KESK İstanbul: 'TÜİK, emeği ile geçinenlerin maaş artışında patron konumuna geldi'

Memur maaşlarına yapılan zamları protesto eden KESK İstanbul Şubeler Platformu, "TÜİK, emeği ile geçinen tüm kesimlerin maaş-ücret artışında patron konumuna gelmiş bulunuyor" açıklaması yaptı.

Abone ol

DUVAR - Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İstanbul Şubeler Platformu, memur maaş zamlarını Şişli’de protesto etti. Cevahir AVM önünde basın açıklaması yapan KESK üyeleri "Rakamlar yalan, yoksulluk gerçek" yazılı pankart açtı.

KESK İstanbul Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Fadime Kavak Sevim, "TÜİK, emeği ile geçinen tüm kesimlerin maaş-ücret artışında patron konumuna gelmiş bulunuyor. Dolayısıyla yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı ile TÜİK’in sanal enflasyonu arasındaki makas büyürken satın alma gücümüz her geçen gün düşüyor, yoksulluğumuz artıyor" dedi.

Sevim, şunları söyledi:

“Ülkeyi yönetenler ‘İşçiyi, memuru, emekliyi enflasyona ezdirmedik’ nutukları atsa da reel ücretlerimizin, maaşlarımızın hızla buharlaştığı bir süreci yaşamaya devam ediyoruz. Çünkü bu ülkede yıllardır maaşlarımız, ücretlerimiz TÜİK vasıtası ile açıklanan enflasyona göre artırılıyor. TÜİK ise açıkladığı rakamlarla bizim çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız enflasyonun en az yarısını bir kara delik gibi yutuyor. İşçisinden asgari ücretlisine, kamu emekçisinden asgari ücretlisine hepimizin ücret artışlarında TÜİK’in bu sanal verileri temel alınıyor. Yani TÜİK, emeği ile geçinen tüm kesimlerin maaş-ücret artışında patron konumuna gelmiş bulunuyor. Dolayısıyla yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı ile TÜİK’in sanal enflasyonu arasındaki makas büyürken satın alma gücümüz her geçen gün düşüyor, yoksulluğumuz artıyor. Her yıl aynı oyun sahneleniyor. Sadece son üç yıl üzerinden baktığımızda bile maaşlarımızın, ücretlerimizin nasıl iç edildiğini görüyoruz.

Türkiye’de dar gelirli kesimler için en önemli kalem olan gıda enflasyonu (yüzde 72), OECD ortalamasının (yüzde 6,7) 11 katına ulaşmıştır. 2 yeni yıla girdik ama değişen bir şey yok. Zam yağmuru temel tüketim maddelerinden gıda ürünlerine, akaryakıt ürünlerinden tekel ürünlerine kadar iğneden ipliğe sürüyor. Bu koşularda Ocak 2024 itibarıyla 6 aylık enflasyon farkı (yüzde 29,78), artı toplu sözleşme artışı (yüzde 15) ile maaşlarımızın toplamda yüzde 49,25 artacak olması büyük bir müjde gibi sunuluyor. Oysa bu müjde koskoca bir yalandan ibarettir. Çünkü ücretlerde enflasyon oranında artış demek, dünyanın her yerinde sıfır zam demektir. Yaşanan gerçek hayat pahalılığının suni TÜİK rakamları ile yarı yarıya düşük gösterildiği Türkiye’de ise bunun anlamı emekçilerin cebinden çalmaya devam etmek demektir.

'EN DÜŞÜK EMEKLİ AYLIĞI 18 BİN 700 TL ÇIKARILSIN'

En düşük emekli aylığının 16 yıl önceki seviyeye, yani asgari ücretin yüzde 110’una çıkarılarak net 18 bin 700 TL’ye çıkarılmasını istiyoruz. Gelir vergisi birinci dilim oranının yüzde 15’ten yüzde 10’a düşürülmesini, yoksulluk sınırına kadar olan ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini istiyoruz. Tüm kamu emekçilerine ücretsiz öğlen yemeği istiyoruz. İş yerinde yemek çıkmayan kamu emekçilerine aylık 4 bin TL yemek yardımı verilmesini istiyoruz. Buradan tüm kamu emekçilerine sesleniyoruz. Gelin, yıllardır tekrarlanan bizi her geçen gün daha sefalete iten bu oyuna artık dur diyelim. Ne TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarına ne iktidarın ‘refah payı’ aldatmacalarına kanmayalım. Yıllardır hepimize kaybettiren bu yoksulluk ve sefalet düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek için omuz omuza verelim.”