Spor nedir? Bu sorunun cevabını aramak artık bu topraklarda kara çukura düşmek gibi. Uzaklarda çok ama çok uzaklarda ise hala bir anlam atfetmek mümkün spora. En azından hissi bu. ‘O Maç’tan bahsediyorum. Tarihin en iyi golf oyuncularından ikisinin birbirleriyle karşılaştığı ‘The Match’ Las Vegas’ta oynandı ve bitti. Bu topraklarda haber olursa muhtemelen ‘Tiger Woods’u yenen Phil Mickelson 9 Milyon Dolar kazandı’ minvalinde olacak. Halbuki bambaşka bir hikayenin yazıldığı bir maçtı bu. Öncelikle adından da anlaşılacağı gibi o maç. Tarihin en fazla maç kazanan 2. oyuncusu, 4’er Masters ve PGS Şampiyonası ile 3’er US Open ve The Open kazananı Woods ile 9. oyuncusu, 3 Masters ve birer The Open ve PGS Şampiyonası kazananı Mickelson’ı karşı karşıya getirdi. Bokstaki gibi bir face off’la başladı her şey. Bokstakinden farklı olarak gülüşmeler eşliğinde biten bir face off’tu. Geçe ışıklarının altında bitti. Sadece iki oyuncuyu karşılaştırdı. Özeldi yani. Evet garip bir maçtı. Yani eski NBA yıldızı Charles Barkley bu konuda haksız değil.
Ama bir taraftan da tarihin en iyi oyuncularından ikisini, 4 play-off sonunda nihayete erdirdikleri bir maç oldu. Keyifli miydi? Sonuna kadar. İlham verici miydi? Kesinlikle. Bunu izleyen bir çocuk önce golf izlemeye, sonra da imkan bulunca golf oynamaya başlar mı? Bence kesinlikle. Zaten başta sporun, hadi daraltalım şov maçlarının, amacı budur. Çocukların spora yönelmesine ön ayak olmak. Tabii ki endüstriyel spor beraberinde para kazanmayı da, popüler olmayı da getirdi. Ama temel amaç hala unutulmadı.
Hadi çok uzaklara gitmeyelim. Daha önce bu köşede bir yazı yazdığım İrem Yaman’a gidelim. Dünya Tekvando Federasyonu (WTF) tarafından Birleşik Arap Emirlikleri'nin Fujairah kentinde düzenlenen Gala gecesinde İrem, ‘Yılın Kadın Sporcusu’ seçildi. Yılı üst üste elde edilen 8 madalyayla kapatan bir yıldız için şaşılacak bir ödül değil. Ama gurur verici olduğu kesin. Yol açıcı olduğu. Tabii sosyal medya dışında görebilirseniz. İrem’in yanında Türkiye Tekvando Milli Takımı Teknik Direktörü Ali Şahin da ‘Yılın En İyi Teknik Direktörü’ seçildi. Aynı The Match gibi bu tür ödüller de spora yönlendirme anlamında çok önemli kriterler. Zira bu ödüllerin alınabildiği gören çocuklar, aileler için yol açıcı olurlar. Bu sayede de yıllar yıllı büyük zorluklar çekerek gelinebilecek profesyonel sporculuk yolunun, cefalarına katlanılabileceği de görülür.
Ya da daha da yakına gelelim. Can Öncü’ye. O, İrem ablasına göre daha şanslı. En azından kariyerinin başından beri (keşfeden de o) arkasında olan Dünya şampiyonu bir milletvekili var. Kenan Sofuoğlu. Buna karşın wildcard’la girdiği 2018 Moto3 Dünya Şampiyonası'nın son yarışını kazanması –ki ne kadar önemli bir başarı olduğunu anlatmalara doymamamız lazım- bir bilemediniz iki gün etki etti. Halbuki belki de geleceğin Rossi’si olabilme potansiyeline sahip Can. Kardeşiyle birlikte Türk motorsporları tarihini değiştirebilirler. Bunun için Kenan Sofuoğlu’nun popülerliğinden ve siyasi gücünden bile daha fazla desteğe ihtiyacı var.
Ama yazının başında sordum ya spor nedir diye? Bu topraklarda ne yurtdışı kaynaklı eğlenceli bir oyun, ne bir yıl boyunca başarılmış olanların ödüllendirildiği bir sporcumuz ne de Moto GP tarihinde kendisine yer bulmuş bir genç sporcunun başarısı değil. Bunu maalesef ki tecrübe ile öğrendik.
Bu topraklarda spor, kavga, gürültü, tartışma, hakaretten ibaret. Güzellik, sporun güzelliğinin yayılması, sporun iyiliklere vesile olması geçer akçe değil. Keşke olsa.