Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a yurtdışı hesap sorusu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yurtdışındaki vergi cenneti hesaplarının incelenmesi önergesinin AK Parti oylarıyla reddedildiğini hatırlatarak, Başbakan Yıldırım'ı eleştirdi. "Dolar bozdurun diye bağırıyorlar. Sen dolarları habire oraya gönderiyorsun. Asıl sen getir dolarları burada bozdur" diyen Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da çağrıda bulundu: "Çocuklarının, dünürünün, eniştenin, kardeşinin, eski özel kalem müdürünün, yurt dışında, vergi cennetinde bir şirkete milyonlarca dolar para gönderdiklerini biliyor muydun? Sen misin yerli ve milli, ben miyim yerli ve milli? Bunun cevabını bekliyorum."
DUVAR - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti hükümetinin 'kadro vereceğiz' diyerek işçilerini oyaladığını söyledi. İşçilerin haklarını savunmak için 'taşeron işçiler' çalıştayı düzenlediklerini belirten Kılıçdaroğlu " En ağır işi yapıyolar ama asgari ücretin ötesine geçemiyorlar. Asgari ücret üzerinden para ödeniyor ama o paranın bir kısmı sonra taşeron tarafından tahsil ediliyor" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:
HİÇBİR HAKLARI YOK: Taşeron işçiler çalıştayını gerçekleştirdik. Taşeron işçiler görünmeyen, hak aramaktan çekinen işçilerdir. Bütün hastanelerde, TBMM'de, bakanlıklarda bunları görebilirsiniz ama bunlar görünmez insanlardır. Kıdem tazminatı haklarını alamayan işçilerdir. İş güvenliği olmayan arkadaşlarımızdır. Yargıda haklarını arayamayan insanlardır. Bunlar işten atıldıklarında yargıya başvurup mahkeme masraflarını karşılayamayan insanlardır. Bunlara sonuna kadar sahip çıkan tek bir parti var o da CHP. Bütün taşeron işçisi kardeşlerime sesleniyorum. Sizin davanıza sonuna kadar sahip çıkacağız. Bu kurultayı da bu gerekçe ile yaptık. TÜRK-İŞ'e, HAK-İŞ'e ve DİSK'e sevgilerimizi saygılarımı gönderiyoruz, taşeron işçilere sahip çıktıkları için.
BÜTÜN YETKİLER BİR KİŞİDE: Taşeron işçilik modern kölelik sistemi. Sistem çalışma yaşamını kuralsızlaştırmaktadır. Bütün yetkiler bir kişide. Burada da bütün yetkiler taşeronda. Yukarıdaki de aynı şeyi yapabilir. Yaşanan sistem, bugün yaşadığımız siyasal sistemin pek de dışında değil. En ağır işi yapıyolar ama asgari ücretin ötesine geçemiyorlar. Asgari ücret üzerinden para ödeniyor ama o paranın bir kısmı sonra taşeron tarafından tahsil ediliyor. Biz bu gerçeği de biliyoruz. İş kazalarında ölen işçilerin büyük bir kısmı taşeron işçiler. Kadroları çalışanlara verilen yakıt, ulaşım, aile ve çocuk yardımı gibi pek çok yardımdan taşeron işçileri yararlanamıyor. Kamuda çalışan taşeron işçiler yıllardır kadro vaadi ile oyalanmakta ve adım atılmamakta.
İŞÇİLER KANMAZ: Kadro verilirken kişinin kimliğine, inancına, yaşam tarzına, siyasi görüşüne bakarak kadro verilmeyecek. Acaba nasıl biz uyuturuz diye arayışın içindeler. Size sordular mı bu konuda ortak toplantı yaptınız mı? Hayır. Kapalı kapılar ardından bir şeyler yapıyorlar. Bir taraftan size kadro vereceğiz diye çalışma yapıyorlar. Öbür taraftan da kamu kurumlarına genelge gönderiyorlar. Taşeron işçiye sözleşmeyi 3 yıl yapın diye. Kaldırmayacağız demek bu. Siz kanar mısınız? Hiçbir taşeron işçisi kanmaz. Sandık gelecek, bekledim kadro vermedin, şimdi ben hakkımı arıyorum diyeceksiniz.
