KHK'li edebiyat öğretmeni Yıldırım: İhraç edildiğimi annemden öğrendim
9 yıllık edebiyat öğretmeni Hüda Yıldırım, bir buçuk yıl önce ihraç edildi. Yıldırım, KHK ile sadece öğretmenlikten değil birçok alandan da ihraç edildiğini söylüyor. İhraç edildiğinde sendikal faaliyetler nedeniyle gözaltında olduğunu söyleyen Yıldırım "Annem ihraç edildiğimi benden önce öğrendi. Gözaltından çıktıktan sonra beni karşıladı. Dik duruyordu..." dedi.
DUVAR - 9 yıllık edebiyat öğretmeniyken 29 Ekim 2017'de OHAL kapsamında çıkartılan kararnameyle ihraç edilen Hüda Yıldırım, kararı annesinin kendisinden önce öğrendiğini anlatıyor. Zira Yıldırım ihraç edildiğinde sendikal faaliyetler nedeniyle gözaltında tutuluyordu. Gözaltından çıkarken annesi karşılamış Yıldırım'ı... Yıldırım ihraç haberini annesinden duyduğunu söylerken de; "Gayet sakindi. Annemin farklı bir duruşu vardı. Dik durdu..." diyor.
Duvar’ın ‘KHK’li öğretmenler anlatıyor’ dizisinin son gününde Edebiyat Öğretmeni Hüda Yıldırım anlatıyor...
'SİZ NE YAPTINIZ DA İHRAÇ OLDUNUZ...'
Yıldırım ihraç edildiği zaman toplumda yanlış bir algı yaratıldığını söylüyor. 'Siz ne yaptınız da ihraç oldunuz?' gibi söylemleri sıkça duyduğunu belirten Yıldırım, bazı kesimlerin tepkisini şöyle anlatıyor: "İnsanlar sosyal medya hesaplarından bizleri hemen çıkardılar. Toplumda 'terörist' olarak damgalandığımız bir süreç geçirdik. İhraçların sürmesi devam edince KESK'in başlattığı direnişle birlikte 'terörist' algısı yıkıldı. İnsanlar bu süreçten sonra 'terörist' olmadığımızı, muhalif olduğumuzu anladı. Ailem bu süreçte yanımda durdu. Ailem demokrat bir aile ve bazı hukuksuzlukların, adaletsizliklerin farkındalar. Annem bu süreçte benim en büyük destekçim oldu. İhraç edildiğim zaman sendikal faaliyetler nedeniyle gözaltındaydım. Annem benden önce ihracımı öğrendi. Gözaltından çıktığımda annem gayet sakindi. Annemin farklı bir duruşu vardı."
Yıldırım, öğretmenliğin kendisi için ne anlama geldiğini ifade ederken, "Öğretmenlik benim için insani ilişkidir ve insanca ilişkidir. Milli eğitim sistemindeki bazı sınırlamalar, bizim insanca ilişkide bazen kendi bakış açılarımız etrafında bir engel teşkil ediyordu. Ama buna rağmen o engelleri aşmaya çalışıyordum. Edebiyat bu alanda insanı insana anlatmak olduğu için çok geniş bir avantaja sahip. Öğretmenlik dönemimde elimden geldiği kadar edebiyatı avantaja çevirmeye çalıştım. Çocukların evrensel düşünebilmesini, sorgulayabilmesini, kendisi dışındaki diğerine ötekine, çevreye, doğadaki diğer canlılara empatiyle bakabilmesini, barışa ve eşitlik kavramlarına duyarlı bakabilmesini sanatsal yapılar yoluyla vermeye çalıştım. Öğretmenlik benim için aynı zamanda bir iletişim kanalı oldu. Çok da vicdani bir meslek. Ekonomik bir kaygı değildir öğretmenlik. Öğretmen kişiyi kendi iç dünyasında baş başa bırakarak kişiyi kendi tercihlerini yapabilmesini sağlamaktır" diyor.
