. KDP’nin liste ortakları Kürdistan İslami Hareketi, Türkmen Halk Partisi ve Irak İslam Partisi. Kürt cephesinden Yeni Nesil 24 bin oyla üye çıkaramadı.
Kürdistan İslami Birlik (Yekgırtu) ve Adalet Topluluğu’nun (Komel) kurduğu “Kerkük Meşalesi” 6 bin oyda kaldı. Kürdistan Sosyalist Demokrat Partisi’ne sadece 377 oy çıktı.

Araplar farklı listelerle yarıştı. Atanmış Vali Rekan Cuburi'nin Kerkük Arap İttifakı 98 bin oyla 3 üye çıkardı. Liderlik İttifakı (Kıyade) 59 bin oyla 2 üye, Kerkük Arapçılığı (Urube) 46 bin oyla 1 koltuk kazandı. Türkmen ve Arapların ortak listesi Bizim Kerkük’ümüz ise 21 bin oy aldı.

9 partili Türkmen cephesi Türkmen Cephesi liderliğinde tek listede yarıştı. 72 bin oyla 2 üyelik elde edebildi. Hedefleri 4 koltuktu.

Reyan Keldani öncülüğündeki Babylon ittifakı 1 sandalyelik Hıristiyan kotanın sahibi oldu.

***

Oransal dağılıma gelince; PUK Medya’ya göre KYB yüzde 37, KDP yüzde 8, Yeni Nesil yüzde 5 ve Kerkük Meşalesi yüzde 2 oy aldı. Bu Kürt partilerin yüzde 52’yi bulduğunu gösterir. Kerkük Arap İttifakı yüzde 15, Kıyade yüzde 11, Urube yüzde 8, Kerkük’ümüz yüzde 5 oy topladı. Türkmen Cephesi ise yüzde 9’da kaldı.

Türkmen kaynaklar kötü tabloyu Türkmen katılımının Arap ve Kürtlere oranla yüzde 20-25 daha az olmasına, Araplarla birlikte hareket eden Türkmenlere ve çok az miktarda olsa da KDP listesindeki üç Türkmen adaya giden oylara bağlıyor. Bir de Türkmenler Kerküklü olmayan Kürtlerin kütüklere yazıldığını öne sürüyor.

İran ve Türkiye’nin nüfuz savaşı arasında sıkışan Türkmenler ortak liste oluştursalar da aralarındaki bölünmüşlüğü aşamıyor. IŞİD’in yaşattığı dehşet karşısında Türkiye’ye gücenen Şii Türkmenler daha fazla Bağdat’taki güçlere yaklaştı. Bu süreç İran’a kanallar açtı; Türkmen kartı Ankara’nın tekelinden çıktı. Yine de ortak liste Ankara’nın müdahalesi sayesinde çıktı. Türkmenler 2021 seçimlerinde üç koltuktan birini Araplara kaptırmıştı. Bu da hükümet oluşturulurken daha az dikkate alınmalarına neden oldu.
2017’de feshedilen mecliste 41 üye vardı. Bunların 26'sı Kürt, 9'u Türkmen, 6'sı Arap’tı. Arap temsili arttı. Kürtlerin temsil oranı ise yüzde 63’ten yüzde 43,7’ye geriledi. Bu kayıp evvela KYB ve KDP’nin valiliğin kimde olacağında anlaşamayıp ayrı listelerle yarışmasına bağlanıyor. Ayrıca kazanamayan listelere atılan yüzde 7 oy da çöpe gitmiş sayılıyor. Fakat bu durum diğer bloklar için de geçerli.

