Ev sahibi olur gibi kira ödediğim ve “kiracı arıyor beey!” diyen hatun kişiyle aynı evi paylaşmadığım doğrudur. Yaklaşan kira zamanının, çiftler arası elektriğe, trafoya girmiş kedi etkisi yaptığı da. ‘Affedersin’ kiracıyım!
Emlakçının, sahilde olduğuna yemin kasem ettiği evde oturuyordum. Yalan değil, balkonda sandalyeye çıkınca görüyordum denizi. Arada çıkıp Marmara Denizi’ne, Boğaz istikametine bakıyordum, Montrö Anlaşması’na halel gelmiş mi diye.
Hem sahil, hem merkezdi ama. Merkezi konum diyordu:
“Sen şimdi, loğasyona o parayı verecen annadın mı ağbi? Her yere beş dakka...”
Tabii ki uçarak! Zaten uçmuş kiralara eşlik edebilmenin neşesiyle!
Apartman da bir nezih!... Sanki her Cuma akşamı, gül suyuyla yıkayıp üstüne Yasin okuyorlar. Apartman sakinleri de Afrika'daki açlık ve salgınlarla yerinde mücadeleden arta kalan zamanlarda anca kalabiliyorlar binada. Öyle 'nezih' insanlar yaşıyor. Baştan diyeyim, 'nezih' değilsen hiç bozma apartmanın maneviyatını! Zaten bekâra bırak evi, kız bile vermeyecek denli hassas bir apartman.
Fakir, ahlaklı ve ileri görüşlü biri olarak bu günleri düşünüp vaktiyle nikâhlanmıştım. Bir barınma ön şartı olduğu için, nikah konusuna o zamanlar yerel yönetimler bakıyordu. Şimdilerde, 'apartman maneviyatı' baskın gelmiş olmalı ki din görevlileri de yetkilendirildi!
Kirası da fena değil, aşağı yukarı iki asgari ücret canım. Bir devlet büyüğümüzün buyurduğu ‘iyi para'nın neredeyse iki katı. Karı koca çalışalım, rehavete kapılmayalım diye.
'Kiracı' dendiğinde, tonlamaya göre küfür etkisi bile yapabilir. Fakat 'ev sahibi' öyle mi? Derebeyi efekti mübarek! 'Ev sahibi', dünyaya kazık çakmış gibi haşmetli... 'Kiracı'ya ise dünyasız bir kazık düşüyor.
Kiralık ev aramaya niyet et, gör bak ne ‘vasıflı’ evler görücüye çıkmış! Bi keresinde, ‘Hastane manzaralı kiralık daire’ diye ilan gördüm. Aklımdan bi dolu yatırım fikri geçti. Yarın bugün, evin hangi servisi gördüğüne göre de fiyatlar patlar; misal, üroloji 'loğasyonlular' havada kapılabilirdi!
Çok taşındım çook, doyamadım gezmelere. Göçer dedelerimize rahmet, bilinçaltı fikirlerim tümden süvari birliği!
Ne ev sahiplerinin evlenecek oğlu bitti ne de Almanya'dan gelen kızları. 'Kiracı' statüsünde apolet neyim olaydı, ‘or’ , bilemedin ‘kor kiracı’ olurdum. Elbette, muvazzaf kiracılığıma aykırı hallerden çoktan açığa alınmadıysam.
Cenazelerde “mal da yalan, mülk de yalan, git biraz da sen oyalan” diyen adamların sair zamanlarda mottosu, “dünyada mekân, ahrette iman”dır. At sırtında gezmekten yılmış bir atamızın derin hüznü vardır bu sözünde. Beri yandan, kafiyenin büyüsüyle söylenmemişse eğer, bu imanlı ve mülkiyetçi atamızın dediği, eğer adamsan, bir evin olacak! Neden?
Çünkü pratikte 'kiracı' sözcüğü, bir tür 'ezil!' komutudur. Henüz açlığına nihai ve köklü bir çözüm bulamamış kişinin, 'TOKİ'lerin 'tok' çağrışımının boş olmadığını kavraması umulur. Ayransızın atla şımarması gibidir nefesi kokanın 'ev' hali. Yerini bilmesi umulur!