Kılıçdaroğlu: 3 örgüte destek verdiler
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin giderek Kuzey Kore'ye benzediğini belirterek, "Ben merak ediyorum acaba Birleşmiş Milletler de mi bize düşman. Onlar da endişe ediyor. Türkiye'deki gelişmelerden endişe duyuyor" dedi.
DUVAR - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin iş kazaları ve gazeteci tutuklamalarında Avrupa'da birinci sırada olduğunu söyledi. Türkiye'nin her türlü özgürlükten ve adaletten yoksun bir süreçten geçtiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Türkiye'yi bu hale hükümet getirdi" dedi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:
"6 MİLYON İŞSİZ VAR: Dolar almış başını gidiyor söz etmiyoruz, 6 milyon işsizimiz var söz etmiyoruz. Hepimizin kafasında bir şey var; Ne olacak bu Türkiye'nin hali diye.
ADALET YOK: Türkiye'nin geldiği hale bakın arkadaşlar. Başbakan kalkmış 'Başkanlık gelmezse Türkiye bölünür' diyor. Seni bu ülkeyi bölesin diye mi koydular o koltuğa. Öyle bir noktaya geldik ki ezenlerin ve ezilenlerin Türkiye'si. Kapı çaldığı zaman herkes kaygıyla kapıyı açıyor. Bu ülkede can güvenliği yoktur, mal güvenliği yoktur, basın özgürlüğü yoktur, kişi özgürlüğü yoktur. Otobüste bile tekme açabilirsin. Toplantı ve eylem yapma hakkı yok ve en önemlisi devleti devlet yapan en önemli özellik adalet yok. Bizim taşıdığımız endişeyi bütün dünya taşıyor onlar da soruyor; 'Ne olacak bu Türkiye'nin hali' diye.
KUZEY KORE'YE BENZİYORUZ: Türkiye dünyadan uzaklaşıyor. O zaman biz Cumhuriyet'i neden kurduk. Gittikçe Kuzey Kore'ye benziyoruz. Orada da bir diktatör var. Diyorlar ki herkes bize düşman, Almanya, AB, ABD, Rusya.. hepsi düşman. Ben merak ediyorum acaba Birleşmiş Milletler de mi bize düşman. Onlar da endişe ediyor. Türkiye'deki gelişmelerden endişe duyuyor. Bunları televizyon söylüyor mu hayır, gazeteler yazıyor mu hayır çünkü sansür var.
ADİL YARGILAMA YAPMAYACAĞIZ DİYOR: Darbe sonrası İnsan Hakları Sözleşmesi'nin maddelerini askıya aldı. Bunlardan iki madde var, çok önemli; bir adil yargılanma hakkı ne diyor, 'Adil yargılama yapmayacağız diyor. Türkiye'nin saygınlığına gölge düşürüyorsunuz. Böyle bir tablo Türkiye'ye yakışmıyor dediğimiz zaman bizi eleştiriyorlar.
CEZAEVLERİNDE 214 BİN KİŞİ VAR: Hapishanelerde 2002'de 60 bin kişi vardı şu anki rakam 214 bin. Öğrenciler hapiste, binlerce suçsuz insan var hapiste, üniversiteler hapiste. Dünyada en çok gazeteciyi hapseden ülke Türkiye Cumhuriyeti ve dönüp millete diyeceğiz ki bizde demokrasi var kimse inanmıyor. Er ve erbaşlar hapiste, erin ne günahı var öğrencilerin ne günahı var.
3 TERÖR ÖRGÜTÜNE DESTEK VERDİLER: Türkiye'yi bu hale kim getirdi? Onlara sorsak Türkiye'yi bu hale Cumhuriyet Halk Partisi getirdi. Evet şaka gibi ama, kendileri yapıyor. Zalimin yanında susan dilsiz şeytandır. Türkiye'yi bu hale kim getirdi: İktidardakiler. Türkiye'yi bu hale üç terör örgütüne destek vererek getirdiler. Tek tek sayacağım. Bunları gidin her yerde anlatın. Eğer zulümden yana değilseniz, mazlumlardan yanaysanız, Cumhuriyet'ten yanaysanız bunları anlatmak hepimizin görevidir.
YARGI TARAFLI DAVRANIRSA ELEŞTİRİRİZ: Ben şunu söyledim, belediye başkanları toplantılarında: Seçimle gelen seçimle gider. Havuz medyası bir cümleyi seçti, ya olur mu öyle şey dedi. Seçimle gelen ben hukukun üstündeyim diyemez. Hiç kimse yargılamanın dışındadır diye bir ayrıcalığı yoktur Türkiye'de. Avukatım var gerektiğinde gidiyorum. Yargıdan kaçmak değil, ama eğer yargı taraflı davranırsa oturup hep beraber eleştiririz.
