Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a 'casus program' sorusu: Almanya kime sattı
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin İsrail büyükelçisini geri göndermemek üzere derhal geri çekmesini istedi. CHP lideri, İsrail'le imzalanan Mavi Marmara anlaşmasının da iptal edilmesi için çağrı yaptı. Adalet Yürüyüşü'ne katılanların telefonlarının Almanya'dan satın alınan bir casus programla dinlendiğini söyleyen kılıçdaroğlu, Erdoğan'a seslendi. CHP lideri, "Erdoğan, bu ahlaksızlığın ortağı değilsen bizi dinleyenleri ortaya çıkarmak zorundasın. Bu casusluk programını Alman hükümeti Türkiye'de kimlere sattı?" dedi.
DUVAR - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu. ABD'nin İsrail büyükelçiliğini Kudüs'e taşımasının ardından yaşananlarla ilgili değerlendirmelerde bulunan kılıçdaroğlu, Adalet yürüyüşü'ne katılanların telefonlarının dinlendiği iddiasını da gündeme getirerek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a seslendi. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
KANLI PAZARTESİ OLARAK TARİHE GEÇECEK: Tel Aviv’den Kudüs’e Amerika’nın büyükelçiliği taşındı. Gönül isterdi ki Trump da bunu uygulamasın. Hem diyeceksiniz ki bizim ülkemizde demokrasi var, ama öbür taraftan Ortadoğu’ya müdahale ediyorsun. Ortadoğu’nun kan gölü olmasına sessiz kalmanın ötesinde teşvik ediyorsunuz. Pimi çekilen bir bombayı, ortadoğu’nun kalbi olan Kudüs’e yerleştirdiler.
Dün pazartesiydi. Tarihe kanlı pazartesi olarak geçecektir. Bir tarafta ellerinde en gelişmiş silahlar, öbür tarafta sadece ve sadece barış gösterisi, kendi topraklarını isteyen Filistin halkı var. Ve siz o gelişmiş silahlarla insanları tarıyorsunuz, katlediyorsunuz. Bu mudur ahlak, bu mudur adalet? Sayın Trump kendi ülkesinde bilim adamlarına sorsun. Nasıl oluyor da Ortadoğu kan gölüne dönüşüyor.
İNSANLIK TARİHİ SENİ YAŞAM BOYU LANETLER: Elbette Ortadoğu’da barışın olmasını isteriz. Ama bu barış silahla, kavgayla olmaz. BM kararlarını uygulamıyorsun, tanımıyorum diyorsun. BM güvenlik Konseyi kararlarını tanımıyorum diyorsun. “Ben istediğimi yaparım” diyorsun. İstediğini yaparsan tarihe kanlı pazartesileri mal edersin. Ve insanlık tarihi seni yaşam boyu lanetler. Bıkmadık mı insanların öldürülmesinden? 70 yıldır kendi vatanları için mücadele ediyorlar. Bir insanın kendi vatanı için mücadele etmesi kadar doğal hangi hak olabilir? Filistinli kardeşlerimiz vatanları için mücadele ediyorlar. Gazze’de Lübnan’da gidin bakalım mülteciler var. Kendi toprağında insan mülteci olabilir mi?
KİMSE KALKIP DA DEMOKRASİ DERSİ VERMESİN: Kudüs’ü savunmak istiyor, acımasızca o insanların üzerine kurşun yağdıranları tarih asla ve asla unutmayacaktır. O gencecik çocukların ellerinde silah yok, tankları yok, tüfekleri yok. Sadece ve sadece slogan atıyorlar, yürüyüş yapıyorlar ve mücadele ediyorlar. Buna bile tahammülleri yok. Kimse bundan sonra kalkıp da dünyaya demokrasi dersi vermedin. Her verdiklerinde onlara kanlı pazartesiyi hatırlatmak insanlık görevimizden biri olacaktır, artık bunu yapacağız.
Ortadoğu’da Amerika artık arabulucu olma rolünü tümüyle kaybetmiştir. Çünkü taraftır. İsrail hükümetinden yana taraftır. Dolayısıyla ABD’nin yönetiminin, Trump yönetiminin Ortadoğu’ya barış getirme şansı artık yoktur. Trump yönetimi Ortadoğu’ya kanı ve gözyaşını getirir artık. Geldiğimiz tablo budur. Üç günlük yas ilan edildi, doğrudur. Aynı kültürü paylaştığımız insanların katledilmesi karşısında Türkiye’nin susması doğru değildir, yasımızı tutacağız. Ama asla ve asla unutmayacağız. Her Filistinli kendi bayrağı, kendi toprağı için mücadele ediyor. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da Filistinli kardeşlerinin yanında sonuna kadar olacaktır.
