İlginç biçimde, Türkiye’de dış politika iç politikayı etkiliyor
ve iç politika malzemesi olarak kullanılıyor -ama tersi söz konusu
değil. İç politikada olup bitenin dış politikaya etkisi yok.
Elbette, iktidarın kendi desteği ve çıkarı, kendi bekâsı için veya
kendi siyasî vizyonu çerçevesinde iç siyasetten aldığı etkilerle
gerçekleştirdiği birtakım değişiklikler, ayarlamalar yapılıyor.
Ancak bu iç etkenlerin, iktidarın kendi çıkarı ve bekâsı dışında
kalanları ancak kısıtlı derecede etkili. Muhalefetin iç politika
konusunda hiçbir vizyon sunmaması ve sadece iktidarı dış siyasette
yeterince milliyetçi olmamakla eleştirmesi de, içerinin dışarıyı
etkilememesinin başlıca sebebi.
Muhalefetin dış politikasını, iktidar ile yan yana masalara
oturmuş ve iktidar ne ısmarlarsa, “bana da iki katını getirin”
diyen bir müşteriye benzetiyorum. 2020 yazında neredeyse savaşın
eşiğine geldiğimiz Yunanistan ile şimdi ilişkiler düzeliyor. Veya
daha doğru bir deyişle, çatışma süreci şimdilik askıda.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın 14 Nisan’daki
Ankara ziyareti, Türkiye’nin (şimdilik) değişen dış ilişkiler
dengelerindeki Doğu Akdeniz’e yönelik en somut gelişmelerden biri.
Tabii, son bir haftaya bakarsak, daha düşük perdeden başka somut
gelişmeler de yaşandı. Türkiye İsrail’e, ilişkileri büyükelçilik
seviyesinde temsiliyete yükseltmek istediğini bildirdi. Dışişleri
Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da, Mısırlı mevkidaşı Samih Şükrü ile
görüşerek erken Ramazan tebriklerini iletti. Mısır ile 2013’ten
beri yok olan ilişkilerin başlaması, İsrail ile de 2018’den beri
olmayan büyükelçilik seviyesinde temsiliyetin mümkünleşmesi
açısından dönüm noktaları bunlar.
Ankara’nın Doğu Akdeniz konusundaki tutum değişikliğinin
ardında, Avrupa Birliği ile karşılıklı olarak işlerin yoluna
koyulması kararı, Türkiye’nin ekonomik sıkışmışlığı, Kıbrıs
konusunda iki devletli çözümün gündeme alınması ve Kanal İstanbul
projesine hız verilmesi de yatıyor.
Sonuncudan başlayalım: Artık Kanal İstanbul projesi ete kemiğe
bürünmeye başladı. Bunun en net göstergesi, büyük inşaat
malzemeleri tedarikçilerinin piyasaya verilen malda iyice kısıntıya
gidip stok yapmaya başlaması. Diğer bir deyişle, stokları şimdiden
Kanal İstanbul’a yönlendirmeleri. Tabii hükümetin çeşitli
kanatlarından ardı ardına gelen Kanal İstanbul açıklamalarını da
ciddiye almak gerek. Bu projenin başlaması ile İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’nin “fethi” için ablukaya girişilmesi de hiç şaşırtıcı
olmaz: Neo-Fatih Sultan Mehmet çağrışımlarıyla Kanal İstanbul’un
inşası ile “İstanbul’un fethi ruhu” seferberliği organize
edildiğine şahit olabiliriz.
Kanal İstanbul, ister istemez dünyanın büyük güçlerinin de
onayını veya en azından “itirazsızlığını” gerektirecek. Avrupa
Birliği ve ABD’nin; ve bu çerçevede Yunanistan’ın Kanal İstanbul’un
komşu ülkesi olarak da rızası önemli. Bu arada, “Ortodoksluk” aksı
ile Rusya'yla Yunanistan’ın da ciddi ilişkileri olduğunu
unutmayalım. Dendias da Ankara’ya gitmeden önce İstanbul'u ziyaret
ederek Fener Rum Patriği Bartholomeos ile görüşüyor. Yunanistan’da
iktidardaki Kyriakos Mitsotakis hükümeti, Ortodoks Kilisesi ile
ilişkilere ayrı bir önem atfediyor.
AB ve ABD’nin Kanal İstanbul vizesi önemli dedik ama bir de işin
öte tarafı var: Rusya’nın yeşil veya en azından yeşil/sarı ışığı da
gerekecek hükümete. Bu açıdan, askerî olarak da angajmanına
girdiğimiz Ukrayna’da savaşın yeniden sıcaklaşması meselesinde
tansiyonun Ankara tarafından düşürülmeye çalışılması muhtemel.
