Koridor savaşlarından koridor kesişmelerine

İşin reklamında Hindistan ve Suudi Arabistan öne çıksa da IMEC, ABD Başkanı Joe Biden'ın 2022'deki G7 zirvesinde temelini attığı Küresel Altyapı ve Yatırım Ortaklığı’nın bir uzantısı. ABD bir taşla birkaç kuş vurmak istiyor: Çin’i çevrelemek en temel hedef.

Fehim Taştekin ftastekin@gazeteduvar.com.tr

Küresel hegemonya rekabetinin boyutlandırdığı koridor savaşları jeopolitik ve fizibilitenin sınırlarını zorluyor. ABD ve Avrupalı ortakları Çin’in çağdaş İpekyolu girişimi Kuşak ve Yol’a ket vurmak için elinden gelen en iyi hamleyi geçen hafta Yeni Delhi’de G20 zirvesinde yaptı. "Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru" (IMEC) projesi ilan edildi. Mutabakat zaptına ABD, AB, Hindistan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Fransa, Almanya ve İtalya imza koydu. Koridorun geçeceği Ürdün ve İsrail imzacı değil. Yunanistan da yok ama AB imzacı olduğu için göze batmayabilir. Çifte telli oynamaları gerekenler nasıl olsa ceptedir diye mi düşünüldü? Yine de koridorun ciddiyetine kuşku konduran bir defo.
Projeye göre Mumbai limanından kalkan gemiler Dubai'ye yanaşacak. Kargo demiryoluyla Suudi Arabistan ve Ürdün’ü geçip İsrail’in Hayfa limanına inecek. Buradan gemilerle Yunanistan'ın Pire limanına taşınacak. Avrupa’da karayoluyla varış limanı Hamburg. İndir-bindirli, çok gümrüklü bir koridor! “Yol yüzde 40 kısalacak deniliyor” ama Süveyş Kanalı’nı bypass etmede ne kadar caziptir, bu bir soru işareti. Demiryolu güzergâhında fiberoptik ağlar, elektrik şebekeleri ve hidrojen boru hatları da olacak. Kuşak ve Yol’a meydan okumak için geliştirildi ama Avrupa ile buluşma noktasındaki Pire limanının işletmecisi 7 yıldır Çin!

***

İşin reklamında Hindistan ve Suudi Arabistan öne çıksa da IMEC, ABD Başkanı Joe Biden'ın 2022'deki G7 zirvesinde temelini attığı Küresel Altyapı ve Yatırım Ortaklığı’nın bir uzantısı. ABD bir taşla birkaç kuş vurmak istiyor: Çin’i çevrelemek en temel hedef. Yanı sıra Suudi Arabistan ve BAE’nin istikametini Çin’den saptırmak istiyor. Riyad ve Abu Dabi birkaç yıldır stratejik ilişkilerini çeşitlendirme konusunda birbiriyle kıran kırana rekabet ediyor. ABD’nin bir diğer hedefi İsrail’in Körfez’le bağlarına stratejik boyut katmak. Suudileri Abraham Anlaşmaları’na henüz alamadılar ama koridorla İsrail’le ekonomik normalleşmenin önünü açıyorlar.

Çin-Rus ikilisi BRICS’i Suudi Arabistan, BAE, Mısır, Arjantin ve Etiyopya ile genişletirken ABD ve AB buna G-20’de iki hamleyle yanıt vermiş oldu. Biri IMEC’in ilanı, diğeri Afrika Birliği’nin G-20’ye alınması.
ABD ve AB bir çelme de Afrika’da atıyor. Angola, Zambiya ve Demokratik Kongre Cumhuriyeti’ni tren yoluyla birbirine bağlayan Trans Afrika Koridoru’na destek açıkladılar. Buradaki tuhaflık da bu koridorda 2014’ten beri Çinlilerin çalışıyor olması. Geçen yıl Lobito’daki ihaleyi alan Portekiz firması Mota-Engil’ın büyük ortağı Çinliler!

