Kılıçdaroğlu'ndan Cumhuriyet'e ziyaret

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 9 yazar ve yöneticisi tutuklanan, gazete binasına yönelik polis ablukası devam eden Cumhuriyet'e destek ziyaretinde bulundu.

Abone ol

DUVAR - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Gazetesi'ni ziyaret etti.

Bugün öğle saatlerinde gazetenin Şişli'deki merkez binasına giden Kılıçdaroğlu kalabalık bir partili grubu tarafından karşılandı. Gazetenin yönetim katına çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na eşi Selvi Kılıçdaroğlu da eşlik etti.

Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç tarafından karşılanan Kılıçdaroğlu'na, "Benim Cumhuriyetim" yazılı rozet takıldı.

YARGIYA ÇAĞRI

Kılıçdaroğlu, görüşmenin ardından gazete bahçesinde açıklama yaptı. Yargıya, siyasi baskılara direnme çağrısı yapan Kılıçdaroğlu "Yargı, Türkiye'nin önünü açmalıdır. Baskıya direnmelidir. 12 Eylül'de bile yargı daha bağımsızdı. Bugün Cumhuriyet'e uygulanan baskıcı özgürlükleri kısıtlayan uygulamalar yarın yargı için de geçerli olabilir" dedi.

CHP liderinin yaptığı açıklamada şu başlıklar öne çıktı:

"HAPİSTE GAZETECİ OLMAZ: Bir ülkede medyaya baskı varsa, gazeteciler hapisteyse, o ülkede demokrasiden söz edilemez. Eğer bir toplumda medya özgürlüğü yoksa, halkın haber alma kanalları tıkanmış demektir. Biz medyadan söz ederken, medyadaki çeşitliliğe özenle vurgu yapıyoruz. İktidarın yanında veya karşısında diye bir ayırımdan özenle kaçınmamız gerektiğini biliyorum. Hapiste gazeteci olmaz. Gazetecinin elinde kalemi vardır, önünde kağıdı vardır. Dünyaya bakar, halka bakar , yorumlar ve yazısını yazar. Arzu ederseniz, katılırsınız, arzu etmezseniz katılmazsınız. Dolayısıyla medya özgürlüğüne hepimizin ihtiyacı var.

HAVA KURŞUN GİBİ AĞIR: Türkiye'de hapisteki gazeteci sayısı 142'ye ulaştı. Dünyada bizim kadar gazetecisi içeride olan ikinci bir ülke yok. Bu çok ağır bir tablodur. Aynı şairin dediği gibi, 'hava kurşun gibi ağır'. Medya açısından, demokrasimiz açısından , özgürlükler açısından hava kurşun gibi ağır. Bu ağırlık sadece medyayı vurmuyor. Bu ağırlık esnafı da vuruyor. Turizmciyi vuruyor. Sanayiciyi vuruyor. Taciri vuruyor. Çiftçiyi vuruyor. Ürününü satamıyor. Dolayısıyla Demokrasi eksikliği, özgürlük eksikliği, toplumun her kesimine kademe kademe yansıyor. Biz hiçbir ayırım yapmadık. Gazeteciler açısından. Kim tutukluysa onun yanında durmaya özen gösterdik.

12 EYLÜL BİLE YARGIÇLAR DAHA BAĞIMSIZDI: Yargıç arkadaşlara seslenmek isterim. Medya sadece benim için önemli değil. Esnaf için, sanayici için, çiftçi için önemli değil. Medya aynı zamanda yargı için de önemlidir. Yargı da kendi sorunlarını medya aracılığıyla geniş kitlelere aktarır. Medyanın özgür olması, kendisine oto-sansür uygulayabilecek bir konuma taşınmaması yargı açısından da çok önemlidir. Yargı Türkiye'nin önünü açmalıdır, baskıya direnmelidir yargı. 12 Eylül, 12 Mart askeri dönemlerinde bile yargıçlar daha bağımsızdı. Hukukun üstünlüğüne daha fazla bağlıydılar. Bugün de aynı tabloyu görmek isteriz. Baskıya direnmeli, vicdanının sesini dinlemeli , hukukun üstünlüğüne bakmalı, Anayasa'nın kendisine verdiği güvenceye bakmalı ve yargı bağımsız, hukukun üstünlüğüne inanarak demokratik kurallar içerisinde, uluslararası sözleşmelere de bakarak, kararını vermelidir. Yargıya açık ve net çağrımdır bu. Bugün Cumhuriyet'e uygulanan, bugün pek çok yazara uygulanan baskıcı, özgürlükleri kısıtlayıcı uygulamalar, yarın yargı için de geçerli olabilir. O nedenle herkes, demokrasi konusunda, özgürlükler konusunda duyarlılığını korumalıdır."

(İSTANBUL-DHA)