BAŞTA DENİZ GEZMİŞ, GENÇLERİMİZ FİLİSTİN'E GİTTİLER: Bizim düşüncelerimiz açık ve nettir. Bugün böyle yarın böyle düşünmeyiz. Ortadoğu’da yaşanan dramlardan sonra iki kez dış politikadan sorumlu olan genel başkan yardımcımızı Filistin’e gönderdim. Şunu söyleyin dedim, “CHP olarak Filistin davasını savunduk, bundan sonra da savunmaya devam edeceğiz” Hiç kimse unutmasın 1968’lerde gencecik çocuklarımız Filistin Kurtuluş Örgütü’nün davasını savunmak için Filistin’e gittiler. Bunların başında da Deniz Gezmiş geliyordu. Biz Ortadoğu’da barışı savunuruz. Geçmişte bizim gençlerimiz Filistin için mücadele ederken, dönemin hükümetleri onları eleştiriyorlardı. O çocuklarımızın mezarları şu an Filistin’de. Filistinliler o çocuklarımızı bağırlarına basmış vaziyetteler. Biz CHP’liler olarak, Kuvayı Milliyeciler olarak nerede mazlum bir halk varsa, onların yanında olmak bizim boynumuzun borcudur.
ARAP ÜLKELERİNE ELEŞTİRİ: Gönül isterdi ki dünya ayağa kalksın bu katliam karşısında. Kısık seslerle protestolar yapılıyor. Arap dünyası… Kendi içinde birlik olmayan Arap dünyası, birbirini yiyen Arap dünyası. Egemen güçlerin oyununa gelen Arap dünyası. bir araya gelip Filistin’e sahip çıkamıyorlar. Bundan daha büyük bir ayıp tarihte yoktur. O zaman hiç tepki vermeyin, hiç konuşmayın. Egemenlerin oyuncağı olan bir yönetimden hayır gelmez. Egemen güçlerin söylemlerini dile getiren iktidarlardan, ülkelerden kendi bölgesine de dünyaya da hayır gelmez.
FİLİSTİNLİLER ÖLDÜRÜLÜRKEN ONLAR BAYRAM YAPIYOR: Uluslararası Af Örgütü açıklama yapıyor, “insan haklarının akıl almaz derecede ihlaline tanık olduk” diyor. Elinde silah yok, demokratik eylemini yapıyor. En güçlü silahla öldürüyorsunuz. Bunu akıl kabul eder mi? Vicdan kabul eder mi? Filistinliler öldürülürken onlar kendi aralarında bayram yapıyorlar. İnsanın ölümü bayram konusu olmaz. Kim olursa olsun, kimliği ne olursa olsun. Vatanı için, ülkesi için mücadele eden insanlara hep saygı duymuştur tarih. Filistinlileri kendi topraklarından atacaksınız, sonra da dünyaya ders vermeye kalkacaksınız. İnsanlık tarihi bunu kabul etmez.
HAÇLI SEFERLERİNİN ANLAYIŞI BÜGÜN DE VAR: Biraz sizi geriye götüreyim. 15 Temmuz 1092, bir Cuma günü. 40 günlük kuşatmadan sonra Kudüs düşer, Haçlı orduları tarafından. Ve büyük bir katliam başlar, Müslüman katliamı başlar. İki günlük yağma yapılır, katliamdan sonra El Haravi şu notu düşmüştür tarihe “Müslümanların ülkeleri bundan önce hiçbir zaman vahşice perişan edilmedi” Ve sadece Müslümanlar değil, Yahudiler de öldürülür. Onlar da katledilirler. 1092 aslında Filistinlilerin mülteci olarak başka ülkelere sürülmelerinin tarihidir.
2 Ekim 1187. Yine bir Miraç Kandili gecesinde, büyük komutan Kudüs’ü geri alır. O komutanın adı Selahaddin Eyyubi’dir. Alır ama “hiç kimseye dokunmayacaksınız. Hiçbir Hristiyan öldürmeyeceksiniz” talimatını verir. İslam’ın sevgi dini olduğunu söyler. Kudüs’ten ayrılmak isteyenler de ayrılabilir derler. Haçlı seferleri ile Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’e bakış açısı budur. Hiç kimseyi inancından ötürü öldürmemiştir. Daha önemli bir şey asla ve asla talana izin vermemiştir. El Aksa Camii’nin üstündeki hacı indirmiştir, gül suyuyla yıkamıştır ve orayı tekrar Müslümanlara ibadethane olarak açmıştır. Katliam yapmak için değil Kudüs’e barış getirmek için Selahattin Eyyubi oraya gitmiştir. Haçlı seferlerinin anlayışı bugün de vardır. Aynı anlayış uygulanmaktadır. 21’inci yüzyılda siz 60’a yakın Filistinliyi katlederseniz dünya buna sessiz mi kalacaktır?
