Kobanê davası: 1 Ekim'e kadar sürecek duruşmada ilk gün

HDP'lilerin yargılandığı Kobanê Davası’nda dördüncü tur duruşmaları başladı. Eş Genel Başkan Pervin Buldan duruşmaya verilen arada açıklama yaptı: Arkadaşlarımızı asla bırakmayacağız.

Abone ol

ANKARA - HDP eski Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 108 sanıklı Kobanê Davası’nın 4’üncü tur duruşmaları Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başladı. 

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ile çok sayıda milletvekilinin izlediği duruşmada gazeteciler, mahkeme başkanının talimatı gerekçe gösterilerek duruşma salonuna alınmadı. Polis barikatlar kurarak duruşma salonunun çevresindeki yolları kapattı. Duruşmaya verilen arada Buldan açıklamalar yaptı.

GAZETECİLER VE İZLEYİCİLER SALONA ALINDI

Kobanê Davası’nın duruşması öncesinde polisin cezaevi yolunu kapatması ve gazetecilerin salona alınmaması üzerine avukatlar mahkeme heyeti ile görüştü. Avukatların görüşmesinin ardından gazeteciler ve izleyiciler salona alındı.

‘ÖNLEMEK İÇİŞLERİ VE MİT'İN GÖREVİYDİ’

Davada usule yönelik itirazlara ilişkin söz alan HDP eski MYK üyesi Cihan Erdal’ın avukatı Arif Ali Cangı, “Görünüyor ki bu davada iktidar partilerinin yandaşları ve seçmenlerinin tamamı davaya katılıyor ama böyle bir gerçeklik karşısında müşteki, şikayetçi katılma noktasında tartışmalıyız” dedi.
Her katılma talebinde görüşlerinin alınması gerektiğini söyleyen Cangı, İçişleri Başkanlığı’nın ve MİT’in davaya müdahil olma talebinde bulunmasına anlam verilemeyeceğini söyledi. Cangı, söz konusu dönemdeki olayları önlemenin İçişleri Bakanlığı ve MİT’in görevi olduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu:

“Bu müdahillik talebi görevlerini yapamadıklarının itirafıdır. Eğer o olayları önleyebilselerdi o olayları çıkaranlar fiilen karşınızda olacaktı. Bu şekilde bu dava dosyasının bir anlamda HDP’li yöneticilere yönelik bir siyasi linç davasına dönüştürülüyor. Şikayetçi ve mağdur durumunun çok hassas bir şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Dava dosyasına giren evrak içinde CİMER’den gönderilen şikayetler de yer alıyor. Örneğin biri Selahattin Demirtaş hakkında CİMER’e başvurmuş ve en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyor bu da yer alıyor dosyada. Bu CİMER şikayetlerinin dosyaya gönderilmiş olması yargılamayı etkiler. Bu nedenle bunların dosyadan çıkarılması gerekiyor çünkü adil yargılama hakkının ihlali niteliğinde.”

TUTANAKLAR DOSYAYA GİRMEDEN ‘GİRİLDİ’ DENİLDİ

HDP eski MYK üyesi Zeynep Ölbeci avukatı Ali Bozan, geride kalan üç duruşmada tutanaklara dair yapılan işlemlere dikkati çekti. Bozan, tutanaklara ilişkin mahkemenin tutanakların okunmadığı halde “okundu” şeklinde geçtiğini, diğer uygulamanın ise dosyaya tutanakların girmediği halde “girdi” denildiğini kaydetti.
Bozan, “CMK 209’a göre okunur demiyor ama anlatılıyor diyor. Dosyaya gelen herhangi bir evrak eğer mahkemece hüküm aşamasında kullanılacaksa bu evrakların tartışılması gerekiyor bu nedenle öncelikle anlatılması ve okunması gerekiyor. Binlerce sayfa evrak okunmadığı halde duruşma tutanaklarına ‘okundu’ olarak geçti” diye konuştu.

‘BELGEYİ KİMİN OLUŞTURDUĞU TESPİT EDİLMEDİ’

HDP Hukuk Komisyonu üyesi Avukat Kenan Maçoğlu, bir önceki celsede 43 ara kararın oluşturduğunu hatırlattı. Maçoğlu, “15 Haziran tarihli yerine getirilmeyen 2 talep var. Dosyanın açık tanığı olan Kerem Gökalp idari gözetim kararıyla Ankara TEM’e götürülüyor. 13 gün boyunca TEM’de ifadesi alınıyor. O dilekçe 354 klasörde inceledik ancak biz bir yerde göremedik. Siz ara karar oluşturmuştunuz. Cevabı gelmemiş. Tekrardan istiyoruz. 15 Haziran tarihinde unutulan bir klasörden size bahsettik. Savcının çalıştığı 234 klasör sanırım. O klasör içerisinde 5 sayfalık bir Ankara TEM Şube Başkanlığı imzalı belge vardı. Belgeyi kim oluşturduğunu istenmesini talep etmiştik. Bu belgede yer alan tarih Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ tutuklanmasından hemen önceki bir tarih ve tamamı yok. Soruşturma dosyasında unutulmuş” ifadelerini kullandı.

