Kılıçdaroğlu: Sandıkta bunların tamamını emekli edeceğim

CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Sandığa gideceğiz, ben bunların tamamını emekli edeceğim. Hiç kimse endişe etmesin" dedi. 

Abone ol

DUVAR - Genel Başkanı Kemal Kılıçaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından önemli başlıklar şöyle:

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YÜRÜRLÜKTE OLSUN İSTİYORUZ: Bütün Türkiye’yi kucakladığımı ifade etmek isterim. Hiçbir ayrım yapmadan, bütün vatandaşlarımı kucakladığımı ifade etmek isterim. Güzel bir ülkede yaşamak istiyoruz. Huzur içinde yaşamak istiyoruz. Beraber yaşamak istiyoruz. Ayrımcılık olmasın istiyoruz. Her evde huzur olsun istiyoruz. Herkesin işi gücü olsun istiyoruz. Gazeteciler özgürce yazsın istiyoruz, eleştirsinler istiyoruz. Demokrasi olsun istiyoruz. Kadın erkek eşitliği istiyoruz. İstanbul Sözleşmesi yürürlükte olsun istiyoruz. Her alın terinin değerli olduğunun kabul edilmesini istiyoruz. Herkes kazansın, herkesin işi gücü olsun istiyoruz.

SANIYORLAR Kİ BU MİLLET BUNU YUTACAK: Şimdi kuvvetler ayrılığı bitti, kuvvetler birliği var, bir kişiye bağlı her şey. Hakimi, savcısı, parlamentosu… Her şey ona bağlı. Bir sansür teklifi getirmişler. Vermişler milletvekilinin eline, sarayda hazırlanmış, ‘bunun altına atın imzaları’, atıyorlar imzaları, ne olduğunu da bilmiyorlar, nasıl bir felaket olduğunun da farkında değiller. Kimse Saray’ı, AK Parti’yi, MHP’yi eleştirmesin. Herkesin ağzına bant çekelim. Hiç kimse konuşmasın. Dünyayı güllük gülistanlık gösterelim, millete. Sanıyorlar ki bu millet bunu yutacak. Yutmayız, efendim yutmayız. Bu millet de bunu yutmaz. Her şey meydanda, her şey görülüyor. Yasa teklifi getiriyorlar. Komisyonda görüşülecek. Yargıtay’dan bir hâkim konuşuyor. ‘Bu doğru değil, ciddi sorunlar yaratır’ diyor. Hemen AK Parti ve MHP milletvekilleri hakimi susturmaya çalışıyor. İşin içinden gelen diyor ki ‘bu yanlış.’ Ama susturuyorlar. Büyük bir ihtimalle pişman olmuşlardır. Onlar, şöyle bekliyorlardı; ‘Yargıtay’dan biri gelecek, çok müthiş bir teklif’ bekliyorlardı. Namuslu bir adam, ahlaklı bir adam gelmiş, ‘yanlıştır bu’ diyor.

ADALETSİZLİĞİN TARİHİNİ YAZMAK İSTEYENLER SİLİVRİ’YE BAKACAKLAR: Silivri, gerçekten de bu ülkenin tarihinde önemli bir isim olarak kalacaktır. Romanları olacaktır, öyküleri olacaktır. Adaletsizliğin tarihini yazmak isteyenler, önce Silivri’ye bakacaklardır. Bir ara toplama kampı gibiydi orası, Nazilerin toplama kampı gibiydi orası. Kimi buldularsa atıyorlardı içeri. Ülkenin Genelkurmay Başkanı’nı bile ‘terörist’ diye içeri aldılar. O zaman Silivri’ye gittiğimde, çıktığında; ‘Burası bir toplama kampıdır gibi demiştim, Naziler dönemindeki toplama kampı gibi’ demiştim. Ben Ankara’ya gelmeden, fezlekem gelmişti. Sanıyorlar ki biz bunları söylemeyeceğiz. Biz Kuvayı Milliye’ciyiz. Siz bizi hala keşfedemediniz mi? Hala öğrenemediniz mi bizi?

