Pandemi kültür sanat dünyasının üstünden buldozer gibi geçti.
Uzun zamandır konserler yapılamıyor, tiyatrolar sinemalar kapalı,
festivaller, bienaller iptal… Yıl boyunca bu durum kolay kolay
değişmeyecek gibi görünüyor. Hali perişan kültür endüstrimizin
diğerlerine kıyasla en iyi durumda olan alanı yayıncılık sektörü;
yani kitap dünyası. Okumak bireysel bir uğraş olduğu için
kitaplarla ilişkimizi sürdürdük. Hatta evde geçen zamanın artması
sayesinde eskisinden daha çok kitap okuma olanağı bile bulduk.
Kitaplardan kopmadık, yayıncılık dünyamız büyük bir atılım
yaşamadıysa da durumunu koruyabildi. Ama kitap dünyasında da bir
şeyler değişti; gündelik hayatı alt üst eden pandemi okuma
davranışımızı değiştirdi, değiştiriyor...
Geride kalan iki yıl boyunca dünyanın her yerinde okurlar daha
az risk aldılar, yeni keşiflere daha az şans tanıdılar ve genel
olarak tanıdıkları isimlere yöneldiler. Bu sürecin avantajlı
yazarları ünlüler ve klasikler oldu.
Geçen ay New York Times’da (NYT) çıkan bir yazı, dünyanın en
büyük kitap pazarı olan Kuzey Amerika’daki durumun, diğer
coğrafyalardan çok da farklı olmadığını anlatıyordu. ‘Snoop
Dogg’un Başarısı Kitap Endüstrisi Hakkında Ne Söylüyor’
başlıklı yazıda (What Snoop Dogg’s Success Says
About the Book Industry) çok ilginç bir bilgi var: 2020
yılında yayımlanan kitapların yüzde 98’i 5 binin altında
satmış.
ABD gibi büyük bir ülke için şaşırtıcı bir rakam. Bunun sebebi
ise insanların yeni isimlerden uzak durmaları, ya da bir başka
deyişle yeni imzalara ulaşamamaları. Aynı yazıda NPD BookScan
verilerine göre 2020 yılının en çok satan 10 kitabından sekizinin
çok iyi bilinen ünlü yazarlar olduğu belirtiliyor. Önceki yıllarda
ödüller kazanıp, iyi eleştiriler alıp dünya çapında çıkış yapan
isimlere son iki yıldır pek rastlanmıyor. Yayıncılar ise eski
kitapları yeniden parlatmanın yollarını arıyor. NYT’de çıkan
yazının başlığında sözü edilen rapçi Snoop Dogg’un yemek kitabı
gibi… ‘From Crook To Cook’ adlı eski kitap, çıkışından bir
yıl sonra satış patlaması yaparak yayıncısını ‘kurtarmış’.
Kurtarmış… çünkü Chronicle Books adlı yayınevinin 2020’de
çıkarttığı 200 yeni kitabın neredeyse hiçbiri ilgi görmemiş.
İngiliz Observer’da çıkan bir başka yazı
da aynı bilgiyi teyit ediyor. Okurların edebiyata daha çok ilgi
gösterdiğini, ama yeni kitaplara pek rağbet etmediklerini söyleyen
bu yazıya göre, eski kitapların satışları önceki yıllara göre
epeyce artmış.
İster Amerika olsun ister Avrupa ülkeleri ya da Türkiye;
yayıncılıkla uğraşan herkes aynı dertten mustarip: Yeni kitapları
okurlarla buluşturmak eskisinden çok daha zor. Okurun kitabı
rafında görüp karıştırıp aldığı kitapçılar uzun süredir kapalı,
açık olanlara da giren çıkan yok. Fuarlar yapılmıyor. Söyleşi ve
imza günleri yapılmıyor. Buna karşın insanlar kitabı Walmart (bizde
Migros) gibi süpermarketlerden ve en çok internetten alıyor. Fakat
internete kitaplara bakmak için giren okurlar çoğunlukla
algoritmanın onlara uygun gördüğü hepsi zaten çok satan ve
beğenilen kitapları görüyor. Arama yaptıklarında da doğal olarak
bildikleri ve sevdikleri isimlerin ya da merak ettikleri temaların
peşine düşüyorlar. Bunun doğal sonucu olarak da başta klasikler
olmak üzere tanınmış çok satan yazarlar daha ve daha çok satıyor.
Bir ikinci sonucu ise insanların gittikçe daha tekinsizleşen
dünyayı anlama çabalarına eşlik eden araştırma, inceleme, sağlık
kitaplarına, yani edebiyat dışı türlere yöneliyor olmaları.
İnsanlar hayata pandemi arası verdikleri şu günlerde kültürel
boşluklarını doldurmak için okumadıkları klasikleri tekrar gündeme
alıyor. Sonra sevdikleri ya da adını iyi bildikleri yazarların
varsa yeni, yoksa eski kitaplarını ediniyorlar. Yani aslında kitap
okumaya devam ediyoruz. Zaten Türkiye’deki yayıncılık örgütlerinin
verilerine göre basılan kitap sayılarında bir düşüş yok; bu iyi
haber. Ama yeni yazarlara, yeni düşüncelere ve hayallere
ulaştığımız kanallar tıkanmış görünüyor; bu ise işin vahim
kısmı.
Bugünden itibaren büyük kapanmadan çıkacağız ve hükümetin
tabiriyle ‘kademeli normalleşme’ye geçeceğiz. Tabii ortada normal
olan bir şey yok. Yine geceleri ve hafta sonları evdeyiz.
Tedirginlik bitmeyeceği için AVM kitapçılarına giden pek olmayacak.
Zincir mağazalardaki kitap yasağı hafta sonları devam edecek. Tek
tesellimiz ise cadde kitapçılarının açılacak olması. Pandemi
döneminde gördük ki edebiyatın, yeni düşüncelerin okurla
buluşmasını sağlayan en önemli kanal kitapçı dükkanları. Onların
yokluğu özellikle ‘yeni ve alternatif’ olanın önünde bir engele
dönüşüyor. Pandemi bittiğinde ‘eski normal’ geri gelecek mi çok
şüpheli. Belli ki internet mağazaları bu güçlü pozisyonlarını
koruyacaklar. Sosyal medya ve Zoom etkinlikleri okur-yazar
buluşmasında bir numaralı yöntem olmayı sürdürecek. Bunlar tamam,
ama kitapçılar ne olacak? Onların önemi bir kez daha kanıtlandığına
göre hem yayıncılık sektörü hem de kamu yönetimi kitapçıların
varlığını ve etkinliğini koruyacak yöntemler üstünde düşünse iyi
olur diyelim…