Kevser Demir'in kolunu ve dişlerini kıran polislere takipsizlik

Diyarbakır'da Kevser Demir'in dişlerini ve kolunu kıran polisler hakkında hastanenin verdiği rapor tahrif edilerek takipsizlik kararı verildi.

Abone ol

DUVAR - Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, bir uyuşturucu operasyonu sırasında Kevser Demir’in dişleri ve kolunu kıran polisler hakkında, hastanenin verdiği "basit tıbbi müdahaleyle giderilemeyecek yaralanma" raporunu tersyüz ederek takipsizlik kararı verdi.   
 
Diyarbakır'ın Bağlar ilçesine bağlı Kaynartepe Mahallesi'nde, 18 Mayıs'ta düzenlenen baskınında  oğlu Süleyman Demir'in darp edilerek gözaltına alınmasına tepki gösteren Kevser Demir'in kolu ve 3 dişi polisler tarafından kırıldı. Polisler, ayrıca Demir'in kızı Fatma Demir'i de darp etti. Kevser Demir ve kızı bunun üzerine Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesi'nden darp raporu aldı. Hastane, Kevser Demir'e "basit tıbbi müdahale ile giderilemeyen yaralanma", kızı Fatma'ya ise "basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek yaralanma" raporu verdi.  

Diyarbakır Barosu, aileyi ve tanıkları ziyaret ederek olaya dair rapor düzenledi. Baro, sağlık raporu, görgü tanıkları ve ailenin anlatımlarının birbiriyle uyumlu olduğunu ve olayda "işkence ve kötü muamelenin yaşandığını" raporladı. Baro, rapor sonrası sorumlu polisler hakkında suç duyurusunda bulundu.

Savcılık, söz konusu suç duyurusu üzerine başlattığı soruşturmada "kovuşturmaya yer yoktur" kararı verdi. Savcılık, Kevser Demir'e verilen "basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek yaralanma" raporunun "basit tıbbi müdahale ile giderilecek yaralanma" şeklinde düzenlendiğini iddia etti. Hastane raporunu takipsizlik kararına dayanak yapan savcılık, Kevser Demir ve Fatma Demir'e uygulanan şiddetin Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunun ''Zor ve Silah Kullanma" başlığında belirtilen sınırın içinde kaldığını ileri sürdü.

Savcılık kararında, "Müştekiler Kevser Demir ve Fatma Demir'in alınan raporlarında, BTM (basit tıbbi müdahale) ile giderilebilir şekilde yaralanmış oldukları anlaşılmıştır" denildi. Kararda, yürütülen soruşturmada, şüphelilerin savunmaları, tanık beyanı, müştekinin adli raporu, olayın gelişim şekli, tutanaklar, müştekinin iddialarında ifade ettiği vahamet ile adli raporunun uyumlu olmaması, hususları birlikte değerlendirildiğinde "şüphelilerin müştekiyi zor kullanma yetkilerini aşarak darp ettiklerine ve müştekiye hakarette bulunduklarına dair haklarında kamu davası açmayı gerektirir yeterli şüphe oluşturacak delilin elde edilemediği" iddia edildi.  (MA)
 
Diyarbakır Barosu, takipsizlik kararına karşı Diyarbakır Sulh Ceza Hakimliği'ne itirazda bulunacak.