Kıbrıs'ta 'Trump etkisi': BM Barış gücü çekilir mi?

ABD'nin uluslararası kurumlardaki etkisini azaltması sonrasında Kıbrıs'ta gözler, 31 Temmuz'a kadar süresinin uzatılması ya da rafa kaldırılması gereken BM Barış Gücü'ne çevrildi. Türk tarafı, Barış Gücü'nün çekilmesi için BM'ye başvuruda bulundu. Rumlar ise Türk askeri çekilmeden Barış Gücü'nün de çekilmemesi gerektiği görüşünde.

Abone ol

DUVAR - Donald Trump'ın başkanlığıyla beraber ABD’nin üyesi olduğu birçok uluslararası kuruma yaptığı maddi katkıyı ve faaliyetlerini revize etmesi, Kıbrıs'ta da BM Barış Gücü’nün (UNFICYP) sorgulanmasına neden oldu. Kıbrıs Türk liderliği, Türkiye’nin BM Daimi Temsilci Feridun Sinirlioğlu aracılığıyla Genel Sekreterlik'e başvurarak, yeni süreçte BM Barış Gücü’nün radikal bir şekilde revize edilmesini istedi.

1960'ların ortalarından bu yana Kıbrıs'ta konuşlu olan BM Barış Gücü, bugüne dek iki toplumu ayıran Yeşil Hat'tın güvenliği ve iki tarafın iletişiminde önemli roller üstlendi. Kıbrıs Rum tarafı, BM'nin her halükârda adada kalması gerektiği görüşünü öne çıkarıyor. Bu bakış açısına göre, adada bir 'işgal rejimi' var ve bu nedenle iki kesim arasında bir barış gücünün bulunması gerekiyor. Kıbrıs Türk tarafı ise bu tezi reddederek "BM'nin adadan çekilmesinin Kıbrıslı Rumları çözüm yönünde motive edeceği' teorisini öne sürüyor.

TÜRK TARAFI: BARIŞ GÜCÜ POSTACIDAN İBARET

KKTC Başbakan Yardımcısı, Hükümet Sözcüsü ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Kıbrıs Türk tarafının pozisyonuna bugün yaptığı bir açıklamayla ışık tutarken, Barış Gücü'nden 'postacı konumunda' diye söz etti. 'Rumlar neden BM'nin çekilmesine karşı çıkıyor?' sorusuna yanıt arayan Özersay şu noktaların altını çizdi:

"En önemli neden statükonun değişmesini istemiyor oluşudur. BM Barış Gücü 54 yılda adeta statükoyu temsil eder bir konuma geldi. 1964 yılında tanımlanmış olan görevi-mandası bugünün koşullarında anlamını önemli ölçüde yitirdi. BM içerisindeki bazı önemli aktörler bu kez Barış Gücü'nün görev süresini uzatmaya sıcak bakmıyor, özellikle de yerine getirilen bu görevler için bu kadar para vermek istemiyorlar. İki taraf arasında mektupları taşıyan postacı konumundaki askeri bir güç olmadan da iki tarafın sivil toplum örgütleri, siyasileri, askeri yetkilileri gayet tabi görüşebilir. Bunun için arada BM’nin olmasına gerek olduğunu düşünmüyorum. BM Barış Gücüne ilişkin olarak hazırlanan son rapor taslağında “bu barış gücü çok gereklidir aslında” diyebilmek için, varlığını haklı çıkarmak için bazı gerekçeler uydurulmaya çalışılmasının, Rum tarafının beklentilerinin dikkate alınıp “suyuna gidilmesinin” sebebi de budur”.

Özersay, "BM Barış Gücü'nün görev süresi uzatılmaz ya da görevleri ve yapısı önemli ölçüde revize edilirse, Kıbrıs Rum tarafı yarım asırdır devamından memnun olduğu statükonun en temel retoriğini aynen sürdüremeyecek" dedi.

RUM TARAFI: TÜRK ASKERİ KALDIĞI SÜRECE BARIŞ GÜCÜ DE KALMALI

Kıbrıs Hükümet Sözcüsü Prodromos Prodromou ise Türk askerlerinin varlığı sürdükçe BM Barış Gücü'nün de adada kalmasından yana olduklarını belirtti. Sözcü, Kıbrıs Türk toplumu lideri Mustafa Akıncı'nın Güvenlik Konseyi'ne gönderdiği mektupla ilgili Kıbrıs Haber Ajansının sorusunu yanıtlarken, BM Genel Sekreteri'nin temsilcisi Jane Holl Lute'in ziyareti öncesinde zıtlaşmadan kaçınmak istediklerini de söyledi. Prodromou, "Lute'un müzakereleri yeniden başlatmak amacıyla yapacağı ziyaret öncesinde zıtlaşma havasına katkıda bulunmak istemiyoruz" dedi.

BARIŞ GÜCÜ: KARARI GÜVENLİK KONSEYİ ALIR

UNFICYP sözcüsü Aleem Siddique ise ile ilgili tüm kararların Güvenlik Konseyi tarafından alındığını belirtti. Sözcü, Kıbrıs Türk toplumu lideri Mustafa Akıncı'nın Barış Gücü konundaki mektubunda ortaya koyduğu görüşleri Güvenlik Konseyi'nin değerlendireceğini ifade etti. Siddique, 31 Temmuz öncesinde Güvenlik Konseyi'nin UNFICYP'in görev süresinin uzatılması konusunda karar almasının beklendiğini söyledi.