Kobanê Davası: Mahkeme başkanı pozitif çıktı, duruşma ertelendi

Kobanê Davası’nda mahkeme başkanı Covid-19 pozitif çıktı. HDP’lilerin avukatları, salonda bulunanların temaslı olduğunu belirterek duruşmaların ertelenmesini talep etti. Duruşma 18 Ekim'e ertelendi.

Abone ol

ANKARA -  Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 108 sanıklı Kobanê Davası’nın 4’üncü tur duruşmaları üçüncü gününde Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı.

Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görülen dava dosyasında sanık olarak yer alan 108 kişi, 29 ayrı suçlamayla toplam 38’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 19 bin 680 yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Sincan Cezaevi’nde tutulan siyasetçiler salonda hazır bulunurken, HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş duruşmaya mazeret bildirerek katılmadı.

AVUKATLAR MAZERET DİLEKÇESİ VERDİ

HDP eski Eş Başkanı Figen Yüksekdağ, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önceki dönem Eş Başkanı Gültan Kışanak ve Gülser Yıldırım, Kandıra Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) duruşmaya bağlandı.

Eski MYK üyesi Zeki Çelik Edremit’ten, Berfin Özgü Özköse ve Zeynep Ölbeci Bakırköy Kapalı Cezaevi'nden, eski MYK üyesi Gülfer Akkaya 7. Sulh Ceza Hakimliği’nden, eski milletvekili Emine Beyza Üstün de Datça Asliye Ceza Mahkemesi salonundan SEGBİS ile duruşmaya katıldı. Sincan Cezaevi’nde tutuklu bulunan siyasetçiler duruşma salonuna getirildi.

Tutuksuz yargılanan İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder, önceki dönem milletvekilleri İbrahim Binici, Altan Tan ve HDP MYK üyesi Can Memiş duruşmadan vareste tutulduğu için katılmazken, tutuksuz yargılanan yerine kayyım atanan Kars Belediyesi Eş Başkanı Ayhan Bilgen ve avukatlar Kenan Maçoğlu ve Maviş Aydın duruşma salonunda hazır bulundu. Geriye kalan dava avukatları başkanın temaslı olması nedeniyle “Bu koşullarda dava yapılamayacağını” belirterek, davaya sağlık mazeret dilekçesi gönderdi.

KIŞANAK VE YILDIRIM, YÜKSEKAĞ'A SARILDI

Sincan Cezaevi’nde bulunan tutuklu siyasetçiler Figen Yüksekdağ’a başsağlığı dileğinde bulundu. Yüksekdağ da SEGBİS üzerinden annesini kaybeden Emine Beyza Üstün’e başsağlığı dileğinde bulundu. Üstün, “Hepimiz birbirimizi çok seviyoruz” dedi.

Siyasetçiler Kışanak ve Yıldırım da SEGBİS odasında Yüksekdağ’a sarılarak, babasının vefatı için başsağlığı dileğinde bulundu.

MAHKEME BAŞKANI POZİTİF ÇIKTI

Davaya bakan Ankara 22’inci Ağır Ceza Mahkemesi başkanının Covid-19 temaslı olmasından kaynaklı 21 Eylül’de duruşma erken bitirilmişti. Bugün yeniden görülmeye başlanan duruşma öncesinde mahkeme başkanının testinin de pozitif olduğu öğrenildi. Duruşma, salona geçici heyetin gelmesiyle başladı. Kimlik tespiti ardından duruşmaya başlandı. Avukatlar duruşma başlamadan söz almak istedi.

‘COVİD GENELGESİ ESAS ALINSIN TALEBİ’

Avukat Erhan Ürküt, müvekkili Ali Ürküt’ün savunma yapacağını ancak mahkeme başkanın pozitif çıkması nedeniyle salonda da birçok kişinin temaslı hale geldiği için savunma yapamayacağını söyledi. Ürküt, “Müvekkillerin cezaevinde bulunması ve sağlık koşulları göz önüne alındığında duruşmanın yapılmaması gerekir. En azından temas süresinin Sağlık Bakanlığı’nın kovid genelgesinde yer alan süre esas alınarak, duruşmanın mahkemenin belirleyeceği bir tarihe ertelenmesini istiyoruz” dedi.