ASGARİ ÜCRET NET 2 BİN LİRA OLMALI: Asgari ücret net 2 bin lira olmalı dedim. Hatırlar mısınız? Asgari ücret net 1500 lira olsun dediğim zaman kıyameti koparmışlardı. Ne yaptık? Bizim bütün belediyelerde asgari ücret net 1500 lira dedik. Demek ki oluyor. Biliyorum, 2 bin lira asgari ücret olur mu? Evet olur. Asgari ücret vergiden muaf olur. Zaten otomatikman 2 bin lira yapıyor. Söylediğim sözün hangi gerekçe ile söylendiğini bilsinler. Asgari ücret tespit komisyonunda görüşülecek. Asgari ücret önümüzdeki dönemde en az net 2 bin lira olmalı. 2 bin lira yüksek. Buna karşı çıkanlara şu teklifi yapıyorum: Ayda 1400 lira verelim sadece bir ay ve geçin diyelim. Faiz lobilerine para buluyorsun. 15 yılda bir avuç faiz lobisine 145 milyar dolar para verdiler. Çalıştılar mı? Ellerinde viski bardakları ile oturdular dünyanın parasını aldılar. İçeride de bir grup faiz lobisine para ödediler. 620 milyar lira. Onlara da para buluyorsun. Asgari ücretliden vergi alıyorsun. Biz faiz lobisinden alacağız, ranttan alacağız, asgari ücretliye vereceğiz. 1300 lira yaptılar, sonra yüzde 7.9'luk zamla 1404 lira oldu. Peki, son bir yılda ne oldu? Sadece patatese yüzde 49 zam geldi. Tereyağ yüzde 37.3, nohuta yüzde 34, her şeye zamn geldi, hepsi de yüzde 10'un üzerinde, yüzde 20'nin üzerinde. Ankara'daki beyler asgari ücretlilerin sırtına binmiş keyiflerini sürüyorlar. Bu oyuna artık son vereceğiz.Taşeron işçisi ile, asgari ücretli ile, çocukları aylardır hapishanelerde olan annelerle birlikte mücadele edeceğiz.
ACİL SERVİSE GİDEBİLİYORLAR: Hastaneye gitse, ilaç katılım payı yüzde 20, muayene payı, 6-12 lira arası. Reçete için kağıda para verecek. Kutu başı, 3 kutudan fazla olursa fazla ücret verecek. Tetkik, erken muayene ücreti verecek. Zaten ne veriyorsun da bu paraları istiyorsun. Taşeron işçisi bu paraları ödememek için bekliyor, iyice hastalandıktan sonra acil servise gidiyor. Orada para yok. Acil servise başvuran hasta sayısı 1 yılda 110 milyon 115 bin kişi. Nüfustan fazla. Vallahi de billahi de bunların yatacak yeri yok. Türkiye'nin bu rotadan çıkması lazım. Herkes düşünsün.
EKONOMİ FELAKET: Bunlar bu milletin yakasından düşmek zorundadırlar. Türkiye'yi iyi yönetemiyorlar. Ekonomi, tam bir felaket. Eğitim politikası, hiç kimse memnun değil. İktidar partisine oy veren anne de memnun değil. Memleket KHK'larla bir kişinin iradesi ile yönetiliyor. Biz bu anlayışı değiştirmek zorundayız.
YARGI: Gücünü saraydan alan bir yargı yargı değildir, sarayın kölesidir. Bu yargıçlar bu ülkeye hakkı, hukuku ve adaleti getiremezler. FETÖ ile mücadele diyorlar. Hangi FETÖ ile mücadele? Ağan varsa tamam, bir de kayınpeder varsa hiç sorun yok.
GAZETECİYİ 3 KEZ MÜEBBETLE YARGILIYORLAR: Gazeteciler hapiste. Mehmet Altan, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak. Atilla Taş var, bazıları tahliye oldular. 57 gazeteci 3 kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyor. Meclis'i bombala emrini veren adam 1 kez müebbet ile yargılanıyor. Gazetecinin sadece kalemi var onu da 3 kez müebbet ile yargılıyorsunuz. Yargıtay diyor ki, cebir ve şiddet gerekir diyor müebbetle yargılanması için. Ne yaptı? Yazı yazdı. Bu hukuk değildir.
SOYDAŞLARIMIZIN YANINDAYIZ: Bunların bir de yandaşları var. Kanal kanal gezerler. "Şu CHP var ya, Kılıçdaroğlu doğmadan önce bu olmuş." Ne yapayım kardeşim? Geçenlerde birisi göçmenler için çok ağır bir ifade kullandı. Bütün göçmenleri derinden yaraladı. Onlar ortak bir duyuru imzaladılar. Ben buradan ister Türkiye'de olsun, ister Bosna'da olsun, Arnavutluk'ta olsun, Yunanistan'da olsun bütün göçmen kardeşlerime ve bütün soydaşlarımıza buradan selam, sevgi ve dostluklarımızı gönderiyoruz. Sizin yanınızdayız sonuna kadar. Ve onlara Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün sözü ile seslenmek istiyorum: Muhacir diye küçümsenenler tarihin yazdığı savaşta en geriye kalanlar, düşmanla sonuna kadar dövüşenlerdir. Muhacirler kaybedilmiş ülkelerimizin milli hatıralarıdır.