YOLSUZLUK YAPANLAR DA YARGILANMALI: Parti olarak kürsü dokunulmazlığı kalksın diyoruz. Yolsuzluk yapanlar da yargılanmalı. Bunlar Kandil'e gitti diyorlar. Allah aşkına bunları Kandil'e gönderen kim. Bunlar hükümetin gözetimi altında İmralı'ya gitmediler mi? Masa kurmadılar mı? Başkanlığı konuşmadılar mı? Bir milletvekilinin suçu kesinleşmeden tutuklanmasına karşıyız, neden Anayasa Mahkemesi'nin kararı var. 'Bir milletvekili tutuklanırsa temsil yeteneği engellenmiş olur' diyor Anayasa Mahkemesi.
'ONLARI KANDİL'E BEN GÖNDERDİM' DEDİ: Biz adaleti savunuyoruz. Yeri geldiği zaman en sert eleştirileri biz yapıyoruz. 2010 yılında 'PKK ile görüşüyorsunuz' dediğimizde çıktı dönemin Başbakan'ı dedi ki, "Biz PKK'yla görüşmüyoruz bunu söyleyen şerefsizdir." Aynı şahıs kalktı 2012'de dedi ki, "Onları Kandil'e ben gönderdim".
İKİ KANATTAN SALDIRI ALTINDAYIZ: İki kanattan saldırı alıyoruz, bir taraftan PKK bir taraftan AKP. İkisi de işbirliği yapıyor. Bakın size Dolmabahçe Mütabakatı'nın fotoğrafını göstereyim. Bunlardan 3'ü şimdi tutuklu 2'si serbest. Kim bunlar? Bunun hesabını soracağım. PKK şehirlere bomba doldurdu. PKK mahkemeler kurdu, askere alma şubeleri kurdu. Trafik kontrolü yaptı kimin döneminde CHP'nin döneminde mi? Bize diyorlar ki 'CHP PKK'ya destek veriyor'. Bizim dediklerimiz yanlışsa öyledir. PKK'ya meşruiyet kazandırdılar. Meşru bir organı terör örgütüyle muhatap kılarsanız ona meşruiyet kazandırırsınız. Bunu dile getiren biziz, şimdi suçlanan kim biziz. Habur'da bu ülkenin hakimlerini savcılarını terör örgütünün ayağına kim gönderdi? Bunların hesabını soracağız.
Belçika'da bir mahkeme karar verdi. Diyor ki 2010 yılında açılan dava sonuçlandı. Diyor ki; PKK bir terör örgütü değildir, silahlı örgüttür. 30 bin kişinin hayatına mal oldu. Belçika'da 10 kişi ölseydi nasıl karar verirdiniz? Siz nasıl silahlı örgüt dersiniz.
ŞEHİT AİLESİNİN DRAMINI ANLATACAĞIM. Ses çıkaramıyorlar korkularından. Kim ses çıkartıyor: Cumhuriyet Halk Partisi. Size bir şehit annesinin dramını anlatacağım. Kıbrıs Çıkarması'ndan çok daha fazla şehit verdik son bir yılda. Şehit sayısı 800'ü aştı. Umutla çocuğunu askere gönderen anneler, yüreği alev alev yanan anneler. Bir anneden söz edeceğim. Jandarma Er Erkan Özdemir'in annesi Havva Gül Özdemir; 'Çok minyondu benim oğlum diyor. Herkes bundan asker mi olur diyordu. Şehit olduğu günü anlatıyor, sabah uyandım baktım baktım Erkan'ın araması yok. Hiç yaşayamadan gitti çocuğum. Benim çocuğum makarnayı çok severdi o gidenden beri makarna yiyemez oldum. Bu annenin derdini kim bilecek arkadaşlar. Bu makamlarda oturanlara soruyorum sizin hangi evladınız Güneydoğu'da askerlik yapıyor. Bu annenin dramını kim anlayabilir. Ben anlarım, biz anlarız. Biz ülkesini seven insanlarız hiç kimsenin burnu kanamasın isteriz.
Murat Tekin, linç edilerek öldürülen öğrencimiz. Hiç kimse gitmemiş evine. Yoksul halk çocukları, Yalova'dan bindiriyorlar araçlara. Gencecik filiz gibi 2. sınıf Hava Kuvvetleri öğrencisi. Babası morga gidiyor, 'ambulans istedim vermediler' diyor. İzmir'de cenazesini kılmak istedik, cenazesini kılmadılar diyor. Aldım köyüne götürdüm defnettim. Mezarına da bir şey yazmadım. Benim oğlum şehittir ve bu kabul edilene kadar o mezara bir şey yazmayacağım diyor. İnsanlığımız kaybedecek noktaya geldik. Müslüman bir ülkede bir Müslüman'ın cenaze namazı kılınamaz hale geldi.
