Korona bağışları nereye harcanacak?
Türkiye'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başlattığı bağış kampanyasıyla birlikte Almanya'daki büyükelçilik ve konsolosluklar da bağış toplamaya başladı. Sosyal Demokrat Parti'de (SPD) milletvekilliği yapmış olan Dr. Lale Akgün, daha önce düzenlenen bağış kampanyaları üzerinden yapılan yolsuzlukları hatırlatarak şeffaf olunmasını istedi. Akgün, "Toplanan paralar hakikaten iddia edilen yere mi gidiyor? Deniz Feneri skandalı Almanya'da daha unutulmuş değil. Paralar Almanya'da yaşayan vatandaştan toplandığı için, düzensiz bir durum yaşanırsa Alman hukuku da karışabilir" dedi.
KÖLN - Korona salgını sırasında ülkeler hem vatandaşları için hem de ekonomiyi canlı tutmak için şirketlere yardım paketleri açıkladılar. Türkiye'de hükümet de bir dizi ekonomik önlem açıkladı. Fakat hiç bir ülkenin yapmadığı bir şey daha yaptı vatandaşlardan bağış yoluyla virüsle mücadeleye katkı yapmalarını isteyerek yardım kampanyası başlattı. Bir devlet bağış toplayabilir elbette ancak kendi sorumluluklarını yerine getirdikten sonra. Kaynağın ve mücadelenin merkezi devlettir. Fakat Türkiye ilk elden vatandaşını yardıma çağırdı. Üstelik sadece yurt içinde değil yurt dışında yaşayan vatandaşlarından da destek istedi:
"Saygıdeğer Vatandaşlarımız,
COVID-19 salgını nedeniyle mağdur olan dar gelirli vatandaşlarımıza destek sağlamak amacıyla Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” mesajıyla bir Milli Dayanışma Kampanyası başlatılmıştır.
Başkonsolosluğumuzun internet sayfasında yayımladığımız duyuruya ait aşağıdaki bağlantıda yer alan örnekten yararlanarak, Almanya’daki Ziraat Bank şubelerinden havale masrafı ödemeden kampanya çerçevesinde bağış yapmak mümkündür.
Toplumsal dayanışma ve sosyal sorumluluk anlayışıyla imkânlarınız ölçüsünde sizleri de bu kampanyaya katılmaya davet ediyor, saygılarımızı sunuyoruz. "
Bu mail yurt dışında yaşayan Türkiye vatandaşlarına bağlı bulundukları konsolosluk ve büyükelçiliklerden yollandı.
Bir ülkenin yurt dışında yaşayan vatandaşlarından yardım kampanyasına çağrıda bulunması tabi ki yasa dışı bir durum değil. Ancak toplanan paraların şeffaf bir biçimde nereye gittiğini, nasıl harcandığını açıklamak da kampanyayı düzenleyenlerin sorumluluğunun arasında bulunuyor.
Almanya'da Sosyal Demokrat Parti'de (SPD) milletvekilliği yapmış olan Dr. Lale Akgün'e Cumhurbaşkanı ve AKP lideri Erdoğan'ın korona virüsü salgını nedeniyle başlattığı kampanya kapsamında Almanya'daki vatandaşlardan konsolosluklar aracılığıyla bağış talep edildiği konusunu konuştuğumuzda evvela Almanya'daki vatandaşların durumunu hatırlattı: “Burada yaşayan ve AKP yandaşı olanlar, zaten maddi durumu kıt insanlar. Çoğu devletten yardım alıyor. Bu insanlardan bağış istemek, üç kuruş devlet yardımlarına göz dikmek, bence ahlaki bir yaklaşım değil. Ben buna sömürü derim, hem duygu sömürüsü, hem de maddi sömürü. Cumhurbaşkanı'nın devamlı bahsettiği 'Büyük Türkiye', Almanya'daki garibanın bağışına mı muhtaç?"
