Kılıçdaroğlu: IMF'den para almışız, Merkez Bankası'na koymuşuz
CHP lideri Kılıçdaroğlu muhtarlarla buluştu: IMF'den para almışız, getirmişiz Merkez Bankası'na koymuşuz. Başkasından almışız kendi kasamıza koymuşuz ama bu para bizim paramız değil.
DUVAR - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara'da Muhtarlar ve Kanaat Önderleri Buluşması'nda yaptığı konuşmada "Devlet önyargı ile yönetilmez. Devlet kinle, öfkeyle, kuşkuyla yönetilmez. Akılla, mantıkla, istişare ile, erdem ile yönetilir" dedi.
Kılıçdaroğlu şu mesajları verdi:
DEVLETİ YÖNETECEK KİŞİ ADİL OLMALI: Devleti yönetecek kişinin bütün vatandaşlarına aynı mesafede olması, herkesi kucaklaması lazım. Ayrım yapmaması lazım. Devleti yönetecek kişinin adil olması lazım. Adil olmazsa toplumda ayrışma ve kutuplaşma olur. Adalet çok önemli bir kavramdır. Dünya adalet üzerine inşa edilmiştir. Devleti yönetecek kişinin adil olması lazım, topluma örnek olması lazım.
İSRAFIN ZARARI İNSANIMIZA: İnancımıza göre israf haramdır. Devleti yönetecek kişinin israf yapmaması lazım. İsraf başta olursa aşağıya kadar yüz binlerce ailede çocuklar yatağa aç girer. İsrafı en baştan başlayıp aşağıya kadar inerseniz zararı Türkiye'ye, insanımıza verirsiniz.
ŞEFFAFLIK İSTİYORUZ: Devleti yönetecek kişilerin liyakatli olması lazım. Bir arkeoloğu getirip sen hakimlik yap diyemezsiniz. Herkes kendi alanında yetişmek, görevini yapmak zorundadır. İşi ehline teslim etmek gibi temel bir kuralımız vardır. İşi ehline teslim etmezseniz sonu felakettir. Devleti yöneten kişinin milletten toplanan verginin hesabını millete vermek zorundadır. Buna biz devlette saydamlık, şeffaflık diyoruz.
KAÇA YAPTINIZ? Şehir Hastaneleri yapıyoruz, otobanlar yapıyoruz derler. E güzel. Ama bir soru soruyorum. Kaça yaptınız? Bu sorunun cevabını kimse bilmiyor. Benim bilmeye hakkım var, çünkü o parayı ben ödüyorum. Muhtarın da, esnafın, sanayicinin, ev kadının da bilmeye hakkı var. Çünkü vergiyi onlar ödüyorlar. Burada devlet sırrı olmaz. Demokrasinin temel kurallarında devlet sırrı olmaz.
AHLAKSIZ BİRİ: Şöyle bir ülke düşünün. O ülkenin İçişleri Bakanı çıkıyor, "Bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar rüşvet veriliyor" diyor. Bizim kanunlarımıza göre bu suçtur. Bunu ben söylesem derler ki bir siyasi söylüyor. Bunu söyleyen emniyetin ve istihbaratın başında olan bakan söylüyor. Her ay 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçi kim? Ahlaksız birisinin TBMM'de yerinin olmaması lazım. Eğer kul hakkı yiyorsa, bunun ortaya çıkarılması lazım. Savcının derhal harekete geçmesi lazım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti doğru yönetiliyor mu? Adaletle, erdemle yönetiliyor mu? Söylediğim sadece 10 bin dolar.
128 MİLYAR DOLAR BUHARLAŞMIŞ: Bir de 128 milyar doları düşünün. Bir bakıyoruz bu para buharlaşmış. Kime sattın, kaça sattın belli değil. Afiş asıyoruz, afişleri indiriyorlar. Bir lira, 10 lira değil. 128 milyar dolar. Hala bir açıklama yok. Vatandaşın cebinde diyorlar. Esnafa sordum, "Nerde beyim" diyor. Bakkala sorduk yok. Nerede bu para ve kimlere verildi?
BAŞKASININ PARASINI KASAMIZA KOYMUŞUZ: Merkez Bankası'nın rezervi 109 milyar dolar oldu. Yakında 115 dolar olacak" dedi devleti yöneten kişi. Soru şu, IMF'yi söyleyemiyor. 115 dolar olacak diyor. Bu kimin parası? Türkiye Cumhuriyeti'nin parası mı? Çin'in, Katar'ın Güney Kore'nin parası, borç almışız. IMF'den para almışız, getirmişiz Merkez Bankası'na koymuşuz. Başkasından almışız kendi kasamıza koymuşuz ama bu para bizim paramız değil. Gerçekte Merkez Bankası'nın döviz rezervi -53 milyar 200 milyon dolar.
