Kolombiya'da ulusal grev hükümeti 4 günde masaya oturttu
Gösteriler ve eylemlerin peş peşe geldi Latin Amerika'da yeni gelişme: Kolombiya'da ulusal grev ilanı hükümeti dört günde anlaşma masasında oturmak zorunda bıraktı...
DUVAR - Kolombiya'da geçen hafta tekrarlanan çağrılarla duyurulan genel grev günlerdir sürüyor. Devlet Başkanı Ivan Duque'nin neoliberal politikalarına karşı binlerce kişi yalnız başkent Bogota'da değil, ülkenin pek çok şehrinde sokakları doldurdu. Dünya Şili'de benzeri motivasyonlarla yaşanan protestoları konuşurken Kolombiya sokakları da benzeri görüntülere sahne oldu.
Elbette iki ülkenin birbirinden oldukça farklı dinamikleri var. Kolombiya devletinde farklı dozlarda da olsa var olan paramiliter kartlar, onu Şili'den farklı kılabiliyor. Fakat polisin göstericilere yaklaşımında pek fark olmadığını söyleyebiliriz. Kolluk kuvvetlerinin milli marş söyleyen göstericilere müdahalesi ve birkaç polisin kimi mahallelerde rastgele insanların pencerelerini kırması gibi görüntüler eylemlerin 'görünen yüzü' oldu.
Ülkede haftalar öncesinden hazırlıklar yapılmış, hatta NASA üssünü andıran bir 'kriz merkezi' dahi kurulmuştu. Öyle ki polis güçleri yetmeyince ordu da, Bogota'dan Cali'ye pek çok bölgede polis gibi görev almak zorunda kalmıştı.
Elbette Duque yönetiminin bunca hazırlığa kalkışmasında Latin Amerika'nın diğer ülkelerinde halihazırda devam eden gösterilerin etkisi büyük. Üstelik eylemcilerin talepleri temel itibariyle benzerlik gösteriyor. Duque'yi tek endişelendirense yalnızca 'kaçınılmaz devrimci dalgalanma' olmadı; FARC ile yapılan barış sürecinin suikastlarla zarar görmesi, yüzlerce eski gerilla ve toplum liderinin hayatını kaybetmesi, ülkede barışa olan güvenin azalması, paramiliterlerin alenen sahneye çıkması... Tüm bunlar Duque'ye karşı ciddi bir tepki oluşmasını sağlıyordu. Öyle ki geçtiğimiz aylarda paramiliter saldırılara karşı yapılan ülke çapındaki kitlesel eylemlerde Duque de kendini göstermek üzere katılmak zorunda kalmış, ancak burada göstericiler tarafından yuhalanmıştı.
İşte Duque'nin bu zayıflığını gördüğümüz vakit, Ulusal Grev'in ilanı ve sokak eylemleri henüz bir haftayı bile doldurmamışken neden devletin diyaloğa hemen razı olduğunu anlayabiliriz. Duque 'biz halkını dinleyen bir hükümetiz' diyerek kimi kesimlerle masaya oturmayı kabul etmeden önce bir polis karakoluna yapılan bombalı saldırı üzerinden gösterileri kriminalize etmeye çalışıyordu. Üç polisin öldüğü ve onlarcasının yaralandığı olayı henüz üstlenen bir örgüt yok. Ancak militan sokak eylemleri bu ve bunun gibi suçu üzerine yıkma çabalarına karşın azalma göstermedi.
ŞİLİ: 200'DEN FAZLA KİŞİ GÖZÜNÜ KAYBETTİ
Sebastian Pinera yönetiminin neoliberal politikalarına karşı başlayan Şili'deki protestolar haftalardır şiddetli bir şekilde sürüyor. Küba gazetesi Granma'da yer alan habere göre ülkede eylemlerin başladığı günden bu yana 200'ü aşkın eylemci ya bir gözünü ya da her ikisini de kaybetti.
Gazetede yer alan haberde Şili'nin neoliberalizm için 'model ülke' oluşunun altı çizilirken Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu ve OEA (Amerikan Devletleri Örgütü) gibi uluslararası örgütlerin kendi modellerini koruyan Pinera yönetiminin arkasında olduğunun altını çizdi. OEA'nın, Latin Amerika'da başlayan eylemlere dair her zaman ikircikli tutum aldığını savunanlar Şili'deki eylemler nedeniyle OEA'nın doğrudan ABD güdümünde olduğu konusunu sık sık gündeme getiriyor. Nitekim organizasyonun Venezuela ya da Bolivya'daki sağ muhalefetin eylemlerine, taleplerine bakışıyla Şili'deki, Kolombiya'daki, Haiti'deki ve yine Evo Morales sonrası Bolivya'daki sokak eylemlerine bakışı oldukça farklılık gösteriyor.
ZİMBABVE: HASTANELER BOŞALDI, DOKTOR GREVİ BÜYÜYOR
Afrika ülkesi Zimbabve'de kamu sağlık sektörü ciddi bir krizle karşı karşıya. Başkent Harare'deki devlet hastanelerinin büyük bir bölümü uzun bir süredir boş. Ülkedeki hekimlerin ve hemşirelerin daha iyi çalışma koşulları, ödenmeyen maaşların ödenmesi ve uygun bir zam gibi taleplerine karşılık işten çıkarmalar katlanarak arttı. Son olarak bini aşkın sağlık çalışanı işten çıkarıldı.
Son yılların en büyük ekonomik kriziyle karşı karşıya olan ülkede doktorların maaşı dövize oranla ciddi anlamda düştü. Yaklaşık olarak bin 800 dolar olan maaşlar, kısa süre içerisinde 80 dolara indi. Sendikalar yaklaşık 500 dolara denk bir maaşı talep etse de hükümet geri adım atmıyor. Today.ng'de yer alan habere göre hükümet 'yasadışı greve katıldıkları' gerekçesiyle 435 asistan doktor daha işten çıkarıldı.
Zimbabve'de özellikle hamile kadınlar doğum yapmak için alternatif yolları denemek zorunda kalıyor.