Köln’de Türkiye’den bir 'Barikat‘

Ayşegül Karakülhancı Duman

KÖLN - Bu günlerde Almanya'nın, hatta Avrupa'nın en önemli modern sanat müzelerinden biri olan Köln'deki Museum Ludwig (Ludwig Müzesi) 40. yılını ziyaretçileriyle kutluyor. Reklam panolarında 40. yıl afişlerine, WDR radyo kanallarında Ludwig Müzesi'nin tarihini anlatan programlara ve yine WDR televizyonunda müzenin kuruluşunu, konseptini, sergilerini ve toplumsal rolünü anlatan belgesellere denk gelmek mümkün.

HER DAİM GÜNCEL

Ludwig Müzesi'nin çekirdeğini Pop Art akımının dünyaca ünlü örnekleri oluşturuyor. Müze bunun yanı sıra sanat severlere klasik modernden Alman Ekspresyonizmi'ne, Picasso koleksiyonundan Rus avant-gard ve abstrakt koleksiyonuna uzanan çok zengin bir çeşitlilik sunuyor. Müzenin bir bölümündeyse, Nordrhein-Westfalen (Kuzey Ren Vesfalya) eyaleti sanatçılarının eserleri sergileniyor. Ayrıca konsepte uygun geçici sergiler de müzeyi hep güncel tutuyor.

Burası, sadece Köln'de ve eyalette değil, bölgeye yakın olan Fransa, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg gibi ülkelerde yaşayan insanlara, sanatçılara ve sanat tarihi öğrencilerine, ve elbette gençlerle çocuklara da geniş bir görsellik sunuyor. Ludwig Müzesi, farklı yaşlara hitap eden yaratıcı rehberlik ve atölye çalışma programıyla sanat eğitimi işlevini de yerine getiren bir kültür kurumu.

YILDA 300 BİN ZİYARETÇİ

Bir müzenin, hele de bir vakıf müzesinin, aktif bir 40 yılı geride bırakmış olması gurur verici. Ludwig Müzesi,  özellikle de yılda ortalama 300 bin ziyaretçiye ulaşmasıyla, Köln'deki 20'den fazla müze arasında haklı bir prestije sahip. Bir kültür kurumunun 40 yıl boyu hep başarıyla var olması maalesef bizim alışık olduğumuz bir durum değil. Sözgelimi, Türkiye'deki en eski sanat müzesi olan Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi 1980 yılında hizmete girmiş ancak uzun yıllar restore edildiği için kapalı kalmıştır...

Ludwig Müzesi'nin, 'Wir nennen es Ludwig (Biz Ludwig deriz)' adlı kırkıncı yıl karma sergisinde yer alan 25 sanatçı arasında Ahmet Öğüt'ün 'Bakunin Barikatı' adlı enstelasyonu da bulunuyor. Ahmet Öğüt, 1981'de Diyarbakır Silvan'da doğmuş, sanat eğitimine Ankara Hacettepe Üniversitesi'nde başlamış, Yıldız Teknik Üniversitesi'nde yüksek lisans yapmış ve eğitimine Amsterdam'daki Rijksakademie van Beeldende Kunsten'de (Sanat Akademisi) devam etmiş bir sanatçı. Bu müzede ilk kez Türkiyeli bir sanatçının eserinin sergilenmesi, takdir edilmesi gereken bir başarı.

MÜZEDE TÜRKÇE YOK

Zira 1960'lardan bu yana Türkiye'den ekonomi, siyaset ve eğitim gibi sebeplerle göç almaya devam eden bir ülke Almanya. Şu anda dördüncü kuşak büyüyor burada ama kültür ve sanat, spor, hatta politika gibi alanlarda çok da başarılı görünmüyor. Köln Türkiyelilerin en yoğun yerleştiği kentlerden biri. Fakat buradaki müzelerde dil seçenekleri arasında bile Türkçe yer almazken, Ahmet Öğüt'ün başarısı kendini bir kere daha gösteriyor.

Keşke Ludwig Müzesi'ni her yıl ziyaret eden 300 bin kişinin hatırı sayılır bir kısmının, Almanya'da yaşayan göçmenler arasında en büyük yüzdeyi oluşturan Türkiyelilerin olduğunu söyleyebilseydik... Ne yazık ki durum böyle değil. Türkçe'nin müzelerdeki elektronik rehberlik (audio guide) seçeneklerinde sunulan diller arasında yer almaması veya  müzelerde Türkçe broşürlerin bulunmamasının elbette ilgisizlikle doğrudan alakası var. Ahmet Öğüt gibi sanatçıların başarısı da, işte bu ilgisizliğin olumlu yönde değişeceğine dair umut veriyor.

Ayrıca ilgilenenler için küçük bir not: 17 Eylül Cumartesi günü müze özel programla ücretsiz olarak herkese açık olacak. (DUVAR)