'ÖĞRENCİLERİMLE ÇİZİLMİŞ DUVARLARIN SINIRLARININ DIŞINDA ÇIKTIK'
Yıldırım şu an en çok öğrencilerini özlediğini söylüyor. Bir öğretmen ve öğrenci arasındaki ilişkiyi anlatan Yıldırım, "Öğrencilerimle çizilmiş duvarların sınırlarının dışına çıkabildik" derken şöyle devam ediyor: "Öğrencilerime her zaman ben sizin başarınıza bulunduğunuz aidiyetlere, siyasi görüşlerinize değer vermiyorum. Sizi bununla ölçmüyorum. Benim için önemli olan gösterdiğiniz emek. Benim için doktor olmanız veya fırıncı olmanız arasında bir fark yok. Önemli olan yaptığınız işin hakkını vermeniz benim için önemli diyordum. Çocuklarıma her zaman şunları anlattım: Kişilik çıkarılıp giyilen bir kıyafet değil. Benim yanımda neyseniz annenizin, babanızın, arkadaşlarınızın yanında aynı olun. Bu tutarlılık size kişiliği yansıtır. İşte bütün bunlarla birlikte öğrencilerimle çizilmiş duvarların sınırlarının dışına çıkabildik. Bizi ayakta tutan bu oldu."
İhraç edildikten sonra Yıldırım da binlerce öğretmen gibi zor koşullar yaşadı: "Öğretmenken memuriyetin vermiş olduğu bir rahatlık vardı. Ayın 15'inde gidip maaşımı alıyordum. Hayatımız o maaşa endeksli olarak sürüyordu. Doğal olarak ekonomik alanda kaygılandım. KHK sadece işten atma anlamına gelmiyor. Başka alanlarda da çalışmamızı engelliyorlar. Hiçbir alanda iş bulamıyoruz. Özel sektörde de çalıştırmıyorlar. Bir nevi bizi açlıkla terbiye etmek istiyorlar."
'ÜRETMELİYİM DEDİM'
"İhraç edildikten sonra bir şeyler yapmalıyım" diyerek tekrar üretebilmenin yollarını arayan Yıldırım sonunda kendisi gibi ihraç edilen bir arkadaşıyla birlikte Kadıköy'de 10 ay önce 'Kahkaha kafe' adında bir kafe açtı. Ama Yıldırım kendisini buraya ait olmadığını söylüyor: "Her şey memuriyet değil. Önemli olan kişinin onurlu duruşu. Ben yine de üretebilirim. Ayakta kalma mücadelem sürüyor. Biz bunu aşabiliriz. Böyle düşündüm. Konfederasyonumuz dayanışma içerisinde ama bu dayanışma da bir yere kadar. Örneğin ben ve ihraç edilen başka bir arkadaşım çok kısıtlı imkanlarla Kadıköy'de Kahkaha kafe adında bir kafe açtık. Böylece ayakta kalma mücadelesini başlattık. Tabii bu alan bizim bilmediğimiz bir alan. Sonuçta eğitimciyiz. Bir uzmanlık alanımız var. Ticaret çok farklı. Zorluklar yaşamıyorum desem yalan olur. Şu an kafeyi devretmeyi düşünüyoruz. Gerekçe de bu işi yapamamam değil. İnandığım değerlerden dolayı bu iş koluna ait olduğumu hissetmiyorum."
"Biz birlikte kazanacağız ve işimize geri döneceğiz! Ama bu süreçte yanlış olarak görülebiliriz. Dışlanabiliriz" diyen Yıldırım son olarak şunları diyor: "Bir gün bu dengeler değişecek. Biz emeğiyle var olmuş kamu emekçilerine tarih hakkettiğimiz değeri verecek. Biz o dönem zaten yeni yeni nesilleri yetiştirmiş olacağız. O nesillere yetişemezsek bile bizim anlayışımızda olacaklar."