***

Seçim sistemi, liste kombinezonları ve Kürtlerin kontrolüne son veren 2017’deki müdahaleyle oluşan fiili durum sonuçlardaki sapmaları izah edebilir. Yine de Kürtler açısından Kerkük’ü fiilen kaybettikten sonra bir dönüş hikayesi çıkıyor.
Kerkük’teki 12 vekillikten üçünü KYB, ikisini KDP'nin kazandığı 2021’deki genel seçimler dikkate alındığında Kürt nüfusa uygun bir sonucun tekrarlandığı söylenebilir.
1957 nüfus sayımına göre Kürtler, Kerkük’ün yüzde 48’ini oluştururken Arapların oranı yüzde 28, Türkmenlerin oranı yüzde 21 idi. 1970 ve 1980’lerdeki Araplaştırma siyaseti dengeyi bozdu. 1997 itibariyle Araplar yüzde 72’ye çıkarken Kürtler yüzde 20, Türkmenler yüzde 6’ya düşmüştü. 2003’ten itibaren Araplar ve Türkmenlerin "Kürtleştirme” olarak eleştirdiği, Kürtlerin ise “normalleşme” olarak savunduğu yeni bir değişim süreci yaşandı. Seçmen kütüklerinden hareketle Kürt nüfusun 1957’deki seviyeyi yakaladığı öngörülüyordu.
Kürtler açısından Kerkük’e dönüş şansı doğdu derken ne olduğunu hatırlayalım: 2017'deki bağımsızlık referandumunun ardından Kerkük dramatik değişikliklere sahne oldu. Irak ordusu ve Haşd el Şaabi’nin ortak müdahalesiyle idari, askeri ve güvenlikte kontrol merkeze geçti. Peşmerge çekildi. KDP ve KYB ofislerini kapattı. Kürtlerin çoğunlukta olduğu il meclisi dağıtıldı. Seçilmiş Kürt Vali Necmeddin Kerim görevden alındı, hakkında tutuklama kararı çıkartıldı. Valilik koltuğuna Arap yardımcısı Rekan Cuburi atandı. KDP bu hezimetten İran ve Bağdat’taki güçlere yakın duran KYB'yi sorumlu tuttu. Doğrusu bağımsızlık referandumuna gönülsüz olan KYB, Kerkük’ün Kürdistan’a bağlanması konusunda çok ısrarcı değildi. KDP-KYB arasındaki çatlak derinleşti, Kürdistan hükümetindeki ortaklık sarsıldı. Bu durum 2021 sonrası Bağdat’ta hükümet pazarlıkları sürerken birlikte hareket edilmesini engelledi.
Beri tarafta kayyum düzeni Araplaştırma siyasetini geri getirdi. Kürtlere göre Kürtlere ait araziler Araplara verilmeye başlandı. 2003-2017 arası Kürtleştirme politikalarından yakınan Türkmenler de “Araplar Kürtlerin bile yapmadığını yaptı, biz de mağduruz” diyecek noktaya geldi. Türkmenlere tahsis edilen bazı koltuklar elden gitti. Türkmen temsilciler kayyumdan şikâyet ederken havaalanı inşaatında istihdam edilen 3 bin kişi arasında tek bir Türkmen’in olmamasını örnek veriyor.

***

Peki seçimlerden sonra 2017 öncesine dönülebilir mi? Öncelikle valiliğin kime gideceği önemli. Koltuk bıçak sırtında. Türkmenler üzerinde çift taraflı baskı oluşacaktır. AKP’nin Irak’taki hesapları dikkate alınırsa bazı öngörülerde bulunmak mümkün: PKK’yle ilişkileri ve İran’a yakınlığı nedeniyle Türkiye, KYB’nin önünü kesmek için elinden geleni yapacaktır. Bu hem Türkmenler hem de KDP üzerinde baskı kurulacağı anlamına geliyor. KYB, Ankara’nın istediği çizgiye gelirse durum değişir tabii. İran ve Şii aktörler bu yolu hızlıca tıkar. KDP’yi besleyen Habur gibi Türkiye’den bir kapı KYB için açılmadığı sürece Süleymaniye kanadının İran’ın hesaplarından çıkması ya da PKK’ye mesafe koyması zor. Kapı coğrafi kontrolde değişimi gerektirir ki buna ne KDP ne PKK ne de İran geçit verir. 1990’larda KYB’nin Türkiye sınırlarına ulaşma hamlesi üç koldan başarısızlığa uğratıldı. KYB'nin hedefine ulaşabilmesi için Kandil, Hacı Ömeran ve Hakurk rotalarını aşması gerekiyor. Kandil ve Hakurk’ta PKK, İran’a açılan Hacı Ömeran’da KDP var.
Normalde dışardan müdahale olmazsa Kürtler ve Türkmenler bir yerde buluşabilir. Kerkük-Musul-Tel Afer hattına önem veren ve bu alanda Türkiye’yi oyundan düşürmeye çalışan İran, KYB’nin Şii Araplar ve Şii Türkmenlerle ortak hareket etmesi için ağırlık kullanabilir. KDP’ye de “Bağdat’taki çıkarlarını tehlikeye atma” mesajı verebilir. İran valinin Kürt ya da Arap olmasından ziyade Kerkük ve bölgesel denkleminin geleceğiyle ilgileniyor.
Ankara ile teması güçlü olan bazı Türkmenler ise Kürt vali seçeneğini öldürmek için Türkmen-Arap ortaklığını öne çıkarıyor. Türkmenlerin tercihlerini tek bir çizgide tanımlamak artık güç. İki yöne de gidebilir. Türkmenleri kazanmak için vali yardımcılığı ve emniyet müdürlüğü gibi bazı koltukları teklif etmek kilidi açabilir. Ama tekraren söylemek gerekirse olası kombinasyonda üst müdahalelerin rolü önemli.
Üzerinde baskıların yoğunlaşacağı bir diğer kilit isim Hıristiyan üye. Babylon’un lideri Keldani’nin hem Kürtlerle hem de Araplarla arası iyi.
Bloklar bozulmazsa Kürtlerin 5, Arapların 6 oyu var. KYB-KDP ikilisi Hıristiyan üyeye ilaveten bir oya daha ihtiyaç duyuyor. Türkmenlerin Araplarla ittifak kurması halinde zafer yine Hıristiyan üyenin eline bakıyor olacak. 9 üyeyi bulan valiliği alıyor.

