Kıbrıslı vicdani retçi Kanatlı: AİHM'in hak ihlali kararı tüm Avrupa için önemli
Türkiye'ye zorunlu askerlikle ilgili AİHM'de açtığı açtığı davayı kazanan Kıbrıslı vicdani retçi Kanatlı, "Kıbrıs Türk toplumunda bu mesele sadece vicdani ret aktivistlerini ilgilendirmiyor" dedi.
LEFKOŞA - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Avrupa, Türkiye ve Kıbrıs’taki vicdani retçileri yakından alâkadar eden bir karara imza attı. Kıbrıslı Türk aktivist Murat Kanatlı’nın davasına bakan Mahkeme, hak ihlali temelinde Türkiye’ye para cezası verdi.
Kanatlı-Türkiye davasında Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 9. maddesinde düzenlenen düşünce, vicdan ve din özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi. Kanatlı 2014'te, vicdani ret gerekçesiyle yedek asker olarak bir günlük askerlik hizmetini yerine getirmeyi reddettiği için mahkum edildiğinden şikayetçi olarak AİHM'e başvurmuştu.
Kuzey Kıbrıs’a Türkiye’nin alt yönetimi olarak yaklaşan AİHM, ilgili kararında, 'vicdani retçilerin alternatif bir hizmet biçimini yerine getirmeleri için herhangi bir hüküm içermediğini' tespit ederek 'alternatif bir hizmet veya vicdani ret iddiasının incelenmesi için etkili ve erişilebilir bir prosedür sağlamayan bir sistemin, toplumun genel çıkarları ile vicdani retçilerin çıkarları arasında adil bir denge kurmuş olarak görülemeyeceğine' hükmetti.
AİHM’nin kararını değerlendiren Kanatlı, dava sürecinde yaşananları, kararın Avrupa çapındaki etkisini ve Türkiye’deki olası yankısını anlattı. Kanatlı ayrıca, vicdani ret alanında Kıbrıs’ta verilen mücadeleyi ve sağlanan dayanışmayı mercek altına aldı.
2009'DA BAŞLAYAN DAVA SÜRECİ
Murat Kanatlı, AİHM’e uzanan dava sürecinin 2009 yılında başladığına dikkat çekti. O dönmede seferberlik hizmeti çağrısına uymadığını belirten Kanatlı, bu kararı nedeniyle hakkında dava açıldığı bilgisini paylaştı.
"Dava sürecinde (vicdani reddin) bir anayasal hak, temel özgürlük olduğunu savunduk. Dava 2014’te sonuçlandı. Mahkeme vicdani ret hakkı için 'Evet böyle bir hakkın var' dese de 'Anayasa’da hem zorunlu askerlik var hem de düşünce ve vicdan özgürlüğü var; o yüzden bununla ilgili yasa yapılmalı' hükmünü verdi” diyen Kanatlı, bu hüküm temelinde hakkında verilen para cezasını “Bir suç işlemedim” düşüncesi ile ödemediğini ve bu nedenle 2014 yılında on günlüğüne cezaevine gönderildiğini hatırlattı.
AİHM SÜRECİ VE YENİ KARAR
Kanatlı, cezaevi sürecinden sonra yaşananları ise şöyle özetledi: "Cezaevinden çıkınca AİHM’e davayı dosyaladık. AİHM’de Kıbrıs’ın kuzeyi Türkiye’nin alt yönetimi olarak kabul edildiğinden Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 9. maddesinin ihlal ettiğini savunduk. Başvurudan on yıl sonra Mahkeme bizleri haklı buldu. Mahkeme 'Türkiye Avrupa insanları sözleşmesini 9. maddesini ihlal etmiştir' sonucuna vardı."
Kanatlı, "Bu dava ve sonucu sadece Kıbrıs ve Türkiye için değil tüm Avrupa için önemli. Dava evvelki süreçlerde teorik olarak hak ihlali sonucuna varılsa da yeni kararla (vicdani ret ile ilgili) yorum genişletildi. Yeni süreçte teorik olarak vicdani ret hakkının askerliğe çağrılış zamanında, askerlik yaparken veya askerlikten sonra herhangi bir zaman diliminde gündeme gelebileceği kabul görüyor" görüşünü öne çıkararak, AİHM’in verdiği yeni kararın Avrupa genelindeki etkisine de dikkat çekti.
YENİ KARAR NEDEN ÖNEMLİ?