MİLLETE DOLAR BOZDUR DİYORLAR, KENDİLERİ DOLARLARI VERGİ CENNETLERİNİ GÖTÜRÜYOR: Cennet belgeleri ile ilgili sayın Binali Yıldırım, "buradan davet ediyorum her türlü soruşturma yapılabilir, çocuklarımın dokunulmazlığı yok" dedi. Ben de gayet güzel teşekkür ettim. Bir araştırma önergesi vereceğiz, önce araştıralım dedik. Grup başkanvekili arkadaşlarımız birer önerge verdiler ama bu AK Parti milletvekillerinin oyları ile reddedildi. Ben Binali Yıldırım'a sesleniyorum. AK Parti grubunun bu önergeyi reddetmesi sizin iradenizle mi, yoksa sarayın iradesi ile mi? Ben sarayın iradesi ile olduğu kanısındayım. Binali Yıldırım sözünde durur diye düşünüyorum. Grubun önergeyi reddetmesi başlı başına bir ayıp. Hangi ülkeler vergi cennetleri 'bunu bakanlar kurulu belirler' diyor. Parlamento sana görev vermiş. Sen bu görevi yapmıyorsun ve arkadan bunu araştıralım dediğimiz zaman reddediyorsun. Dolar bozdurun diye bağırıyorlar. Sen dolarları habire oraya gönderiyorsun. Asıl sen getir dolarları burada bozdur. O da gelmiyor. Bu ahlaki de değil.
ÇOCUKLARININ YURTDIŞI HESAPLARI VAR MI?: Size bir konuşmayı okuyacağım; "Şimdi ben Kayseri’den tüm Türkiye’ye sesleniyorum. Doları avrosu olanlara diyorum ki, altına ve Türk lirasına yatırın” diyor. Söyleyen Recep Tayyip Erdoğan. Evet, yastık altında dolarınız varsa getirin bozdurun. Çünkü biz yerliyiz, milliyiz. Biz adam gibi bu paraları getiririz diyor. Ben Çorlu’da belediyemizin açılışında bir konuşma yaptım ve şu soruyu Erdoğan’a sordum. “Sevgili Erdoğan güzel konuşuyorsun. Halkı etkiliyorsun. Bütün değerleriyle oynuyorsun. Ben sana son derece basit bir soru soracağım dedim. Senin çocuklarının yurt dışı hesaplarına gönderdiği milyonlarca dolar hesap var mı?” Bilal’e anlatır gibi bir daha anlatayım. Sevgili Erdoğan, çocuklarının bir çita yükseltiyorum. Eniştenin, dünürünün, kardeşinin eski özel kalem müdürünün, yurtdışında vergi cennetlerinde bir şirkete milyonlarca dolar para gönderdiklerini biliyor musun? Bunun cevabını bekliyorum. Sordum soruyu, tık yok. Şimdi 80 milyonun önünde soruyorum. Sen misin yerli ve milli, ben miyim yerli ve milli? Çıkacağız milletin önüne. Benim, çocuklarımın, eniştemin, dünürümün, bir dolar hesabını bulursan gel bana söyle. Diyeceğim ki bir şey söyledik kusura bakma. O gönderdikleri şirketin kuruluş sermayesini de söyleyeyim. 1 Sterlin. Giden para, milyonlarca dolar. Bunun cevabını bekliyorum. Yerli ve milli isen bunun cevabını bana vereceksin. İstediğin kadar “Ey Kılıçdaroğlu” de. Ben sana basit, Bilal’e anlatır gibi anlattım. Sen öyle yerli, milli falan bırak bu ayakları. Senin kaç milyon dolar paran var, onu bize bir çıkar bakalım. Bir de bağırıyor, sevgili Erdoğan arada bir bağırır tabi. Vay efendim diyor “Faiz lobisine çalışıyorsunuz, başka bir şey yok.” Kızıyor, Türkiye’yi yönetenlere kızıyor. “Banka sahipleri, finans sektörleri onlar götürüyor parayı” Kime söylüyor? CHP diyecek ama CHP iktidarda değil. Kim yönetiyor peki bu ülkeyi? Öyle anlaşılıyor ki memleketi Fransızlar yönetiyor bizim haberimiz yok.