Sonradan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin en beklenmedik anda
salvoya da girebilir tabii. 9 Nisan’da Putin’in Cumhurbaşkanı
Erdoğan ile telefon görüşmesinde Montrö Sözleşmesi’nin korunmasına
dikkat çekmesi de, Kremlin’in pek öyle fır dönmeyen, sabit
duruşlarından birinin net mesajını vermesi açısından önemliydi.
ABD’nin savaş gemilerinin Boğazlar’dan Karadeniz’e geçip 4 Mayıs’a
kadar 21 günlük kalış haklarını kullanması da sembolik.
Tüm bölgede çok hareketli dengelerden bahsediyoruz: sadece 12
Nisan Pazartesi gününün gündemine baktığımızda şu gelişmeler söz
konusuydu:
-ABD’de de Halk Bankası davasının yeniden piyasaya çıkması,
-Yunan Hava Kuvvetleri’nin 12-22 Nisan’da gerçekleşecek INIOCHOS 21
tatbikatının ABD başta olmak üzere, Kanada, İsrail, İspanya,
Birleşik Arap Emirlikleri, Slovenya, İspanya ve Birleşik Arap
Emirlikleri’nin katılımıyla başlaması,
-Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias’ın Libya ziyareti,
- Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin,
beraberinde 5 başbakan yardımcısı ve 14 bakan ile Türkiye’yi
ziyareti,
-Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Kahire’de Mısır
Cumhurbaşkanı Abdulfettah el Sisi'yle görüştükten sonra Dışişleri
Bakanı Samih Şükrü'yle bir araya gelmesi,
-Yine Lavrov’un, Türkiye'nin Ukrayna'ya insansız hava araçları
(İHA) tedariki konusunda, "Moskova, Türkiye ve diğer ülkeleri
Kiev'in militarist eğilimlerinin teşvik edilmemesi konusunda
uyarıyor" mesajını vermesi,
-Azerbaycan lideri İlham Aliyev’in, Ermenistan’ın Rus menşeli
İskender M füzelerine sahip olması konusunda, “Bu ölümcül silah,
Ermenistan’ın eline nasıl geçti” açıklamasını yapması,
- Rusya’da hükümet, Türkiye’ye turizm/seyahat yasağını görüştü.
Rusya Başbakan Yardımcısı Golikova, Türkiye'ye charter uçuşlarının
yanı sıra düzenli seferlere de 1,5 aylık uçuş yasağı getirildiğini
açıkladı. Haftada iki kez düzenli sefer yapılmasına izin verilecek.
Yasak 15 Nisan-1 Haziran arası dönemi kapsayacak.
Yoğun trafikli bu tabloya, İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad
Zarif’in, 11 Nisan Pazar günü yeraltındaki Natanz nükleer tesisine
yönelik saldırı için İsrail’i suçlaması ve intikamının alınacağını
söylemesini ekleyebiliriz.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias’ın Ankara ziyareti, Doğu
Akdeniz meselesi, geleneksel konularımız Ege ve Kıbrıs, yeni
klasikleşen konumuz mülteciler üzerine hassasiyetlerin iletildiği
“serin” bir görüşme. Görüşme öncesinde, 9 Nisan'da Cumhurbaşkanlığı
İletişim Direktörlüğü’nün Twitter'dan yayınladığı, "Yunanistan
terör örgütlerini barındırıyor" başlıklı video ile Yunanistan'a
"PKK üzerinden teröre yataklık yapmak" suçlamasında bulundu.
Videoda Yunanistan'ın Lavrion kentindeki bir mülteci kampında
çekilmiş görüntüler yer
almaktaydı. Ankara’dan ayrıca, Yunanistan
Dışişleri Bakan Yardımcısı Miltiadis Varvitsiotis’in ülkenin SKAI
televizyonuna yaptığı açıklamalarda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı
Türkiye’deki ekonomik kriz gündemini değiştirmek için Atina’yla
kriz yaratmakla suçlamasına da tepki gelmişti.
Öte yandan, Yunanistan'ın Türk tır sürücülerinin vize
başvurularının neredeyse tamamına ret verdiği, AB topraklarına
giriş engeli için ise Schengen sistemine ‘şerh’ koyduğu
belirtiliyor. Türkiye’de nakliyeciler, Yunanistan’ın Türkiye’nin AB
ile olan ticaretini baltalamak istediğini savunuyorlar.
Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis’in de geçen hafta
SKAI’da, Atina’nın, AB-Türkiye ilişkilerinin anahtarını elinde
tuttuğu açıklamasının gerçek bir tezahürü de, bu geçiş vizesi
meselesi belki de gerçekten.
Tüm bu olup biten konusunda, Türkiye’nin muhalefetinin fikri
veya haberleri bile var mı -meçhul.