***

Koridor Çin karşısında Hindistan’a çalım atma şansı tanırken Körfez'i jeopolitik rekabetin merkezine oturtuyor. Tabii gerçekleşirse. Çünkü bir düzine kuşku barındırıyor. Şark’ul Evsat yazarı Hüseyin Şubuksi koridoru Ümit Burnu ve ABD’nin keşfine benzetirken işlevsellik açısından Süveyş Kanalı veya Panama Kanalı gibi bir etki yaratacağını savunuyor.
Yeni proje Kuşak ve Yol’a da yol vermiş olan Suudi-Emirlikler ikilisinin temel yönelimiyle çelişkili değil. Petrol dışı ekonomilerini büyütmek için agresif bir yarışa tutuşurken Çin-Hindistan rekabetine takılmıyorlar. İkisi de Pakistan’ın geleneksel müttefiki ama bunun Hindistan’la kurulan köprüleri uçurmasına izin vermiyorlar. IMEC’in imzacılarından İtalya, Kuşak ve Yol Projesi’nden çekilmeye niyet etmişken BAE ve Suudi Arabistan her iki koridorda yürümeye kararlı. Yani Biden’ın zafer çığlığı bu noktada yarıda kesiliyor. Aralıkta Çin lideri Şi Cinping’i ağırlayıp bir dizi alanda ‘kapsamlı stratejik ortaklık’ anlaşması imzalayan Riyad, Hindistan’la ilişkilere yatırım yaparak ABD-Çin arasındaki rekabetin cenderesinden sıyrılıyor. Aynı şey Hindistan’la ticaret hacmi daha fazla olan BAE için de geçerli. Suudi Yatırım Bakanı Halid el Falih, “Koridor İpek Yolu ve Baharat Yolu'na eşdeğer" demiş. Suudi kaynaklar koridorun 2030 Vizyonu çerçevesindeki alt yapı projeleriyle uyumlu olduğunu vurguluyor. Suudi Arabistan’da mevcut 3 bin 650 kilometrelik demiryolu ağını 8 bin kilometreye çıkarmayı planlıyor. Halihazırda Körfez İşbirliği Konseyi üyeleri arasında 15 milyar dolarlık proje çerçevesinde 2 bin 100 kilometrelik bir ağ inşa ediliyor. Ayrıca koridorun yeşil hidrojen transferini içermesi de Riyad’ın hevesleriyle örtüşüyor. Suudi Arabistan 2026’ya dek günlük 600 ton kapasiteli yeşil hidrojen üretim tesisi kurmayı planlıyor. BAE de ülkede 11 kenti birbirine bağlayan ve Suudi sınırına ulaşan 1200 kilometre uzunluğunda İttihad Demiryolu projesini hayata geçiriyor. Ülke içi örülen ağlar, koridora eklemlenmekte zorlanmayacakları anlamına geliyor.

***

Hindistan ise sert rekabet içinde olduğu Çin’in Körfez ülkelerine açılımının çok gerisinde kalmak istemiyor. Koridor hamlesini Başbakanı Narendra Modi’nin 2024'teki seçimlerine yatırım olarak görenler de az değil. Modi G20 zirvesini kendi liderliği için bir kaldıraç olarak kullandı. İslam dünyasındaki kötü imajını da gidermeye çalışıyor. Suudi Arabistan’la ilişkileri “en önemli stratejik ortaklardan biri” olarak niteliyor. İki ülke arasındaki Stratejik Ortaklık Konseyi 2019’da kurulmuştu. Ticaret hacmi 53 milyar doları buldu. 3.5 milyar dolarlık 50 anlaşmaya imza atıldı. Hindistan’da rafineri kurulmasını içeren 100 milyar dolarlık ortak yatırım projeleri için bir çalışma grubu oluşturuluyor.

***

Bu koridorun mutsuz ettiklerinin başında Türkiye ve Mısır geliyor. Türkiye Kuşak ve Yol’un orta koridorunda yer alıyor. Çelmeyi yiyen Çin, koşullu desteği açıklarken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan duygularını gizlemedi:
"Türkiye’siz bir koridor olmaz. Doğudan batıya trafik için en uygun hat Türkiye üzerinden geçmek durumunda."
Süveyş Kanalı’nın önemini düşüreceği için de Mısır sızlanabilir. Kaybedenler kulübünde Erdoğan ve Mısırlı mevkidaşı Abdulfettah el Sisi’nin Yeni Delhi’de buluşması da zamanlama açısından manidardı.
Körfez medyasında koridor güzellemesinden geçilmezken itirazlar “ideolojik” olarak yeriliyor. Şark’ul Evsat yazarı Tarık el Humayed Erdoğan’ın sözlerini çelişkili bulduğunu belirterek, “Ankara'nın, terörle mücadele bahanesiyle bombaladığı Irak üzerinden ekonomik koridor talep etmesi garip… Bir ülkeyi hem bombalayıp hem de ekonomik ittifak kuramazsınız!” diyor. Haksız sayılmaz. Koridor güvenli geçiş ister; o da Irak’ta yok. Potansiyel rota olarak Suriye’nin hali de malum. Burada da Erdoğan’ın rolü büyük. Bununla birlikte “Türkiye teğet geçildi, bu yüzden proje önemsizdir, uygulanabilir değildir” diyenler de “Erdoğan’ın dış politikaları yüzünden Türkiye dışlanıyor” diyenler de bir şeyleri ıskalıyor. Bütün koridorlar Türkiye’ye çıkmak zorunda değil. Jeopolitiğin dayatmaları ortada.
Beri tarafta Irak, Körfez’i kara ve demiryollarıyla Mersin limanına bağlayacak Kalkınma Yolu Projesi’ni gündemde tutmaya çalışıyor. Erdoğan’a bakılırsa Suudi Arabistan, BAE ve Katar bu projenin hayata geçirilmesi için sabırsızlanıyor. Proje Erdoğan’ın Kürdistan’ı bypass eden Ovaköy-Musul hattı önerisini karşılıyor. Ama önce Ankara’nın Bağdat ve Erbil’le gerilimli ilişkiden çıkması lazım.
Hem Çin hem Hindistan’la iyi ilişkiler geliştiren İran’ın dışarda kalması da normal. Ama Çin’in İran ile Suudi Arabistan’ı barıştıran girişiminin koridor için gereken güvenli ortamı sağladığı gerçeğini de teslim etmek lazım. Koridorun potansiyel açmazlarından biri burada. Olası İran-Körfez ya da ABD-İran gerilimi Hürmüz Boğazı’nda güvenli geçişi etkileyebilir. IMEC projesine göre gemiler Hürmüz’ü kullanacak.
Bir yandan da İran kendi koridorunu geliştirmekle meşgul: 13 yıldır Hindistan bağlantılı Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru’nda ilerlemeye çalışıyor. Rusya da Ukrayna savaşından sonra bu koridorla yakından ilgileniyor. Planın orijinal hedefinde Körfez’i Rusya üzerinden Avrupa’ya bağlamak vardı. Rusya tersten bakmaya başladı. Bu koridorun Türkiye’ye bağlanma potansiyeli de önemli.
İran, Irak’la sınırdaki Şalamca’yı Basra’ya bağlayan bir demiryolu projesi için de Bağdat’la el sıkıştı. Tahran bunu İran’ı Suriye’ye bağlayacak demiryolunun bir adımı olarak da görüyor. İranlılar bu konuda Suriye ile anlaştıklarını söylüyor. Fakat ABD’nin öfkesini çekeceği için Irak tarafı bu hattın türbe ziyaretleri kapsamında dini turizmle sınırlı olduğunu savunuyor. İran özellikle Akdeniz’deki Lazkiye limanına erişmek için can atıyor. ABD bölgeden çekilip de Suriye’nin üzerindeki kara bulutlar dağılmadan bu projenin şansı yok.