MECLİS 19 MAYIS HAREKETLERİNİN YAPILDIĞI BİR KURUMA DÖNÜŞTÜ: Basın özgürlüğü ülkeyi sağlıklı yöneten bir yönetimin vazgeçilmez koşuludur aslında. Düşünün. Biz ülkeyi yönettiğimizde medya özgürlüğü olacak, herkes istediğini yazacak, bizi arzu ettiğimiz gibi eleştirebilecekler. Biz eleştirilere kızmayacağız. Bir yanlışımız varsa söyleyeceğiz. Medyanın özelliği yönetimin ulaşamadığı veya fark etmediği sorunları toplumun önüne koymak ve yönetenleri uyarmaktır. Özgür medyanın olmadığı yerde demokrasi olmaz, düşünce özgürlüğü olmaz, buna yasak getirmeye çalışıyorlar. Beyler rahatsız oluyor. İstediğiniz kadar rahatsız olun. Biz inandığımız yolda yürüyeceğiz ve devam edeceğiz. Diyorlar ki ‘bu teklif yasalaştığında basın özgürlüğü daha da güçlenecek.’ Bunu söylüyorsa tam aksini yapıyorlar demektir. Malum sistem değişiyor dediklerinde de ‘parlamento daha güçlü olacak’ demişlerdi. Buyurun bakın parlamentoya. Bakanlar bile gelmiyor parlamentoya. Burası sadece 600 kişinin aylık aldığı, saraydan gelen kanun teklilerine ise el kaldırıp indiren, 19 Mayıs hareketlerinin yapıldığı; muhalefetin de inadına muhalefet ettiği bir kuruma dönüştü burası. Başkan var, evet TBMM Başkanı var. O da vesayet altında. İktidar milletvekilinin ‘şu ilde sorun var’ dediğini duyduğunuz mu? Duyamazsınız. Özgürlük kavramı önemlidir.

'SANSÜR YASASI' GEÇERSE AYM'YE GÖTÜRECEĞİZ: İyi bir yönetim gazeteciden korkmaz. Kim korkar gazeteciden? Malı götüren korkar. ‘Eyvah gazeteci yazarsa ne olacağız, susturmamız lazım.’ Haksızlık yapan, adaletsizlik yapan yönetim gazetecinin konuşmasını istemez, susturmak ister. Yapılan uygulama da budur. Anayasa ‘basın özgürdür sansür edilemez’ diyor. Ama getirilen düzenleme, tam tersine sansür uygulaması. Bu teklif, bu şekliyle yasalaşırsa, alacağız götüreceğiz AYM’ye. İyi bir gerekçe ile bunun demokrasiye aykırı olduğunu, düşünceyi ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu, yürütme organının denetlenmesine engel olduğunu, yürütme organının yolsuzlarının kamuoyu tarafından bilinmesi için medyanın özgür olması gerektiğini… Bütün bunları ayrıntıları ile anlatacağız. Bilmeleri gereken bir şey var aslında. İyi niyetle ifade edeyim. En güçlü gazete fısıltı gazetesidir. ‘Yazmayın’ dediğinizde fısıltı gazetesi kadar güçlü bir gazete yoktur. Kendilerine söyleyeyim kulaklarının bir tarafına umarım küpe ederler.

HANGİ VİCDAN KABUL EDER BUNU?: Adalet yoktur dedik. Pınar Gültekin vakası var. Önce yakılan, sonra parçalanan, öldürülen bir kadın. Yargıç karar verdi. Haksız tahrik indirimi sağladı. Müebbetti, 23 yıla döndü. Hangi vicdan kabul eder bunu? Hangi ahlak kabul eder. Kadınların susmaması lazım. Kadın-erkek dayanışması içinde kadınlara yönelik yapılan haksızlıklar karşısında beraber, birlikte olmak zorundayız.

