Sözün özü Petro’nun eskiliği-yeniliği, radikalliği-ılımlılığı meselenin kendisi değil. Bu değişimin asıl yakıtı, geçtiğimiz yıllarda neoliberal politikalara karşı ayaklanan Kolombiya halkının yarattığı toplumsal hareket. Sadece Kolombiya için değil, bütün Latin Amerika için.
Latin Amerika, tarihinin önemli anlarından birini yaşıyor. ABD’nin kıtadaki ‘ileri karakolu’ konumundaki Kolombiya tarihinde ilk kez sol kanadın adayı cumhurbaşkanı seçildi: Gustavo Petro ülke tarihinin en çok oy alarak seçilen cumhurbaşkanı oldu. En sık gündeme gelen konu ise Petro’nun eski bir M-19 gerillası oluşu.
‘Eski gerilla’ sıfatı, Latin Amerika’nın sol tandanslı hareketleri için şaşırtıcı değil. Petro’nun da bu ‘radikal’ geçmişi Kolombiya’yı bir o kadar ‘radikal’ bir değişime götüreceği anlamına gelmiyor. Radikal beklentileri düşük tutmak gerekse de Kolombiya koşulları içerisinde yaşanan bu gelişmenin oldukça önemli olduğunu vurgulamadan geçemeyiz. Bahsettiğimiz ülke paramiliter güçlerin, oligarkların, narkotik çetelerin, ordunun ve ABD’nin çok ciddi anlamda etki gücü olduğu bir ülkeyse eğer aynı sıfat başka anlamlar taşıyabiliyor.
Hali hazırda ordu tarafından resmen memnuniyetsizlik açıklamalarının yapılması nedeniyle askeri darbenin nefesini ensesinde hissedecek olan Petro’yu zorlu bir cumhurbaşkanlığı bekliyor. Suikast tehdidi nedeniyle düzenlediği mitinglere ‘kurşun geçirmez kalkanların ardında’ katılışı, karşılaşacağı zorlukları koyan bir fotoğraf.
Tüm bunları konuşmadan önce Petro’nun hikayesindeki ‘eski gerilla’ başlığına seyahat edelim.
KOD ADI GABRİEL GARCİA MARQUEZ’İN MİRASI
Petro her ne kadar Karayip kasabası Ciénaga de Oro’da dünyaya gelse de ailesi doğumdan kısa süre sonra başkent Bogota’ya taşınır. Zipaquira kasabasında okula başladığında ayak izleri ünlü Kolombiyalı yazar Gabriel García Márquez ile kesişir. Bu okul, bir zamanlar Márquez’in de eğitim gördüğü yerdir.
Henüz 17 yaşındayken katıldığı şehir gerillası M-19 örgütünde de kendine Márquez’den bir kod ad seçer: Yüzyıllık Yalnızlık romanındaki ana karakterden esinlenerek örgütte ‘Aureliano’ olarak tanınır. El Pais’te yer alan bir habere göre ‘M-19’un Petro’yu zeki olduğu için örgütlediği’ söyleniyor ve ‘sıska ve yüksek seviye miyop oluşu nedeniyle’ farklı görevler verildiği ima ediliyor. Buna karşın El Espectador’da yer alan haberde M-19’un düzenlediği Canton Norte Silah Soygunu’nda Petro’nun ordudan çalınan silahları saklamakla görevli olduğu dile getiriliyor. Şu ya da bu şekilde elinin silah tuttuğu bilinen bir gerçek.
Ancak aldığı görevlerin en dikkat çekicisi yüzlerce aileyle birlikte, Bolivar 83 adı verilen mahallenin inşasına katılmasıdır. Evi ya da işi olmayan zor durumdaki aileler için inşa edilen mahalle hakkında daha sonra yazacağı otobiyografisinde “O günleri asla unutamam, çünkü beni sonsuza kadar yoksulların dünyasına bağladılar” diyecektir.