FAİZ ELEŞTİRİSİ: Dünyada döviz bolluğu var. Almanya eksi faizle borçlanır. Biz dünyanın en yüksek faizini ödeyen ülkelerden biriyiz. Hangi gerekçe ile en yüksek faizi ödüyoruz biz? Bir ayda ödediğimiz faiz 1 milyar 800 milyon dolar. Bir günde ödediğimiz faiz 57 milyon 800 bin dolar. Bir saatte ödediğimiz faiz 2 milyon 400 bin dolar faiz ediyoruz. 18 yılda ödediğimiz faiz 187 milyar 588 milyon dolar.
YAHU SENİ KİM TAKAR?: Öteden beri Türkiye'nin Yurtta Barış Dünyada Barış ekseninde bir dış politika oluşturmasını savunan biriyim. Bütün komşularımızla ilişkilerimizi büyütmek ve geliştirmek zorundayız. 3 milyon 600 bin Suriyeli var resmi kayıtlara göre. Gayrı resmi kayıtlara göre 5 milyon. Biz bu insanlar için 40 milyar dolar para harcadık. Peki bu insanlar ne olacak? Bu yetmedi şimdi Afganistan'dan geliyorlar. Kadın, yaşlı, çocuk da değil hepsi genç. Ne yapacağız? Karşı çıkıyorum. Bu söz Erdoğan'a ait bana ait değil. "Finansmanı iyi yönettiğimiz için mültecileri Türkiye'ye alıyoruz" Parti Sözcüsü de açıklama yapıyor, "Bir tek mülteci almayacağız" diyor. Yahu seni kim takar arkadaş. En tepedeki insan parayı veren düdüğü çalar ben mültecileri alırım yeter ki sen bana para ver diyor.
TEFECİLERE FAİZ: Londra’daki tefecilere bir ayda 1 milyar 800 milyon dolar faiz ödüyoruz. Bir günde ödediğimiz faiz 57 milyon 800 bin dolar. Niye? Son 18 yılda ödenen faiz 187 milyar 588 milyon dolar. Bu ülkede fakirin, fukaranın, sanayicinin, iş adamının, bakanın dışarıdaki bir avuç tefeciye ödediği faiz. Sormamız gerekiyor, neden bu kadar yüksek faiz ödüyoruz.
BU İNSANLAR NE OLACAK? Sığınmacı ve mülteci olayına da değinmek isterim. Öteden beri Türkiye’nin yurtta barış dünyada barış ekseninde dış politika oluşturması gerektiğini savunan bir kişiyim. Bütün komşularımızla barış içinde olmak zorundayız. Bütün komşularımızla ilişkilerimizi büyütmek ve geliştirmek zorundayız. İster Suriye, Irak, İran, AB, Yunanistan, Fas, Libya olsun bütün ülkelerle iyi olmak zorundayız. Bakınız resmi kayıtlara göre 3 milyon 600 bin Suriyeli var, gayriresmi kayıtlara göre 5 milyon Suriyeli var Türkiye’de. Ne olacak bu insanlar? Resmi açıklamaya göre bu insanlar için 40 milyar dolar para harcadık. İki yıl önceki rakam bu. Şimdi kaç milyar dolar bilmiyoruz. Peki bu insanlar ne olacak? Bu yetmedi şimdi Afganistan’dan geliyorlar. Üstelik binlerce kilometreyi aşarak Türkiye’ye geliyorlar. Suriye’deki gibi kadın, çocuk, yaşlı, genç de değil hepsi genç. Neredeyse cepheden Türkiye’ye gelmiş gençler. Ne olacak? Karşı çıkıyorum, yapmayın diyorum. Bu söz Erdoğan’a ait, ‘Finansmanı iyi yönettiğimiz için mültecileri Türkiye’ye alıyoruz. Daha da almaya devam edeceğiz. ’Bunun üzerine kıyameti kopardık. Sen Türkiye’yi nasıl sığınmacı deposu yaparsın. Parti Sözcüsü de bir tek mülteci dahi almayacağız diyor, seni kim takar arkadaş.