***

Yeni girişim Çin’in geliştirdiği ağların altını oyabilir mi? Biden’ın “Büyük bir anlaşma. Gerçekten büyük bir anlaşma” dediği şey şimdilik bir mutabakat zaptından ibaret. Oldukça zayıf bir metnin altında imzası olan ülkelerin finansman dahil herhangi bir taahhüt vermediği, uluslararası hak ve yükümlülüklerin belirlenmediği bir niyet beyanı. Amerikalılar Kuşak ve Yol’a kredi karşılığı anlaşmayı imzalayan ülkeler için “borç tuzağına” dönüştüğü iddiasıyla kara çalıyor. Çin ekonomisindeki yavaşlamadan dolayı Kuşak ve Yol’un tökezleyeceği öngörülüyor. Ama dünyayı heyecana sürükledikleri alternatif koridor da şimdilik kağıt üzerinde; detaysız, özensiz ve sıradan. Kuşak ve Yol iş hacmi ve ağ genişliği olarak çok ileride. 2013’te ilan edildiğinden beri 150’nin üzerinde ülke ve 30’un üzerinde uluslararası örgütle anlaşmalar yapıldı. 1 trilyon doların üzerinde finansmanla 3 bin proje geliştirildi. 2027 itibariyle yatırımların 1.3 trilyon doları bulması bekleniyor. Tamamlanması için öngörülen tarih 2049. Ekonomideki yavaşlamaya bağlı olarak takviminde sapma olabilir. Amerikalılar bunun için duacı.
Yeni koridorun finansmanı hakkında konuşmak için çok erken. Mayısta Japonya'daki G7 zirvesinde Kuşak ve Yol’a karşı koymak için 2027’ye kadar 600 milyar dolar kaynak yaratma sözü verilmişti. Suudi Arabistan ve BAE projenin kendi sınırlarına düşen kısmını halleder ama Ürdün-İsrail tarafında yükü üslenecek Çin gibi lokomotif bir güç yok. IMEC yapısı gereği çok patronlu olmak zorunda. Bu da bir sürü hengâme demek. Pek çok şey IMEC’e imza atan ülkelerin ne kadar istekli olduklarına ve ne kadar kaynak ayıracaklarına bağlı. Koridorun İsrail ve Ürdün ayağında ciddi belirsizlikler var. Burada rotanın nereden geçirileceğine bağlı olarak Filistin’le bağlantılı sorunlar da çıkabilir.
Koridorun çelme attığı Çin’in tepkisi ise pek stratejik. Türkiye’ye benzemiyor. Çin Dışişleri jeopolitik araç haline getirilmediği sürece IMEC’i desteklediklerini açıkladı. Pekin’in beklentisi koridorun farklı bağlantı girişimlerine açık olması ve sinerji yaratması. Bu “Kuşak ve Yol’a yol döşüyorsanız eyvallah” diye tercüme edilebilir. Çin ekimde Kuşak ve Yol forumunun üçüncüsünü düzenleyecek. Foruma 90 ülke katılacak. Bakalım rövanşa benzer bir şey çıkacak mı?

Biraz da naiflik yaparak cümleyi bağlayalım: Pek olası değil ama hegemonya savaşları geriletilirse IMEC ve Kuşak ve Yol birbirini besleyebilir. Koridor savaşlarından koridor buluşmalarına bir yol bulunabilir. İstenirse! “Kazan kazan” lafının kıymetini en fazla koridorda yükü olanlar bilir.

Tüm yazılarını göster