BEN BUNLARIN TAMAMINI EMEKLİ EDECEĞİM: Bir devletin itibarı vardır… Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde vicdan sahibi olan herkese sormak isterim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin itibarını bu kadar ayaklar altına alan, para uğruna; bu ülkenin itibarını birilerine satan adama ne denir bu ülkede? Cemal Kaşıkçı’yı katlediyorlar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin itibarını İstanbul Suudi Konsolosluğu’nun bahçesine gömüyorlar. Bunlar bu ülkeye asla ve asla itibar kazandıracak olan değil kaybettirecek olandır. Ülkeyi alıyorsunuz; ‘acaba bana biraz borç para verebilir mi’ diye dilenci gibi ‘davayı da katili de sana vereceğim, cinayeti de görmeyeceğim, yeter ki bana biraz borç para ver’ diyor. ‘Yeter ki bana biraz borç para ver’ deyip de yola çıkanlar, memleketi bu hale getirenlerden… Allah aşkına ne yapacağız? O insanlara ne yapacağız? Sandığa gideceğiz. Demokratik yollarla, ben bunun tamamını emekli edeceğim.

PARA İÇİN TÜRKİYE’NİN İTİBARI SATILDI: Bir de daha önceden, beyefendi o kadar yüksekten atıyor ki; ‘Suudi Arabistan belgeleri dinlemek istedi. Ama bir de dinlemek istedi. Dinletiriz, gösteririz ama vermeyiz. Verelim ondan sonra bunları yok mu edeceksiniz?’ Verdiler. Devam ediyorum: ‘Kaşıkçı, Başkonsoloslukta ne yazık ki alçakça bir operasyonla şehit edildi.’ Öyle diyor. ‘Veliaht Prens dedi ki, Cemal Kaşıkçı Başkonsolosluk’tan ayrıldı. Cemal Kaşıkçı çocuk mu? Dışarıda nişanlısı var. Onu da alıp ayrılamaz mıydı?’ diyor. ‘Bunlar dünyayı enayi zannediyor. Bu millet enayi değil, hesabını sormasını bilir’ diyor. Kim enayi oldu? Bu millet değil, doğru. Ama birileri kendisini enayi yerine koydu. Para için Türkiye’nin itibarı satıldı. Şimdi geliyor, gelecek, yine kucaklaşacaklar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başındaki kişi, cinayet emrini veren katille kucaklaşacak.

ERDOĞAN GEÇİNEMİYOR HERHALDE: Erdoğan perişan vaziyette galiba. Geçinemiyor herhalde öyle anlaşılıyor. Maaşına yüzde 40.4 oranında zam istemiş. Şunu söylemek istiyor. ‘O kadar çok zam geldi ki fiyatlara, ben de etkilendim, benim de maaşıma zam olması lazım. Asgari ücretliye vereceğiz ama biraz bana da olması lazım. Benim durumum da iyi değil’ deyip, yüzde 40.4 zam geliyor. Erdoğan; ücretli rolü oynuyor. Bu rolleri falan bıraksın. Senin çocuklarının ne yaptığını biliyoruz. Milyon dolarlarla nasıl oynadıklarını biliyoruz. Amerikalara nasıl milyon dolarlar transfer ettiklerini biliyoruz. Manhattan’da nasıl gökdelenler inşa ettiklerini biliyoruz. Muhammed Ali Clay’in çiftliğini nasıl aldıklarını biliyoruz. Biz bunların tamamını biliyoruz. Bu millete sözümdür. Bu milletten çalınan her kuruşu geri alıp bu millete geri vereceğim tekrar. Her kuruşu. Bu milletin alın terinden tüyü bitmemiş yetimin hakkını alacaksın. Gökdelenler yapacaksın, çiftlikler alacaksın, Kılıçdaroğlu seyredecek, yemezler efendim, ben seyretmem. Ben o parayı alacağım. Getireceğim, kendi ülkemin Hazine’sine koyacağım.” (HABER MERKEZİ)