Kılıçdaroğlu: Erdoğan, Montrö'nün önemini kavradı

Cumhurbaşkan Erdoğan'ın açıklamalarına işaret ederek "Montrö'nün önemini kavradı" diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Kanal İstanbul'u da bir kenara bırakacaktır diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Abone ol

DUVAR - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Fox TV'de İsmail Küçükkaya'nın sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin 'önemini kavradığını' belirten Kılıçdaroğlu, "Ülkeyi biz yönetsek Montrö sözleşmesinin gereğini yerine getirir, asla ve asla tartışmaya açmazdık. Geçmişte hatırlarsanız "Savaş gemileri gerekirse Kanal İstanbul'dan geçer" şeklinde Erdoğan'ın bir açıklaması var. Erdoğan tarihi bilmediği için,  Boğazlar’ın ne kadar güvenli olması gerektiğini bilmediği için, Karadeniz'in anahtarının Montrö olduğunu bilmediği için bunları söylemiştir. Ama artık eminim o da anladı ve Montrö'nün önemini kavradı. Dolayısıyla Kanal İstanbul'u da bir kenara bırakacaktır diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı. 

'RUSYA ŞALTERİ İNDİRİRSE PERİŞAN OLURUZ'

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ile Demokrasi ve Atılım Partisi’nin, “Yarının Türkiye’si” sloganıyla duyurduğu ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni’ne ve Ukrayna krizine dair açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuşu: 

- Ukrayna'da çok sayıda öğrencimiz, yatırımcımız ve yurttaşımız var. İthalat ve ihracat ilişkilerimiz var. Burada enerji alanında kontrolsüz bir ilişki kurulduğunu da söylemek isterim. Rusya ile çatışırsak ve şalteri indirirse perişan oluruz. 

- Türkiye tarafsızlığını korumalı ancak savaşın bitmesi için de elinden geleni yapmalı. Sıcak mesajlar vermeli.

- Rusya'dan isteseniz de vazgeçemezsiniz çünkü enerji açısından bağımlısınız. Ukrayna'dan da isteseniz de vazgeçemezsiniz ticari ilişkileriniz var. Biz hiçbir ülke için "vazgeçiyorum" diyemeyiz çünkü dünya artık küçük bir dünya. Bu nedenle sıcak ve samimi ilişkiler kurmalıyız.

- Ukraynalılar kendi topraklarını, halkını, ülkesini ve bayrağını savunuyor. Bu da gayet doğaldır. Burada yanlış olan Putin'in tutumu ve davranışı. Putin ekonomik olarak böyle zor bir duruma düşeceğini sanırım tahmin etmedi. Rusya büyük bir ekonomik krizle karşı karşıya kalacaktır diye düşünüyorum. Akılcı bir şekilde yaklaşırlarsa imzalar atılır ve süreç sonlanır. Müzakere iyidir ancak müzakere masasına otururken Rusya'nın savaşı sürdürmesi doğru değil.

'PUTİN KENDİ ELİYLE SONUNU HAZIRLADI'

- Rusya'yı başka türlü vuramazsınız, oligarkların paraları büyük ölçüde Rusya dışında. Bu paralara el koyarsanız Rusya ekonomisini vurursunuz. Oligarklar şimdi Putin'i hedef alacaktır. Yani Putin kendi eliyle sonunu hazırlamış oldu. Putin'in Ukrayna'ya girmeden her şeyi hesap ettiğini ancak bu kadar ileri gidileceğini düşünmediğini sanıyorum.

-  Biz Yunanistan ile birlikte aynı zamanda AB üyeliği için başvurduk. Bugüne kadar herkes alındı ancak Türkiye bunun dışında kaldı. Belki yeterince çaba göstermedik ama AB samimi olursa Türkiye'nin AB'ye katılması, AB'nin de güçlenmesi anlamına gelir. AB ister Ortadoğu'da ister Karadeniz'de daha güçlü olmak istiyorsa Türkiye'yi yanına almalıdır.

- Biz NATO ittifakının bir parçasıyız. NATO'yu sadece savunma gücü olarak görmemek lazım. Biz NATO'nun bir parçası olarak NATO'nun öngördüğü şekilde çalışmak zorundayız. NATO'ya karşı çıkmanın bir anlamı yok. 

'ERDOĞAN, MONTRÖ'NÜN ÖNEMİNİ KAVRADI'

- Biz iktidara gelirsek bütün ülkelerle ilişkilerimizi iyi tutarız. Bütün ülkelerle barış içinde yaşamak isteriz. Kavganın hem bize hem de diğer ülkelere zarar vereceğini biliyoruz. Bizim ilkemiz yurtta barış dünyada barış. Diğer ülkelerle tabii ki rekabet olacak ama bu ekonomik, teknolojik ve eğitim alanında olmalı. Biz üniversitelerimizi geliştirerek ülkemizi güçlü bir hale getirmeliyiz.