Henüz 24 yaşındayken Bolivar 83 konseyinde görev alır ancak yaşadığı mahalledeki hayatı 1985 yılında ordu tarafından kaçırılınca yarım kalır. On gün işkenceyi 18 ay tutsaklık izler. Serbest kalınca bir silahlı grup kurma amacıyla dağa çıksa da bu alanda başarılı olamaz.
M-19 VE BAŞARISIZ BARIŞ SÜREÇLERİ
Gelgelelim Kolombiya tarihi adeta başarısızlıkla sonuçlanan barış süreçleri antolojisidir. Dolayısıyla yeri gelmişken M-19’un sonuna dair de birkaç söz söyleyebiliriz. Nisan 1983’te Kolombiya’da Belisario Betancur hükümeti ile M-19 çeşitli barış görüşmeleri konusunda anlaşır.(1) Ancak örgütün lideri Jaime Bateman Cayon, Panama’da düzenlenecek barış görüşmelerine giderken bir uçak kazasında ölür. Yine de taraflar gerilla hareketinin gelecekte silahsızlandırılması planında ve ateşkeste mutabakata varır. Ancak ordu bu anlaşmaya yanaşmayarak M-19’un lider kadrosuna bir dizi saldırıda bulunur: 22 Ağustos’ta örgütün önemli isimlerinden Ivan Marino Ospina’nın öldürülüşü gibi.
Bunun üzerine ‘Betancur’un ülkedeki barış arzusuna ihanet ettiğini’ gerekçe gösteren M-19’un 35 kişilik bir gerilla grubu, başkent Bogota’daki Adalet Sarayı’nı ele geçirir, yaklaşık 300 avukat, savcı, hâkim ve yargıcı rehin alır. Görüşme talepleri sonuçsuz kalınca ordu şiddetli bir operasyon düzenler, herkes katledilir (Bu sırada Petro cezaevindedir).
1986 yılında örgütün başına geçen karizmatik isim Pizarro 1989 yılında Kolombiya hükümetiyle yeniden masaya oturur ve bazı garantilerin verilmesi kaydıyla silah bırakmayı kabul eder. Böylece siyasi parti kurma hakkı ve genel af kaydıyla M-19 resmen silah bırakır. Hemen ardından düzenlenen 1990 seçimlerinde Pizarro da cumhurbaşkanı adayı olur. Özellikle hitabet yeteneğiyle oldukça dikkat çeken bir isim olan Pizarro seçim öncesine paramiliterlerin suikastına uğrar.(2)
Elbette M-19 (ya da siyasi arenadaki ismiyle AD-M19) alınan yaralara rağmen bir şekilde siyasi hayatta yer almaya devam eder. Üyelerinden Petro 1991’de Meclis Üyesi seçilse de bir süre sonra Avrupa’ya iltica eder, 1998 yılında Kolombiya’ya geri döner ve tekrar Kongre üyesi seçilir. 2000’li yıllarda siyasi hayatına sol/sosyal demokrat POLO ile devam eder, senatör seçilir. 2010’larda ise Bogota’nın belediye başkanı olarak siyaset sahnesinde adını duyurur.
BUGÜN PETRO’YU NELER BEKLİYOR?
Petro’nun sıkça gündeme gelen geçmişine kabaca göz attığımıza göre bugüne gelebiliriz. Kendisi artık Kolombiya’daki sayısız sol, sosyalist, çevreci, ilerici örgütten oluşan Tarihsel Pakt’ın adayı olarak seçilmiş cumhurbaşkanı. Peki Petro’nun siyasi hareket alanı ne kadar geniş?
Her şeyden önce oligarklar ve çokuluslu şirketler ile bağları bulunan paramiliter güçler ülkenin en büyük sorunlarından biri olan toprak reformu önünde ciddi bir engel. Petro’nun da sözünü ettiği bu reform girişimlerinin paramiliter varlık dolayısıyla ne denli başarıya ulaşabileceği başlı başına soru işareti. Yine neoliberal politikalarda atılacak geri adımlar, ya da FARC ile imzalanan ancak suikastlarla fiilen sürüncemede kalan barış anlaşmasının gerçek anlamda uygulanması da Petro’nun dile getirdiği ve zorluk yaşaması muhtemel diğer konulardan.
