Kolombiya'da 'gece kurşunları' ve halkın çözümü

Kolombiya'da özne bir iki örgüt değil, olamaz da. Sahneye çıkan, ağır bedelleri ödemek zorunda kalan kitleler ve eğer bir sebep aranacaksa fatura her geçen gün keskinleşen uçuruma kesilmeli.

Abone ol

DUVAR - Kolombiya 'Vergi Reformu' gündemiyle başlayan ulusal grevin ikinci haftasına giriyor. Çeşitli sendikaların ve emek örgütlerinin liderliğini üstlendiği grev dalgası, muhafazakâr Devlet Başkanı Ivan Duque'nin geri adım sinyallerine rağmen devam ediyor. Artan polis şiddeti ve faili meçhul cinayetlerle öldürülen göstericilerin sayısı 50'ye yaklaşırken, herkesin bir gözü de ülkedeki silahlı örgütlerde.

Pandemi harcamalarını karşılamak amacıyla Kolombiya hükümetinin ortaya attığı Vergi Reformu, sokaktan şiddetli bir yanıt aldı. KDV zamlarından su, elektrik ve gaz gibi kamu hizmetlerine kadar ücret artışını kapsayan reform, asgari ücrette yaklaşık yüzde 20'lik bir düşüş ifade ediyor. Bunun üzerine başlayan Ulusal Grev ülkenin hemen her yerleşimine kısa sürede yayıldı. Hâlâ da çeşitli emek örgütlerinin içerisinde bulunduğu Ulusal Grev Komitesi direnişi sürdürüyor. Talepler ise sadece reformun geri çekilmesi ile sınırlı değil. Komite, aynı zamanda sokaklara hakim olan şiddete son verilmesi, cinayetlerin sorumlularının ortaya çıkarılması ve emekçilerin haklarını genişleten maddeler etrafında hükümetle masaya oturma gibi talepleri dile getiriyor.

'SİLAHLI SAVUNMA' ÇAĞRISI

Tüm bunlar olurken hükümet cephesinden sıkça dile getirilen konuların başında gösterilerin 'silahlı gruplarla' olan ilişkisi. Gerek hükümet, gerek yerel yöneticiler gerekse savcılar gibi devlet görevlileri sık sık mevcut sokak hareketinin ardında ELN (Ulusal Kurtuluş Ordusu) ve FARC-EP (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri–Halk Ordusu) gibi güçlerin olduğunu öne sürüyor. (Burada FARC, elbette barış anlaşmasının başarısızlığa uğramasıyla yeniden silahlanan Segunda Marquetalia gibi grupları ifade ediyor. Birbirinden bağımsız, küçüklü büyüklü 20'ye yakın silahlı FARC grubu bulunuyor).

ELN'nin Camilo Torres Restrepo Ulusal Şehir Savaşı Cephesi, 5 Mayıs tarihinde yaptığı yazılı açıklamada Ulusal Grev'e destek mesajını yenilerken göstericilere yönelik saldırıların ardından 'silahlı savunma' vurgusu yaptı: “Askerler ve polisler dahil herkese, sermaye sahiplerinin bizi yönettiği talan modelinin barbarlığına direnek uzlaşmazlığını ifade etmek için sokaklarda olanlara yönelik (...) silahlarının halka doğrultulmaya devam edilemeyeceğini deklare ediyoruz. Ulusal grevin hedeflerine ulaşana dek, kentlerimizin sokaklarında şahit olduğumuz barbarlıklara karşı kendimizi savunarak daha fazla örgütlenebilmek doğrultusunda gerekli her türlü silahın kullanılması gerektiğini belirtiyoruz.”(1)

FARC-EP Segunda Marquetalia'dan ise benzer, ancak görece daha çekimser bir yanıt geldi.

MESELE SADECE ELN VE FARC MI?

Yönetici kesimlerin geniş bir arka planı olan kitlesel eylemleri doğrudan, tek yönlü bir şekilde silahlı gruplarla ilişkilendirmesi -bu grupların yaptığı açıklamalar her ne olursa olsun- oldukça sığ bir yaklaşım olacaktır. Bahsettiğimiz eylemler milyonlarca insanı temsil eden örgütler tarafından gerçekleştiriliyor. Üstelik etki alanı sınırlı silahlı hareketleri, ülkenin her köşesine sıçramış gösterilerin sorumlusu ilan etmek de pek gerçekçi değil. Peki ama bu ısrarın arkasında yatan ne?

