1996. Erkan Özdemir o yıl doğmuş. Geçen 20 yılda ancak bir miktar büyümeye fırsat bulmuş.
Pazar günü Şemdinli'de zayıf bedenini parçalamışlar. Benim yaşımın yarısından azını yaşamışken daha.
Nasıl güzel bir yüzü var. Sakalları bile çıkmamış daha doğru düzgün.
Üniforma olmamış üzerine. Çuval gibi durmuş. Olsun o yakıştırmış. Şapkası oturmuş ya. Hevesinden, coşkusundan belli bol üniformasının içinde olmaktan memnun. Muhtemelen köyünden bir süreliğine de olsa ayrılmasının tek yolu, "bir renk" olarak özlemle beklemiş askerliği.
Arkasında doğalgaz sobasına değmesin diye ortası kaldırılmış tül perde, alüminyum pencereler, makina halısı... Belli ki Erkan fonda ne göründüğünü çok umursamamış. Ellerin mükemmel duruşu, güzel bir poz vermek daha önemli görünmüş gözüne. Ayakların çıkmaması büyük haksızlık olmuş bu duruşa.
Mutlulukla muziplik karışımı bir ifadesi var. Gözleri görünmüyor tam. Merak da vardır mutlaka.
Bu güzel çocuğu bu şekilde aldılar evinden.
Küçük parçalar halinde geri verdiler babasına.
Ve bu ülkede, her iki tarafta da uzun bir süre ana kuzuları evlerine tabutta dönecek gibi görünüyor.
Kıymayın şu çocuklara. Kırmayın şu çocukları. Bunların ne ilgisi olabilir ortada dönen siyasi hesaplarla?