Salonda bulunan tutuklu siyasetçiler savunma yapmak istemediklerini belirtti. SEGBİS ile bağlanan tutuklular da savunma yapmak istemediklerini kaydetti.

ERTELEME VE TAHLİYE TALEBİ

Geçici heyet tarafından söz verilen iddia makamı tutukluluk dosyasının mevcut durumu, sanıkların kaçma ihtimalleri esas alınarak, tutukluluk devamını istedi.
Duruşma salonuna temsili olarak geldiklerini belirten avukat Maviş Aydın, mahkeme başkanın testinin pozitif çıkmasından kaynaklı duruşma salonunda bulunan herkesin temaslı olduğundan duruşmanın yapılamayacağını kaydetti. Aydın, “Duruşmanın devam etmemesini istiyoruz. AİHM Büyük Daire kararı, müvekkillerin bir kısmının tahliye olması, bazılarının sağlık problemleri yaşıyor olması, suç vasfının değişme ihtimali çok yüksek. Delta varyantı karantina süresinin uzun olması. HDP kapatma davasında birtakım müvekkillerin savunma süresi nazara alınması, 60 günlük bir süre olmasından kaynaklı duruşma gününün 7-8 Kasım’dan sonraya ertelenmesini talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Maviş Aydın duruşma savcısının da korona virüsü olduğunu öğrendiklerini söyledi.

Söz alan avukat Kenan Maçoğlu da “Savunmaların alınıp alınmamasının Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) açısında tutukluluk halinde bir önemi yok. Savunması alınsa da alınmasa da tüm arkadaşlarımızın tahliye edilmesi gerekiyor. Bu kumpas bir soruşturma buna dair çok ayrıntılı belge ve beyanları sunacağız. MYK üyeleri sıranın kendilerine geleceğini bilmelerine rağmen kaçma girişiminde bulunmadılar. Tüm bunun göz önüne alınarak, tahliye edilmelerini talep ediyoruz” diye konuştu.

GÜR: AİHM KARARINI UYGULAYIN

Tutukluk durumu hakkında siyasetçiler söz aldı. İlk olarak söz alan Nazmi Gür, Covid-19’a yakalanan mahkeme başkanı ve ailesine başsağlığı dileğinde bulundu. Covid-19 temasından kaynaklı sağlıklı bir duruşma yapılmasının mümkün olmadığını dile getiren Gür, şöyle konuştu:

“Bu nedenle her ili avukatımızın da belirttiği gibi bu duruşmanın ertelenmesini talep ediyoruz. AİHM kararı Bakanlar Komitesi’nde görüşüldü. Türkiye’ye 30 Eylül’e kadar bu davaya ilişkin süre tanıdı. Bunu bir kez prosedür başlatmıştı. Azerbaycan Mamadov dosyasında benzer bir durum geldi. İki yıllık milletvekili yapmış biri olarak Türkiye’nin ulusal onurunu incitecek, ciddi siyasal sorunları olacak. Türkiye yaptırımlarla karşı karşıya. Mahkemenizin de Türkiye’yi gelecekte ekonomik, siyasal yaptırımlara korumak için Demirtaş AİHM kararını derhal uygulamanızı, derhal bir an önce yerine getirmenizi talep ediyorum. Hepimizin tahliye edilmesini bu dosyanın düşürülmesini talep ediyorum. Türkiye’yi gerçekten kışa doğru giderken bir bahar iklimine sokmak istiyorsanız mahkemeniz için küçük Türkiye için büyük bir adım olacak.”

‘AİHM ÇAĞRIYI SUÇ SAYMADI’

HDP eski Parti Sözcüsü Günay Kubilay da 6-8 Ekim döneminde HDP MYK üyesi olduğunu belirterek, “Her şey olağan bir serinde duruşmalar gitmiş olsaydı ben bu zamana kadar tutukluluğuma dair bir hazırlık yapmıştım. Aktaracaktım ama sağlık nedeniyle attırmayacağım. HDP MYK üyesiyim. Bu çağrıyı yapan üyelerden birisiyim. Bu kocaman şişirilmiş dosyanın içerisinde benim ile ilgili delil olan çağrıcı olmamdır. Onun dışında başka delil yoktur. Demirtaş AİHM kararı bu çağrının şiddet içermediğini belirtmiştir. Kararın heyetiniz tarafından tanınmaması hukuki bir karar değil politik bir karardır” dedi.