‘SAVCI BİLEREK, GÖNDERMEDİ’

Avukat Maçoğlu, hazırlanan tutanağın Demirtaş’ın ilk dosyadan tahliyesi sonrası cezaevinden çıkmasını engellemek için gözaltına alınma talebi olduğunu ifade etti. Maçoğlu, bu evrakın Demirtaş tahliye olursa yeniden gözaltına alınmasına yönelik evrak olduğunu hatırlatarak, “Biz iki evrak için de talepte bulunduk. Ama doğrudan bu kumpas dosyasının delili olacak evraklar dosyanın savcısı Ahmet Altun tarafından dosyaya gönderilmedi” diye konuştu.

‘KUMPAS ANKARA’DA ORGANİZE EDİLDİ’

Ankara TEM Şube tarafından hazırlanan ve soruşturmada unutulan 5 sayfalık TEM belgesinin önemli olduğunu dile getiren Maçoğlu, şunları söyledi:

“Çünkü bu kumpasın ne şekilde ve kimler tarafından hazırlandığını gösteren net bir belge. Hangi suçlar kimlerin dahil edileceği ne kadar ceza alacaklarına dair çok ayrıntılı bir belge. Bu belge savcı Altun dosyaya özel atandıktan sonra 2018’de hazırlanıyor. Dosyada delil bulunmazken bu dosya üzerinden işlemler başlatılıyor. Savcılık yeni delil üretmek için ciddi çabalar veriyor. Tanık ve gizli tanık bulunması için ciddi çabalar veriliyor bu soruşturma üzerine kapatma davası düzelebileceği ve partinin bu şekilde kapatılabilmesi açık ve net bir şekilde yazılıyor. HDP'ye açılan kapatma davası organize bir şekilde 2018’de başladı. Sadece o belgede değil 59 klasöre ek olarak 8 flaş bellek bize teslim edildi. Bu beleklerde çeşitli itirafçıların beyanları var. İlginç şeyler var. Bu bahsettiğimiz Kerem Gökalp’ın bu Kobanê soruşturması kapsamında verdiği ifade genel iddianamenin omurgasını oluşturan bir iddianame sizin de tutukluluk devam kararlarına dayanak gösterdiği bir ifade."

‘İFADELER DOSYAYA KONULSUN’

“Kerem Gökalp’ın bu Kobanê davası kapsamında verdiği bir ifade Kobanê dosyasında yer almıyor. Ama HDP kapatma dosyasında yer alıyor. Anayasa Mahkemesi’nin bize ilettiği belgelerde dosyaya eklerde Gökalp’ın ifadesi yok. Savcı Ahmet Altun ifadesini almış Kobanê dosyasına koymamış. Bu savcı ve Yargıtay Başsavcısı kendi aralarında belge alıp, veriyorlar. Organize bir şekilde bu dosyayı oluşturup HDP’nin kapatılması için faaliyette bulunuyorlar. Talebimizdir; gizli tanık Ulaş, gizli tanık Mahir ve Kerem Gökalp’ın ifadelerinin tamamının dosyaya alınmasını istiyoruz.”

‘KEREM GÖKALP KİMLERİ ZİYARET ETMİŞ?’

Soruşturma kapsamında ilk olarak gizli tanık Mahir’e ulaşıldığını ancak ne şekilde ulaşıldığına dair bir bilgi olmadığına dikkati çeken Maçoğlu, şunları kaydetti:

“Bu tanıklar nereden geldi, kendisi mi geldi emniyete başvurdu. Bunların hiçbiri dosyada yok. Bunun da öğrenilmesini istiyoruz. Gizli tanık Mahir’in, Kerem Gökalp’ın ifadesi 5-6 sayfa ve iddianamenin omurgasını oluşturan bir nitelikte ve birbirinin kopyası gibi. Kerem Gökalp, cezaevinde kimler ziyaret etmiş ve Gökalp’in ilk soruşturma aşamasına verdiği ifadeler ile Şırnak Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki görülen davasının kovuşturma, soruşturma aşamasındaki tüm bilgilerin talep edilmesini istiyoruz. Çünkü Gökalp, Şırnak’ta verdiği bir ifadede ne hikmetse Kobanê dönemine dair bu dosyada verdiği ifadelerin hiçbiri yer almıyor."

