Kılıçdaroğlu'ndan doktorlara: Gitmeyeceksiniz, biz onları göndereceğiz
Doktorların 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Gitmeyin, burada kalacaksınız, beraber biz göndereceğiz" dedi.
DUVAR - Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, doktorların 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde doktorlara yönelik yaptığı “Gidiyorlarsa gitsinler" açıklamasına işaret eden Kılıçdaroğlu, "Gitmeyeceksiniz, biz onları göndereceğiz" ifadelerini kullandı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
"Dün 14 Mart Tıp Bayramı'ydı. Pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının ne kadar özverili çalıştıklarına hepimiz tanık olduk. Ailelerine, yakınlarını göremediler. Camın arkasından küçücük çocuklarıyla kucaklaşmaya çalıştılar. Öyle bir sürecin içine girdik ki Tıp Bayramı'nda doktorlar gidip Atatürk heykeline çelenk bırakacaklar. Yıllarını tıp dünyasına vermiş olan o insanlar çelenk bırakacaklar. Ona bile izin verilmedi. Arkasından başka şeyler söylendi. Bu konu gündeme geldiğinde doktorların talepleri, sağlık çalışanlarının talepleri gündeme geldiğinde çok sayıda genç hekim yurt dışına gittiğinde 'Giderlerse gitsinler' diye açıklama yaptı. Buradan söylüyorum demokratik yollarla seni gönderecek olanlar biziz, onların tamamı ülkelerinde kalacaklar. Az kaldı, merak etmeyin bütün haklarınızı alacaksınız. Sizi yurtdışına gitmeye zorluyorlar. Gitmeyin, burada kalacaksınız beraber biz göndereceğiz.
'DEVLET DEDİĞİNİZ KURUM HAKSIZLIK YAPMAZ: Suriyeli kardeşlerimiz için davulla zurnayla göndereceğiz dedik. Bu beyefendiyi halkın iradesiyle göndereceğiz. Bütün dünya bunun tanığı olacak.
İnfaz koruma memurları mesaj atmışlar. '1.5 yıldır cezaevinde yatıp kalkıyoruz. Güvenlik görevlisinin sahip olduğu haklara sahip olamıyoruz' diyorlar. Endişelenmeyin beyi göndereceğiz, Türkiye'nin bütün sorunlarını el birliğiyle çözeceğiz.
Devlet dediğiniz kurum haksızlık yapmaz. Kamuya iş yapan yüklenicilerle ilgili bir yasa çıktı. Bu onların sorununu çözmez diye itiraz edildi. 'Hayır biz bildiğimizi okuruz' dediler ve çıkardılar. Bu onların sorununu çözmüyor. Büyük kısmı iflasla karşı karşıya.
Balıkçıları hiçbir zaman unutmadım. Hopa'dan İskenderun'a kadar sorunlarınızı raporlaştırdık. Sizlerin de oylarıyla iktidara gelince sorunların nasıl çözüldüğünü göreceksiniz. Bizim iktidarımızda sadece malı götürenler üzülecek onun dışında herkes sevinecek.
'TELEKOM SOYGUNUNU BİLİYORUM: Telekom soygununu biliyorum. Özelleştirmede verilen bir söz vardı. İnternet alt yapısının güçlendirilmesi. Bu konuda hiçbir şey yapılmadı. Hiç kimse merak etmesin bunun da hesabını soracağız.
ELEKTRİĞİ ÇİFTÇİLERE HİÇBİR BEDEL ALMADAN VERECEĞİZ: Diyarbakır'a gittim. Şanlıurfa'da 'Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı bize verin elektriği çiftçilere ücretsiz vereceğiz' dedim. Diyarbakır 'Niye bizi de vermiyorsunuz' dedi. Projelerimizi hazırladık. 'Elinden tutan mı var' diyor. Diyarbakır'da da Siverek'te de söyledim. Eğer sözünü tutarsan, ben bunları yapacağım.
1. Kuracağımız şirkete teşvik belgesini vereceksin.
2. Güneş panellerinin konulacağı arazileri bize tahsis edeceksin.
3. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından lisans vereceksin ve TEİAŞ'ta bize hiçbir engel çıkarmayacak.
Önce 6 ilde elektriği aşamalı olarak çiftçilere hiçbir bedel alınmadan vereceğiz. Daha sonra bölge bölge bunu büyüteceğiz. Biz çiftçiler için bunu düşünüyoruz. Buradan bütün çiftçilere açık ve net söylüyorum. Senin hakkını, alın terini Afrika'ya götürüp orada peşkeş çekmelerini istiyorsan koşa koşa git oyunu ver AK Parti'ye. Bizim çoluk çocuğumuz var, güzel bir hayata ihtiyaçları var diyorsan tek bir adres var. Adı belli, şanı belli, şerefi belli Cumhuriyet Halk Partisi kardeşim buna vereceksin oyunu.
BAHÇELİ'YE 'DİYARBAKIR ZİYARETİ' YANITI: Milliyetçilik budur, önce benim insanım kazanacak. Bahçeli de duysun bunu. Adam Afrika'ya gidiyor, orada yer kiralıyor ona sesini çıkarmıyor. Kılıçdaroğlu Diyarbakır'a gitmiş çiftçiye ücretsiz elektrik verecek, "vay sen oraya nasıl gidersin." Ben Türkiye'nin her noktasına giderim. Alnım açık giderim, bu ülke için, vatanım için, bayrağım için giderim ama sen gidemezsin!