Neden mi? Başta da sözünü ettiğimiz üzere askeri darbe Kolombiya’da açıktan zikredilen bir ihtimal. Son olarak Kolombiya ordusunun başındaki isim, General Eduardo Zapateiro Nisan ayında Twitter’dan bizzat Petro’ya seslenerek ‘uyuşturucu kaçakçılığı ile ilişkili olduğunu’ dile getirdi. Kamuya açık bir alanda yapılan açıklamada ‘ordunun siyasete müdahale edemeyeceği’ yönündeki Anayasal gerçek bu kadar rahat ihlal edilebiliyorken, kamuya açık olmayan alanlarda yaşanabilecek müdahaleleri tahmin etmek zor değil.
Buna ek olarak geçtiğimiz hafta Reuters haber ajansına konuşan Kolombiya ordusunun hava ve deniz kuvvetlerinden üst düzey askerlerin yer aldığı 11 güvenlik yetkilisi ‘Petro'nun devlet başkanı olmasının orduda endişe yaratacağını’ belirtmişti.
Petro’nun soru işaretleri bunlarla sınırlı değil. Tarihsel Pakt her ne kadar Petro’yu cumhurbaşkanı seçtirmeyi başarmış olsa da ne parlamentoda ne de senatoda çoğunluğun sağlanmadığını hatırlamak gerek. Üstüne üstlük Tarihsel Pakt’ın oldukça geniş bir cephe olduğunu da unutmamak gerekiyor. Hem komünistlerin hem sosyal demokratların hem de liberallerin aynı şemsiye altında bulunması, ileride ittifakta yaşanabilecek bazı çatlakları olasılık dahilinde tutmamızı gerektiriyor.
DEĞİŞİMİN YAKITI
Manşetlerde ‘eski gerilla’ denince insanın aklına iki düşünce geliyor: Birincisi ‘eski gerilla’ sıfatının getirdiği, kötü bir tabirle ‘radikal’ bir duruş; diğeri ise Latin Amerika’nın gittikçe merkeze kayan kimi ‘eski gerilla’ liderleri.
Söz konusu Kolombiya olduğu zamansa her iki düşünceyi de bir kenara bırakmak gerekiyor. Evet, Petro’nun merkez-sol bir isim olduğu biliniyor. Önündeki engeller hesaba katıldığında kısa sürede büyük bir ‘devrimci’ atılımın yaşanamayacağını da öngörebiliriz. Ancak silah bırakan gerillalar gibi toplumsal liderlerin ve demokrat aktivistlerin de alenen paramiliter suikastlara kurban gittiği Kolombiya gibi bir ülkeden söz ettiğimiz için yaşanan değişimin dikkat çekici olduğunu söylemek gerekiyor.
Sözün özü Petro’nun eskiliği-yeniliği, radikalliği-ılımlılığı meselenin kendisi değil. Bu değişimin asıl yakıtı, geçtiğimiz yıllarda neoliberal politikalara karşı ayaklanan Kolombiya halkının yarattığı toplumsal hareket. Sadece Kolombiya için değil, bütün Latin Amerika için.
(1) O dönemde FARC da Betancur hükümeti ile anlaşma masasına oturmuştur ve legal alana çıkmanın ilk adımı Union Patriotica’nın kuruluşuyla atılır. Hem Kolombiya Komünist Partisi hem de FARC’tan önemli isimlerin kuruluşunda etkin olarak yer alır. Ancak bu ‘düze çıkma’ hamlesi kanlı biter, hareketin çoğu ismine suikast düzenlenir, barış süreci fiilen ‘ihanete’ uğrar
(2) 1990 seçimlerinde üç adaya suikast düzenlenir: Pizarro, Liberal aday Luis Galan ve UP adayı Bernardo Jaramillo Ossa