BU, IRKÇILIK DEĞİLDİR: İngiltere diyor ki Türkiye’de kamplar kuracağız. Sonra oradan bazılarını seçeceğiz, kendi ülkemize bazılarını alabiliriz. Diğerleri? Aynı şekilde Suriyeliler. Biz üçüncü sınıf bir ülke miyiz? Beyler rahat etsin diye bütün sıkıntıyı biz mi çekeceğiz? Biz para verelim onlar külfete katlansınlar. Bu ırkçılık değildir. Irkçılık inancımızda da insan olarak yapımızda da reddetmemiz gereken bir şeydir. İnsana her zaman saygı duyarım. Sorunları çözmemiz lazım. Bu ülkede izlenen yanlış politikalarla hem sığınmacılar mahvoluyor, hem biz mahvoluyoruz. Adamlar AB’ye gitmek istiyor. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti taşeron mu?
İSLAMOFOBİ UYARISI: İran sınırına gittim, sınırda bürokratlarla görüştüm. Buradan Afganlar geliyor mu, gelse pasaport sorarız, kaydını geçeriz. Binlerce Afganlı sınırlardan nasıl geçti, kim izin verdi? İzin vereni suçlamamız lazım, onların Türkiye’nin girişine destek verenleri suçlamamız lazım. Para için bunları yapıyorlar. Hazine tamtakır onları getirin siz bize para verin biz vaziyeti kurtaralım. Böyle bir devlet yönetimi olmaz. Güveni sağlayacağız. Bir konuda da rahatsızlığım var. Terör olayları dünyanın yerinde olur, İslam ülkelerinde de olur. Avrupalılar İslam ülkelerindeki terörü İslamafobi olarak tanımlıyorlar. Bunun doğru olmadığını, böyle bir deyimin kullanılmaması gerektiğini söyledim. Beni ziyaret eden bütün büyükelçilere söyledim. Sanki sadece terör İslam ülkelerinde oluyormuş gibi. Terörü İslam’la bağdaştırdığınızda olmaz. Terör varsa terörün üzerine gidersin. Terörü İslamafobi olarak tanımlama doğru değil.
SIĞINMACILARA KIZMAYACAĞIZ: Bazen sığınmacılara kızıyoruz, sığınmacılara niye kızıyoruz? Onların bir günahı yok ki, sığınmacıları getirenlere kızacağız, onlara kapıya açanlara kızacağız. Sığınmacı elini kolunu sallayarak buraya nasıl geliyor? Birileri izin veriyor. İran sınırına gittim, sınırda bürokratlarla görüştüm. Buradan Afganlar geliyor mu, gelse pasaport sorarız, kaydını geçeriz. Binlerce Afganlı sınırlardan nasıl geçti, kim izin verdi? İzin vereni suçlamamız lazım, onların Türkiye’nin girişine destek verenleri suçlamamız lazım. Para için bunları yapıyorlar. Hazine tamtakır onları getirin siz bize para verin biz vaziyeti kurtaralım. Böyle bir devlet yönetimi olmaz.
2 YIL İÇİNDE BU SORUNU ÇÖZMEYE KARARLIYIM: Dış politikayı barış üzerine inşa etmek zorundasınız, kavga üzerine değil. Allah nasip eder, sizler de destek verirseniz; mülteci sorununu çözmeye kararlıyım. En geç 2 yıl içinde, mülteci sorununu çözmekte kararlıyım. Onların evini, yolunu, kreşlerini, okullarını; yapıp diyeceğiz ki evini, yolunu, hastaneni yaptık. Parayı nereden bulacağız, gideceğiz Avrupalılara, o zaman destek vereceksin. Gaziantep’teki sanayicilere gidin fabrika kurun diyeceğiz, sizi teşvik ediyoruz. Esat ile görüşeceğiz. Kardeşim buraya gelen, kendi vatanına gelen vatandaşlardan bir kişinin bile burnu kanamayacak. Onların güvenliğini gerekirse siz, gerekirse biz beraber sağlayacağız. Bir kişinin bile burnu kanamayacak. Suriye, Mısır’da hemen büyükelçiliği açacağım. Allah nasip ederse bunların tamamını yapacağız. Devleti yönetecek kişini mal varlığı dolayısıyla egemen güçler tarafından tehdit edilmemesi lazım. Bir kişi mal varlığı dolayısıyla tehdit ediliyorsa, o kişinin Türkiye’ye vereceği yoktur. (HABER MERKEZİ)