KESK Eş Başkanı Aysun Gezen: Laiklik ve kamusal alanı yeniden kazanacağız

KESK yeni dönem politikalarını belirledi. 4 bin üyesi ihraç edilen KESK’in yeni Eş Başkanı Aysun Gezen, bir yandan ihraçlara karşı mücadele edeceklerini diğer yandan laikliği ve kamusal alanı yeniden kazanmak için mücadele yürüteceklerini söyledi.

Abone ol

Nergis Demirkaya ndemirkaya@gazeteduvar.com.tr

Serkan Alan salan@gazeteduvar.com.tr

ANKARA - Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) Eş Başkanı Aysun Gezen, yeni dönem en önemli mücadele başlıklarının laiklik ve kamusallığın yeniden kazanılması olacağını söyledi.

Kamu alanında ilk kurulan sendika KESK, 9'uncu Olağan Genel Kurulu’nda yönetimini yeniledi. OHAL sürecinde 4 bine yakın üyesi ihraç edilen KESK’in önünde bir dizi sorun alanı var. OHAL sürecinde iş güvencesini fiili olarak ortadan kaldıran ihraçlar, son yıllarda sendikanın yaşadığı kan kaybı, tüm toplumu yakından ilgilendiren eğitim başta olmak üzere kamusal alanda tartışma yaratan yeni uygulamalar bu sorunlardan sadece bir kaçı.

Böyle bir dönemde KESK Eş Başkanlığına seçilen Aysun Gezen de bu süreci yakıcı olarak yaşayan bir isim. Kamudan ihraç edilen ilk akademisyenler arasında yer alan Aysun Gezen’le yaşanan bu süreci ve KESK’in yeni dönem politikalarını konuştuk.

Kamudaki ihraçlar KESK’in de önemli gündem maddelerinden. Böyle bir dönemde siz de ihraç edilmiş bir akademisyen olarak KESK Eş Başkanı oldunuz. İhraç sürecini anlatır mısınız?

2014 yılında Eğitim Sen’in 5 nolu üniversiteler şubesinde yönetime seçildi. Laik, demokratik bilimsel eğitim, özerk demokratik üniversite mücadelesi verdik. Görev yaptığım Cebeci Kampusü, 2011’den bu yana saldırı altındaydı. Bu saldırılar karşısında hem okuldaki çalışma barışını korumak hem de öğrencilerin ve çalışanların zarar görmemesi için çaba harcadık. Kobani ile ilgili iş bırakma eyleminde bir saldırı daha yaşadık. Hoca olarak ben de gözaltına alındım. Ardından, eyleme katılmak, 2911 sayılı kanuna muhalefet, mesajlar üzerinden Cumhurbaşkanına hakaret gibi bir dizi suçlamayla hakkımızda soruşturma ve ceza davaları açıldı. Hatta yoldan geçen bir öğrencinin gözüne gelen taştan da biz sorumlu tutulduk, adam yaralamktan yargılanıyoruz. Sadece Cebeci değil, diğer üniversitelerde yaşanan olaylardan da üniversitelere dönük bir tasfiye süreci başlayacağını hissediyorduk. Barış bildirisi bunun için bir fırsat oldu. 1 Eylül’de yayınlanan KHK ile ilk atılanlar arasında yer aldım. Barış imzacısı olduğumuz için atıldığımız söyleniyor ama aslında sendikal mücadele yürütmemiz etkili. Hatta pasaport işlemleri sırasında öğrendik ki, rektör benim de aralarında bulunduğum bazı arkadaşların ismini temmuz ayında “terörle iltisaklı” diye bildirmiş. Sonuç olarak, iltisaklı olduğumuzu gösteren delil, atılma nedeni, neyle suçlandığımızı hala bilmiyoruz.

İŞ YERLERİYLE BAĞIMIZI GÜÇLENDİRECEĞİZ

Sendikalaşma oranlarında düşüş yaşanıyor. KESK’te de ciddi bir kan kaybından bahsediliyor. Bunun nedenleri nedir?

AKP’li yıllarda sendikalaşma oranlarında düşüş var. Sadece KESK değil, iktidara yakın olanlar dışında tüm sendikalarda bu anlamda sıkıntı var. Bunun ana nedeni AKP’nin yürüttüğü baskı ve zorbalık rejimi. Ama biz sadece dış etkiyi değil içeriyi de tartışıyoruz. Gezi ile birlikte örgütlü yapıların hiçbiri o ruha, o isyana ayak uyduramadı. Üyelerimiz açısında bir yabancılaşma başladığını tespit etmek mümkün. Şimdi bu yabancılaşmanın nedenlerini en doğru şekilde ortaya koyup bunu ortadan kaldıracak, yeniden yakınlaşmayı sağlayacak bir hareket tarzı geliştirmek zorundayız. Bunun ilk yolu da iş yerlerimizle bağı yeniden güçlendirmek, iş yerlerindeki üyeler, iş yeri temsilcilerini karar alma süreçlerine katarak yeni dönemi örgütlemek zorundayız.

4 BİNE YAKIN ÜYEMİZ İHRAÇ EDİLDİ

Kamuda büyük ihraçların yaşandığı bir dönemde bu nasıl sağlanacak? İhraç edilen üyelerle ilgili neler yapılıyor?

