KHK ile ihraç edildi, göreve döndü, açığa alındı...
OHAL KHK'sı ile ihraç edildiği görevine daha sonra iade edilen şair öğretmen Servet Üstün Akbaba, bu kez 'savaşa hayır' demek için düzenlenen basın toplantısına katıldığı için görevinden uzaklaştırıldı. Akbaba, okuldan ayrılırken yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Okuldan ayrılırken öğrencilerimin ağlayarak bana sarılmaları, yaşadıkları o duygusal mağduriyet içimde derin huzursuzluk ve acı yarattı. Hiçbir şey çocukların gözyaşlarını dökecek kadar kutsal değildir."
DİYARBAKIR - Şair, öğretmen, sendikacı ve insan hakları savunucusu Servet Üstün Akbaba, Olağanüstü Hal’in (OHAL) ilanından sonra açığa alınan öğretmenlerden biriydi. Akbaba, 29 Aralık 2015'te barış talebiyle yapılan bir günlük greve katıldıkları için KHK ile görevinden uzaklaştırılan binlerce öğretmenden biri oldu. Kasım ayında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tekrar görevine iade edildi ve maaş kesim cezası verildi.
Afrin operasyonunun başlamasının ardından Akbaba, görev Hatay’da insan hakları savunucusu arkadaşlarıyla birlikte bir basın toplantısına katıldı. Afrin operasyonu nedeniyle yaşanacak can ve mal kayıplarına, insan hakları ihlallerine dikkat çektiler Basın toplantısına katılan 17 kişi gözaltına alındı.
'TEDBİREN' GÖREVDEN UZAKLAŞTIRMA
Akbaba, gözaltına neden alındıklarını ve sonrasında yaşananları şöyle anlattı: “22 Ocak 2018 günü Hatay Emek ve Demokrasi Güçleri olarak, İnsan Hakları Derneği’nde 'savaşa hayır' diyerek basın açıklamasına katıldım. 13 Ocak 2018 günü ‘Terör örgütlerine karşı başlatılan operasyon sonrasında terör örgütü üst yönetimi tarafından yapılan açıklamalar doğrultusunda basın açıklaması düzenlendi’ denilerek 17 kişi gözaltına alındık. 16 Ocak 2018 tarihinde ‘Halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek’ iddiasıyla, tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildik. Adli kontrol yükümlüsü olarak serbest bırakıldık. 23 Ocak 2018 tarihinde adli merciler önüne çıkarıldığımızdan dolayı 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 137. Maddesi ve takip eden maddeleri gereğince ben, Nidal Çay ve Gülüzar Çay tedbirden görevden,uzaklaştırıldık. Bir önceki soruşturmasından dolayı Gülüzar Çay görevinden ihraç edildi.”
İLK ATAMA, İLK SÜRGÜN
Servet Üstün Akbaba 1990 yılında öğretmenlik yapmaya başlamış. İlk atandığı yer de Aksaray’ın Gülağaç ilçesi olmuş. İlk atamasını anlatırken eski günlere gidiyor ve şöyle anlatıyor o zaman hissettiklerini: “Parlak ışık çağıltıları, bozkırın o serinliği bozlak havası gibi esiyordu. Ovadan geçerken Ruhi Su’nun 'Hasan Dağı Hasan Dağı /Eğil eğil, eğil bir bak/ Sıkıyor zincir bileği/ Jandarmada din iman yok' sesi yankılanıyordu. Binlerce yılın kokusunu içime çeke çeke gittim ilk görev yerime. O topraklarda ilk şiirlerimi Neşet Ertaş’ın sesinin büyüsüyle yazdım.”
Akbaba, 1990 Kasım ayında, Eğit Sen’in kuruluş aşamasında Aksaray Eğit Sen Eğitim Sekreteri görevini üstlenir. Üç yıl sonra sürgünle tanışır. “Geçici görev” adı altında bir köye sürgün edilir.
1993’ten beri Hatay’da görev yapan Akbaba, sendikal faaliyetler nedeniyle maaş kesimleri, kademe durdurmaları gibi cezalar aldı. Katıldığı grev nedeniyle müfettişlerin talebiyle yüksek disiplin kuruluna “ideolojik ve siyasal amaçlı grev yapmaktan görevine son verilmesi talebinde bulunuldu.” Davayı kazanarak görevini sürdürdü.
YAZARIN YAZDIKLARI, YAŞADIKLARI
Türkiye Edebiyatçılar Derneği, Yazarlar Derneği üyesi olan Akbaba’nın 'Yalnızlık Yer Değiştiriyor' (Lis Yayınları) adlı bir şiir kitabı var. “İnsan yazdıklarının kaderini yaşıyormuş ya da yaşadığı gibi yazıyormuş” diyen Akbaba, yazarın eşitliğin ve barışın dilini kullandığını belirterek şöyle konuştu:
“Yalnızlığımız bu ülkede, durmadan başka bir yalnızlıkla, haksızlıkla, hukuksuzlukla yer değiştiriyor. Neye dokunduysak onun hüznüne dönüştük, neye dokunduysak ağladı ellerimiz. Edebiyatçı her zaman yaşama duyarlı, yaşamı savunan barış yanlısı dili kullanır. Yazarın dili yurdudur ve yurdunu hep barış söylemiyle, eşitliğin dilini kullanarak korur. Çünkü yaşamı kolaylaştıran tek şeyin barış olduğuna inanır.”