Akgün ardından da 2008'de yaşanan Deniz Feneri skandalını hatırlatarak "Hukuksal açıdan mesele para toplanması değil. Almanya'da her zaman yardım için para toplanabilir ve bu para yurt dışına aktarılabilir. Mesele toplanan paralar hakikaten iddia edilen yere mi gidiyor? Deniz Feneri skandalı Almanya'da daha unutulmuş değil. Paralar Almanya'da yaşayan vatandaştan toplandığı için, düzensiz bir durum yaşanırsa Alman hukuku da karışabilir" dedi.
Türkiye'nin yurt dışında yaşayan vatandaşlarından yardım toplaması ve bu yardımın bir aldatmacaya dönüştüğü iddiaları bir tek Deniz Feneri olayıyla da sınırlı değil. Lale Akgün açıklığa kavuşmamış bir başka bağış konusu olarak Bosna savaşı sırasında Bosna halkı için toplanan paraların, kilolarca altına dönüşüp o dönemin Refah Partisi lideri olan Erbakan'ın kasasına girdiğine dair iddiaların olduğunu da söylüyor.
DENİZ FENERİ SKANDALI NEYDİ?
Hayır kurumu 'Deniz Feneri' Almanya'daki dindar Müslümanlardan 41 milyon euro topladı. Ancak Frankfurt'ta koordine edilen bağış toplama Türkiye'de siyasi bir skandala yol açtı. 2008 yılında Frankfurt Bölge Mahkemesi, toplanılan paranın yaklaşık 16 milyon eurosunun kötüye kullanıldığı gerekçesiyle sorumluları hapis cezasına mahkum etti. Yaşanan bu skandal o sırada başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan üzerinde ciddi bir siyasi baskıya dönüşmüştü. Çünkü CHP, Deniz Feneri'nin bağış organizasyonunda AK Parti çevresindeki kişilerin de yer aldığını iddia etmişti.
O dönem başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Deniz Feneri ile ilişkisini reddetmişti. Toplanılan paranın büyük bir bölümünün Ak Parti'ye yakın medyaya yatırıldığı da iddialar arasında yer aldı.
Frankfurt Bölge Mahkemesi, Deniz Feneri'nin Almanya'daki kurucusu ve Genel Müdürü olan Mehmet Taşkan 5 yıl 9 ay, halefine 2 yıl 9 ay ceza verdi. Eski muhasebecisi Firdevşi Ermiş 22 ay hapis cezası aldı.
Kısacası vatandaşın Müslüman ülkelerdeki yoksullara ulaştırılacağını sanarak yıllarca Deniz Feneri hesabına yatırdığı paraların 19 milyon eurosu amaç dışı kullanılmış, yardımlar hiç bir zaman yerine ulaşmamış bu da Alman makamlarınca ispatlanmıştı. İddianamede bağışların Türkiye'deki bir siyasi kadronun ihtiyaçlarını karşılamak için kullanıldığı, Türk hükümetinin soruşturma sırasında siyasi etki yapmaya çalıştığı ve Firdevşi Ermiş adlı sanığın tutuklanmasına engel olmak istediği belirtilmişti.
Avrupa’da da etkin olan ve Türkiye'de paravan şirketleri olan birçok dernek ve holding daha önce de Almanya’daki Türkiye vatandaşlarından bağış yoluyla veya kar ortaklığı vaadiyle, yüklü miktarda para toplamıştı. Bu paralar hiç de azımsanacak rakamlar değiller, milyarlarca euro tutarındalar.
Deniz Feneri skandalı Almanya'da 'yüzyılın bağış skandalı' olarak adlandırılıyor. Türkiye'de açılan davalardan bir sonuç çıkmadı. İnsanların paraları birilerinin kasalarını doldurdu.
Türkiye'nin korona virüsü salgınında etkilenenler için başlattığı 'Biz Bize Yeteriz Türkiyem' kampanyasına yapılan bağışlar yasal olarak Almanya'nın engel olacağı bir konu değil. Ancak toplanılan paranın gideceği söylenen yerlere gitmemesi halinde Alman makamları devreye girebilir.