IŞİD'E DE DESTEK VERDİLER: Adalet istiyorsak bunların hesabını sormak zorundayız. Sadece PKK'ya mı yardım yaptılar hayır IŞİD'e de ettiler. IŞİD'İ araştırmak için önerge verdik AKP reddetti. Soru sordum, dedim ki, 'Musul Konsolosluğu basılıp 49 vatandaşımız rehin alındığında neden IŞID'e terör örgütü diyemediniz' dedim, Başbakan'a halen cevabını veremedi. Dün Sayın Erdoğan diyor ki, 'IŞiD denen örgüt hiçbir sebep olmadığı halde sürekli ülkemize eylem arayışı içerisinde'. Yani şöyle diyor, 'Ey IŞiD ne istediysen verdik niye eylem yapıyorsun!'. Bunu kim söylüyor, bu ülkenin Cumhurbaşkanı söylüyor. Kendi elleriyle kendi kabahatlerini söylüyorlar. Terör örgütü IŞID'e destek verdiler. Putin El Nusra çekilsin diye bunları arıyor.
FETÖ'YE NE İSTEDİLERSE VERDİLER: Üçüncü terör örgütü Fethullah Gülen. Yere göğe sığdıramıyorlardı. 'FETÖ'ye dediler ne istedin de vermedik'. Düşünün taşeron işçisi kadro istedi vermediler, onlara 17 üniversite verdiler. Ankara'yı parsel parsel verdiler bunlara. Bu Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin parsel parsel cemaate verdikleri arsalar nerede? Onun hesabını sormamız lazım. Dün havuz medyasında bir başlık: İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde FETÖ operasyonu. Olay ne her yere bir yazı gitmiş. Yahu kardeşim bir operasyon yapacaksanız bakın İstanbul orada duruyor, Ankara orada duruyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni hazmedemiyorlar. Çünkü İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin kredi notu Türkiye'nin kredi notundan yüksek.
FETÖ'YLE İÇTİKLERİ SU AYRI GİTMİYORDU: Bunlar FETÖ’yü bilmiyorlar mıydı? 25 ağustos 2004. MGK’da görüşülüyor, bir rapor görüşülüyor. Cemaatin himmet paralarını aldığını söylüyor orada. Ne zaman uyandılar? Ayakkabı kutularında paralar çıkınca. Bakanların çocuklarının yatak odalarında kasalar çıkınca. 700 milyarlık saat ortaya çıkınca. Yoksa içtikleri su ayrı gitmiyordu.
FETÖ KARDEŞLİĞİ DEVAM EDİYOR: Bir komisyon kuruldu İlker Başbuğ geldi. Başbuğ komisyonda şu açıklamayı yapıyor: 2008’de MİT’ten cemaatle ilgili rapor istedim. Rapora gayri resmi dediler, genel bilgiler var. Sadece 8-9 polisin ismi vardı, başka isim yoktu, diyor. Ben bunu dönemin başbakanına verdim, bugün bize yarın size olabilir. Erdoğan’ın söylediği 'Komutanım bunları çok büyütüyorsunuz' demiş. 2002-2010 döneminde MİT’ten TSK’ya tek rapor bile bize gelmedi diyor. Raporu göndermeyen kim? MİT. MİT kime bağlı Başbakanlığa bağlı. FETÖ ile kardeşlik devam ediyor. Cumhuriyet’e yapılan operasyonla bunu öğreniyoruz. İddianameyi düzenleyen kim FETÖ iddianamesinden yargılanan savcı. 'Silahlı terör örgütü üyeliği, askeri casusluk, gizli belgeleri açıklama, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti ortadan kaldırmaya teşebbüs, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, suç delillerini yok etmek, görevi kötüye kullanmak, suç uydurma'ktan yargılanıyor. Bu davalardan yargılanan bir savcı Cumhuriyetle ilgili iddianameyi hazırlıyor.
DÜZMECE BELGE HAZIRLIYORLAR: Ahmet İnsel’in 250 liralık gönderdiği dekontu 250 bin lira diye, düzmece belge diye koyuyorlar. Bunu dile getiren televizyon kanalına Cumhuriyet’in avukatı bağlanmak istiyorlar. Ama bağlamıyorlar. Parti Meclis’imiz toplandı bildiri yayınladı. Bildiriden müthiş rahatsızlık duyuyorlar. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti diyoruz ve gurur duyuyoruz.