En taze örnekten bahsetmek gerekirse polis-ordu-paramiliter güçler şiddetinin kontrolsüz yayılımından söz etmek gerekiyor. Geleneksel olarak, ordu, paramiliter güçler, sermayedarlar, toprak sahipleri ve kartellerin birbirleriyle kurduğu ilişkiler kombinasyonuyla şekillenen Kolombiya devletinin Ulusal Grev'e yönelik yanıtı da aynı biçimde oldu. Devlet Başkanı, Latin Amerika liderlerinin kriz anında kullandığı bir arka plan manzarasıyla halkın karşısına çıktı. Arkasına dizdiği askerlerle ve onlara verdiği yetkilerle göstericilere gözdağı vermekle kalmadı, bir de her türlü toplumsal olayı bastırmak için eğitilen ESMAD polis birimini oldukça sert biçimde sahaya sürdü. 1999 yılında kurulan ESMAD'ın dağıtılması Ulusal Grev Komitesi'nin talepleri arasında yer alıyor.(2)

İşler burada da bitmiyor. Bir de nereden geldiği belli olmayan 'gece kurşunları' var. Mesela Pereira Teknoloji Üniversitesi öğrencisi Lucas Villa'nın ölümü. Bir öğrenci lideri olan Villa, 5 Mayıs gecesi çatışmaların yaşanmadığı bir anda, çevredeki direnişçilere su ve yiyecek temin ederken saldırıya uğradı. Arabalı saldırının failleri ise meçhul. Villa'nın gösterilerdeki neşeli tutumu ve bir videoda sarf ettiği, "Kolombiya'da bizi öldürüyorlar" ifadeleri, yaşanan cinayetin çok daha çabuk yayılmasına ve bir sembole dönüşmesine neden oldu. Nitekim dünya da Kolombiya'da süren direnişi “#NosEstanMatando” ifadeleri ile tanıdı. Gösteriler sırasında güneş battıktan sonra nereden geldiğini belli olmayan mermilere ülkede oldukça sık rastlanıyor.

Aslında göstericilerin talepleri arasında yer alan 'cinayetlere son verilmesi ve sorumluların bulunması' tekil olarak değerlendirilemeyecek bir madde. Kolombiya ne Ulusal Grev ile ne de sokak ortasında işlenen cinayetlerle yeni tanışıyor. Bu haftalarda yaşananların son dönem için oldukça şiddetli olduğu gerçeğini bir tarafa koymak gerekirse de ülkede uzun bir süredir paramiliter suikastlar devam ediyor. FARC ile Kolombiya devleti arasında yapılan barış anlaşmasının başarısızlığı, 300'e yakın eski FARC gerillası ve çok daha fazla toplumsal liderin cinayeti ile tescillenmiş durumda. Son ismi Partido Comunes (PC) olan 'yasal FARC' ise girdiği seçimlerde yenilgi üzerine yenilgi yaşıyor. Rüzgar yön değiştirdikçe gözler de PC'ye değil, yeniden silah alan FARC gruplarına kayıyor.

ASIL SORUMLU TOPLUMSAL UÇURUM

Son olarak gösterilerdeki ısrarın gerçek nedeninden bahsetmek gerekiyor. O da Kolombiya'da çeşitli biçimlerde kendini gösteren sosyo-ekonomik adaletsizlik. Öncelikle toprak adaletsizliği. Devletin 1823-1931 yılları arasında çok ciddi bir toprak satışı gerçekleştirmiş olması, yine aynı büyüklükte bir toprak sahibi sınıfının doğmasına neden olmuştu. Öyle ki aradaki uçurum bakımından dünyadaki en keskin orana sahip ülkelerin başında Kolombiya geliyor.(3) Paramiliter güçlerin sırtını yasladığı en sağlam dayanak işte bu toprak sahipleri.(4) Bugün ülke nüfusunun ciddi bir kısmını oluşturan kırsal nüfus için en önemli sorunlardan bir tanesi hâlâ toprak sorunu. Ülke tarihinde gerilla örgütlerinin toprak reformunu her zaman yüksek sesle dile getirmiş olması da bu yüzden tesadüf değil.