KESK dışında hiçbir sendika bu süreçte üyesinin yanında yer almadı. Hatta üyelerinin yardım taleplerine de kapılarını kilitleyerek karşılık verdi. KESK bu açıdan çok önemli bir sınav veriyor. 3 bin 942, yaklaşık 4 bin üyemiz ihraç edildi. İhraç edilen üyelere hukuki yardım sunduk, sunmaya da devam edeceğiz. Bunun yanı sıra iş kollarımızın imkanları doğrultusunda ihraç edilen üyelerimizle maddi dayanışma içindeyiz. Ben Eğitim Sen üyesi olarak arkadaşlarımın dayanışması ve sendikam sayesinde çok büyük bir maddi sıkıntı yaşamadım. Bu dayanışmayı sürdürmek için de çalışacağız.

OHAL İnceleme Komisyonu’na başvuracak mısınız?

OHAL İnceleme Komisyonu usul ve esasları açıklandıktan sonra geniş bir toplantıda durumu değerlendirdik. Komisyona başvurunun ciddi handikapları var. Komisyon sürecinin sınırı yok. Üyelerini hükümetin atadığı, açık oylama ile karar verecek Komisyon’un emekçilerin lehine ne kadar karar vereceği şüpheli. Evraklar değerlendirilirken MİT raporları, BİMER’e şikayet ve ihbarlar ele alınacak mı bilmiyoruz. Evlenme teklifini kabul etmediği için sevgilisini ihbar edenlerin olduğu bir ortam var. Komisyon’un kuurluş amacının emekçilerin haklarını ararken oyalanması olarak görüyoruz. Durum iç açıcı değil ama bu başvuruyu yapmak ve tüketmek gerekiyor. O nedenle başvuru yapacağız, yapılması konusunda da hukuki yardımda bulunacağız.

LAİKLİĞİ YENİDEN KAZANACAK HAMLELER YAPMALIYIZ

Son günlerin önemli tartışmalarından biri de yeni müfredat. KESK’in en büyük sendikası da eğitim iş kolunda. Tabii toplum açısından da önemli bir değişiklik. Yeni müfredatı değerlendirdiniz mi?

AKP, yaratmak istediği toplum adına en önemli adımları eğitimde atıyor. Bu aynı zamanda emeğe yönelik saldırılarla birleşiyor. 4+4+4 sistemi bunun ön adımlarıydı. Şimdi bu son müfredat değişikliği ile dinci, mezhepçi toplum tahayyülünü hayata geçirecek yeni adımlar atıyor. Evrim teorisi çıkıyor, cihat kavramı geliyor. Türkiye din eğitiminde Suudi Arabistan ve İran’ı bile geride bırakır noktaya gidiyor. Öğretmenin yeterli olmadığı yerde pedogojik formasyonu olmayan imamlara öğretmenlik kapısı açılıyor. Cumhuriyet kazanımları azaltılıyor, Cumhuriyetin erken tarih dönemi neredeyse yok sayılıyor. 15 Temmuz broşürlerinde dikkat ettiniz mi bilmiyorum, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi gibi Erdoğan’ın gençlere hitabı var. Tüm kavram ve semboller AKP’nin kurmak istediği topluma dönük kavram ve sembollerle değiştiriliyor.

Bu değişime dönük neler yapacaksınız?

Müfredatta erken yaşta tevekkül öğretiliyor. Kazandığı paranın zaten Allah’ın bir lütfu olduğu ve buna şükretmesi gerektiğini çocuklar küçük yaşta öğreniyor. “OHAL’i grev yasaklamak için kullanıyoruz” diyen bir Cumhurbaşkanının olduğu ülkede gericileşme her alanı sarıyor.

Laiklik bu anlamda hem yaşam biçimi, hem emeğe yönelik saldırıların karşılığı olarak kazanılması gereken mücadele. Biz de eğitimden başlayarak her alanda laikliği kazanacak hamleler yapmak zorundayız. 9'uncu Kongre’nin onaylanan karar önergelerinden biri de bu. Laik ve Demokratik Türkiye’nin kurulması, laikliğin yeniden kazanılması için önümüze bir program koyacağız.

KAMUSAL ALANI YENİDEN KAZANACAĞIZ

Hükümet kanadından kamudaki ihraçların devam edeceği yönünde açıklamalar geliyor. KESK bunlar sürerken nasıl bir mücadele hattı örecek?

AKP’nin neo liberal politikaları kapsamında, emeği güvencesizleştirmek için OHAL-KHK kadar mükemmel bir araç bulunamazdı. OHAL ve KHK’ları istedikleri emek rejimini yaratmanın aracı olarak kullanıyorlar. Bir anlamda kendi sivil darbelerini örgütlediler. Geldiğimiz noktada bizim de, kamusal alanın da daraltıldığını söylüyoruz. AKP’lilere daraltılan bir kamusal alan. Kamusal alan bizim için sadece kamusal hizmetler ve çalışma alanı değil. Kamusal alan aynı zamanda emekçilerin, halkın kendi kaderini belirlemek üzere bir araya geleceği alan. Özelleştirmelerle kamusal olması gereken bir çok hizmet sermayeye peşkeş çekildi. Yoksullar daha da yoksullaştı.

Dolayısıyla önümüzdeki dönem en önemli mücadele başlıklarından biri laikliğin yanı sıra kamusallığı kazanmak olacak. Ekonomik krizin faturasının emekçilere çıkarılmasına izin vermeyeceğiz. İş güvencesi bizim vazgeçilmez taleplerimizden. Bu talepler karşılanana kadar mücadelemizi yükselteceğiz. Bu sendika sokakta fiili ve meşru bir mücadele ile kuruldu. Sendikamızın geçmişindeki mücadeleden güç alarak kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz. Biriktire briktire, iş yerlerinde yeniden var olarak, gücümüzü üyelerimizden alarak mücadeleyi büyüteceğiz.