Eski ve işinde oldukça başarılı bir soyguncu arkadaşım vardı.
Bir yere birisi elinde bir çantayla girdiğinde, çantanın içinde ne
kadar para olduğunu tahmin edebiliyordu. “Çanta yarısına kadar para
dolu ve 2,5 milyar lira var.” diyordu. Adam bir şekilde açarsa
çantayı -mesela bankada, yatırırken- doğru olduğunu görüyorduk.
Sırf bunun için, bankaya gidip 100 milyon çekip yatırdığımız
zamanlar oluyordu. Loto oynama tadı veriyordu insana ya da
bulutlara bakıp, mevzi sağanak yağış tahmini yapmak gibiydi. Eski
paralar tabii ki bunlar, belki yakın zamanda yine görürüz
milyonları ve hepimiz yine lira milyoneri oluruz. Öldü ama bu
meslek, klasik soygunculuk. Pek nakit para kalmadı ortada.
Hattatlık, bakır işlemeciliği, telkâri küpe yapımı gibi kaybolmuş
meslekler arasına katıldı klasik soygunculuk. Maalesef…
İş bağlayıp aradan para almak, diğer adıyla ‘komisyonculuk’ ise
öyle değil. Hâlâ kral meslek. Aynı zamanda kralların da mesleği
olduğu da bir kez daha ortaya çıktı. İspanya eski kralı Juan
Carlos, şimdi bu kıymetli meslek yüzünden ülkesinden ayrıldı. Kaçtı
demeye dilim varmıyor, adam eski meski de olsa kral. Bu komisyonlar
arasında, mesela Suudi kralından aldığı 100 milyon dolar da var.
Mekke ile Medine arasında yapılacak 7 milyar euro'luk hızlı tren
yapımı için, bir İspanyol konsorsiyum inşaatı alınca, Suudi kralı
bir 100 milyon dolar da mevkidaşına göndermiş. Bu ‘hediye’nin
yatırılması için kurulmuş iki vakıf, bugünlerde İspanya basınının
dilinden düşmüyor. Özellikle bu vakıfların varisinin, şimdiki Kral
Felipe olduğu ortaya çıkınca, daha da karıştı her şey. İspanya’da
korona günlerinde, sağlıkçıları alkışlamak için her gün çıkılan
balkonlara, pencerelere, bir sefer de, boş tencere ve tavalarla
çıkılmıştı fakat bu sefer protesto içindi. Bunun üzerine Kral
Felipe, babasından kalan hiçbir maddi mirası kabul etmeyeceğini
açıklamak zorunda kaldı.
Garip geliyor bize bu tabii ki. Avrupalılarda hiç aile mefhumu
yok. Babası mirası kime bırakacak halbuki, öyle değil mi?
Bildiğim kadarıyla aile bakanlığı da yok İspanya’da. Aile
kutsaldır ve bir bakanlığı olmalıdır mutlaka değil mi?
Tabii ki bu arada, İspanya’da yaşlılar, yetersiz emekli maaşları
ve özelleştirilmiş bakım evlerinin de katkısıyla Covid-19 nedeniyle
yaşanan ölümler arasında yüzde 80 oranla ilk sırada yer aldı. Yine
yaşlı ve emekli kral Juan Carlos’un da, yıllık 200 bin euro olan
harcırahını da almayacağı açıklandı. İnsan üzülüyor eski kralın
haline. Halbuki bu mesleği icra eden, her işten kendisine komisyon
yazılan, ne devlet başkanları, başbakanlar vardır dünyada ama bunun
arkasında monarşi karşıtlığı var mutlaka.
Juan Carlos da çok şaşırıyordur bu işe. Çünkü bu durumun açığa
çıkmasına neden olan, bir eski polis dedektifinin kaydettiği
telefon konuşmalarında, Juan Carlos’un eski sevgilisi, Alman iş
kadını Corina zu Sayn-Wittgenstein, Carlos’un yasalara ilişkin
hiçbir fikri olmadığını söylüyor. O seferinde de Fas kralı 3 milyon
euro değerindeki bir evi hiç haberi yokken Sayn-Wittgenstein’a
bağışlamış ve kral da doğrudan kendi üstüne geçirilmesini istemiş
ama “Bu para aklama değil mi? Nasıl yapabilirim?” diyor kadın
telefonda.
Farkındaysanız düpedüz servet düşmanlığı, affedersiniz
komünistlik bu ama işte dünya bozuldu.
Bir sonrakinde ise biraz daha, -sanırım- hukuki davranıp, 100
milyon doları sevgilisine bağışlamış kral ve hiçbir şekilde de geri
alınamayacağı ibaresiyle bir sözleşme de düzenleyerek. Bu dönemde
insan eşinin üstüne bahçe katı bile yapmıyor. Ne aşk…
Belki de Juan Carlos, İspanya’da 2014 yılına, yani görev yaptığı
sürece ilişkin yargılanamayacağı ilkesi olduğundan, bu kadar
fütursuz hareket ediyordu ama ülke krizdeyken Botswana’da fil
avında düşüp, kalçasını incittiğinden beri, halkın sempatisini
oldukça kaybetmiş görünüyor. Bundan anlaşılan, kral da olsanız ya
fil yerine ihale ile kazandığınız keçileri vurmayı tercih
edeceksiniz ya da kalçanızı incitmeyeceksiniz.
Her zaman kralı destekleyen ‘El Pais’ gazetesi bile Bahreyn
kralından gelen ve Bahreyn kralının hediyesi olduğu söylenen ve
içinde 1 milyon 900 bin dolar olan bir çantanın krala verildiğini
yazdı.
-Soyguncu arkadaşımın kulakları çınlasın.-
Juan Carlos, 40 yıllık Franco rejiminden sonra ülkeyi
demokrasiye geçirdiği için, bir ‘kahraman’ olarak görünüyordu. Her
ne kadar burada, Franco’dan sonra kendisinin geleceği kesin olan ve
ülkeyi bu son yıllarda fiili olarak yöneten bakan Carrero
Blanco’nun otomobilini havaya uçurup, beş katlı bir binanın iç
avlusuna inmesini sağlayan ETA unutulmuş olsa da yine de böyle
anılıyordu.
Şu anda Juan Carlos, İspanya’da açılan davadan, dokunulmazlık
yasasına göre yırtabilir görünüyor ama para aklanması nedeniyle
İsviçre’de açılmış bir başka dava var ki bu başını ağrıtabilir.
Yani komisyoncular, uyarıyorum, kendinize dikkat ediniz, kral da
olsanız, başınız bir gün belaya girebilir…
Ah kavanoz dipli dünya…