İkincisi gelir adaletsizliği. Dünya Bankası verilerine göre (2017) Kolombiya nüfusunun sadece yüzde 10'u, ülke gelirinin yüzde 39'una sahip. Farklı kaynaklar ise Kolombiya'yı Honduras'tan sonra Latin Amerika'da gelir uçurumunun en yüksek olduğu ikinci ülke olarak gösteriyor.(5) Ülkede işçi sınıfının büyük bir çoğunluğu hükümet yardımlarına muhtaç. Tüm bunlar hesaba katıldığında eğitim ve sağlık gibi kamu hizmetlerine ulaşımın nüfusun büyük bir çoğunluğu için oldukça zor olduğu tahmin edilebilir. Böylesi koşullarda ELN ve FARC gibi örgütler, kendi hakimiyetlerindeki bölge halklarının sağlık gibi temel ihtiyaçlarını gidermede tek alternatif konumunda.(6)

Üçüncüsü ise kadın ve çocukların toplum içerisindeki adaletsiz konumu. Kadınlar, aynı işleri yapmalarına karşın erkeklerden yüzde 13-23 daha az kazanıyor. Ayrıca kadınların mesailerinde hamilelik izni gibi esnekliklere rastlanmıyor. Yetersiz beslenme ise bebek ölümlerinin önde gelen nedenlerinden. Yine Dünya Bankası rakamlarına göre (2018) her bin çocuktan 14'ü, yetersiz beslenme nedeniyle ölüyor.(7)

ÇÖZÜM ÖNERİSİ ELİNDE BİR KİTLE

Ekim 2020'de Kolombiya ordusunca düzenlenen operasyonda öldürülen ELN Komutanı Uriel, pandeminin başında gerçekleştirdiğimiz söyleşide şunları söylüyordu(8): “Kapitalizm ve kapitalistler, her ne kadar krizde de olsa, uğruna kavga etmeden bu sistemin ölmesine müsaade etmeyecekler, buna hiç şüphe yok. Onların, güç üzerinde tekelleri ve sermayeleri var. Dahası, kitle iletişim araçlarını ve tüm diğer ideolojizasyon aygıtlarını kontrol ediyorlar. Bu olumsallık açısından da [Covid-19 salgını], kapitalizm kendi başına sona ermeyecek. Bununla birlikte çelişkilerin keskinleşmesiyle sistemin özü görülür hale geldi, maskesi düştü. Dolayısıyla sosyal hareketlilik kısıtlamalarına rağmen, insanlar refahlarına zarar veren politikaları parçalara ayırmaya çağırıyor, protesto ediyor... Korona virüsü, kapitalizmin krizini soyuyor ve farklı seviyelere taşıyarak, zaptedilemeyen yeni bir alan açıyor. Ekonominin birçok sektörde yavaşlaması, işten çıkarmalar, en yoksulların ve en bedbahtların ölümü -ve yoksulların öldüğü, zenginlerin yaşadığı bir yerde engin sınıfsal eşitsizliklerin kanıtı, en nihayetinde farklı düşünce şekilleriyle vücut bulan ve muktedirlerin şahsi çıkarlarını anlamlandıran, toplumda kendine yer eden bir değişimi güçlendiriyor. Bu yönetilemezlik, Kolombiya da dahil olmak üzere pek çok ülkeyi 'tehdit' ediyor. Bu perspektifle ve ani paniğin ardından halklar, çözüm önerilerini eline alacak ve konumlarını radikalleştirecektir.”

Özetle bugün Kolombiya'da özne bir iki örgüt değil, olamaz da. Sahneye çıkan, ağır bedelleri ödemek zorunda kalan kitleler ve eğer bir sebep aranacaksa fatura her geçen gün keskinleşen uçuruma kesilmeli. Şiddetin en çıplak hali sokakta göstericilere karşı gösterilirken en sistematik hali hayatı böylesine keskinleştiren mevcut toplumsal düzende yatıyor. Görünüşe göre bu sefer Kolombiya'da çözüm önerisini eline almış bir halk var...

1) https://insurgenciaurbana-eln.net/comunicado-publico-que-continue-la-resistencia-popular/
2) https://www.evrensel.net/haber/432315/6-soruda-kolombiyada-neler-oluyor
3) https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0305750X20301625
4) https://www.sipri.org/commentary/blog/2013/200-years-landlessness-land-inequality-and-search-peace-colombia#:~:text=Land%20inequality%20has%20long%20been,of%20rural%20conflict%20in%20Colombia.&text=USAID%20estimates%20(PDF)%20that%200.4,most%20unequal)%20Colombia%20scores%200.77.
5)
6) https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya-forum/2020/04/25/eln-sozcusu-uriel-korona-virusu-kapitalizmin-krizini-soyar
7) https://borgenproject.org/inequality-in-colombia/
8) https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya-forum/2020/04/25/eln-sozcusu-uriel-korona-virusu-kapitalizmin-krizini-soyar