128 MİLYAR DOLAR KİMLERE SATILDI KİMSE BİLMİYOR: Türk lirası değer kaybediyor. Var olan bir paramız vardı Merkez Bankası'nda; 128 milyar dolar arka kapıdan kimlere satıldı kimse bilmiyor. Bugün Merkez Bankası'nın kasasında kendisine ait bir sent bile yok. Yabancılardan topladıkları paralar var. Bakiyesi eksi 43 milyar dolar. Türkiye'yi o kadar büyük bir sıkıntının içine soktular ki kapı kapı Afrika'yı, Ortadoğu'daki ülkeleri geziyorlar; "Acaba bize borç verirler mi?" diye.
Düne kadar kendi medyalarında ve kendi söylemlerinde en ağır hakaretleri yaptıkları kişilerin ayağına gittiler, el etek öptüler. Şimdi Sayın Bahçeli'ye sormak istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı bu kadar ağır laflar edenin ayağına Erdoğan gittiği zaman neden iki cümle kuramadın? Bu ülkenin şerefi yok mu, itibarı yok mu? Oturuyorsun, günün 24 saati CHP. Evet Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin teminatıdır, geleceğidir. Evet CHP milletin ve halkın partisidir. Finansal çöküş, ticari çöküşü getiriyor.
HAPİSHANELERDE BİR TANE UYUŞTURUCU BARONU VAR MI?: Boşanma sayılarının ne kadar arttığını biliyorlar mı? İşsizlik bütün kötülüklerin anası. Beylerin umrunda mı, hayır. Daha vahim olanı uyuşturucu. Hangi ile gitsem sessiz sedasız birisi gelip uyuşturucu batağından bu memleketi kurtarın diyor. Öyle bir hale getirdiler ki 20 yılda, her gelir grubuna göre uyuşturucu pazarlanıyor. Fakirsen ona göre, paran varsa ona göre uyuşturucu var. Türkiye Cumhuriyeti devleti hapishanelerinde bir tane uyuşturucu baronu var mı? Neden hapse girmez? Çünkü siyasetçiyi parayla satın alırlar.
Eskiden Türkiye deyince devletler şöyle bir dururlardı, bakalım ne diyecekler diye. Şimdi sırtlarını dönüyorlar. Devleti yöneten kişi bir egemen gücün söylemiyle "Bak beni kızdırma, senin yasadışı bütün gelirlerini açıklarım" dediği zaman sesini çıkarmıyorlarsa politik çöküş katmerleşmiştir artık. Bürokratlara çağrı yaptım, yolsuzluk dosyalarının altına imza atmayın diye. Atmayan yüzlerce, binlerce bürokrat var. O bürokratların tamamının alnından öpüyorum.
İSTER SABAH DEĞİŞTİR İSTER ÖĞLE DEĞİŞTİR, İSTER AKŞAM DEĞİŞTİR; BİZ SENİ YOLCU EDECEĞİZ: İki gün önce miydi Seçim Kanunu’ndaki değişiklik. İki gün önce çıktılar, AK Parti ve MHP’den birer milletvekili açıklama yaptılar. ‘Efendim işte Seçim Kanunu’nda değişiklik yapıyoruz’ diye. Bir, gideceklerini çok iyi biliyorlar. İki, amaçları Seçim Kanunu’nda değişiklik yapıp milletin iradesini Meclis’e yansıtmak değil, amaçları ‘biz acaba koltuğumuzu nasıl koruruz?’ bunun için düzenleme yapıyorlar. Kardeşim sen milletin sesini bilmiyor musun? Millet artık kararını vermiş, seni yolcu edecek. Seçim Kanunu’nu ister sabah değiştir, ister öğle değiştir, ister akşam değiştir; biz seni yolcu edeceğiz.
SENİ PAŞA PAŞA GÖNDERECEĞİZ: Milli iradenin Meclis’e yansımasını istiyoruz. ‘Seçim barajı yüzde 3 olsun’ diyoruz. Niye korkuyorsun? Efendim, MHP barajı aşamaz, onun için 7’ye çıkaralım, bir parti için. ‘Acaba koltuğumuzu nasıl koruruz?’ Koltuk için siyaset yapılmaz. Siyaset vatandaş için, ülke için, ülkenin geleceği, refahı, huzuru için yapılır. ‘Yolsuzluk yaptım, köşeyi döndüm, paralar tamam her şey mükemmel, servetler yurt dışında, e biraz daha soyalım, nasıl yapacağız, seçim geliyor, o zaman öyle bir kanun çıkaralım ki koltuğumuzu koruyalım.’ Hiçbir güç seni o koltuğa mahkûm etmez. Hiç meraklanma seni oradan paşa paşa göndereceğiz, hiç endişe etme.
SENİ BU MİLLETİN ELİNDEN KİMSE KURTARAMAZ: Yurt dışı seçim çevresi, önergeyi verin. Yurt dışında çalışan işçilerimiz var. Niye onlar milletvekili çıkarmıyor? Onlar da olsun... En kıdemli hâkim bugüne kadar sandık başkanıydı. ‘En kıdemli hâkim olmasın da bizim hâkim olsun.’ İster sizin hâkim olsun ister AYM’ye atadığın şaibeli başkan olsun, ister yandaşın olsun. Seni bu milletin elinden kimse kurtaramaz. Sen sandığı getireceksin. Demokratik yollarla seni paşa paşa göndereceğiz.” (HABER MERKEZİ)