Yargıtay 16. Dairesi tarafından Iğdır’da benzer soruşturmaya dair bir siyasetçinin yaptığı çağrının bir şiddet olmadığına dair bir kararı olduğunu hatırlatan Kubilay, “Somut delil söz konusudur. Çağrının şiddet içermediği Anayasa’nın 26 maddesinde vardır. İfade özgürlüğünü ihlal edecek bir şey yoktur. Daha fazla Anayasa 90’ını ihlal etmek yerine bu çifte standarttı ortadan kaldırın. Hepimizin tahliyesini talep ediyorum” diye belirtti.

‘AİHM SUÇSUZLUĞUMUZU TEYİT ETTİ’

HDP MYK üyesi Alp Altınörs, bir yıldır tutuklu bulunduğunu hatırlattı. Altınörs, şöyle devam etti:

“Başından beri bu dosya ölü doğmuştur. Demirtaş AİHM kararı daha önce bu iddianameyi oluşturmadan HDP MYK tarafından atılan tweetin şiddet içermediğini ve tutukluluğa gerekçe yapılamayacağını tescil etmiştir. Türkiye anayasal hukukuna göre Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Daire tarafından bizlerin suçsuzluğu tescil edilmiştir. Buna rağmen siz bizi mahkum ediyorsunuz. Bizim dosyanızla ilgili değil diyorsunuz. Nasıl sizinle ilgili değil. Bizleri bir yıldır burada tutuyorsunuz. Bu politik bir tutumdur. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararında direk mahkemenizin ismini zikretti. AİHM kararı uygulansın. Hukuken ölü doğan bir dava ve siyaseten de zamanını doldurmuş bir davadır. HDP’nin meşrutiyet tartışması düşüşe geçti. HDP’nin meşrutiyeti açısında bütün partilerden açıklaması var. Erdoğan’ın Diyarbakır’da açıklaması Kılıçdaroğlu’nun ‘Kürt sorununu HDP ile çözeriz’, İYİ Parti’nin HDP’nin meşruiyeti üzerine söylemi var. Bu tuhaf durumun sona erdirilmesini, biz yargılanmaktan çekinmiyoruz. Bir yere kaçmadık bundan niye kaçalım. Bütün politik davalarımın beraatla sonuçlanacağından adım gibi eminim. Neden kaçayım. Israrla tutuklu yargılamaya çalışıyorsunuz.”

'TANIĞIN BENİM KANDİL'DE OLDUĞUMU SÖYLEDİĞİ SAATTE BEN BANKAMATİKTEN PARA ÇEKİYORDUM'

Tutuklu siyasetçilerden Nezir Çakan, daha önce savunmasını yaptığını ve bu süre zarfında dijital belgeleri de incelediğini söyledi. Çakan, kendisiyle ilgili dosyada tek somut delilin iki tanık beyanına dayandığını hatırlatarak, “Tanık Sami Baran, benim Kandil’de olduğumu beyan ediyor. Tanığın benim Kandil’de olduğunu söylediği saatte ben Türkiye’de o saatte bankamatikte para çekiyordum. Birçok işimi yaptım ve belgelerle mahkemenize sunmuştum. Mahkemenizce Cezaevi Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne yazdığı yazıda tanık Baran ile cezaevinde kalıp kalmadığım soruldu. Verilen cevapta tanık olan kişi ile cezaevinde kalmadığım ortaya çıktı” diye belirtti. 