'HİÇ BİR ŞEY ÇOCUKLARIN GÖZYAŞLARINI DÖKECEK KADAR KUTSAL DEĞİLDİR'
Akbaba, edebiyat anlayışını da, edebiyatın savaş ve barış kavramları ve pratikleri üzerinden anlattı. “Hiçbir şey çocukların gözyaşlarını dökecek kadar kutsal değildir” diyen Akbaba, şunları söyledi:
“Homeros’un İlyada’sında kadınlar ve onların ev hayatı barışı simgeler. Kahraman Hektor evinden uzak olduğu için, yurduna, evine dönmek ister her şeyden uzak olduğu için savaşı lanetler. ‘Savaşa ait ne varsa savaşı da alıp gitsin’ diyor Pablo Neruda. Dünya edebiyatında savaş karşıtı eser ve söylem vardır. Edebiyatçılar dile, düşünceye, duyguya ve her şeye sinen savaş kokusunu temizlemek için önce kendilerinden başlatırlar barış çağrısını. Savaşın insanlar üzerinde nasıl anatomik ve ruhsal bütünlüğü bozucu maddi ve manevi bir şiddet olduğunu yıllarca yaşadık, acısını çektik. Savaş üzerinden geliştirilen milliyetçiliğin ürettiği nefret söylemi, düşman görme, en ufak demokratik tepkiyi ‘vatana ihanet’ olarak görme, sözlü şiddet, hayali gerçeklik üzerinden düşman yaratmak ve bunun kolektif tepkisini üretmek olduğunu yaşadık. Barış kültürünü içselleştirmek iliklerimize kadar işlemiş savaş söylemlerini ve davranışlarından kendimizi arındırmak bir şair, insan hakları savunucusu ve öğretmen olarak insani ve ahlaki görevimdir. Ya da Şükrü Erbaş’ın dediği gibi ‘Çizgili pijamalarımızı giyinip birer şiddet tapınağına dönen sıcak yuvamızda katillerimize secde içinde, ölülerimizi seyretmeye ve çocuklarımızı sevmeye devam edeceğiz.’ Okuldan ayrılırken öğrencilerimin ağlayarak bana sarılmaları, yaşadıkları o duygusal mağduriyet içimde derin huzursuzluk ve acı yarattı. Hiçbir şey çocukların gözyaşlarını dökecek kadar kutsal değildir.”
'BARIŞI SAVUNMAK BİR HAKTIR'
İnsan Hakları Derneği Hatay Şubesi sekreteri olan Akbaba, insan hakları savunucusu olarak verdikleri mücadeleden dolayı her türlü baskıya maruz kaldıklarını, mağdurların haklarını korurken kendilerinin de birer mağdur durumuna düşebildiklerini ve ülkenin ciddi anlamda hak ihlallerinin yaşandığı bir dönemden geçtiğini söyledi.
Barışı savundukları için gözaltına alındıklarını ve öğretmenlik görevinden uzaklaştırıldıklarını hatırlatan Akbaba, bu hakkı kullanmaya devam edeceklerini ifade etti.
Akbaba, hak savunuculuğunu anlatırken şunları dile getirdi: “İnsan hakları savunucuları dünyanın her yerinde çalışma yürütürler. Yerel, ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde eylemde bulunmak, hak ihlallerinde bilgi toplamak, bunları kamuoyuyla paylaşmak, mağdurlarla dayanışma göstermek, hükümetlerin insan haklarının korunmasına yönelik politikalarını desteklemek, eleştirmek, cesaretlendirmek gibi görevleri vardır. Yaşadığım kentte, ülkelerinden edilenlerin, mağdur çocukların ve kadınların ciddi sorunları vardır. Çevre sorunu, keyfi gözaltı, zorla yerinden etme, yiyecek, su, barınma, eğitim gibi çeşitli alanlarda duyarlılık gösterip basın açıklamaları yaptık. Barışı savunmak insan hakkıdır, insan hakları savunucuları en zor zamanlarda bile barışı savunur ve barışı savunmak bir haktır.
'HATAY EĞİTİM SEN SESSİZ KALDI'
Görevden ikinci kez uzaklaştırılan Servet Üstün Akbaba, soruşturmanın sonuçlanmasını bekliyor. İhraç edilme olasılığının olduğuna değinen Akbaba, yeni bir iş aramak zorunda kalabileceklerini belirtti: Üyesi olduğu Eğitim Sen’i de eleştiren Akbaba şunları söyledi:
“5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 9/G maddesi ve 657 sayılı devlet memurları kanununa göre hakkında disiplin soruşturması yapmak üzere Maarif müfettişleri görevlendirildi. Bu süreçte Hatay Eğitim Sen Şubesi’nin sessizliği ayrıca sorgulanması gerekmektedir. Göstermelik yapılan ve üyelere dayanışma amacıyla yapılacak basın açıklamasına destek mesajı yollamaktan imtina etmeleri dahi sorgulanması gereken bir tutumdur. Soruşturmanın sonucunu beklemekteyiz. Yaşanan mağduriyetin uzaması durumunda yeni bir iş bulmak gibi zorunlulukla karşı karşıya kalacağız.”