- Ülkeyi biz yönetsek Montrö sözleşmesinin gereğini yerine getirir, asla ve asla tartışmaya açmazdık. Geçmişte hatırlarsanız "Savaş gemileri gerekirse Kanal İstanbul'dan geçer" şeklinde Erdoğan'ın bir açıklaması var. Erdoğan tarihi bilmediği için, boğazların ne kadar güvenli olması gerektiğini bilmediği için, Karadeniz'in anahtarının Montrö olduğunu bilmediği için bunları söylemiştir. Ama artık eminim o da anladı ve Montrö'nün önemini kavradı. Dolayısıyla Kanal İstanbul'u da bir kenara bırakacaktır diye düşünüyorum.

'ADALET ÇÜRÜRSE HER ŞEY ÇÜRÜR'

- Türkiye'yi ileriye götüreceğiz. "Bizi geriye mi götüreceksiniz?" eleştirisi yapılıyor, geriye götürecek olsak şimdiki sistemi isterdik. Önceki sistemi de savunmuyoruz. Parlamentonun özgür iradesi yok, bu yeni değil daha önce de vardı. Biz ona da dönmek istemiyoruz. Milletin vekilini millet seçmeli diyoruz. Buna yarının Türkiye'si diyoruz. Demokrasisi güçlü, insan haklarına saygılı bir Türkiye amaçlıyoruz. Bugünün ya da dünün Türkiye'sinde gençler geleceğini farklı ülkelerde arıyorsa bunda bir sorun vardır. Biz gençlere "özgürce düşüneceksiniz" diyoruz. Bazen gençler "neden size oy verelim?" diyor, biz de diyoruz ki "çünkü bizi rahatça eleştirebileceksiniz". Ülkede adalet var mı? AYM'nin kararını en alttaki mahkeme uygulamıyor. Adalet çürürse her şey çürür. 

'CUMHURBAŞKANI ADAYI OLAN ROZETİNİ ÇIKARIP PARTİSİNDEN AYRILACAK'

- Cumhurbaşkanı adayı olan rozetini çıkarıp partisinden ayrılacak. Tüm partilere eşit mesafede olacak. Cumhurbaşkanı tarafsız olmalı ve 24 saat konuşmamalı. Parlamentoyu açış programları siyasi parti programına dönmemeli. Olması gereken bu; tarafsızlık. Bir partinin genel başkanı hakim tayin edemez, bu nedenle cumhurbaşkanında tarafsızlık olması lazım. "Ben tarafsızım" demek yetmiyor, namusun ve şerefin üzerine yemin etmen lazım. Cumhurbaşkanlarının parti liderlerini eleştirdiğini görmeyeceksiniz. Cumhurbaşkanı siyaset üstündedir ve yeri geldiğinde konuşur. Konuşunca 84 milyon dikkatle dinler.

- 6 partinin programları ayrı, dünyaya bakışları ayrı. Ama Türkiye'nin geleceği açısından ortak program belirlemek zorundaydık. Ülke bu durumdayken 6 lidere tarihi bir görev düşüyor. Türkiye'yi bu durumdan kurtarmak için de ortak hedef belirlemek gerekiyordu. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile hukuku yeniden inşa ediyoruz, tek adam rejimine son veriyoruz. Farklı görüşler tabii ki var, her evde farklı görüşler olur ama bu evin dağılmasına neden olmaz.

'BU MASA DEVRİLMEZ'

- Bu masa devrilmez. Tarihin bize yüklediği bir sorumluluk var ve gereğini yapmak zorundayız. A partisi B partisi yoktur, liderlerin Türkiye'nin geleceği açısından kararlı bir duruş vardır. Sayın Akşener Türkiye'nin siyasi hayatında çok önemli bir aktördür. Düşünceleri bizim için son derece değerlidir. Masayı bozmak istiyorlar, denediler de zaten. Cumhur İttifakı'nın siyasi ve siyasi olmayan aktörleri bu masayı bozmayı çok denedi. Ülke bu haldeyken hiçbirimiz bu masayı deviremeyiz. Biz ülkemizi aydınlığa kavuşturup huzura eriştirince her parti kendi yoluna gidebilir. Şu aşamada biz bu masayı dağıtırsak bu yanlış olur ki liderlerin de böyle bir niyeti yok.

- İçeriden yıkamayınca dışarıdan hamlelerle yıkmaya çalışıyorlar. Yeni parti kurdurma konuları gündeme geldi. Tansu Hanım "geçmişe dönmek istiyorlar" diyor. Demek ki kendi döneminin kötü olduğunu o da kabul ediyor. Biz geleceğe bakıyoruz, "Yarının Türkiyesi" diyoruz. (HABER MERKEZİ)