PERVİN BULDAN: ASIL FAİLLER YARGILAMA DIŞI BIRAKILIYOR

Davaya verilen arada HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan açıklamalarda bulundu. Davanın hukuksuz ve siyasi bir dava olduğunu söyleyen Buldan, “Arkadaşlarımızı yalnız bırakmayacağız” dedi. HDP’lilerin Kobanê olaylarını engellemeye çalıştığını ve asıl faillerin yargılanmadığını belirten Buldan, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

İNTİKAM DUYGUSUYLA YAZILMIŞ İDDİANAME: Bugün bir kez daha aslında Kobanê Davası’nın yürütmesiyle mükellef olan, kesinlikle talimatla çalışan, yukarıdan emir alan bir mahkeme heyetinin arkadaşlarımızı nasıl yargıladığını gördük. Kobanê Davası, Türkiye’de kesinlikle alakası olmayan, siyasi saiklerle yazılmış olan, iddianamenin içerisinde gerçekle hiçbir şeyin olmadığı, yalanlarla iftiralarla tamamıyla intikam duygusuyla yazılmış olan bir iddianamenin bugün uygulatılmaya çalışıldığını ve bununla birlikte bir dönemin siyasi aktörlerinin yargılanmasının yapıldığı bir sürece tanıklık ediyoruz.

O GÜNÜN FAİLLERİ YARGILAMA DIŞINDA BIRAKILIYOR: Bu dava kesinlikle hukuki bir dava değil. Bu iddiamızı ileriki süreçlerde arkadaşlarımızın yaptıkları ya da yapacakları savunmalarla kesinlikle ortaya koyacaklarına inanıyoruz. Kobanê olayları dediğimiz o sürecin yaşandığı dönemde yargılanan her bir arkadaşımız aslında olaylar durdurmak ve olayların önüne geçebilmek için büyük bir çaba sarf etmiştir. Ancak o günün failleri, yani bu suçları işleyenler, gerçek suçlular bugün korunmakta, yargılama dışında bırakılmakta, olayları engellemek isteyen başta HDP’liler olmak üzere diğer siyasi aktörlerin de bir şekilde bu olaylarla ilişkilendirilerek cezalandırılmaya çalışıldığını hep birlikte görüyoruz.

AKP VE MHP’LİLER ARAŞTIRMA TALEPLERİMİZİ REDDETTİ: Hiç kimse şundan kuşku duymasın. Bunun da üstesinden geleceğiz. HDP, bu yargılamayı da bu davayı da bu hukuksuzluğu da çürütecektir. Bizler HDP’liler olarak bu meselenin açıklığa kavuşması, gerçek faillerin ortaya çıkması ve cezalandırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde onlarca kez araştırma komisyonunun kurulması için başvuru yaptık. Ama AKP ve MHP’lilerin oylarıyla bu talebimiz reddedildi. Çünkü gerçeklerin ortaya çıkmasından korkulan ve HDP’yi bu mesele üzerinden mahkûm etmeye çalışan bir anlayışın olduğunu hepimiz biliyoruz. Mahkemeyi savunmaları, mahkemenin tutumunu yakından takip etmeye devam edeceğiz. Arkadaşlarımızı asla yalnız bırakmayacağız. Her koşulda burada onlarla birlikte dayanışma içerisinde olacağımızı herkesin bilmesi lazım.

HDP YALNIZ BIRAKILMAMALI: Ama bu meselede HDP yalnız bırakılmamalıdır. Türkiye’nin demokrasi güçleri, Türkiye’de barıştan yana olanlar, Türkiye’nin özgürlüklerinden ve demokrasisinden yana olanlar… Herkesin bu duruşmaya sahip çıkmasının önemli olduğunu ifade etmek istiyoruz. AKP kendisini bunun üzerinden aklamaya çalışmasın. O dönemin suçluları bellidir. Karanlık güçlerin nasıl devreye girdiği bellidir. HDP’lilerin olayları durdurmak için çabası bellidir. Sayın Öcalan’ın bu meselede yapmış olduğu çağrı ortadadır. O yüzden bu meseleyi asla bizim üzerimize yıkarak, HDP’nin üzerine yıkarak aklanacaklarını zannediyorlarsa çok büyük yanılıyorlar. Arkadaşlarımızı asla yalnız bırakmayacağımızın bir kez daha burada sözünü veriyorum.

