Korona krizi eski dostları birbirine düşürdü
İtalya Başbakanı Giuseppe Conte Avrupa Birliği telefon zirvesini neredeyse patlattı. Avrupa'daki en fazla korona kurbanı olan ülkeyi temsil eden Conte, virüs krizinin maliyetlerini nasıl telafi edeceğine dair yeni öneriler istedi. AB ülkelerinin çoğunluğu, “Avrupa Kurtarma Fonundan” (AKF) kredi teminatlarını yeterli gördü. Roma Başbakanı bunu reddetti.
İsmail Tufan*
Ülkede ve dünyada kalıcı barış yapısının anayasal koşullarının gerçekleştirilmesi; barış inşa eden topluluk süreci için bir barış topluluğunun oluşturulması, korona salgını nedeniyle tehlikeye girebilir.
Şu günlerde korona krizinin Avrupa içi ilişkiler üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir. İtalya ve Fransa daha fazla dayanışma çağrısında bulunuyor. Özellikle İtalya Başbakanı Conte baskı yapıyor. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa ülkelerinin herhangi bir anlaşma olmaksızın sınırları kapatıp kendilerini virüsün yayılmasından korumaya çalıştıkları anı ise “Uçuruma baktık” sözleriyle ifade ediyor.
“Uçuruma bakmak” aşaması geçildi, bugün uçurumun içine düşmek üzere olan ülkeler, korona krizinin yarattığı ekonomik ve sosyal problemlerle alt üst olmuştur. Şimdilik dayanışma daha çok kullanılan sözcüktür. Fakat kriz ne kadar uzun sürerse, Avrupalı liderler arasında yayılan sinirlilik o kadar büyük olur.
Tartışmanın ana noktası, İspanya, İtalya ve Fransa gibi korona krizinden büyük ölçüde etkilenen AB ülkelerinin, en azından büyük ekonomik ayaklanmaları önlemek için olmasa bile en azından bu riski hafifletmek için finansal olarak nasıl destekleneceği sorusudur.
İtalya Başbakanı Guiseppe Conte, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile birlikte, “euro tahvillerine” benzeyen bir mali yardım istiyor. Conte, Avrupa ekonomisine yardım için AB'den bir “nekahet bonosu” talep ediyor ve ortak bir borçlanma aracına ihtiyaç duyulduğunu söylüyor.
Macron, birkaç İtalyan gazetesiyle yaptığı görüşmede de benzer görüşler dile getirdi. AB, korona krizinin maliyetlerini karşılamak için birlikte hareket etmelidir. Bu, “ortak borçlanma aracı” veya en kötü etkilenen ülkeleri desteklemek için AB bütçesinde bir artış yoluyla yapılabilir. Macron, Almanya'nın ve diğer ülkelerin “isteksizliğine” rağmen “bu mücadeleye devam etmeliyiz” dedi.
Son günlerde "korona tahvilleri" fikri ortaya atıldı. Bunun bazı AB ülkelerinin mali ve borç krizinde zaten tercih ettiği “Euro tahvilleri” modeline benzemesi önerildi. Ancak diğer üye ülkelerin - Almanya dahil – direnişi aşılamadı. Şöyle bir model öneriliyor: AB ülkeleri toplu olarak sermaye piyasası borçlarını üstlenir, kendi aralarında toplanan fonları paylaşır ve müştereken geri ödeme ve faizden sorumludur.
Bunu talep eden ülkelerin görünüşte dayanışma, birlik ve beraberlik söylemleri, özellikle Almanya tarafından şimdilik neden reddediliyor? Bunun ardında pek çok sebep olabilir, ama akla gelen ilk nedenlerden biri “mülteci sorunu” oluyor. Almanya, korona krizi öncesi dönemde başta Suriyeli mülteciler olmak üzere, mültecilerin AB ülkeleri arasında dengeli bir şekilde paylaştırılmasını teklif etmiş, ama diğer ülkeler bu teklifi geri çevirmişti. Almanya, AB ülkeleri içerisinde en çok mülteci kabul eden ülkedir. Devran döndü ve Almanya’yı mülteci krizinde yalnız bırakan ülkeler, örneğin Fransa ve İtalya, şimdi Almanya’dan dayanışma talep ediyor.
İlginç olan Fransa ve İtalya gibi ülkelerde bir futbolcuya ödenen transfer ücretleridir. Birkaç örnek: Neymar (Brezilya), 2017 yılında Paris Saint-Germain(Fransa) takımına transfer oldu. Piyasa değeri 160-180 milyon Euro. Mbappe (Fransa). Paris Saint-Germain (Fransa) takımında oynuyor. Piyasa değeri 200 milyon Euro. Paris Saint-Germain (Fransa) takımının toplam piyasa değeri 1,02 milyar Euro. Ronaldo (Portekiz). Juventus (İtalya) takımında oynuyor. Piyasa değeri 75 milyon Euro.
En fazla bonservis ödenen oyunculardan birkaç örnek: Pogba Juventus’tan Manchester United’a 105 milyon Euro’ya; Ronaldo Real Madrid’den Juventus’a 117 milyon Euro’ya; Mbappe Monaco’dan PSG’ye 180 milyon Euro’ya veya Neymar Barcelona’dan PSG’ye 222 milyon Euro’ya transfer oldu.
Bir tek futbolcuya bir takımın 200 milyon transfer parası ödeyebildiği İtalya’da bazı insanlar ödeyecek parası olmadığı için yaptığı alışverişin parasını ödemeden kaçmaya başladı. Büyük alışveriş marketlerinin önünde, aynı olayların yaşanmaması için, polis bekliyor. İtalya’da bir halk ayaklanması olabileceği, halkın meclise yürüyebileceği dillendiriliyor.
İtalya Başbakanı Giuseppe Conte Avrupa Birliği telefon zirvesini neredeyse patlattı. Avrupa'daki en fazla korona kurbanı olan ülkeyi temsil eden Conte, virüs krizinin maliyetlerini nasıl telafi edeceğine dair yeni öneriler istedi. AB ülkelerinin çoğunluğu, “Avrupa Kurtarma Fonundan” (AKF) kredi teminatlarını yeterli gördü. Roma Başbakanı bunu reddetti. Gerekçe olarak 410 milyar Euro hacimli AKF’nin tamamen farklı bir kriz için yaratılmış eski bir araç olduğunu söyledi. Kurtarma paketini Yunanistan, İrlanda, Kıbrıs, Portekiz ve İspanya kullanmıştı.
Bu gelişmeler, korona krizi devam edecek olursa – ki öyle görünmektedir – AB ülkelerinin kendi içindeki kriz daha da büyüyebilir ve AB dışındaki ülkelerde “domino etkisi” yaratabilir. Bu yazıyı kaleme aldığım süreçte İspanya Başbakanı Sanchez, Avrupalı ortaklar arasında sürdürülen gizli korona virüsü savaşını açığa vurdu ve yaptığı sert açıklamalarla "bugün dayanışma yapılmazsa ortak bir geleceğimiz yok" mesajı verdi.
*Prof. Dr. Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Gerontoloji Bölümü