BÜYÜKELÇİ GERİ ÇEKİLMELİ: Hükümetten ne istiyoruz? Üç günlük yas ilan etti gayet güzel. İsrail hükümetini en sert şekilde eleştirdi, gayet güzel. İki şeyi ayırıyoruz, farklı inançta insanlara saygımız vardır. Bizime eleştirimiz bunu yapan siyasal iktidarlara. Ne yapılmalı? Bir, dönem başkanı sıfatıyla İslam İşbirliği Teşkilatı’nı acil toplantıya çağırdılar. Bu ertesi gün dağılalım toplantısı olmamalı, kararlar alınmalı ve kararlar aynen uygulanmalı. Geçmişte de İslam İşbirliği Teşkilatı karar alıyor, sonar her şey unutuluyor. Kanlı Pazartesi’yi unutturmamak için önemli kararlar alınması lazım. İkinci isteğimiz, İsrail’deki büyükelçimizi derhal ama derhal geri çekin. Efendim istişare için eğri çektik… Yok kardeşim, ne istişaresi? Üç günlük yas ilan ediyorsun, 60 kişi katledilmiş, 3 bine yakın yaralı var. Büyükelçiyi kesin göndermemek üzere geri çekeceksin. Başka bir isteğimiz, İsrail’le yapılan sözleşme Mavi Marmara dolayısıyla. Bizim onurumuza dokunuyor. Bugün arkadaşlarıma söyledim, kanun teklifini veriyorlar. İsrail ile yapılan onur kırıcı olan 20 milyon dolarlık kanunu derhal iptal etmeliyiz.
HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERİRİZ: Üç şart vardı, Gazze’de abluka kalkacak. Kalkmadı. Tazminat verilecek ve özür dilenecek. Ne tazminat verdiler, ne özür dilediler resmen. Ne de Gazze’de abluka kalktı. O zaman yapacağımız ilk iş bu kanunu derhal iptal ettirmektir. Kudüs’ün Filistin’in başkenti olduğunu kanıtlamak için oradaki konsolosluğumuzu derhal Filistin büyükelçiliği olarak bütün dünyaya ilan edin. Hükümetten bunları bekliyoruz. Ve takipçisi olacağız. Hiçbir eleştiri yapmıyoruz, eleştirinin, kavganın zamanı değil. Dört tane konudan size her türlü desteği veririz. Meclis tatile girecek. Samimiyeti test etmek için acil ve net söylüyorum. Meclis tatile girmeden önce o kanunu iptal edin kardeşim. Belki diyebilirler ki, 20 milyon dolar aldık ne yapacağız? Söz veriyorum, 20 milyon doları ben size bulacağım. Götürüp İsrail hükümetine verin.
Hala olaylar devam edecek, öyle anlaşılıyor. Biz İslamiyet’i sabrın dili olarak biliriz. Marifetin ve bereketin dini olarak biliriz. Sadece kendi ülkemizde huzur değil bütün dünyada huzur olmasını isteriz. Filistinli kardeşlerimizin de rahat bir ramazan geçirmeleri bizim en büyük arzumuzdur. O coğrafyadaki her acıyı paylaşmak bizim namus borcumuzdur. Onlarla beraber olmayı her zaman sürdüreceğiz.
24 HAZİRAN'DAN SONRA TABLO DEĞİŞECEK: Dün Mersin'deydim, kanaat önderleri ile toplantı yaptım. Sivil toplum kuruluşları ile toplantı yaptık. Dün, dünya çiftçiler günüydü. Kimse emeğinin karşılığını alamıyor.
Eğer bunları hakaret olarak kabul ediyorsa, devam etsin. Bütün bilgileri hakime vereceğim. Konuşacağım. 24 Haziran'dan sonra düzelteceğim diyor. E tabi Muharrem İnce Cumhurbaşkanı olacak. Faizler inecek. 16 yılı gördük. Ne olduğu belli. Yeni bir Cumhurbaşkanımız olacak. Söylediğinin arkasında duran bir Cumhurbaşkanı olacak. Tefecilere taviz vermeyecek. Çetelere af getirmeyi hiç düşünmeyecek. Dolayısıyla güzel bir şey söylemiş. 24 Haziran'dan sonra tablo değişecek.
ERDOĞAN'A 'DİNLEYENLERİ ORTAYA ÇIKAR' ÇAĞRISI: Adalet Yürüyüşü yaptık. Adalete inandığımız için yaptık. 81 milyon insan için yürüdük. Fakat bir gördük ki bizim telefonlarımız dinlemişler. Bu ahlaksızlığı ortaya çıkaranları bul. Erdoğan, bu ahlaksızlığın ortağı değilsen bizi dinleyenleri ortaya çıkarmak zorundasın. Dinlemeyi öngöran program Almanya'da üretilmiş. Alman hükümetinin izni olmadan satılamaz. Bunun bilinmesi lazım. Bu casusluk programını Alman hükümeti Türkiye'de kimlere sattı? Bunun ortaya çıkması lazım. Bunlar ortaya çıkarmazsa Alman hükümeti bunu itiraf etmek zorunda kalacak. Bizi dinlemişler vallahi bir şey yok. Bizim yürüyüş sırasında neleri düşündüğümüzü öğrenmek istiyorlar. BTK da bunu açıklasın acaba onlara mı sattılar bunu? Emniyete veya MİT'e mi sattı Alman hükümeti? Biz bunu aldık sizi dinlemek için aldık desinler vallahi dava açmayacağım. Çünkü bir şeyimiz yok yolsuzluk yok ahlaksızlık yok. Bizim korkacak bir şeyimiz yok. Bizim "Oğlum, paraları sıfırladın mı?" diye bir lafımız yok. (HABER MERKEZİ)