'İDDİANAME HUKUKA AYKIRI'

Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi salonundan SEGBİS ile duruşmaya katılan eski HDP Milletvekili Altan Tan, Demirtaş’ın Kobane davasına gerekçe gösterilen tweetlerine ilişkin AİHM’in yaptığı tespitleri okudu. Tan, şunları kaydetti:

“AİHM, tweetlerin siyasi ifade sınırları kapsamında kaldığını ve şiddet çağrısı içermediğini ve yaşanan şiddetle bir bağının olmadığını belirtmiştir. AİHM kararları bağlayıcı olduğundan, Büyük Daire kararından sonra 30 Aralık 2020 tarihinde iddianamenin bu tweetlere binaen hazırlanması da hukuka aykırı olduğunu göstermektedir. 6 Ekim 2014 tarihinde yapılan MYK toplantısına katılmadım. O toplantının genel muhtevası ile ilgili de bir bilgi sahibi değilim. Ama bu tweetlerin bir suç teşkil ettiğini düşünmüyorum. Şiddeti teşvik anlamında bir çağrı değil.”

'MİT’İN BİZE VERDİĞİ ÖCALAN MEKTUBUNU KANDİL’E GÖTÜRDÜK'

İddianamede yer alan belgelere dair açıklamada bulunan Tan, şunları söyledi:

“Bunlardan bir tanesi Kandil’de Murat Karayılan’ın da olduğu bir fotoğraf; Abdullah Öcalan'la görüşme sırasında MİT’in bize verdiği Öcalan mektubunu Kandil’e götürdüğümüzde çekilen fotoğraftır. 1 Mart 2013’te Kandil’e götürülmüş ve Murat Karayılan’a teslim edilmiş. Sonrasında onlardan gelen cevaplar da devlet yetkililerine iletilmiştir. Bu resim devlet tarafından görevlendirilen heyetin resmidir. MİT tarafından Kandil’e Murat Karayılan’a verilmek üzere mektubun teslim edildiğini göstermeye yönelik çekilen bir fotoğraftır. Bu resmi bir görev sırasında çekilmiştir ve bir suçlamaya tabi tutulamaz. Diğer fotoğraflar ise Erbil’de 25 Eylül 2017 tarihinde Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin yaptığı referandum esnasında görevlilerle çekilen bir resimdir. Bunların kimler olduğu yine Erbil’den sorulabilir. Bunların YPG ya da PKK ile bir bağlantıları yoktur. Bir diğer resim 22 Eylül 2014’te Mesut Barzani’nin Erbil’de yaptığı mitingde çekilen fotoğraftır. Söz konusu bayrak da Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bayrağıdır. Ve Türkiye’deki resmi ziyaretlerinde de kullanılan bayraktır.”

DURUŞMAYA YARIN DEVAM EDİLECEK

İddia makamının taleplere ilişkin beyanının ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, kararında şunları kaydetti:

“Bu celse savunma yapacağını söyleyen Meryem Adıbelli’nin Kürtçe savunma yapacak olması ve salonda tercüman bulunmaması nedeniyle duruşmanın 21 Eylül 2021 günü saat 9:30’ a bırakılmasına, Can Memiş’in öğrenim nedeniyle, Altan Tan ve İbrahim Binici’nin savunmaları alınmış olmasına ve eski milletvekili olmaları ve yaşları nazara alınarak duruşmalardan vareste tutulmasına, bir kısım sanıkların müdafilerinin duruşmaya girmeden önce sıkıntı yaşadıklarını belirtmeleri karşısında her ne kadar duruşma salonun açık olması ve aleniyetin sağlanması noktasında herhangi bir sıkıntı bulunmasa bile ileri sürülen sıkıntıların giderilmesi amacıyla cezaevi yönetimine ve Sincan Emniyet Müdürlüğü’ne ayrı ayrı müzekkere yazılarak, dosyamızın duruşmasına girmek isteyenlerle ilgili daha dikkatli davranmalarının istenilmesine oy birliğiyle karar verildi. Diğer taleplerle ilgili duruşmanın sonunda karar verilecektir.”

AVUKATLAR, MAHKEMENİN BİR AN ÖNCE BİTİRİLMEYE ÇALIŞILDIĞINI AÇIKLAMIŞTI

Sincan Cezaevi Kampüsü’nde yapılacak dördüncü duruşmadaki oturumlar 1 Ekim’e kadar sürecek. 15 Haziran’da görülen son tur duruşmalarında Kars Belediyesi eski Eş Başkanı Ayhan Bilgen, Berfin Özgü Köse, Can Memiş ve Cihan Erdal‘ın yurtdışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartı ile tahliyesine karar verilmişti.

Kobanê Davası öncesi açıklama yapan davanın avukatları, HDP’liler ve Kürt siyasetçiler üzerinden “hukuk ve demokrasinin” hedef alındığını belirterek, Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki duruşmalara katılım çağrısı yağmıştı. Avukatlar, mahkemenin hukuka aykırı bir şekilde duruşmaları bir an önce bitirmeye çalıştığını ifade etmişti. (DUVAR/MA)