***

Ankara epey zamandır Türkmenleri KDP’yle birlikte çalışmaya iterken KYB’yle ilişkileri bloke ediyor. Fakat Kerkük denkleminde ana aktör KYB. Erbil’de işe yarayan strateji Kerkük’te herkesi çıkmaza götürüyor. Ankara’nın baskıları KDP ve KYB’nin ortak hareket etmesini de zorlaştırıyor. Kürdistan hükümeti Türkiye’ye bağımlı. Petrol sevkiyatının başlamasını dört gözle bekliyor. Hem Ankara hem Bağdat’ı hesaba katmak zorunda. Irak ve Türkiye petrol, su ve yeni ulaşım koridoruyla ilgili düğümleri çözmeye çalışıyor. 19 Aralık’ta Ankara'da Türkiye-Irak Güvenlik Zirvesi’nden sonra “yol haritaları netleşti” mesajı verildi. Kanaatimce bu meseleler daha çok toplantı gerektirir. Bu planlardaki yerini sağlama almak için Kürdistan yönetiminin bir gözü Ankara’da diğer gözü Bağdat’ta. Kerkük de Ankara-Erbil-Bağdat üçgenindeki bütün stratejik pazarlıkların bir yerinde.

***

Peki vali Kürtlere geçerse Peşmerge Kerkük’e dönebilir mi? Araplar ve Türkmenler bu ihtimale şiddetle karşı. KYB de KDP Peşmergesinin dönmesini istemeyebilir. Geçen yaz yaşananlar potansiyel krizlere dair fikir verebilir.
Başbakan Muhammed el Sudani, 2022’de KDP’yi hükümete ortak etmek için verdiği sözler gereği Kerkük’ün girişindeki Müşterek Operasyonlar Komutanlığı Karargâhı’nı iade etmeye karar verdiğinde kızılca kıyamet koptu. Araplar ve Türkmenler kararı protesto ederken Kürtler de sokaklara indi. Güvenlik güçlerinin müdahalesinde ölenler oldu. Yüksek Mahkeme kararı askıya aldı; hükümet de meseleyi komisyona havale etti. İşgalci Amerikan güçleri bu karargâhı 2011’de Irak ordusuna bırakmıştı. 2014’te IŞİD karşısında ordu dağılırken karargâha Peşmerge yerleşmişti. 2022’de hükümet pazarlığı sırasında karargâhın iadesi dışında valilik koltuğunun Kürtlere verilmesi, Kürt partilerin kente dönmesi, ortak güvenlik komutanlığının Asayiş’e yani Kürt istihbaratına bırakılması, 140. maddesinin gündeme alınması ve Kürt memurların görevlerine döndürülmesi istenmişti. Şii aktörler de bu taleplere yeşil ışık yakmıştı. Anayasanın 140. maddesi Araplaştırma siyasetinin etkilerinin izale edilmesi, nüfus sayımı ve kentin statüsünü belirleyecek referanduma gidilmesini öngörüyor. Pek çok taraf bu maddenin üzerine soğuk su içme modunda. 25 Ağustos'tan sonra yaşananlarla fiilen “Peşmerge Kerkük’e dönemez” denilmiş oldu.

***

Sonuç olarak Kürtler ve Araplar kendi aralarında birlik sağlasalar bile vali seçimi için pazarlığa girmek zorundalar. Ortaya çıkan tablo etnik ya da mezhebi fay hatlarına vuranlara diyor ki Kerkük birlikteliği gerektiriyor; ya uzlaşma ya hezimet.

Tüm yazılarını göster