Moskovskiy Komsomolets gazetesi muhabiri Lyudmila Aleksandrova Türkiye tatil yerlerindeki sıhhi ortamı yazdı. Rusya Tur Operatörleri Federasyonu'nun (Rosturizm) verdiği bilgilere göre koksaki virüsünün yaygın olduğu Türkiye’de tatil yapmaktan vazgeçenler, ödenmiş tur parasını geri alabilecek. Bu açıklamaya dayanarak durumun gerçekten ciddi olduğunu iddia eden Aleksandrova, Side, Alanya, Belek ve Kemer’de tatil yapan 500 Rus vatandaşının çocuklarının koksaki virüsü kaptıklarını Tüketici Hakları Koruma Servisi'ne (Rospotrebnadzor) bildirdiğini yazdı.
En baştan salgını itiraz eden Türkiye Sağlık Bakanlığı’nın, Rospotrebnadzor sitesinde çıkan habere göre tatil yerlerinde ek sıhhi ve sağlık tedbirleri almaya kararlı olduğu bildiriliyor. Ayrıca Türk tarafının, yerinde incelemede bulunmak üzere Rospotrebnadzor uzmanlarını kabul etmeye hazır olduğunu açıkladı.
Öte yandan Novaya gazetesi, virüs haberlerinin, bu sene Antalya’da tatil yapan turist sayısının rekor kırdığına dair bilgi geldikten hemen sonra çıkmaya başladığına dikkat çekerek salgın haberlerinin kasıtlı yapıldığını öne sürdü. Devlet kontrollü medya ise turlardan vazgeçen tatilci sayısının sürekli arttığını bildiriyor.
Bu arada gıda ambargosunun siyasi sebeplerinin ortadan kalkmasına rağmen Rusya Tarım Bakanı Aleksandr Tkaçev, önümüzdeki dönemde Türkiye’den domatesin alınmayacağını tekrar dile getirirken Nihat Zeybekçi’nin buna verilecek “siyasi karşılık”tan bahsetti.
Rusya’nın Karadeniz tatil yerlerinde sürekli bağırsak enfeksiyonu vakalarının görüldüğünü, ayrıca bu sene Kırım’da otel fiyatlarının yüzde 40 arttığını hatırlatan gazete, Türkiye’nin avantajlı çıktığını vurguladı. Rusya Tur Operatörleri Federasyonu Sözcüsü Natalya Ignatyeva da Türkiye’deki salgın dedikodularına “yersiz” dedi.
Gazete, "Bizim hükümet, Kırım ve Soçi’yi destekleyerek Türkiye’yi gerçekten 'cezalandırmak' isterse, açıklamalarla sınırlı kalmaz, ardından somut adımları bekleyelim" diye yazdı.
REGNUM ajansı sitesinde yayımlanan yazıda Stanislav Tarasov Irak Kürdistanı’nda 25 Eylül günü yapılacak referandumu yorumladı. Tarasov, dışarıdan gelen baskıya rağmen Mesut Barzani’nin oylamayı ertelemek istememesini, Erbil’in, IŞİD ortadan kalkmadıkça herkesin Kürtler’e ihtiyaç duymasına bağlıyor. Yazar, "Rakka alındıktan sonra Bağdat, devleti “onarmaya” başlayacak ve koalisyon güçleri Irak Kürtlerini unutacaklar" dedi. Oysa ABD, Türkiye, İran, Irak ve Suriye, referandumun IŞİD kesin mağlubiyete uğradıktan sonra yapılmasını istiyor.
Tarasov'a göre İran, Kürdistan'ın bağımsızlığına karşı çıkanlardan biri. Çünkü Şii hükümetin yönettiği birleşik Irak, İran’ın kurmakla meşgul olduğu Bağdat-Şam-Beyrut “Şii ekseni”nin önemli bir parçası olacak. Referandum vasıtasıyla Irak’ın muhtemel parçalanması, Kürt nüfusu olan Suriye, Türkiye ve İran’a kötü bir örnek olacak. Üstelik referandumun, başta petrol zengini Kerkük olmak üzere “tartışmalı” bölgelerde de yapılması bekleniyor. Tarasov, "o halde Erbil ile Bağdat çarpışırsa şaşırmayalım" dedi. Yazıyı bitirirken Tarasov, çarpışma olursa Kerkük’ün İran yanlısı Bağdat hükümetinin kontrolüne girmesini istemeyen Ankara’nın Erbil’e muhtemelen destek vereceğini iddia etti.
Gazeta.ru sitesinde çıkan yazıda Aleksandr Rıbin, Deyr ez Zor’un kaderinin Suriye’de barış sürecinin gidişatına şekil vereceğini iddia etti. Hatta Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, o şehrin alınması ile IŞİD’e karşı yürütülen savaşın son aşamaya gireceğini söyledi.
Rıbin'e göre iki aydır IŞİD’in başkenti Rakka’yı almaya çalışan Amerikan destekli Suriye Demokratik Güçleri, şehrin yarısını kontrol altına almış oluyor. Halbuki sadece sembolik önem taşıyan Rakka’nın aksine petrol zengini Deyr ez Zor IŞİD’in gerçek ekonomik merkezi.
Rusya Stratejik Araştırma Enstitüsü Müdür Danışmanı Yelena Suponina gazeteye verdiği röportajda, “Deyr ez Zor’u kurtarmaya çalışan güçler arasında çatışma mümkündür. Rusya ve ABD yöneticileri dahil herkes bunu anlıyor” dedi. Kendisine göre her iki ülke, olası çatışmayı önlemek için elinden geleni yapmasına rağmen Kürtler ile Şam ordusunun birbirine girmesinin ihtimali mevcut.
Nezavisimaya gazeta yorumcusu Ravil Mustafin, Rusya’nın Libya Ulusal Ordusu Komutanı Halife Haftar ile ilişkilerini değerlendirdi. Moskova’ya üçüncü ziyarette bulunan Haftar, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’dan silah isteyip “Rusya, bizim dostumuzdur, ümit ediyoruz, bize 'hayır' demez” dedi.
Mustafin’e göre “haklı olarak Libya’nın en etkili siyasetçisi” gözü ile bakılan Haftar’ın, Rusya gibi güçlü bir müttefike ihtiyacı var. Başında Abdullah at Tani bulunan Libya Geçici Hükümeti ve Agila Saleh’in kontrolündeki parlamento kendisinin yanında duruyor. Yazar, Ortadoğu’da varlığını güçlendirmeye çalışan Moskova’nın Suriye’de elde ettiği başarıyı Kuzey Afrika’ya yaymaktan vazgeçerse büyük hata yapacağını dile getirdi.
Yorumcuya göre aynı zamanda BM ve Batı’nın “kurdurduğu” Sarac hükümeti ile ilişki kuran Rusya er geç siyasi seçimle karşı karşıya gelecek. Ne var ki bundan evvel Haftar’ı tanımak istemeyen kimi Avrupa ülkeleri, son yıl zarfında generalin elde ettiği başarıyı hesaba alıp tutumlarını değiştirip Libya Ulusal Ordusu ile bağlantı kurmaya başladı. Mustafin Moskova’yı, zaman kaybetmeden Haftar ile var olan samimi ilişkileri iyice değerlendirmeye çağırdı.