Kitlesel olarak evden çalışma deneyiminden edindiğimiz dersler

Geçmişte, çalışanlarını ofiste görmekte ısrar eden kuruluşlar, Covid-19 salgınıyla birlikte esnek çalışmanın sağladığı faydaların da farkına vardılar. Büyük bir süratle iş yaşamının parçası haline gelen esnek çalışma sistemi, gerek karmaşık çalışma planlarıyla başa çıkmada, gerekse de verimli iş gücüne ulaşmada yöneticilere büyük avantajlar sağlıyor.

Abone ol

Jane Parry

Politikacılar ve işverenler yıllardır birbirlerine benzer bir şekilde esnek çalışma vaadini dillendirdiler. Bir değişim gerçekleşiyor gibi görünüyordu.

Geçen yıl, Kraliçe’nin (II. Elizabeth) yıllık konuşması sırasında, İngiltere hükümeti, esnek çalışmanın elde edilebilir olmakla kalmayıp çalışanların varsayılan tercihi haline gelmesi konusunda bir istişare toplantısı yapılacağını duyurdu. Fakat 2020, Westminster’da süratle çok farklı bir yıl haline geldi ve esnek çalışma hakları politik düzeyde bir duraksama yaşadı.

Sonuçta, Covid-19 salgını ve ardından hükümetin uyguladığı sokağa çıkma yasakları evden çalışmayı öngörülemeyen bir küresel deneyimin merkezine oturttu, hakiki bir esnek çalışma tartışması için katalizör olmasını sağladı.

Bu yıl gerçekleştirilen değişiklikler, çalışanların birbirinden farklı yükümlülüklerinin ve özelliklerinin günlük anlamda çalışmalarını nasıl etkilediğini radikal bir biçimde gözler önüne serdi. İşverenler de iyi planlanmış esnekliğin iş gücünü verimli kıldığını kabul etme konusunda önemli adımlar attılar. Çalışanlar arasındaki farklılıkları yansıtan, bütün personeli motive eden, verimli kılan çalışma planlamaları, kurumların ayakta kalmasında ve nihayetinde İngiltere’nin mali açıdan toparlanmasında anahtar bir rol oynayacak.

Fakat bu yeni iş dünyasında kurumlar, esnek çalışmanın salgından sonra kendi üst düzey personele sunulan bir avantaj olarak kalmasının altından kalkamazlar.

EŞİTSİZ AYRICALIK

Salgından önce esnek çalışmanın kurumlarda eşitsiz bir ayrıcalık olduğunu biliyorduk; eğer yaptığınız iş yüksek değerdeyse veya anlayışlı bir yöneticiniz varsa esnek çalışabilirdiniz. Kurumlar, belli işlerin uzaktan yapılamayacağını öne sürerek esnek çalışma taleplerine karşı kabul edilebilir bir itiraz geliştirdiler. Bundan dolayı, birçok esnek çalışma talebinde azalma yaşandı.

Şimdiyse, bu düşünce çürütülmüş oldu. Eskiden beri ofisten gerçekleştirilen işlerin evden yürütülebileceğini gördük. Araştırmamızda birçok kişi ofisteki dikkati dağıtan şeylerden uzakta daha verimli olduklarını düşünseler bile karantina, ev koşullarında normal bir çalışma ortamı sağlamıyordu. Çocuklar ve sıklıkla da eşler, mekân ve zaman paylaşımı açısından engel oluşturuyordu.

Bununla birlikte, karantinadan kaynaklanan kurumsal kanıtlar verimlilik kazanımlarını doğrulamaktadır. Meslektaşlarımla yürüttüğüm “Karantinadan Sonra İşimiz” başlıklı anketin ortaya koyduğuna göre 10 kişiden dokuzu, evde ofistekinden daha fazla -veya en az o kadar- çalıştıklarını düşünüyor. Anketimizi yanıtlayan 10 kişiden yedisi, ofisler tekrar açıldıktan sonra da haftada en az birkaç gün evden çalışmak istiyor.

Bu yüzden, evden çalışmaya kuşkuyla bakan yöneticilerin artık standart çalışma saatlerini pekiştirmeleri zorlaşacak; çünkü çalışanlarının aydan aya rol beklentilerinin ötesine geçtiklerini gördüler.

Şimdi kendimizi bir değişimin eşiğinde buluyoruz. Harekete geçme yönünde bir istek mevcut ve kuruluşlar ilk kez karma çalışmayla ciddi bir şekilde ilgilenmeye başladıkça, bunun, işlerin organizasyonlar içinde mi yoksa dışında mı gerçekleştirildiği konusunda ikili bir tartışma olmadığı açığa çıkıyor. Daha da önemli olan, çalışanların zamanlarını nasıl planlayacaklarıdır ve bunun anahtarı, insanların sahip oldukları farklı koşulları yansıtan çok daha geniş bir esnek çalışma düzenlemeleri yelpazesiyle ilgilenmesidir.

Esnek çalışma, bu kadar uzun bir zamandan beridir kuruluşların kendi iş alanlarına yatırım yapmaması nedeniyle gecikti. Şimdiyse, kimsenin öngöremediği türden bir durgunluk karşısında, esnek çalışmanın sağladığı faydalar, yöneticilerin karmaşık çalışma düzenlemelerinin üstesinden gelmelerine, üretkenliği en üst düzeye çıkarmalarına ve fırtınayı atlatmak için en çok ihtiyaç duydukları zamanda vasıflı iş gücüne tutunmalarına yardımcı olma becerisini açıkça ortaya koyuyor.

VERİMLİLİĞİ SÜRDÜRMEK

Esnek çalışmanın, karşılıklı biçimde çalışanlarla işverenlerin lehine sonuçlanacak yollarla uygulanması hayati önem taşıyacaktır. Karantina sırasında sağlıklı iş gücünde yaşanan azalmaya (anketimizi yanıtlayanlar Dünya Sağlık Örgütü’nün refah indeksindeki kriterlerin 100’ünden ancak 47.5’ini karşılıyor) işverenlerin çabucak yanıt vermesi çok önemlidir.

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün son yıllarda üye ülkelerden topladığı kanıtlar, uzaktan çalışanların refahının, verimlilik kazanımlarını sürdürmek için önem taşıdığını ortaya koyuyor.

Karantina, yöneticilerin, farklı ev koşulları, çalışma tarzları ve kişilik özelikleri açısından personellerindeki çeşitliliği görmelerini sağladı. Yaşadıkları zorluklar konusunda ve iş gücü gereksinimlerinin daha incelikli bir süreçle ele alınmasında daha yaratıcı oldular.

Ekonomik ve Sosyal Araştırma Konseyi’nin desteğiyle gerçekleştirdiğimiz araştırmamızın ilk bulgularından yola çıkarak yaptığımız en önemli tavsiyelerden biri, esnek çalışma hakkının çalışanlara sözleşmelerinin başlangıcından itibaren tanınmasıdır. Bu, işverenlere kalifiye personellerinin bir sonraki ekonomik durgunlukta verimli olarak çalışmalarını sağlayacak, bu sırada AB’yle girilecek yeni ilişkinin görüşmeleri devam edecektir.

Yazının orjinali The Conversation sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Serdar Aygün)