AİHM'in verdiği yeni kararın önemine odaklanan Kanatlı, kararın Avrupa boyutuna da işaret etti. "İlk defa seferberlik kısmı karara dâhil ediliyor" diyen Kanatlı, şunları ekledi:
"Şu aşamada Ukrayna, Rusya ve Belarus'ta önemli sayıda rezerv, askere çağrılıyor. Bu insanların bir kısmı vicdani retçi. Askerliği reddediyorlar ve önüne çıkmaya çalışıyorlar. Ancak sığınmak istedikleri ülkelerde koruma alamıyorlar. Ancak yeni karar temelinde Mahkeme anayasal hak olgusunu gündeme taşıdığından bu ülkelerdeki aktivistler birlik halinde harekete geçebilir. Bu durum sığınma başvurularını da etkileyecek."
KARARIN TÜRKİYE BOYUTU
AİHM’nin kararının Türkiye’ye olan etkisi ile ilgili soruyu yanıtlarken Kanatlı, yeni gelişmenin Türkiye açısından oldukça önemli olduğunu vurguladı.
Kıbrıslı Türk aktivist, "Türkiye’de belki kamuoyu bu meseleyi pek tartışmıyor ama 2023 Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Türkiye’deki ilgili dava süreçleri ile ilgili olarak vicdani ret konusunda adım atılması için Türkiye’ye 2024’ün haziran ayına dek zaman tanıdı. Bu sürenin sonunda adım atılmazsa yaptırım süreci başlayacak" uyarısı ile vicdani ret alanında Türkiye’nin sancılı bir süreç ile karşı karşıya olmaya devam ettiğini belirtti.
KIBRIS'TAKİ SON DURUM
Vicdani ret meselesinde Kıbrıs’ın kuzeyindeki son durum ne? Hükümet konu hakkında adım atmaya hazır mı? Aktivistlerin mücadelesi ne durumda? Bu soruları yanıtlayan Murat Kanatlı, Kuzey Kıbrıs’ta konu ile ilgili vuku bulan son gelişmelere odaklandı.
"Enteresan bir şekilde AİHM’in kararı Kıbrıs’ın kuzeyinde süren dava süreçlerine denk geldi. Yarın (perşembe) bir davamız var. Mahkemenin nasıl bir tavır takınacağını göreceğiz. Cuma günü de istinafta görülen bir dava söz konusu. Orada yüksek mahkemenin tavrını öğreneceğiz" bilgisini paylaşan Kanatlı, vicdani ret konusunda Kuzey Kıbrıs'ta 'kafaların karışık' olduğu gerçeğine dikkat çekti.
Kanatlı şunları vurguladı: “Konu hakkında hükümetin kafası gerçekten aşırı derecede karışık. Şu ana dek temel argümanları vicdani reddin güvenlik zafiyeti oluşturacağı yönündeydi. Ancak yarın meclis komitesi toplanacak. Bedelli hakkının genişletilmesini ele alacaklar. (Eski lider) Derviş Eroğlu’nun kızının hazırladığı yasa tasarısına göre 6.000 avro para ödeyen askere alınmayacak. Bu demek oluyor ki bize karşı güvenlik zafiyeti argümanını kullanan iktidardaki Ulusal Birlik Partisi (UBP) vekilleri 'Bedelli hakkını gençlere verelim' diyor. Biz de diyoruz ki, örneğin ben inşaat mühendisi isem, askerlik süresi karşılığı olarak on beş ay boyunca kamuya inşaat mühendisliği hizmeti sunayım. Buna karşı çıkılıyor. Oysa on beş aylık mühendislik hizmetinin karşılığı 6.000 avrodan çok fazla."
TOPLUMUN İLGİSİ, MİLLİYETÇİLERİN SESSİZLİĞİ
Kıbrıs Türk toplumunun meseleye yaklaşımını da irdeleyen Kanatlı konu ile ilgili ilgi çekici bilgiler paylaştı. Kıbrıslı Türk aktivist şöyle konuştu: "Kıbrıs Türk toplumunda bu mesele sadece vicdani ret aktivistlerini ilgilendirmiyor. Çok ciddî miktarda genç zorunlu askerliğe gitmeyi istemiyor. Bulabildikleri bütün usullerle bundan kaçmaya çalışıyorlar. Kimisi doktora yapıyor, kimisi yurt dışına çıkıp bedelliye başvuruyor. Elinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorlar. Karşılaştığımız dava süreçlerinde kayda değer sayıda insanın bu konu ile ilgilendiğine tanıklık ettik. Çok sayıda genç konuyu yakından takip ediyor."
"Milliyetçi çevrelerin konuya bakış açısı oldukça ilginç" değerlendirmesinde de bulunan Murat Kanatlı, sözlerini şöyle sürdürdü: "1990’larda bu konuda ciddî tehditlere maruz kaldık. Milliyetçi kesimlerin yoğun saldırıları söz konusu idi. Ancak bugünlerde Kıbrıslı Türk milliyetçiler bu konuda sessiz. İnternet sitelerinde konu hakkında bildik milliyetçi yorumlar genellikle Türkiyeli trollerden geliyor."
(DIŞ HABERLER SERVİSİ)