‘KÜRT SORUNU BU SALONDADIR’

Mahkeme heyetinin “AİHM kararını bilmiyorum” ifadelerini kullandığını hatıralatarak, “Görmüyorsunuz, duymuyorsunuz nasıl kararı uygulayacaksınız” diyen Sebahat Tuncel şunları kaydetti:

“Kürt sorunu bu salondadır. Bir de Kürt sorunu var mı yok mu tartışması yapılıyor... AKP, Kürt sorununu mahkeme salonlarına taşıdı! Siyasi iktidar ne diyorsa biz ona göre yargılanıyoruz. Bütün dünyanın lanet ettiği bir örgüte karşı ses çıkardığımız için bizi yargılıyorsunuz. İddianamede IŞİD'e tek bir laf yok. Kürtler olarak, yıllardır İstiklal Mahkemelerinde, Ağır Ceza Mahkemelerinde olmak zorunda kaldık. Hep onurlu halkımızı savunduk, savunmaya devam edeceğiz. Bir halkın hakkını savunmak suç değildir. Asıl suç bir halkın hakkını vermemektedir. Gelip bu salona baksınlar Kürt sorunu var mı yok mu? AİHM kararına rağmen buradayız. AİHM kararı olmasa da biz suçlu muyuz? Hayır arkadaşım değiliz.

'MAHKEMENİZDEN BİR BEKLENTİM YOK, HEYETİNİZİ REDDETTİM'

Sizin mahkemenizden bir beklentim yok. Sizin heyetinizi reddettim. Dedim ki, bu süreçte Kürt siyasetçilerin yargılandığı dosyayı kabul etmemeniz gerekir. Dosyayı kabul ettiğiniz halde bir de bir siyasi partiye bizi sorgulatıyorsunuz. Meclisteydik, herkes tartışıyordu, yasalar çıkarıyorduk. Çözüm süreci gibi bir süreç yaşandı. Kobanê şimdi yaşanmadı.  2014 yılında yaşandı, o dönemde de AKP’nin o dönem politikalarını eleştirdik. 

'DEMOKRATİK CUMHURİYETİ İNŞA ETMEK İSTİYORUZ, SUÇ MU?'

Kişisel olarak sizden talebim yok. Ama bir yıldır tutuklu olan arkadaşlarımız özgürlüğünden yoksun bıraktılar. Arkadaşlarımızın tahliyesini talep ediyorum. Sizin varsa adil bir yaklaşımınız ve iradeniz varsa arkadaşlarımızın derhal özgürlüğünü sağlayın. Diğeri de Kürt meselesini biz burada konuşarak çözemeyiz. Bu sorun Meclis’te konuşulmaya başlandı. Şimdi bu konu tartışılmaya başlandı. Gelip bu salona baksınlar var mı yok mu? AİHM kararına rağmen buradayız. AİHM kararı olmasa da biz suçlu muyuz? Hayır, arkadaşım değiliz. Biz haklıyız, biz Türkiye’deki mevcut yönetimi beğenmiyoruz, beğenmeyeceğiz. Tekçi, ırkçı, bir zihniyete karşı kadın özgürlükçü, demokratik cumhuriyeti inşa etmek istiyoruz. Bu suç mu? Beğenmiyorum bu anayasayı. Değiştirmek istiyorum. Bunun için siyasete girdim. Bu ülkede kadınların katledilmesini, çocukların istismar edilmesini istemiyorum. Bu ülkede halkların kendi kaderini tayin etmesini istiyorum. Eğer bunlar suçsa bu suça devam edeceğim. Bu durum mahkemeler aracılığıyla bizi yurttaşlıktan çıkarmaya çalışıyorlar. Her yerde kendimizi savunuruz, başımız dik. Eksiklerimiz varsa özeleştirimizi veriyoruz. Biz halktan geliyoruz. Başka bir dünya, Türkiye istiyoruz. Suç mu? Bizi nasıl düşüncelerimizden yargılarsınız. Böyle bir yargılama olabilir mi? Gelinen süreçte bizim omuzlarımıza yükleniyor. Bu ülkede yaşanan çatışmanın savaşın sorumlusu bu siyasi iktidardır.” 

18 EKİM'E ERTELENDİ

Mahkeme heyeti, yargılananların tahliye taleplerinin ardından ara kararını açıkladı. Heyet, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına hükmederek duruşmayı 18 Ekim'e erteledi. (DUVAR-MA)